hesabın var mı? giriş yap

  • entel geçinen sonradan görmelerin zoruna giden söz. ya ne olacaktı, sizin gibi özenti olup kendimizi sadece bir müzik türüne mi mahkum edecektik? her müzik türünün (istisnasız her birinin) mükemmel örneğkleri vardır ve bunların arasından kulağa hoş gelenler, o an için insanın ruhuna hitap edenler elbette ki dinlenir. gerçi çakma entel zübükzadeler için de durum böyledir ama ezik oldukları için kabul etmeyi kendilerine yediremezler..

    not: ayrıca toplum içinde bir kimlik oluşturma çabasında olan ezikler de bu sözü sevmezler. ne yapsınlar adamlar özde birşey olmayınca popçuyum, rockçıyım gibi sıfatlarla toplumda sivrilmeye çalışıyorlar..

  • bazen sonuçları düşünülenden çok farklı olabilen görüşme.
    çok rahat ve beklentisiz olunca, özgüveni fazla ve iş bitirici bir görüntün mü oluyor nedir bilmiyorum ama şu anki iş için görüşmeye geldiğimde hali hazırda başka bir yerle anlaşmak üzereydim. ve çok rahattım.
    ben değil de sanki onlar giriyordu görüşmeye. ‘’iş beni tatmin eder mi, parası iyi mi, çalışma saatleri insani mi’’ gibi kıvırmadan ve net sorular sordum. sonra pazarlık başlayınca, kusura bakmayın ben bu paraya çalışamam dedim, çıktım.
    ardından defalarca aradılar ve beni ikna ettiler. parası anlaştığım diğer yere denk getirilince ve artı olarak evime yürüme mesafesinde olunca hayır demek aptallık olacaktı.
    ve işe başladıktan sonra bana söylenen ‘’rahatlığım ve mantıklı sorular sormam’’ sebebiyle tercih edildiğimdi.
    ben de ‘’kimin kimi tercih ettiğini tartışılır’’diyerek kovulma yolundaki ilk salaklığımı yaptım. ama şaka yaptığımı sanarak güldüler. ‘’bir de espri yeteneği iyi, ehiehihi’’ diye söylenerek gittiler.
    deliler.

  • imamoğlu mansur başkana diss atıyor.

    anıtkabir'de yapılan temizlik haberine karşı imamoğlu'nun karşılık vermesi.
    türkiye böyle kapışma görmedi.

    olması gerekenlerin zamanla olacağının göstergesi.
    yıllardır kul hakkı diye yırtınıp dünyanın sayılı zenginleri haline gelen ''büyüklerimizin'' muslukları küçük küçük olsa da kapanıyor.

  • yurt dışında yaşamadığına göre ikea diye okumasında bir sakınca bulunmayan insandır.
    yurt dışında yaşasa yine ikea diye okuyabilir, nedir yani, insanın kültür seviyesi salt bununla mı ölçülüyor?
    yabancı turistler türkiye'ye gezmeye gelince trt spikeri gibi mi konuşuyor amk?

    ikea, ikea, ikea. okudum işte.
    pardon cehaletten burnum kanıyor şu an 1 sn :(

  • gözlerinin içine bakarak konuşmanıza rağmen; duvara laf anlatmaya çalışıyormuşsunuz hissine kapılmak. işte o, eşiktir.

  • erman toroğlu:

    -(muzu sallar) salladıkça yumuşar bu muz gökmen.

    gökmen özdanak:

    -salladıkça sertleşmesi gerekmez mi?

    iyice zıvanadan çıkmış program..

  • "yazmayin, baslamayin" diyenlere kulak asmayin.

    bazi ulkelerde insanlar kod yazsin diye devlet baskani duzeyinde kampanya duzenlenir, bizim ulkede birak devleti ayni isi yapan diger insanlar dahi "baslamayin" diye kostek olmaya calisir.

    cok acaip milletiz yemin ederim.

  • 14 aralık ajax-utrecht maçı

    ykayserili: beyler teravih namazı kaç rekat?
    ooxxoo: ykayserili 20 rekat ama o sorunun sorulacağı yer burası değil kardeşim.
    ykayserili: dostum merak ettim, özür dilerim. bir daha müslüman bi ülke liginde sorarım. *

  • tam bir troll başlığı olsa da yazmazsak içimiz rahat etmez, o yüzden yazıp pazar eğlencesine biz de dahil olalım *

    the lord of the rings - 1937 yılında yazılan ve o zamanlar "9 yaş ve üstü çocuklar okuyabilir" tavsiyesiyle basılıp satılan bir çocuk kitabının *, yazarının kafasındaki devasa kurgunun ilk parçası olması ve yayınevi'nin iyi giden satışlar üzerine devamını sipariş vermesi üzerine 17 yıllık bir süre içinde tamamlanıp 1954 yılında piyasaya sürülmüş, o zamanlar "skandal" olarak nitelendirilip yaklaşık 20 yıl sonra değeri anlaşılmış, fantastik kurguya "bilmeden" öncülük ve babalık etmiş kitaptır. yazarı tarafından "fantastik kurgu kitabı olsun da bu edebiyat türüne öncülük edeyim" derdiyle bile yazılmamıştır. ama kader ağlarını örmüştür. günümüzde tolkien'i birebir taklit etmeyen ya da göndermeler yapmayan fantazi yazarı yok gibidir. üçlemenin filmleri başyapıttır.

    harry potter - 1997 yılında ilk kitabıyla küçük bir çocuğun öyküsü gibi başlayıp "çocuklar okuyabilir" tavsiyesiyle basılıp satılan bir çocuk hikayesinin, yazarının kafasındaki çok büyük bir kurgunun ilk parçası olması ve çok iyi satış rakamları elde etmesi üzerine 17 yıllık (dikkatinizi çekerim) bir süre içinde planlandığı gibi her yeni kitabıyla karakterlerin yaşları, olayların karmaşıklığı, karanlığın dozu, anlatımın dili olgunlaştırıla olgunlaştırıla tamamlanıp "herkes okuyabilir" bir şekilde sona ermiş kitaptır. the lord of the rings'e tapar hale gelip tolkien'in aynısı olabilmek için çırpınan yazarların duvara bodoslama daldıkları ve türü de peşlerinde karanlıklara sürükleyip saydığı yerde saydırıp durdukları bir dönemde tolkien taklidi olmaya çalışmaktan ziyade ona sayısız göndermelerle göz kırpan, çok orijinal fikirler ve "dünya içinde dünya" konseptiyle türü kurtarmıştır. sayesinde bir değil, iki-üç nesil fantastik kurgu türünü tanımış, okumaya başlamıştır. orta dünya gibi kendinden sonra gelecek olan yazarlara belki öncülük etmeyecektir ama daha şimdiden "her seferinde daha karanlık olsun ki ciddiye alınsın" akımını benzeri bütün kitaplara ve filmlere bir ekol olarak kazandırmıştır bile. bu formülü uygulamaya çalışan her çalışma harry potter'a öykünmekle itham edilmeye başlanmıştır bile. başlıbaşına bir ekol yaratmıştır harry potter. serinin filmleri aralarda çok başarılıları olmasına rağmen genelde kitapların uzağından bile geçemeyen yüzeyselliktedir.

    ikisi de kendi dönemlerinde ait oldukları türe öncülük etmiş, bu nedenle diğer bütün örneklerinin arasından haklı olarak sıyrılmış, janrın en bilinen, en sevilen ve saygı duyulan yapıtları arasına girmiştir. fantastik kurgu okuyucuları metal müzik dinleyicileri gibi türe at gözlükleriyle bakıp zerrece değişime tahammül edemedikleri için harry potter'a da tahammül edemezler, bambaşka bir dünyada geçmediği, ırklara ve dillere boğulmadığı, kılıçlarla savaş yapılan yiğitlik-mertlik savaşlarına sahne olmadığı için. yarın öbür gün kendi çocukları olduğunda baba evde the lord of the rings diye tuttururken oğlu harry potter sayıklayacaktır. iki muazzam eserin aralarındaki tek büyük fark da işte bu kuşak farkıdır. öyle olmalarını istemeyiz, inşallah öyle de yapmazlar ama, bugün orta dünya putperestlerinin harry potter'a yaptığı küçümsemeyi, belki harry'ciler de o zamanlarda üretilecek yeni efsanelere yapacak, beğenmeyecekler, harry potter'larına gül konduramayacaklardır. harry potter'ın tek eksiği 50 yıllık bir mazisi ve üzerine yapıştırılıp o önyargıyla daha baştan önünde secde edilerek okunmaya başlamasına sebep olacak bir "klasik" etiketi taşımamasıdır. bugün onun geçtiği yollardan 1950'lerde orta dünya geçiyordu. hiçbir şey öğrenmemiş olacaklar ki eskinin hor görülenleri şimdi aynısını sıkılmadan kardeşlerine yapıyorlar. yine de işe bakın ki kafalarını elf'ten, elfçe'den kaldırıp 7 tane kitabı okumaya çoğunlukla zahmet edememişler ama burun kıvıra kıvıra 8 tane filmi izlemeyi yine de becermişler, o da bir şeydir. allah'ın sopası yok *

  • hayatnda bn yokmusm gibi davranyosn bn artk bu ilskiyi kurtrmya clsmktan skldm. cok yorldm cabalmaktn snn hcbisy umrunda dgl. artk istedgn yerden atlayabilrsn flx.. ii gclr..