hesabın var mı? giriş yap

  • ekonomik kriz yoksa reis niye "iki aya kalmaz toparlarız" diyor o zaman. neyi toparlıyor bu adam? sen koskoca ülkenin başkanına şizofren mi diyorsun lan yoksa.

    edit: ekleme

    edit:bu entry başlık taşınmadan önce başlığı açan kişinin şu entrysine cevaben yazılmıştır. her ihtimale karşı şunu da
    şuraya koyayım da.

  • sıra aksaray'a da gelecek kaygısının dile vurmuş hali.

    şimdiden yolunu yapıyor, ben çıkmam, ben iade etmem, siz de etmeyin diye.
    arabada dur diyecek ki iade sırası saraya gelmesin şapşikler.

  • nokia telefon kullanıp "kızılötesini açınca telefon daha iyi çekiyor" diyen geri zekalıları da görmüş nesildir.

    yemin ediyorum hayretle izliyordum. ilk zamanlar o teknolojinin aslında ne olduğunu ne işe yaradığını millete açıklamaya uğraştığım olmuştur ama sonraları bırakıp hepsini allah'a havale ettim.

  • başlığın şükela entry'lerine bakayım dedim; kullananda akıl yokmuş, onlar zaten ölsünmüş, ne de olsa doğal seçilimmiş... siz ne zalim, ne taş kalpli insanlarmışsınız ya. birileri yazmış diğerleri de bu görüşlere alkış tutmuş. "ölsün" diye atıp tuttuğunuz insan lan. sizin gibi nefes alıyor, seviyor, sokakta falan yanınızdan geçiyor.

    daha geçende içen 3 kişiye rastladım. anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinden gelmişler. konfeksiyon atölyesinde çalışıyorlarmış. aldıkları para kuş kadar, tahsil yok, yol gösteren yok, mahalle boktan, hayat boktan, hayaller yıkık, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. tutunacak bir dal, bir çıkış yolu aramışlar ama bulamamışlar. sarıldıkları malzeme bu olmuş. "canını seven bonzai kullanmaz" falan diyorsunuz ya... o adamların öyle sevilecek bir hayatı yok zaten.

    sözlükte türlü türlü antidepresanın altına "hayatımın en kötü döneminde karşıma çıkan müthiş ilaç."diye yazmayı biliyorsunuz... o insanların tüm ömrü sizin "hayatımın en kötü dönemi" diye tanımladığınız şekilde geçiyor, belki de daha kötü şekilde... fakat onların karşısına "çıkıveren" antidepresanlar yok çünkü imkan yok, az buçuk imkanı olana ise yol gösteren yok. onların antidepresanı bonzai olmuş.

    sözlükte bonzai güzellemesi yapanlara bakmayın. bu malzemeyi bilerek ve tercih ederek kullanan insan sayısı çok çok az. buzdağının görünmeyen kısmını, yaşadığı berbat hayattan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak isteyen ama cebinde sadece beş lirası olanlar oluşturuyor. çok bir şey istemiyorum; biraz empati kurun, bu insanları ve onları bu hale getiren sistemi de biraz sorgulayın. neyse saat geç oldu, yatayım. siz de uyumadan önce vicdanınızı üzerinize örtün, yoksa kalbiniz soğuyup taş kesiliyor.

  • north american* firmasının ürettiği yaklaşık olarak mach 6.7* (7200km/s) hızına çıkabilen, kendisine ait hız rekorunu nasa'nın x-43a'sına kaptırmış, uçaktan ziyade sanki bir roketi andıran mamafih b-52 stratofortress'den bu şekilde fırlatılan 50 feet uzunluğunda, 22 feet kanat açıklığına sahip hipersonik uçaktır. bu özellikleri ile kendisine havacılık dünyasının speedy gonzales'i diyebiliriz.

    x-15 günümüzde sadece bazı görsellerde karşımıza çıkan, ismi anıldığında yukarıda verdiğim bir iki temel özelliğinden bahsedilip zamanında kırdığı hız rekorlarından dolayı yüzeysel olarak tanınmış bir uçak. halbuki yazının ilerleyen kısımlarında yer vereceğim ve bu uçağın 12 test pilotundan biri olma şansını yakalamış astronot neil armstrong'un ay yüzeyine indikten sonra söylediği "kendisi" için küçük ama "insanlığımız" için büyük olan o ilk adımın atılması için yapılan uzay araştırmalarında hatırı sayılır miktarda veri sağlamış emektar bir uçaktır. bu verilere ait tüm araştırmalar amerikanın resmi ve özel kurumları işbirliği ile x-15 programı adı altında yapılmıştır.

    araştırmalarıma göre x-15 programının ve uçağının ilk konsept tasarımları 1952 yılına dayanıyor. amerikanın ulusal havacılık danışma komitesi* önderliğinde mevcut uçakların, ulaşabildiği ses hızına yakın ve altındaki hızlardan (1 mach) mach 3.2 seviyelerine ulaştırılması ve buna yönelik bir araç tasarlanması için çalışmalara başlanıyor. bu noktada naca'nın* amacı uzay uçuşu ve bunun olası sonuçları hakkında daha kapsamlı araştırmalar yapmak ve veri elde etmek. 2 yıl sonra naca x-15'in temel teknik özelliklerini belirleyip amerikan hava kuvvetleri* ve deniz kuvvetlerine* sunuyor. naca, navy ve usaf x-15 projesi için eylül 1954'te ortak mutabakata varıyorlar. ardından hava kuvvetleri 1955'te 3 adet x-15 araştırma uçağının geliştirilmesi için north american firmasını seçiyor.

    north american firmasından baş proje mühendisi charles feltz önderliğindeki ekip ilk tasarımları ve labaratuvar deneylerini yapıyorlar. ilk temel x-15 uçağı (daha sonra 2. uçakta bazı değişiklikler yapılıyor) tek kişilik, orta kısımdan tek kanatlı olarak tasarlanmış olup amacı hipersonik hızlarda (yaklaşık 5 mach) ve yüksek aerodinamik sıcaklık oranlarında uçağın stabilitesini, kontrolünü ve diğer fiziksel olgularını test etmek. uçağı bu hızlara ulaştıracak roket motoru thiokol chemical şirketinin roket tasarım bölümü olan reaction motors tarafından yapılmakta. x-15 başlarda 16,380 lb'lik itme gücüne sahip çift xlr-11 motorlarını kullanırken, daha sonra 57,000 lb itiş üreten, gaz koluyla ayarlanabilir* xlr-99 motoruna geçiş yapmıştır.

    x-15, yoğun atmosferik koşullardaki uçuşlar için geleneksel aerodinamik kontrolleri kullanıyor. burnu sağ ve sola hareket ettirmek için dikey sabitleyici üzerindeki kontrol dümenleri kullanılırken, aşağı ve yukarı hareket yahut senkronize biçimde farklı yuvarlanma hareketleri için kuyruk kısmındaki yatay yüzeyleri kullanır. dünya atmosferinin dışındaki ince havadaki uçuşlar için x-15'in bir reaksiyon kontrol sistemi mevcuttur*. uçağın burun kısmındaki hidrojen peroksit itişli roketler x-15'e yatay ve dikey eksenli hareket ve sağa-sola dönüş hareketleri sağlarken kanatlar ise yatış hareketlerini *** sağlıyor. x-15'in dış kısmı atmosfer sınırları içerisindeki yüksek aerodinamik ısınmaya dayanabilmesi için inconel x adlı bir nikel-krom ısı emici ile kaplanmış. kabin ise alüminyumdan yapılmış ve dış gövdeden tamamen izole edilmiş.

    x-15 uçağı tamamlandıktan ve program dahilinde ilk kez nasa'ya teslim edildikten sonra 3 araçla birlikte toplamda 199 uçuş görevi yapılmıştır. ilki 8 haziran 1959' da scott crossfield tarafından takatsiz bir şekilde yapıldıktan sonra 1960'daki ilk xlr-99 roket motorlu uçuşu da yine kendisi gerçekleştirmiştir. en yüksek hıza 1967 yılında amerikan hava kuvvetlerinden william j. knight ( 6.7 mach) ulaşıyor. bu uçuşların 7 tanesini de hepimizin yakinen tanıdığı nasa astronotumuz neil armstrong gerçekleştiriyor. verilere göre kendisi 5.74 mach hızına ulaşmış. yine program dahilinde nasa'nın 3 pilotuna atmosfer sınırlarını aştıkları için astronot kanatları * ** verilmiş.

    x-15'in başta kendisi ve programı başlangıç kısmında belirttiğim hız rekorları da dahil uzay araştırmaları ekseninde geleceğe yön verecek onlarca bilimsel ve teknik gelişmeye ön ayak olmuştur. bilhassa gemini, mercury, apollo projeleri ve uzay mekiği gibi insanlı uzay uçuş programları için yukarıda yer verdiğim hipersonik hava akışı, aerodinamik ısınma, hipersonik hızlarda kontrol ve bunların insan fizyolojisine etkileri gibi konularda çok önemli veriler elde edilmiştir. örneğin ilk defa bir hava aracının aerodinamik kontrollerden çıkıp, uzayda duruş kontrolünü sağlayabilmek için reaksiyon kontrollerine ve bu kontroller vasıtası ile tekrar atmosfere girip aerodinamik kontrollere geçişi başarılı bir şekilde yapılmıştır. aynı zamanda bu uzay uçuşlarında pilotun korunması için ilk pratik tam basınç giysisi de kullanılmıştır. araştırmacılar x-15 pilotlarının kalp atışlarının bu uçuşlar sırasında 145 ile 185 arasında olduğunu ölçmüşler. diğer hava araçlarındaki normal kalp atış hızlarının 70-80 arası olduğu düşünüldüğünde stres faktörünün bu değerlere etkisinin ne derece etkili olduğu ispatlanarak gelecekteki mekik görevlerini idare edecek pilot ve astronotların olası psikolojik davranışlarına yönelik veri sağlamıştır.

    görüldüğü gibi amerika'nın uzay yarışındaki başarısı tesadüf ve şanstan ziyade araştırma ve geliştirme sonucu uzun yıllar elde edilen verilerin sentezlenerek nasıl sonuca varıldığına çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. zira yazının bütünü oluşturan x-15 programı ve türevleri daha sonraki ay görevlerine ön ayak olmuş, ay görevleri sonucu elde edilen bilgi ve veriler uzay araştırmalarında apayrı bir sayfa açmış, özellikle atmosfer dışına yapılan görevler minimum hata düzeyine indirilmiş, dünyanın yörüngesinde futbol sahası büyüklüğünde bir uluslar arası uzay istasyonu oluşturulmuş, mars'ın başını çektiği bir çok gezegene rover'lar gönderilmiştir. tüm bu kümülatif ilerlemenin sonucu olarak belki de çok uzak olmayan bir gelecekte mars'a insanlı bir görev yapılıp hepimizi heycanlandıran yeni keşiflere yelken açılacak.

    kaynaklar:

    https://www.nasa.gov/…s/factsheets/fs-052-dfrc.html
    https://en.wikipedia.org/wiki/north_american_x-15

    x-15 hakkında belgesel ve video'lar

    https://www.youtube.com/watch?v=c_4uifhnaze
    https://www.youtube.com/watch?v=ravylfc6fsm
    https://www.youtube.com/watch?v=cfnxs03fa5s

  • tam olarak; rusya'nın türkiye'den tarım ürünleri, sebze ve meyve ithalatını yasaklaması.

    30 kasım 2015 tarihinde rusya başbakan yardımcısının açıkladığı yasaklamadır. tıkla.

    dönen tavuk etlerinin, yolu kesilen tırların, alınmayan meyve sebzenin acısını ilerleyen günlerde daha da derinden hissedeceğiz. biz mandalina yetiştiricisiyiz, ürünümüzü uçak olayından 3 gün önce sattık, çeklerimizi aldık. uçak düşünce yüreğimiz ağzımıza geldi çünkü tüccar bu malı rusya'ya satıyor. telefonla görüştük, bir şekilde romanya'ya satabileceklerini ama bundan sonra mal almayı durdurduklarını söylediler.

    aynı tüccarla bu hafta pazarlığa oturacak çiftçilerin görüşmeleri iptal oldu, mal ellerinde. romanya'ya satabiliriz diye 95 kuruşluk mala 60 kuruş fiyat veren tüccarlar dolanmaya başladı. hemen hepsinin narenciye satılınca ödemek üzere vadesi ayarlanmış banka kredileri var.

    güney komşularımızla ilişkilerimiz bitince o yöne ihracat büyük darbe almıştı zaten. ırak`a olan turunçgil ihracatımız 2013 yılında %22,3 oranında azalmış ve 236 milyon dolardan 183 milyon dolara gerilemişti.
    ziraat odası'nın raporuna göre 2013 yılı itibarıyla %4`lük bir artış kaydederek 933 milyon dolara ulaşan turunçgil ihracatımız içerisinde rusya federasyonu 297 milyon dolar ile ilk sırada yer almakta ve sektörün vazgeçilmez pazarı olma niteliğini sürdürmekte idi.

    sadece antalya değil, adana, mersin, ve hatay'ın kaliteli malı rusya'ya gidiyordu.

    ortadoğu pazarı kapandı, büyük alıcı rusya kapandı, bu kadar malı 2016'da çiftçi satamayacak, kredisini, borcunu ödeyemeyecek.

    neden?

    edıt:

    takip eden entrilerde bir kaç nokta tekrar tekrar vurgulanmış. bakalım;

    1. bu sene meyveyi ucuza yeriz, güzelini yeriz.

    hayır yiyemezsiniz.

    bu sene malını satıp, borcunu ödeyemeyen üretici bankadan da önce veresiye mal aldığı ziraii ilaç bayi ve gübrecinin parasını ödemez. ilaçcı, gübreci de kendi borcunu ödeyemez bankaya. veresiyeyi azaltır, birikmiş alacağını almak üzere diğer üreticilerin üstüne yürür. domnio taşı gibi hepsi devrilir. kriz dediğin budur zaten. bunlar hep gelecek üretimleri etkiler.

    daha da önemlisi, üretici malını kaçtan verirse versin, sizin ödeyeceğiniz parayı kabzımal, tüccar belirler. aradaki fark kabzımalın, halcinin lehine artar. sen yine aynı paraya yersin.

    bu arada, o ince kabuklu, sulu, lezzetli malı yine sana yedirmeyecek tüccarlar, doğu avrupa bağlantılarını kuracaklar yavaş yavaş, üzerine ekleyip rusya’ya satacaklar. sen yine kalın kabuklu, susuz, lifli mandalinayı yiyeceksin.

    2. yıllarca yerli tüketiciye geçirdiniz.

    hayır geçirmedik. sizin 3-4-5 liraya yediğiniz mandalinanın bahçeden satış fiyatı 55-65 kuruştur. sizin yazın 7-8 tl’ye yediğiniz limonun bahçe satış fiyatı 50-70 kuruştur. aradaki fark kabzımal mafyası, dağıtıcı ve marketlere gider.

    3. akp’ye oy verdiniz, daha beter olun.

    en haklı olduğunuz konu bu ama bildiğim kadarıyla medeniyetin beşiği iç anadolu’da mandalina yetişmiyor, mandalina üreticisi illerimiz adana, antalya, mersin ve hatay. şu son seçime kadar akp’nin alamadığı, akp’ye en zor teslim olan kırmızı boyalı iller buralar değil mi?

    edit 2: bu da seracı gözünden. #56617615

    debe editi: türk üreticisinin derdiyle dertlendiğiniz için teşekkür ederim. bu başlık sayesinde ülkemizdeki en adi, en şerefsiz, en haysiyetsiz 3. grubun, doktorlar ve öğretmenlerden sonra, mandalina üreticileri olduğunu da anlamış olduk.

  • olay gerçek
    iranlı: türkiye ne güzel azadlık, rakı içiyor musun?
    türk: hayır!
    iranlı: vay salak.neden içmiyon.serbest değil mi?