hesabın var mı? giriş yap

  • "...butun muşterılerımıze saygılar sevgıler ama bu arkadasa değil."

    ahahahahahahahhahhahahahahahaha.
    otel işletmecisinin müşteriye yazısı lan bu ahhahahahhahahhahaahhahahhaha.

    - şakir'e çay yok.
    ahahahhaa.

  • hello greece!

    i am from turkey! my name is mustafa, in other words, moustapha!

    i hope that pease may be in the world. like atatürk said. (he did not step over greek flagg)

    ok, no more mister nice guy... i have home in istanbul. (in other words, konstantine). if you like to try turkish food like imambayıldı (in other words, imambayıldıkis), you can contact me... i have big house near taksim. (30 km... it is beylikdüzü).

    thanks and kalimera!!!!!!!

    mustafa

  • akp kütahya milletvekili hüsnü ordu’nun kızı.

    --- spoiler ---

    milyonlarca genç iş ararken, akp kütahya eski milletvekili hüsnü ordu'nun kızı sümeyra, sınavsız ve açıktan atamayla kütahya belediyesi özel kalemi'nde işe girdi. ancak ankara'da yaşayan ve internet üzerinden kedi satışı yapan sümeyra'nın işe gitmediği ortaya çıktı. aydan aya hesabına yatan maaşını ise düzenli olarak aldığı iddia edildi.

    --- spoiler ---

    https://www.sozcu.com.tr/…ada-kedi-satiyor-2687215/

    eğer gazete haberi doğruysa, büyük rezalet.
    ama akp türkiyesi'nde şaşırtıcı mı? hayır tabi ki.

    ben şahsen akp'li olsam, akp'ye oy veren bir vatandaş olsam, her gün vicdan azabı duyar uyuyamazdım.

  • bana göre erdem falan değildir, lütuf da değildir. birçok farklı sebebi olabilir, parayı, zekayı, herhangi x bir şeyi güzelliğe tercih eden birinin tercihi olabilir, toplumun güzellik normları dışında da olsa sevdiği kişiyi gerçekten çok güzel bulan birisinin kararı olabilir, şartlar öyle gerektirdiği için mecburiyet olabilir. ama erdem? sanmıyorum.

    birilerini önce itip sonra da onlara merhamet bağışladığınızda daha iyi insanlar olmuyorsunuz. bu biraz, "gözlerin görmüyor ama sana iş vermişiz" demek gibi oluyor, bence.

  • bir bok anlamadığım sarmaldır.

    adamın hesabını ver ilan koyayım demesinden sonra koptum. sen kart almayacak mıydın bu adamdan? adam neyin ilanını koyuyor?

  • 1945 ba$larinda, yani naziler icin ww2'nin sonlarinda, almanya'dan japonya'ya dogru yola cikan ve cok onemli teknolojik malzeme, hammadde ve ki$iler ta$iyan denizalti. gemide, savunma sava$inda doktrin eksikligi bulunan imparatorluk ordusu'na dani$manlik etmek uzere giden bir luftwaffe generali (himmler gibi bir ismi olmali), atom bombasi yapimi konusunda cali$an bir alman bilim adami, 1,5 yildir almanya'da denizalti ve hava savunma taktikleri konusunda egitim alan iki ust rutbeli japon subayi da "yolcu" olarak vardi. bir canta icinde almanya'nin sava$ta o gune dek uretigi tum gizli sava$ teknolojilerinin planlari vardi. ustelik gemide bu teknolojileri pratikte uygulanabilir kilacak kritik malzemeler de mevcuttu. gemide ayrica parcalarina ayrilmi$ bir "me 262"(doneminden 10 sene ileride ilk ve tek jet ucagi), bir de "v2" (gene doneminden yillarca ileride ilk balistik fuze) roketi vardi! tum uretim ayrintilari, kritik hammaddesi ve $emalari ile birlikte...

    bu denizalti ile almanya, bizzat hitler'in emri ile, kendisi icin inen perdede tum bilimsel, olumcul bilgi varligini japon muttefigine gonderiyordu.

    yolculuk cok cok uzun ve zorluydu. usteilk rotanin neredeyse tamami muttefik guclerinin kontrolundeydi. ustelik enigma neredeyse 20 aydir cozulmu$tu ve muttefikler denizalti hakkinda bilgi sahibi idiler. gemi o donemin en buyuk u botu olan bir type xb (tip 10 b) idi. aslinda bir mayin dokme denizaltisi olan u boat, kiel tersanesinde bir kargo denizaltisi olarak modifiye edildi.

    geminin esas onemi bunlarla bitmiyordu. cok daha onemlisi $u idi ki; gemide tam 560 kg. uranyum oksit de vardi. uzun suredir sava$i lehine cevirecek bir mucize pe$inde ko$an japonlar bir atom bombasi icin coktan beri cali$iyordu. ama ellerinde uranyum yoktu. muttefik hitler ikna edildi ve bu yuksek miktardaki uranyum da japonya'ya dogru, konu uzerinde coktandir almanya hesabina cali$an dahi bir alman fizikci ile birlikte u 234 ile yola cikti. japonlar alman mirasini anakarasinda dortgozle bekliyordu... gemideki 2-3 ki$i haric hic kimse ta$inilan kargolardan ve yolcularin oneminden haberdar degildi.

    muttefikler denizaltinin onemini anlamakta gecikmediler. yolculari bilmiyorlardi, uranyumdan da haberleri yoktu ama denizaltindaki hakkindaki siradi$i durumun ve rotanin da farkinda idiler. hava kuvvetleri ve donanma haftalarca bu onemli botu avlamak icin denizaltiya defalarca saldirdi. kaptan zaten saldiri yetenegi olmayan bu dev denizaltiyi kurtarabilmek icin inanilmaz derinliklerde saatlerce, (250+ meters) sualtinda gunlerce kaldi. muttefiklere avlanmamayi ba$ardi.

    denizalti daha yoldayken almanya'nin du$tugu, hitler'in oldugu, sava$in bittigi haberi geldi. nazi almanyasinin son 20 gunluk lideri karl donitz, ayni zamanda sava$in ba$indan beri ba$inda oldugu alman denizalti ordusuna $una benzer bir mesaj gecti:

    "- 6 yildir cok zor bir sava$i surduruyoruz. aslanlar gibi carpi$tiniz. du$man bizden cok daha ileri maddi imkanlara sahipken bu durumda sava$i surdurmemiz imkansizdir. $erefle surdurdugunuz bu sava$i, silahlarinizi muttefiklere teslim ederek $erefle bitirin. cok ya$a almanya!"

    butun u boat ordusuna suyuzune cikmalari, periskoplari en yuksege kaldirmalari, ucuna bir siyah bayrak cekmeleri ve telsizden muttefik telsizlerine yerlerini bildirmeleri isteniyordu.
    u 234 kaptani $imdi bir karar verecekti. ta$idiklarinin onemi dogrultusunda teslim olmadan japonya yoluna devam mi edecekti, yoksa "teslim ol!" emrine uyacak miydi? japonya'ya ula$abilecegine daha ba$tan beri pek ihtimal vermediginden teslim olmaya karar verdi.

    bu karar ozellikle gemideki iki japon subay icin bir donum noktasiydi. sava$ almanlar icin bitmi$ olabilirdi ama japonya icin umutsuzca da olsa suruyordu. kaptan kararini japonlara soyleyince yikildilar. kaptan bir sabotaj tehlikesine kar$i japon subaylari tutukladi ve denizaltinin guvenli bir bolgesine kapatti. oysa japon subaylar teslim olamazdi. yanlarindaki uyku haplarini payla$ip olumu tercih ettiler. denizalti kirlenmesin diye geleneklere uygun kanli bir yontem tercih etmediler. (bkz: harakiri) bir mektupla bedenlerinin denize birakilmasini isteyip samuraylara yaki$ir $ekilde olduler. cunku tutsaklik samuraylar icin kaldirilamayacak bir utanctir.

    kaptan suustune cikip yerini muttefiklere bildirdi. onceden du$unup amerikalilara teslim olmak istemi$ti. kanada'ya ya da ingiltere'ye degil. mesajini alan kanada gemisine yanli$ koordinat gonderip, uss sutton'a teslim oldu. amerika'da new hampshire limanina cekildi.

    cok ilginctir ki gemideki uranyum oksite manhattan project kapsaminda el kondu. yani japon hukumeti'nin nazilerden kendilerini korumak uzere istedigi uranyum, japonya savunmasi icin degil yikimi icin harcandi.

    daha sonralari gemi bir tatbikatta torpido ile batirildi.

    (bkz: denizalti)
    (bkz: wolfpack)
    (bkz: karl donitz)
    (bkz: me 262)
    (bkz: v2)
    (bkz: operation deadlight)

  • tapınakçıların o'nu infaz etmesine sebep olan en isabetli gerekçe şu :

    gündem 2003 amerika-ırak savaşıydı.
    okyanusun ötesinden gelen talep üzerine mecliste bir oylama yapılıyordu.
    "harekatta türk üslerini + türk askerini de kullanalım" tezkere oylaması.
    bunun sonucu hem reelde hem de dizide amerika'nın istediği gibi sonuçlanmadı.

    ( o zamanlar meclis, milletvekilliği gibi şeyler önemli şeylerdi. bir milletvekili kendi genel başkanından farklı düşünebiliyor, oylamada red oyu kullanabiliyordu. sonra amerika türkiye'ye çuvalla yanıt verdi de polat ve saz ekibi sinema filmi ile intikam aldıydı )

    neyse uzatmayim.
    yukarlardan gelen talimatların tbmm'den geçmemesi mevzusunda mehmet karahanlı'nın konuya yeterli özveriyi göstermediği düşünülüyordu. hatta karahanlı'nın telefonda başbakana çıkan sonuçtan memnuniyetsizliğini belirttiği bir de sahnesi vardır.

    sonrası malum. fişini çekiverdiler.

    debe editi:
    ilginiz için teşekkürler sözlük, imla kusurları giderilmiştir

  • bir erkek olarak düşündüğümde bana bile zor gelen icraat. bazen eve geldiğimde düşünüyorum " çalışan kadın olsam yemek yapmam gerekecekti" diye. hem çalışan kadın olup hem ev kadını sorumluluğunu üstlenmek dünyadaki en zor yaşam tarzlarından biri sanırım. eşimin çalıştığı zamanlarda mümkün olduğunca yardım ediyordum. genelde dışarıda yemeğe teşvik ediyordum , bazen yemeği yapıyor sofrayı hazırlıyordum. yeri geldi camları bile sildim. iki kişi çalışan çiftler , birbirinize yardımcı olun , hayatı çekilmez kılmayın.

    not : eşim ev hanımlığını seçtiği için böyle bir durumum kalmadı.

  • kreş çocuğunuz varsa, veli grubu buna en tepe örnektir.
    zaten siksok bi dönemden geçiyorum, trollemeye başladım artık.

    kadın a- ben patates salatası getiririm.
    kadın b- börek de benden
    kadın c- o zaman keki ben yapayım.
    delfina - ya ben bişey mi kaçırdım?
    müdür- delfi hanımcım, haftaiçi çocuklarla anneler günü partisi yapmıştık ya hani. haftasonu da sadece annelerin katılacağı bi parti yapıcaz okulda.
    delfina -pek güzel. itfaiyeci kostümlü erkek striptizci de benden o halde. anneler gününü bi kez kutladık. bu da "anneysek ölmedik ya" günü olsun o zaman

    -grupta sessiz, serin rüzgarlar-
    *