hesabın var mı? giriş yap

  • önce eldeki 1 tl uygun bir yerde 75 adet 1 kuruş ve 1 adet 25 kuruşa bozdurulur. bu bir kuruşlar ateşte eritilir, uygun kalıpta soğutulup dövülerek ufak bir mızrak elde edilir. mızrak ile martı avlanır, iki adet dal sürtülerek ateş yakılır ve martının tüyleri yolunduktan sonra dala geçirilip ateşte pişirilir. 25 kuruşla ekmek alınır, ekmek arası martı yapılıp yenilir. afiyet olsun.

  • üretim sürecinde kullanılan faktörlerin bazılarının sürekli arttırımıyla saadet olmayacağını zamanla arttırılan o faktörün marjinal faydasının azalacağını ve negatife bile dönebileceğini anlatan kanun.

  • bence bu dizideki en saçma şey çocukların isimleri.

    türkiye'de oğullarına kuzey, güney isimlerini koymuş tek bir fırıncı bulamazsınız.

    fırıncı çocukları sabri olur, remzi olur, mahmut olur.

  • polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
    bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.

  • eski sevgilinin yeni sevgilisine gülümsemesi. bugün gördüm bunu. ama alelade bir gülümsemeden bahsetmiyorum.
    onu okuldan aldığım zamanki gibi gülümsemesi...
    işten güçten uzun bir süre görüşemedikten sonra buluştuğumuzdaki gibi gülümsemesi...
    ilk yurtdışı seyehatimden sonra beni havaalanında karşılarkenki gibi gülümsemesi...
    kar yağarken ellerini ellerimin arasına alıp ısıttığımdaki gibi gülümsemesi...
    kendi ellerimle yaptığım hediyeyi ona sunarkenki gibi gülümsemesi...
    öpüştükten sonraki gibi gülümsemesi...

  • bu millete bayılıyorum ya.

    abi siz kendinizi tam olarak ne sanıyorsunuz millet olarak? hani akp'liler diyor ki "almanya bizi kıskanıyor" da siz de bu kafaya girerseniz o latteye yakın zamanda 640 tl de verirsiniz. hatta o latteler bu ülke topraklarından da uzaklaşır yakında...

    işin gerçeği şu. biz millet olarak akp gibi bir partiye, tayyip gibi bir elemana 20 senelik yetki verdik. tek gerçek budur abi. benim yorumum, senin yorumun değil. 20 sene bunlar var başımızda. gerçekler bunlar.

    siz elin cunta rejimiyle yönetilen afrikalı vatandaşına, o vatandaş "ya şöyle güzel son çıkan telefonları, bilgisayarları alayım, avrupa'ya tatile gidelim" dediğinde gerizekalı gözüyle bakmaz mısınız? demez misiniz "lan elinde keleş, boynunda altından zincir, ot içip cümle kuramayacak tipler tarafından yönetiliyorsun istediğin şeylere bak" demez misin?

    o yüzden başa dönüyorum: sen 20 senedir akp rejimi ile yönetilmeyi kabul edip bir de yukardaki afrikalı gibi refah içinde yaşamak düşüncesini mi geçiriyorsun içinden? kimsin abi sen?

  • kendisi 1955, adelaide, avustralya doğumlu bir ustadır. 19 yaşında başladığı resim sanatında, 10 yıl içinde akrilik ve yağlı boya kullandığı resimleriyle 50'ye yakın ödül kazanmış. güney avustralya sahillerini ve yağmurlu şehir gecelerini tasvirleriyle tarzını belirginleştirmiş. özellikle sahili "gerçek bir uzay hissi yaşayabileceğiniz tek yer" olarak tanımlıyor. kendisi hala avustralya ve ingiltere'ye işler yapmakta, sanatını devam ettirmekte...

  • şimdi gerek evde oyalanabilecek bir hobi olarak gerekse selin'e, ece'ye, melisa'ya giden bir yol olarak düşünülebilir klasik gitar.ilki daha makbûldür.profesyonel anlamda kendinizi geliştirmek istiyorsanız hele, ona hiç diyecek laf yok.neyse efenim bir şekilde gitar almak istemiş olmanız iyidir, sebeplere, vesilelere pek takılmıyorum ben, ilerleyen zamanlarda farklı kapıları açtığınızda bu sebepler yerini bir başkasına bırakabilir, yeni amaçlar edinebilirsiniz.her ne olursa olsun müzik iyidir.hakkatten iyidir yani, kandırmıyorum bak.ulan yeşil ot bile tepkisiz kalamıyor buna, nasıl da serpilip gelişiyor, bir de o müzik kaliteli olursa tadından yenmiyor...

    -neyse bunca lafu güzaftan sonra, güzel güzel somut tavsiyeler de vereceğiz gitar örnekleriyle beraber, sıkılmayın.

    bana kalırsa ekonominin izin verdiği ölçüde 400-500 tl ederinde bir gitarla başlamak en iyisi.ancak gitara yeni başlıyorsanız ve ekonomik kısıtlamalar da mevcut ise bence limon kasası olarak tabir edilen gitarlardan da alabilirsiniz.ancak limon kasası derken en bok püsürlerini es geçin(60-70 liraya gitar aldım diyen var?).şöyle 150-180 tl aralığında bir gitar edinmeniz tavsiye olunur.niye?çünkü eşşeğin zikinden dolayı.hayır.çünkü bundan daha ucuz kötü gitarlar gerçekten kötü oluyorlar.aşağıda ağaç türleri, cila türleri vs. den bahsedince daha iyi anlayacaksınız.

    neyse bu fiyat aralığında çin menşeili valencia markası öne çıkıyor.
    cg170, cg180 ve meblağ olarak bunların çok çok az üstünde cg190 modeli bu sınıfa dahil edilebilir.iyi de bir ses teli takılırsa verimliliği artar.

    bir miktar daha fazla paranız varsa eğer valencia'yı unutup, marka değeri yüksek olan ürünlerin alt seviye gitarlarına yönelebilirsiniz.fender esc80, cort ac10-ac12 gibi.içinize sinmesi açısından faydalı olabilir belki bunlar, onun dışında üstteki gitarlardan bence pek de farkları yok.

    -fiyat aralığını biraz daha yukarı çekerek(300-350 civarları ki yapacağınız pazarlıkla orantılı olarak bu artabilir, azalabilir) nispeten daha iyi bir gitarla da başlamayı düşünüyorsanız eğer, yamaha markasına yönelebilirsiniz.bunun sebeplerinden biri de kolay ulaşılabilir olması.mahalle marangozuna sorsanız eminim kenarda köşede bulunduruyordur birer tane.birbirine çok benzer c30m, c40 ve c70 gibi modelleri var.

    yamaha c30m, c40 modelinin mat olanı.yani arada sadece bir cila farkı var.c30m'de daha gür bir ses çıkıyor diyebiliriz.ancak daha kırılgan ve hassas.c70 bir üst model, ses farkı var biraz elbette ancak o fiyata değdiğini düşünmüyorum pek.c40 iyidir, c40'a yönelin.

    şimdi bu fiyat aralığında epey marka ve model var.sözgelimi takamine g124, valencia cg195, walden n350 falan feşmekân.bu fiyat aralığındaki çoğu ürün çin üretimli ya da endonezya üretimli, ladin ses tahtasıyla birlikte arka ve yanlarda maun kullanılarak elde ediliyor.aralarında pek fark olduğunu düşünmüyorum.gitarları deneyip içinize sinen, hoşunuza giden ürüne yönelmenizde fayda var.benim tercihim sıkı bir pazarlıkla yamaha c40 olurdu(260 tl civarlarına indirebilirsiniz 340 civarlarındayken).

    -gitar alırken hâliyle 2 kriter mevcut.biri ne istediğiniz, öteki ise bütçeniz.ne istediğinizi bilmiyor da olabilirsiniz, ona da değineceğim; ses, görünüş, kullanımdan bahsedeceğim biraz daha.şimdilik bütçeden yola çıkarak alternatif üretmeye devam ediyoruz.

    fiyat aralığı 400-600 gibi düşünelim.ki bence fena değil bu gitar diyebileceğiniz gitarlar burada başlıyor genel itibariyle.hemen örneklendirelim; valencia cg80, cort ac15, valencia cg ltd5, walden cn550, walden cn630 concorda series, ibanez g850.bu fiyat aralığıyla birlikte taşşaklı varsaydığımız gitar markalarının da başlangıç gitarlarını dahil etmiş oluyoruz seçeneklerimize.antonio sanchez s10, s20, takamine g128 belki, falan filan.

    bizim milletimiz fiyat/performans oranını çok sever o yüzden bunların arasından hemen neler öne çıkıyor bakıyoruz.cort ac15 güzel görünüyor ancak bulunabilirliği yok, sesini deneme fırsatınız olmaz pek.taksim tünele gidip de sorsanız, deneyemezsiniz, depodan getirtelim falan derler.valencia modellerini kadıköy moda müzikten temin edebilirsiniz diye umuyorum, tünelde de yok değildir.valencia cg80 iyidir, alınız.

    -ekonomik bir engel yoksa zaten gidip gözünüz kapalı bir camps alın.olmadı almansa, alhambra ya da iyi bi antonio sanchez.

    buraya kadar anlattıklarım kişisel tercihlerdir daha çok, seçim yine size kalıyor.kullanım rahatlığı, kullanım amacı, ses unsurları gibi etkenler önemlidir klasik gitar alımında yani ağaç türü ve cilası da.