hesabın var mı? giriş yap

  • “adapazarı’na gitmeye hazırlanıyorduk. gitmeden önce bazı siparişler vermek üzere biriyle buluşmam gerekiyordu. birden, üstümün başımın pek güven verici olmadığını fark ettim, özellikle ayakkabılarım çok kötü durumdaydı. taksim sineması’nın (şimdi devlet tiyatrosu’nun bulunduğu bina) uzun duvarı boyunca art arda dizili ayakkabı boyacılarına doğru hızla yürüdüm, az vaktim vardı, en öndekinin sandığına ayağımı koydum. ‘çabuk usta, şişir, acelem var’ dedim. boyacı başparmağı ile arkayı gösterdi. ‘arkadaki arkadaşa geç beyim’ dedi. ‘neden, ne oluyor’ dedim. ‘ben ayakkabı boyarım’ dedi adam, ‘bu benim işim, şişirme istiyorsan arkaya geç’. bir an kalakaldım. bütün alacağı yirmi beş kuruştu, bir liranın dörtte biri. ayağımı sandıktan çekmedim. ‘buyur, bildiğin gibi boya’ dedim, ‘hakkını ver’. beni bekleyen sonsuza kadar bekleyebilirdi, ben burada hayatımın dersini alıyordum.”

    lütfi akad, ışıkla karanlık arasında, sayfa 24.
    türkiye iş bankası kültür yayınları, istanbul 2004

  • az önce göbeği açık bi kız çıktı, "hayatım başarılarla doludur, mesela 17 yaşımdan beri yalnız yaşarım ve temiz kaldım. buradan da nişantaşına gideceğim" dedi. ayağa kalktım alkışladım helal olsun dedim, şimdi nişantaşına gidiyorum.

  • curiosity projesinin (tasarım-üretim-fırlatma) bütçesi yaklaşık $2,5 milyar. yani tülay lale para birimi üzerinden hesaplarsak 4,5 milyar tl ediyor yaklaşık olarak. bu bir yıllık falan değil, bütün projenin maliyeti.

    semih cumhuriyeti diyanet işleri başkanlığı'nın 1 (yazıyla bir) yıllık bütçesi ise 3,9 milyar tülay lale pardon tl yapıyor.*

    evet yanlış okumadınız. diyanet işleri başkanlığı'nın bir yıllık bütçesi, neredeyse elin amerikalısının mars'a yolladığı über gelişmiş uzay sondasının toplam proje maliyetine denk.

    adamın mars'a gittiği paraylan biz imamın müezzinin 1 yıllık maaşını ödüyoruz ya, artık ölsem de gam yemem hacı. yemin ediyorum bu salaklar 3 sene tasarruf yapsalar, en geç 2023'te argyre planitia krateri merkez camii'ni dikmezlerse bana da don toblerone demesinler.

    yukarıda bir yerlerde tanrı varsa, bizimle çok feci taşak geçiyor arkadaş.

  • şike yaptığı ortaya çıktığı sezon fenerbahçe puan silme cezası alırsa yarıştan kopmasın diye 34 lig maçında alınan puanlar yarım sayılıp, sene sonunda ekstradan 6 maç yaptırıldı. sonrasında bu ligde bir daha play-off oynandı mı? hayır.

    2011-2012 sezonunun ortasında etik kurulunun demirören tarafından ayar çekilmiş hali bile "şike yoktur" diyemeyince, küme düşme olmasın diye 58. madde bir gecede kimseye sormadan etmeden değiştirildi. ceza alınırsa çekilmesin diye de "erteleme" gibi saçma sapan bir kural eklendi disiplin yönetmeliğine.

    fenerbahçe avrupa'dan 2 yıl men cezası aldı diye yabancı sınırında kısıtlamaya gidildi. "asla kuralda değişiklik yapılamaz, bir kişi bile itiraz etse sıkıntı yaşarız" diye galatasaray'ın itirazları yok sayıldı. ertesi sezon fenerbahçe diego'yu alınca ve cristian'ı göndermekte sorun yaşayınca ne oldu? birden bire tribünde oturacak +1 kontenjanı geldi. kimseye sorulmadı.

    bu ülkede başta federasyonun şimdiki başkanının zamanında başkanı olduğu takım olmak üzere defalarca "kontrat dondurma" diye bir işlem yapıldı uzun süre sakatlanan yabancı futbolcular için. bundan fenerbahçe edu ile, beşiktaş delgado ile yararlandı mesela. ancak galatasaray'ın futbolcusu bruma sezonu kapattığında kendisi için "kontrat dondurma gibi bir uygulamamız yok, kendisinin kontratını feshedin, sonra yeniden imzalarsınız" gibi akıllar verildi.

    son 4 yılda başımıza gelen şu 4 örnek dahi kuralların kimin lehine değiştirildiğini kanıtlıyor sanırım. hala burada dallamalar gelip algı yönetmeye çalışıyor. "sizin fare yakaladığınız kadar..." diye bir laf vardır bildin mi?

  • osmanlı'nın toprak kaybettiği ilk anlaşma olsa da, aslında burada kaybedilen topraklar 15 yıl içinde geri alınmıştır. asıl yıkım 1774 küçük kaynarca anlaşması ile oldu, orada mahvolduk işte giden sağlam gitti..

    karlofça'nın ilginç bir özelliği dünyada yuvarlak masa toplantısının ilk yapıldığı yer olarak bilinmesidir. eşit hiyerarşik bir düzen oluşturmak için ilk defa yuvarlak masada imzalanmış anlaşma..

    onun dışında sırbistan'da bu küçük şirin köye yolunuz düşer de anlaşmanın imzalandığı binayı görürseniz içeride anlaşmanın orijinal metninin temsilini bakın, bana ilginç gelen detay şu olmuştu; orijinal metinde osmanlı'dan ve osmanlı padişahlarından ısrarla "türk'ler, türklerin sultanı, türk sultanı" diye bahsediyor. hatta imza satırında osmanlı devleti için açılan satırda "participants les turcs" yani "türk katılımcılar" diyor.

    hayır yani sene 1699, öyle "türklük" filan 1900lerde cumhuriyet dönemi ile filan çıktı diyenler oluyor da pek alakası yok yani, osmanlı en başından beri türk olduğunun farkında.

  • commodore 64'ümün mavi ekranından sonra bana bir rüya gibi gelmiş işletim sistemiydi. ilk defa 97 yılında tanışmıştım bu os ile ve henüz 8 yaşındaydım o dönem. o zaman bile bana kullanımı çok basit gelmekteydi. bu yüzden windows'un yeri çok ayrıdır ben de. şu an bile adını sol frame'de görünce heyecan yaptırdı adama win95.

    hoş hala daha çok basittir windows'un kullanımı. şu an 6-7 yaşındaki veletler bile çatır çutur kolayca kullanabildiklerini düşününce, benim; "o dönem kullanımı çok basitti yua" dememin pekte bir havası yokmuş lan aslında.

  • oncelikle inci sozlukculer icin en altta ozet var. onun disinda bu organizasyonun altina imza atan kisi olarak pek cok hakli elestiriye yanit getirmek, ve sizleri bazi guzel degisikliklerden haberdar etmek istiyorum. once bastan baslayalim:

    1) neden eksi sozluk bu dogumgunu zirvesinin organizasyonunu ustlendi?

    eksi sozluk'un yas gunu kutludur, kutsaldir. ustune ne kadar grup ciksa, kac dj sarki calsa azdir. ne kadar coskuyla kutlansa azdir. bu noktada para kazanan sozluk sirketinin organizasyonu daha da ileri goturmesi, daha buyuk bir organizasyona cevirmesi bana son derece dogal bir hareket olarak gorundu. oyle olmasini istedim, nitekim oyle de olacak.

    2) neden giris ucretli dusunuldu?

    cercevesini cizdigimiz ve olmasini istedigimiz turde bir etkinligin maliyeti son derece buyuk. oyle boyle degil. bilet satislari bu maliyeti karsilamiyor. bu yuzden sponsorlara basvurduk ve sponsorlardan kalan boslugu da "o gece benzer bir aktivite"nin esdegeri giris ucretine denk getirdigimiz bilet parasiyla ustlenmek istedik. bilet gelirleri etkinlik maliyetinin maksimum %20'sini karsiliyor olacakti.

    3) madem ucretli neden bazilarina ayrimcilik?

    bu konuda niyetimiz ayrimcilik gostermek olmadi. elimizdeki bu konuda sozlugu zarara ugratmadan ayirabilecegimiz butce kisitli oldugundan bu kisitli butceyi en azindan "subjektif bir ayrim kriteri" gutmeden eskiden yeniye oldugunca esitce dagitabilecegimiz bir yontem belirledik kendimizce. lakin bunun "ben davet edildim" ve "ben edilmedim parasiyla geldim" tarzi bir ayrima gidecegini ben sahsen ongoremedim. dedigim gibi niyetim boyle bir algi yaratmak olmadi. ama boyle algilanmasini yadirgamadigim gibi bu algiya zemin hazirladigim icin herkesten ozur dilerim. bu hatayi telafi etmek benim boynumun borcudur artik.

    === ve? evet? ===

    insanlar eksi sozluk'un organizasyonuna "hakli olarak" sirt cevirip gidip baska mekanda eksi sozluk'un dogumgununu kutlamaya devam edecek, bu olanlara ragmen eksi sozluk'ten ya da benden nefret etmeyecek kadar sozlugu seviyorlarken benim sirtlandigim maliyetin ustune bilet maliyetlerini de sirtlanmaktan gocunmam sozkonusu olamaz artik.

    neticede sudur: ayrim gozetmeksizin butun sozluk yazarlarina davetiye yollanacak ve her davetiyeye +1 (sadece bir kisi) kontenjani da dahil olacak. biletix'ten satilan biletlerin ucretleri iade edilecek. sozluk disindan giris de "yasak" olacak.

    kar edersek amenna, gelecekte daha buyuk organizasyonlara da girmemize vesile olur. kar etmezsek de mutlaka eglenecegiz!

    eksi sozluk'un 11. yasinin kutlu ve dibine kadar eglenceli olmasi icin gerekirse olucez!

    ozet: okumayi sevelim.