hesabın var mı? giriş yap

  • bir gün istiklalde dört arkadaş elde biralar yürüyoruz. gitar çalıp para toplayan bir şarapçı gördük. biz de sarhoş ve genciz, yanına oturduk. o bizden içki istedi, biz de ondan şarkı. çalıp söylerken adam bize ”ne çalayım” diye sordu. o sıra haluk levent'in kağızman şarkısı her listede bir numaraydı. benim de nereden aklıma geldiyse geldi ve ”kağızman çal be” dedim. tam o sırada arkamdan bir ses ”ne çalsın, ne çalsın!” dedi. kafamı bir çevirdim haluk levent. dört kişi, alkolün bokunu çıkarttık diye düşünürken haluk gülümseyip karşımızda dikiliyordu.

    bizim grupta kahkahalar ve gülüşmeler

    abi dedik gel sen söyle bari.
    yok dedi işim var ama dönüşte uğrarım..
    iç sesimiz direkt ”yalaan” diye fısıldadı. uğramayacaktı.
    ama dönüşte uğradı! ve bizi de utandırdı.

    siz dedi çalın ben amcaya para toplayacağım...
    yoldan geçenleri çevirip gitar çalan şarapçı için tomarla para topladı.
    şarapçı belki iki üç ayda kazanacağı parayı bir gecede haluk levent sayesinde kazanmıştı.

    işi bitince teşekkür edip gitti haluk. sonra biz de dağıldık

    o zamanlar sosyal medya yoktu. adamın kariyeri desen zirvedeydi. peki o zaman bu adam bunu neden yaptı?

    sevin, sevmeyin ama ben iyi kalpli bir insan olduğuna bizzat şahit oldum. o yüzden bana samimiyetsiz de gelmiyor.

  • chanel ' den alisveris yapan ile cok farkli dusunen insan tipi. bu ne ya, magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek igrencmis bilmem neymis. merak ediyorum, yun veya kasmir kazak da mi yikaniyor? ya da palto, mont veya saten, ipek bluz mluz de mi yikaniyor? sacmaligin dik alasi. icine sinmiyorsa pamukluyu aldigin donu yikarsin da vik vik magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek filan diye soylemezsin. bu tiplerin cocuklari da oluyor, gelmis 6-7 yasina ilkokula baslamis, cocuk okulda yemek yiyemiyor agzinda bekletiyor. soruyorsun evladim niye? cunku anasi o gune kadar hep blender'dan gecirip yedirmis, cocuk cignemeyi ogrenmemis. ya da ev disinda baska yerde tuvaletini yapmayi bilmedigi icin cocuk okula altinda bezle geliyor o yasta. bravo! benzer kaygilarin sonuclarina hos geldiniz.

  • otuzuna az kalan, ama bir ucundan girmiş gibi hisseden birinin tavsiyeleri de olabilir;

    - ailenizi tanıyın, sevin. lise ergenliğini bırakın. anne-baba her zaman sizi sıkacak, doğrudur. baba her zaman tavsiye verecek, oğlum paran var mı diye soracak. anne, sanki sibirya kutuplarında yaşıyormuşçasına oğlum yiyeceğin var mı, kıyafetin var mı vs diye soracak. canlı bir ses tonuyla yanıtlayın. moralleri yerine gelsin. sakın geçiştirmeyin. fırsat buldukça yanlarında olun. yoksa sonraki ziyaretleriniz mezarına olur, adama koyar. ben babamin son anina kadar yanindaydim iyiki, iyiki yanindaydim. keske daha cok yaninda olsaydim.

    - baba olmadan çoğumuz abi-amca-dayı oluyoruz. ben dayı grubundanım. yeğen kendine gelip neyin ne olduğunu anlamaya başlayınca sizi gördüğü vakit dünyalar onun oluyor. siz onun gözünde ne okulu uzatan adamsınız, ne kredi kartı borcu ödeyen kapitalist kölesiniz, ne de içten içe n'olacağım korkusuyla gezen bir adamsınız. siz onun karşılıksız güvendiğisiniz. ona göre davranın. illa ki akraba olmak zorunda değil. çocukları sevin, onlara saygılı olun. onlar unutmaz. biz de unutmadık.

    - hayvan sahibi olun. bir köpekle arkadaş olun. onlar da unutmaz. hatta yapabiliyorsanız beraber yaşayın. sorumluluk sahibi olun.

    - yalnız yaşayın. yalnız başına hayatta kalmayı öğrenin. kimsenin sizi arayıp sormaması nasıl bir şeymiş bunu tadın. hayatta artık yalnız başına olduğunuzu öğrenin ki artık çoğu şey size koymasın.

    - paranızı sigara ve alkol gibi şeylere vermeyin. kenara atın. illa ki harcayacaksanız, kendinize birşeyler alın. örneğin takımının en sevdiğin forması, çok beğendiğin bir ayakkabı, bir bisiklet, ya da çok güzel bir yemek..

    - tarzınızı devam ettirin. başkalarına özenti olmayın. başkalarının da size sürekli karışmasına izin vermeyin. burada dostluk önem kazanıyor. birbirini olduğu gibi kabul eden insanlar. çevrenizde birkaç kişi olsun en fazla. ama sağlam bir ilişki olsun aranızda.

    - dil öğrenin. ister çince, ister afrika kabile dili olsun, mutlaka bir tane öğrenin. bir dil bir insan, aynı zamanda diğer milyonlarca insana ulaşmak demek. farklı bakış açısı demek.

    - yeteneğiniz varsa bir enstrüman çalmayı öğrenin. piyasa yapacağım diye değil, gerçekten çalın. illa gitar, saz olacak diye birşey yok. mesela darbuka çalın, kanun çalmayı öğrenin.

    - paranızı kaliteli harcayın. örneğin dil öğrenin dedik; bu noktada dil kursuna gidin, paranızı o şekilde harcayın. bunun için sigara, alkol gibi şeylere öncelik vermeyin.

    - her şeyden önemlisi, hayatta bir görüşünüz olsun. zamanın adamları olmayın. bir şey hakkında duruşunuz olsun. bozmayın. yapay ilişkilerin, özenti maddi şeylerin peşinde koşulduğu bir dönemdeyiz. ömrünüzü bmw, audi alacağım diye geçirmeyin. böyle bir hedef koymayın. birşeyin kullanım amacına bakın.

  • öldürülen 5.sınıf pavyon işletmecisi tefeci bir şerefsiz. çocuk ev ipoteği karşılığı borç para alıyor, tabi burada ipotek koydurmak yerine tapuyu devretmesi büyük hata, sonra borcunu ödemesine rağmen evi geri alamıyor, hatta babasını ve amcasını arayıp tehdit edip para istiyorlar. çocuk bunları birkaç defa uyarıyor, savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, sonra çocuğun evine adam yollayıp annesini tehdit ediyorlar. sonuç bu. geberen şerefsize değil ama genç yaşında hayatı biten çocuğa üzüldüm.

    genel bilgilendirme : öldüren çocuğun akrabası yanımızda çalışıyor, bilgi buradan geldi.

    edit: ertuğrul'un halasının oğlu bizim forklift operatörümüz, sabah işe gelmeyince irtibata geçmişler bu olayı anlatmış. daha fazlasını bende bilmiyorum. mesajla daha fazla bilgi almak isteyenlere yardımcı olamayacağım.

  • bestseller hawking kafa karıştırmış.

    zamanda yolculuk büyük ölçüde duygusal bir kullanım. bir kere ortada yol cinsinden bir uzaysallık bulunmuyor. zaman, uzayla bütünleşik bir kavram. evet, nispeten iyi tanımlanmış, somut bir uzaya kaynamış zayıf ve hatta ölü bir kavramsallık —zihnimizin bir özelliği.

    bizim mevcut dünya algımız, bilim yapmaya (en azından bilim yapmanın amacına) uygun olmayan birtakım evrimsel avantajlar içerir. bunların en göz önünde olanı, nedenselliktir. biz nedenselliği, direkt zihnimizin bir özelliği olarak görebiliriz (evet, fiziksel dünyanın değil, zihnimizin bir özelliği). önce bazı koşullar tanımlarız; sonra da bu koşullar geçerliyken bir olayın ikinci bir olaya neden olduğuna inanırız. bu kısmi nedensellik tanımı şimdilik bize yeter.

    tanımlı şartlarda, yani elimizdeki bilimde, gelecekten gelen bir ziyaretçi figürü, nostaljik bir kuyruk acısına dayalı fantastik bir kurgudan ibarettir.

    hatta biraz daha ilerleteyim: zamanda geri dönmek fiziksel olarak mümkün olsa bile, geri dönüşü yapan özne, bunun sonuçlarını "zaman yolculuğu" olarak yorumlamayacaktır. insan zihni ve insan bilimi bunun böyle olmasının sebebidir.

    muhtemelen hippocampusun entegre çalıştığı birkaç sinir sistemi mekanizması, zaman algısıyla oldukça yakından ilişkili. bu tip düşünce deneylerinin, mevcut evren algımıza dayalı komik ihmallerimizi ve bunlardan ileri gelen görünmez bariyerleri içermesini kuvvetle muhtemel görüyorum. muhtemelen bir elli yıl sonra hawking'in bu düşünce deneyine bir tarafımızla güleceğiz.

  • temel:
    - "ula fadime, ha bana oyle bir hakikat soyle ki, hem sevuneyum hem de uzuleyum..."

    fadime:
    -"ula temel, bütün arkadaşlarının içinde en buyuk senunki!"

  • bildigin normal adammis lan bu. bizim bolumde var bi tane, erasmus'la gelmis. siradan bi herif. yolda gorsen dikkatini cekmez bile. hatta biraz hipster'lik bile var. normal adamdan da fena yani.

    ama yine ne oluyor, kizlar paso gidip biseyler diyor adama, muhabbet etmeye calisiyor falan. herif sirf italyan oldugu icin cekiyor kizlari kendine. cekme anani baciyni skim cekme dedim gecen gun, anlamadi.

  • başlık:facebook sizde de değiştimi lan

    1.sik gibi olmuş bu ne amk
    (heyecan var biraz ?, 07.04.2014 22:40)

    2.kişiye özel tasarlamışlar.
    (dersimli gandi ?, 07.04.2014 22:41)