hesabın var mı? giriş yap

  • erkek istediğini giyer, istediği gibi yürür.
    sen bak-ma-ya-cak-sın. bu kadar basit.

    edit: umarım ironiden anlamayan nesil başıma üşüşmez. korkuyorum sözlük.

  • rahmetli hocam bize adamlık dersi vermiştir milli güvenlikten ziyade, bir gün diş hastanesindeki randevu saatim geçtiği halde sıram gelmemişti ve ben milli güvenlik sınavına yetişmek için okula gittim hoca bu durumu anlayınca git evladım dedi sınav hep olur ama sağlık bir daha geri gelmez, not da mühim değil sen zaten istesen rapor da alabilirdin, dürüst olduğun için 100 veririm git dedi adama olan saygımdan gidemedim iki üç yıl eksik diş ile gezdim ama onurumun 32 si birden yerindeydi.
    bir sonraki sınavda sınıfın terbiyeli dindar ve örnek bir öğrencisini kopya çekerken yakaladı çocuk aslında her derste kopya çekiyordu ama hocalar görmezlikten geliyorlardı. kağıdı aldı ve x kişisi sana yakıştıramadım dedi. onbeş dakika sonra sınavın ortasında kafasını kaldırdı ve x kişisi seni dövmem lazım evladım yoksa daha önce kopya çektiği için dövdüğüm öğrencilere haksızlık etmiş olurum dedi ve ben hayatımda ilk kez bu kadar estetik ve hakkaniyetli bir dayak gördüm sözlük. avanos lu idi hocamızın soyadı ileez di ismini hatırlayamadım.

  • günümüzün big brotherı. 1984'tekinin aksine izlemekle kalmıyor aynı zamanda bizim yapacaklarımızı, düşündüklerimizi hesaplıyor. nsa hakkımızda topladığı bilgilerle bizi big data havuzuna kaydediyor. her insanın sanal benliği sürekli güncellenerek nsa'de depolanıyor. big data hegemonyasını, dijital imparatorluğu sadece nsa istemediği için ileride büyük savaşlar verecektir. en büyük savaşı ise kendi içinde büyüyen cypherpunklara karşı olacaktır.

    "the government will be able to particularly able to control it, "jeffrey gundlach said, adding that he believes some of the key technology was developed by the nsa."

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.

  • bir de türkçe altyazılısı çıksa da bunun biz de anlasak dedirten bebektir.

  • link
    eşi derken bahsedilen bu kişi bir bilim insandır ve adı da özlem türeci'dir. yani tek vasfı uğur sahin'in eşi olmak değildir. ne kadar da kendini bilmez bir üslup

    edit : bunun için gereksiz duyar diyenler olmuş, en basitinden empati kurmanızı öneririm. öyle olunca özlem türeci'nin kariyerine, yaptigi işlere ve şahsına saygısızlık yapıldığının farkına varırsınız belki de

  • türlü türlü içeriğinin arasından en çok hafta sonları 12'ye doğru oynayan sünger bob'u özlediğimi fark ettim. geç yapılan kahvaltı eşliğinde izlemesi çocuk gibi heyecanlandırıyordu beni.

  • (bkz: çaycı)

    tam enerjim, motivasyonum tükendiği, bütün işi gücü bırakıp kaçmaya karar verdiğim anda gelir ve önüme bir bardak taze çay bırakır. bazen keyfi yerindeyse orta kahveyle kıyak geçer. yeniden doğmuş gibi olurum. bunun ötesinde bir beklentim olmaz her şey bitmişken gelen insandan.

  • tayyibin yalan yanlış videolarla mitinglerde izlettiği o kurgu videoları, halkın nasıl yuttuğunu gösteren tablodur.
    şu tayyipten gerçekten korkulur. (bkz: zübük) bile önünde diz çöker, tövbe ister yeminle.