hesabın var mı? giriş yap

  • 3s kuralı ile; swirl, sniff, sip!

    1)swirl.
    «yani çalkalama. sallama. döndürme. bu eylem tabii ki hafifçe yapılır. bunun sebebini eskiden hep çok merak ederdim, bilmeden de yapardım. ortalamanın üstündeki bir şarapta(bizim içtiğimiz köpek öldürenler değil tabii ki) ortalama 200'e yakın koku yapan bileşim vardır. bu bileşimler uçucudur. yani onları algılayabilmemiz için havaya(oksijene) ihtiyaç duyarlar. şarabı bardakça hafifçe döndürmek şarabın yüzey alanını oksijene daha fazla maruz bırakır ve bu karmaşık aromaların salınmasına yardımcı olur.»

    2)sniff.
    «yani koklama. şarabın seçilmesindeki en önemli unsurlardan. çünkü şarabı içerken retronazal yollardan ötürü aynı zamanda koklarız. yalnızca tadı yetmez. içindeki aromayı tattan öte en iyi kokusu ile verir. şarap koklamanın beyinde özel bir yeri çalıştırdığına dair araştırmalar mevcut.»

    3)sip! ve de spit!
    «ve de geldik mi içme işlemine. bir şarabın uçucu bileşenleri, ağzınızdaki sıcaklığa maruz kaldığında daha da fazla aktive olur, tat ve aroma o zaman şaha kalkar. şarabı diş etleriniz ve dilinizle temas ettirmek, dokusunu keşfetmenin tek yoludur.»

    şarap yüzyıllar boyunca soyluların içkisi olmuştur. biz 5 dolarlık şarapları midemize indirip bu hisse ortak olmanın peşindeyiz. doğrusu öyle dahi olsa; şarabın hissettirdiği fransız,elitist ve de aristokrat duygulardan haz duyuyorum. fakir ve de köylü ruhumu arada bir içtiğim şarap, klasik fransız müziği ile kandırmaya çalışıyorum. sonra perdeleri açtığımda tüm bu rüya bitiyor. o yüzden bir kalihora adabı: şaraplarınızı perdeniz kapalı için!

  • kararına saygı duymam için o kararın sonuçlarının sadece seni bağlaması lazım. öyle olsaydı senin sefil hayatın ve fikirlerin umrumda olmazdı zaten. ama burda durum öyle değil. gerçi bu da belki yüz kere anlatıldı her yerde, hala anlamıyorsanız ya da anlamak işinize gelmiyorsa ümitsiz vakasınız.

  • devlet bir gün geniş ve boş araziye geceleri göz kulak olacak, 1500 tl maaşla bir bekçi almaya karar verir.
    “talimatlar olmadan bekçi nasıl iş yapacak?” bir planlama birimi kurulur ve 2000 tl maaşla iki kişi işe alınır. işleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz diye düşünülerek 2500 tl maaşla da 2 denetmen işe alınır. bir süre sonra bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek diye tartışılır. 3000 tl maaşla bir mali müşavir, bir katip bir de istatistikçi işe alınır.
    bir süre sonra bunlardan kim sorumlu olacak diye düşünülür 7000 tl maaşla bir müdür 4500 tl maaşla iki müdür yardımcısı işe alınır.
    çok geçmeden ülkede ekonomik kriz çıkar. masrafları kısmak için bekçi kovulur.

  • bilgisayarda, tablette ya da diğer dijital platformlarda yabancı bir film izlerken elinizdeki teknolojiye bağlı olarak size dil ve altyazı tercihiniz sorulabilir. siz de zevkinize göre filmi orijinal diliyle ya da türkçe seslendirmesiyle, altyazılı ya da altyazısız izlemeyi seçebilirsiniz. şakacı kişiliğinizin devreye girdiği zamanlarda, türkçe seslendirme ve türkçe altyazıyı aynı anda açtığınızda duyduklarınız ve gördüklerinizin birbirini tutmadığına şahit olmuşsunuzdur. filmdeki kadın yemekten bir lokma alıp “muhteşem olmuş” derken altyazıda “bayıldım” yazıyor olabilir ya da atarlı ergen babasına “lanet olsun” diye bağırırken altyazı bunu “kahretsin” diye vermiş olabilir.

    böyle bir durumda seslendirmedeki metinle altyazı metninin birbirinden farklı kaynaklardan geldiğini düşünebilirsiniz. yani duyduklarınızı ve gördüklerinizi farklı çevirmenler yapmış olabilir diye düşünüyorsunuz ve bir film için neden iki farklı çeviriye ihtiyaç duyulduğunu merak ediyor olabilirsiniz.

    aslında ortada iki ayrı çeviri yok. altyazıdaki metin esas metin. seslendirme yapılırken seslendirme sanatçısı aynı zamanda filmi de izler. ihtiyaç duyulan durumlarda, elindeki yazıları filmdeki karakterin ağzından çıkanlara benzer başka ifadelerle değiştirir. örneğin bir amerikan filminde bir sahnede aktör “ı’ll try” diyor ve seslendirme sanatçısının elindeki metinde en uygun çeviriyle “deneyeceğim” yazıyor olabilir. ingilizcede bir çırpıda ağızdan çıkan bu söze karşılık “deneyeceğim” diye bir seslendirme yapılırsa bu söz hem aktörün ağız hareketlerine uymaz, hem de aktör “ı’ll try” deyip ağzını kapattığında bile seslendirme hala tamamlanmamış olur. bu nedenle seslendirme yapılırken “deneyeceğim” ifadesi içinde daha açık harfler bulunan, daha kısa bir sözcükle değiştirilir, bu “bakarız” olabilir, “yaparım” olabilir, “tamam” olabilir. işte bu nedenle altyazı ve dublaj birbirini her zaman tutmaz.

  • akıllı akıllı okumayı gerektiren iştir. sabah ya da sözcü okumaya benzemez.

    herşeden ilk senin haberin olur ama neye itibar edip edemeyeceğini anlamak için kafanın çalışması ve bolca saçma sapan şeyi de okuman gerekir.

    gündem butonu, dünün en beğenilenleri, şükela modu ve linkler aracılığıyla yapabilirsiniz.

  • okuduğunu anlamaktan aciz yazarların akraba evliliği sandığı eylem.bu eylemdeki tek sıkıntı düğünde kız tarafı mıyım yoksa erkek tarafı mı sorunsalıdır.