hesabın var mı? giriş yap

  • hangi stadı erdoğan yapmış. o daha milletvekilliği için jet fadılla pazarlık yaparken fenerbahçe kendi stadını yapıyordu.

  • roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.

    italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı.

  • birkaç sığır tarafından rahatsız edilmiş. belli ki yeni beslenmiş, sessiz sakin sindirimini gerçekleştiriyor (birkaç ay falan sürer).

    yemeğin üstüne bi çay koyup televizyonun karşısına geçsen, sonra biri seni kürekle dürtse hoşuna gider mi? bence bu videoda yılan haklı.

  • adamın adı haydar sa senin de adın ege ise ne sorun var burada???

    halbuki sen ikcı olarak yerini bilip haydar bey bize iki kahve deseydin o da tabi ki ege bey her zaman istediğiniz gibi kahvenizi şekersiz yaptım diyebilirdi...

    edit: gelen mesajlardan anladığım kadarıyla adam trollmüş ben de prim vermişim... ( ay bu ilk editimdi çok heyecanlı)

    edit2: gelen diğer mesajlardan da anladığım kadarıyla haydar da trollmüş...
    hem haydar severlerden, hem ege severlerden tek tek özür diliyorum...

  • şirketi personel küçülmeye gidip çok sayıda çalışanı işten çıkaracağı için, önceden gitmek isteyenleri tazminatsız "ayıklama" maksatlı yapılmış çakallık çalışması.

    tam olarak aynı davranışı, pandemiden yıllar önce ibm ve yahoo şirketleri de yapmıştır. sonları da pek iyi olmamıştır. (ibm'in tüketici grubundan bahsediyorum)

  • basketbolun diğer amerikan sporlarına göre küresel olarak çok daha fazla ağırlığının olmasının tamamen stern ile bağdaşması tabi ki çok gerçekçi olmaz. stern yerine x bir kişi de o dönem nba'in başına geçmiş olsaydı, o eşik bir yerde öyle ya da böyle atlanırdı muhtemelen. fakat 1980'lerin ortasında bunu kafaya koyup, 30 yıl boyunca üstüne koyarak bıraktığı mirası pek fazla kişinin ardında bırakabileceğini sanmıyorum.

    stern 1984 yılında ligin başına geçtiğinde playoff maçlarının dahi bir kısmının banttan yayınlandığı lokal bir organizasyon halindeydi nba. ilk yıllarında yanılmıyorsam bir arjantin televizyonu kanalına nba'in haftalık özetlerini yıllık 2000 dolar gibi komik bir miktara "hacı alın bakam şu özetleri memlekete soccer dışında bir şey girsin .." diye satarak pazarı büyütme adına ilk adımları atıyor. bugün dönüp bakıldığında komik olsa da o dönemin şartlarında herhalde kimsenin denemeye değer dahi görmeyeceği ölü bir yatırımla başlayarak.

    o yıllara dair kendi ağzından hatırladığım en akılda kalıcı anekdot ise lig için sponsorluk potansiyeli taşıyan bir firma ile toplantı yapmanın ne kadar çetrefilli bir süreç olduğundan bahsetmesiydi. "eğer 1 saatlik bir görüşme ayarlayabilirsek, bu zamanın 45 dakikasını onları ligdeki tüm oyuncuların uyuşturucu bağımlısı olmadığına ikna etmekle harcıyorduk .." demişti. o yıllarda sponsorların 'bir avuç keş adamın basketbol oynadığı yer' olarak gördüğü nba'e olan bakış açısını anlatırken.

    en büyük şansı da hiç şüphesiz ligin başına geçtiği yıl olan 1984'ün haziran ayındaki nba draft'ında michael jordan'ın ve birçok hall of fame ismin lige adım atması oldu. 1992 olimpiyatlarında ilk kez profesyonel nba oyuncularıyla bir uluslararası bir turnuvaya gidilmesiyle de ektiklerini biçmeye başladı. hem de 1 yıl önce hiv nedeniyle emekli olmak zorunda kalan magic johnson'ın o takıma katılmasına tamamen destek vererek. wnba'de de, bugünün g league'inde de, çin pazarında da, kanada'nın lige dahil edilmesinde de bu adamın imzası var. nba tarihinde yer etmiş hemen hemen her önemli karenin içinde bu adamı bulmak mümkün.

    stern bu ligin tarihinde hiç olmasaydı da tim donaghy ve hakem skandalları yine konuşulur, seattle şehri yine takımsız kalır, draft lotarya'sında eyyam döndüğü tekrar tekrar tartışılır, her zaman her türlü şaibe ve komplo teorisinin ardı arkası kesilmezdi muhtemelen. ama stern olmasaydı nba bugün olduğu organizasyon seviyesinin ne kadarına gelebilir, küresel pazarda yerini bu kadar sağlamlaştırmayı hangi noktada başarır ya da başarabilirdi ondan pek emin değilim.

    herhalde geceleri yatarken pijama niyetine sırta geçirilen bir nba tişörtünde bile bu adamın imzası olsa hakkıdır. huzurlar içinde yatsın.

  • 2,5 yaşındaki kızımla şu şekilde bir diyalog yaşamama sebep olan program;

    ben: bu programda ne oluyor?
    kızım: ağlıyolar.
    ben: neden?
    kızım: elbise giyiyolar, ağlıyolar.