hesabın var mı? giriş yap

  • bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!

    ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.

    şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.

    y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.

    y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır

    x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.

    olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)

    x1 davranışları:

    pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
    salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
    çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
    perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
    cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...

    halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:

    pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
    salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
    çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
    perşembe gecesi: finish her!

    yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...

    ataturkiye, xyz haber, atina.

  • en agresif söylemi boya takıntısı olan aramasındır. arkadaş öyle bir tavır takınırlar ki bu adamlar, araba komple baştan aşağı boyanmış artık başına ne geldiyse, ama sen bunu sorarak sanki adamın anasına küfretmiş olursun.
    alıcı: neden boyalı araba
    satıcı: boya takıntısı olan aramasın kardeşim keyfe keder boyalı (bak lafa gel şimdi, adam diyor ki bir cumartesi günü evde otururken ne yapsam diye düşündüm gidip arabayı keyfekeder komple boyattım sanayide, sorma ama niye yaptım)
    yani utanırsın o an kendinden lan ben ne kadar hayvan ne kadar pislik biriyim ki bu mükemmel adam ve araçta boyayı dert ediyorum diye. kendine gelirsin o an.

  • ''halkın devlete yük olmaması gerekiyor.'' demiş.
    devlet bize neden yük oluyor peki? vergiler altında eziliyoruz. araba alırken 2 tane de devlete alıyoruz. nefes almak için para veriyoruz. işimiz ve gelirimiz yok diye zorunlu sağlık sigortasına para veriyoruz. devlet halkına gereken hizmeti sunmakla yükümlü.

    devlet bize yük olmaktan çıksa zaten kimse kendi ağırlığı altında ezilmez.

  • kuzen şamil'in her fırsatta üzerinde çeşitli deneyler yaptığı oyuncak bir köpeği vardır. (önce sıcak suyun içinde bekletip sonra buzlukta dondurmak gibi)

    zavallı köpeği bu kez sıkı sıkıya sargılara sarılmış bir şekilde bulan annesi şamil'e sorar;

    - oğlum ne bu köpeğin hali, yine naptın zavallıya?
    - anne bu eskiden ömerdi, şimdi de ezel yaptım ben onu.
    - !?!

  • insanların parasını verip izlediği bir platforma karışmaya cüret edebilecek leşlikte olan ve beş para etmez tipler tarafından yönetilen bir devlet kurumunun akıllara durgunluk verecek açıklaması. bir de hepsi rte ağzıyla konuşmuyorlar mı... 3 sene sonra hepinizin kökü kazınacak, rahat olun.

  • diyabet hastalığı ile birlikte etiket okumayı alışkanlık haline getirmiştim.

    bu gıda şantajcısını da o ara tanıyıp kısa bir süre takip ettim. ancak sonradan gerek islamcı yobaz zırvaları gerekse "özel inceleme" adı altında aldığı reklamlardan sıkılıp takibi bırakmıştım.

    şimdi yukarıda paylaşılan patiswiss incelemesine ve sonrasında yaptığı "ayrıcalık yapılmayacağına dair imza atılmıştır" gibi garip bir açıklamaya baktım. benim hatırladığım herhangi bir başka ürüne dair yorum şöyle olurdu:

    patiswiss ambalajında çocukların dikkatini çekecek şekilde çocuk resimleri barındırıyor. içeriğinde 100 g'ında 25,6 g yani 13 tane küp şeker içeriyor. (burada porsiyon hesabı 30 gr içeriği verilmiş. normalde hem 30 hem 100 g içeriği yazılır paketlere ki gıda şantajcısı da 100 g üzerinden hesaplar genellikle). bir de uyanık 7,7'yi 2'ye bölerek aşağı yuvarlamış 3 küp şeker demiş.

    neyse genelde gıda şantajcısının para alarak reklamını yapmadığı ürünlerde bu içerik verildikten sonra şöyle devam eder: bilindiği gibi şeker obezite ve diyabet hastalığına sebep olabilir. ayrıca çocuklarda hiperaktivite yaratabilir. üründe hiç lif olmaması da (çikolata abi ne bekliyorsun?) kan şekerinde hızlı bir artışa sebep olup iç organlara zarar verebilir. böyle bir zehri çocuğunuza yedirir miydiniz?

    ama bunun yerine süper über marka diye inceleme yapmış tabi parayı alınca.

    yeteri kadar cimer başvurusuyla inceleme altına alınabileceğini düşündüğüm için ilk taşı atıyorum an itibariyle.