hesabın var mı? giriş yap

  • kiralık ev ilanıma koca koca renkli puntolarla "aracılar, komisyoncular, emlakçılar aramasın, kesinlikle cevap vermeyeceğim" yazmama rağmen bir haftada posta kutuma düşen 44 mesajın 23'ü bu yüzsüz, arsız, soyguncu, dolandırıcı, ahlaksız, lümpen, yavşak,... güruhtan gelmiş. isimler değişik ama tüm mesajlar tek şablondan çkmış gibi: "rapido bey, falanca muhitte emlak ofisiyiz, sizin eve haftasonu müşteri getireceğiz, sizden komisyon da almayacağız, iletişim no.su alabilir miyiz, saygılar" bir de şu modeller var "rapido bey, ofisimizi yeni kurduk, sadece portfoyümüzü artırmak için sizden komisyon almadan evinize müşteri bulmak isteriz. bir iletişim no.su alabilir miyiz?" ha bu arada bu kadar düzgün cümleler kurmuyorlar tabii ki, bu anlama gelecek birşeyler geveliyorlar.

    "ulan efendi! ben mülk sahibi, satıcı olarak internet kullanıcısıyım, kiracı adayı da müşteri olarak internet kullanıcısı, sen de aracı olarak internet kullanıcısısın. oturduğun yerden internet üzerinden müşteri ile satıcıyı buluşturup havadan para kazanacağını sanıyorsan babayı alırsın.

    not: emlakçı tayfasına çok acayip kılım. sizi gidi kan emiciler sizi

  • haberi duyduğumda ilk aklıma gelen, yeni bulunan aşıların mutasyona uğrayan bu virüse etki etmeyeceği ve herşeye sıfırdan başlayacağımız oldu ve moralim oldukça bozuldu. allahtan bunu öğrenmek için okuduğum kaynaklarda yeni aşıların mutasyona uğramış virüslere karşı da koruma sağlayacağına kesin gözü ile bakılıyormuş. bbc'nin websitesinden ilgili kısmı ingilizcesi yeterli olmayanlar için kısaca çevireyim:

    aşılar yeni virüs varyasyona karşı işe yarayacak mı?
    neredeyse işe yarayacağı kesin, en azından şimdilik öyle. öne çıkan üç aşı da şu an var olan türlere karşı bağışıklık geliştiriyor. aşılar bağışıklık sistemini virüsün birden fazla bölgelerine saldıracak şekilde eğitiyor. yani virüs kısmen mutasyona uğrarsa da aşının işe yaraması beklenir. ancak mutasyonlar artarsa işte o zaman kaygılanmamız gerekebilir.

    bu virüs potansiyel olarak aşıdan kaçmanın yollarını arıyor ve şimdilik bu yolda ilk bir kaç adımı attığı söylenebilir. virüs değiştikçe aşıdan kaçınma oluşur ve böylece aşının tam etki göstermesini engelleyerek bulaşıcı olmaya devam eder. işte virüste oluşan değişimle ilgili en kaygı verici durum da bu. bu değişim virüsün insanlara bulaştıkça uyum sağlamaya devam ettiğinin son göstergesi. glasgow üniversitesinden prof david robertson'a göre virüs eninde sonunda aşılardan kaçabilen mutant varyasyonlarını oluşturacaktır.

    bu da grip hastalığında olduğu gibi, covid için de her sene sürekli güncellenen aşı üretimine gereksinim duyulacağı anlamına gelmektedir. şansımız var ki eldeki aşılar çok kolay bir şekilde mutasyonlara göre yenilenebilmektedirler.

  • %100'dür.

    zarın kaç geldiği ne taraftan baktığınızla alakalıdır, elbet 6 yönden birinden bakınca 4 gelmiş olur zar.

  • yıllardır istanbul'un nüfus problemini nasıl çözeriz diye, göçü tersine nasıl çeviririz diye düşünüp duruyoruz... bu projenin gerçekleşmesi demek bunun da kendiliğinden çözülmesi demektir.

    her sene 15000 üniversite öğrencisi yurt dışına mastera gönderilecek, 10 senede en az 50000 doktora yapmış beyin yeni kurulacak tesislerde çalışmaya başlayacak.

    ben akp, mhp ve hdp'nin yerinde olsam dükkanı kapatır chp'ye katılıp bu proje için çalışırım. bence ülke olarak yapmamız gereken şey budur. hatta pkk'lı olsam dağdan inerim şu an. musul olsam türkiye'ye katılmak isterim.

  • ayşen gruda kendisine bir röportajda yöneltilen "artık kadın komedi oyuncusu çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?" * sorusuna beren saatin çok iyi bir komedi oyuncusu olduğu cevabını vermiş. hatırladıkça gülüyorum, hakikaten büyük komedyen ayşen gruda. (bkz: swh)

  • köprünün adını mimar sinan koy ve o köprü göçsün. öbür tarafta yakanıza yapışır ismimi lekelediniz diye.

  • adam kızların açığını bulmuş.

    başlık: aşık olup açılamayanlar panpalar gelin lan

    entry: alın size fırsat...

    kıza gidiyosunuz ve şöyle diyorsunuz :

    s - sensin amk
    k - kız

    s : sana bi soru sorabilir miyim ?
    k : tabi
    s : eğer sana sevgilim olur musun diye sorsam vereceğin cevapla bu soruya vereceğin cevap aynı mı olurdu ?

    hadi amk koşun açılın

  • bu adam yüzünden mahalleye top oynamaya havuz gözlüğü takıp gelen vardı lan. viledanın ucunu boyayıp kafasına takmaya çalışırken annesinden çok pis dayak yemişti hatta.

    olm gürkan bunu okuyorsan cidden çok büyük malmışsın çocukken lfsdjglfjgdf

  • e-posta gönderirken aklımıza son gelen şey karbon emisyonlarıdır ancak global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    gönderdiğimiz her e-posta, görüntülenmek için elektrik kullanır. aktarım sırasında kullandığı ağ bağlantısı yine elektrik kullanır. ayrıca, e-posta internet üzerindeki yolculuğunda uğradığı her sunucu tarafından geçici olarak depolanır bu da bir miktar elektrik kullanımı demektir. tüm bunlara rağmen gönderdiğimiz bir e-posta, kağıt bir mektubu göndermenin sadece %1.7'si kadar enerji harcar. tabii gönderdiğimiz e-postaların sayısı mektuplara göre oldukça fazladır.

    tipik bir e-posta'nın iletilmesi için kullanılan elektrik, 4 gram karbondioksit emisyonundan sorumludur. e-posta'da eklenti olduğu durumlarda bu 50 grama kadar yükselebilir.

    spam e-postalar ise genelde sunucular tarafından iletilmeden önce engellenir ve sadece 0.3 gram karbondioksit emisyonuna neden olurlar.

    hesaplanan verilere göre veri merkezleri, her yıl dünyada tüketilen elektriğin %1'ini harcamaktadır. bu veri, google, facebook, amazon, ve microsoft gibi dev firmaların her geçen gün genişleyen veri merkezleri nedeni ile artma eğilimindedir.

    gönderilen 65 e-posta'nın karbondioksit emisyonu kabaca 1 km araba sürmeye eşdeğerdir. günümüzde ortalama bir kullanıcı, yıl boyunca sadece gönderdiği e-postalar nedeni ile ekstra 136 kilogram karbondioksit emisyonuna sebep olur. bu, araba ile yapılacak 320 km'lik yolculuğa eşdeğerdir. global olarak gönderilen e-postalar, fazladan 7 milyon araca eşdeğer karbondioksit emisyonuna neden olmaktadır.

    kişisel olarak e-posta kaynaklı karbon ayak izimizi ufaltmak için yapabileceğimiz birkaç şey mevcuttur. işe istenmeyen postalarımızı temizleyerek ve saklanmasına gerek olmayan e-postaları silerek başlayabiliriz. bunlara ek olarak, okumadığımız, ihtiyacımız olmayan news letter aboneliklerinden çıkmak da ufak da olsa bir fark yaratabilir.

    kaynak: science focus, green matters

  • halkımızın "sınırsız" kelimesinin sınırlarını zorladığı dönemlere ait furyadır.

    genellikle, sınırsız pizza masası ortada olurdu. yanında sınırsız salata ve makana da yer alırdı ama kimse bunlara yüz vermezdi.

    pizza tavaları gelir gelmez, nereden, nasıl ve ne şekilde başarıyorlardı, halen benim için muammadır, 20-30 kişi masanın başına toplaşır, saniyeler içinde yeni gelen pizzaları bitirirlerdi. sanki ertesi gün kıtlık başlayacakmış gibi tabaklarını tepeleme dolduranlar, beş dakika sonra gelen pizzalara saldırırlardı... tam bir tüketim çılgınlığı...

    en çok beyaz peynirli pizza kalırdı geriye, bir onu beğenmezlerdi...

    sınırsız pizzanın sınırlarının zorlanması edinimine katılmak, yorucu ve stresli bir aktiviteydi. bu ork gözlerim son kalan karışık pizza dilimini almak için birbirine çatal sallayan teyzeleri gördü -- oysa ki, beş dakika sonra yeniden gelecek.

    bir iki denedikten sonra, anladım ki bu iş bana göre değil. ben bir sınırsız pizza savaşçısı olacak yeteneğe sahip değilim. ruhumda yok.

    o yüzden, pizzacıya gittiğimde, hiç bu işe bulaşmaz, kendim için sipariş verirdim. stres yok, yeni gelecek pizzaları şahin gibi beklerken tabaktakileri mideye tıkıştırmak yok... rahat rahat, mis!

    bir keresinde, yine pizzacıya gittim. oturdum. bu 20-30 kişilik ekip, sınırsız avında. hiç bulaşmadan kendi siparişimi verdim. tam uzanıyordum ki, benim masaya daldılar. evet; cidden benim masama gelen pizzayı kapıştılar. neyse ki, garsonlar anlayışlıydılar, çok özür dileyerek beni bunlardan uzakta ayrı bir masaya oturup, aynı pizzadan getirdiler, içecekleri de ikram ettiler.

    böyle de bir "sınırsız" anım vardır.