hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • orijinal adıyla judgement of paris

    basit bir reklam amacıyla düzenlenmiş ancak yarattığı kelebek etkisiyle tüm dünya'daki şarapçılık anlayışını derinden sarsmış, şarabın küreselleşmesini sağlamış olay.
    bugün bir şarap reyonuna girdiğimizde karşımıza çeşit çeşit yeni dünya şarabı çıkıyorsa sebebi bu tadım etkinliğidir.

    1976 yılında dünyaya baktığımızda fransızlar şarap konusunda tartışmasız bir hegemonyaya sahip. fransız şarabı dışında kalan şaraplar yerel, basit, sofralık şaraplar olarak tanımlanıyor. bunun da değişeceğine kimse ihtimal vermiyor taa ki paris'te açtığı butik şarap dükkanının reklamını yapmak isteyen bir ingilizin aklına gelen fikre kadar.

    steven spurrier, aileden zengin şarap sevdalısı bir ingiliz. uğruna paris'e yerleşip küçük bir şarap dükkanı açacak, paris şarap eşrafında bir çevre edinecek kadar da fransız şarabı aşığı bir isim. ama kendisinin bir sorunu var. her ne yaparsa yapsın dükkanında işler istediği gibi gitmiyor. dükkanının pazarlamasını hem de kendisinin reklamını yapacak bir fikir ararken aklına fransız şarapları ile yabancı şarapların test edileceği bu kör tadım etkinliği geliyor. ancak bir sıkıntı var ki fransız şarapları rakipsiz, kimi neyle kıyaslayacaksın.
    spurrier'in eski dünya şarapları dışında tek bildiği kaliforniya napa vadisinde iyi şarap yapmaya çalışan girişimciler var. bu yüzden kararını kaliforniya şarapları üzerine kılıyor.
    aslen kendisi de biliyor fransız şaraplarının açık ara birinci geleceğini. bu sayede hem fransız şarabını yüceltmiş bir isim olarak ün yapmak ve dükkanını pazarlamak için iyi bir yöntem olarak görünüyor.

    ilk şoku napa vadisinde yarışma için şarap tadarken yaşıyor spurrier. nitekim basit, güçsüz şaraplar beklerken tattığı her şarap oldukça kalifiye ve dengeli çıkıyor. amerikalıların şaraba bakış açısı da oldukça şaşırtıyor spurrier'i. fransa'da şaraba bakış oldukça geleneksel, eski köklere bağlı ve neredeyse kutsal atfedilirken; napa vadisinde şarap keyif için içilen bir içkiden çok da fazlası değil.
    spurrier yarışmaya dahil etmek için napa vadisinden beğendiği 6 şişe chardonnay(beyaz) 6 şişe de cabernet sauvignon(kırmızı) seçip parise dönüyor.
    bu şaraplarla yarışacak fransız şaraplarını ise fransa'nın en iyilerinden seçiyor. aralarında fiyat farkı uçurum olan şaraplar yarışıyor anlayacağınız.

    etkinliği paris şarap eşrafına açıkladığında ise önce alay konusu oluyor. nitekim fransa'da kimse kaliforniya şaraplarını ciddiye almıyor, böyle bir tadım etkinliğinin gereksizliği göze çarpıyor; ancak atadan zengin olan spurrier artık para mı yediriyor ne yapıyorsa fransa'nın en kallavi degüstatörlerini, somelyelerini, mehmet yalçın'larını etkinlikte juri olmaları için ikna ediyor.
    pek çok basın kuruluşuna haber verse de basın pek ciddiye almıyor bu tadım etkinliğini. bir tek time dergisi yazarı george taber geçerken uğradım minvalinde katılıyor etkinliğe.

    https://hizliresim.com/9w2vnn
    etkinlik kör tadım şeklinde olduğu için şişeler numaralandırılıyor. kim hangi şişe nereden bilmiyor. beyaz şarap için tadım başladığında ilk karmaşa yaşanıyor. kibirli fransız degüstatörleri tattıkları şarapların fransız mı yoksa kaliforniya mı oldukları hakkında ihtilafa düşüyorlar. george taber bir köşeden elinde hangi numaraların hangi şaraplar olduğunu gösteren not ile juriyi büyük bir keyifle izliyor. çünkü jurinin fransız dedikleri şaraplar kaliforniya, bu fransız değil dedikleri şaraplar ise fransız çıkıp duruyor.
    beyaz şarap tadımı sona erdiğinde puanlama yapılıyor ve birinciliği açık ara farkla napa vadisinden chateau montelena kazanıyor. juri ve konuklar arasında büyük bir uğultu kopuyor. hoşnutsuzluk alıp başını gidiyor.
    sıra kırmızılara geldiğinde çok daha dikkatli olan juri bu kez fransız şarabının birinci geleceğine emin bir şekilde tadımını yapıyor ve bingo! kırmızılardan da birinci yine napa vadisinden stag's leap wine cellars
    steven spurrier başta olmak üzere etkinliğe katılan herkes büyük bir şok yaşıyor.
    https://hizliresim.com/ujbh4w

    george taber, time dergisinde küçük bir köşede etkinliğinin sonuçlarını haber yapıyor.
    https://hizliresim.com/zdrrdq
    ne oluyorsa bu haberden sonra oluyor. reklam amaçlı yapılan sıradan bir etkinlik dünya'da büyük ses getiriyor. millet yarışmada birinci gelmiş şaraplara akın ediyor, chateau montelena ve stag's leap wine cellars'ın fiyatı tavan yapıyor. pazarlama gurusu amerika açılan bu ortayı kaçırmıyor tabii ki ve kaliforniya şaraplarını yağladıkça yağlıyor.
    fransızların dünya şarap hegemonyası bir etkinlikle kırılıyor ve yeni dünya şarapları küresel ölçekte satış yapmaya başlıyor.
    sadece yerel ölçekte satış yapan şili, avustralya, arjantin, japonya, yeni zelanda hatta güney afrikalı şarap üreticileri bu olaydan sonra cesaretlenip dünyaya açılıyorlar. amerika dünyanın 3. büyük şarap ihracatçısı konumuna geliyor.
    bütün bu zincirleme olaylar silsilesini başlatan steven spurrier ise fransa'da birden istenmeyen adam oluyor. dükkanımın reklamını yaparım diye çıktığı yolda kendisi için işleri daha berbat etse de dünya'da şarap pazarını değiştiren adam olarak tarihe geçiyor.

    bir dahaki sefere süpermarketlerde çokça bulunan şili şarabından bir şişe alırken bütün bu sürecin arkasında küçük dükkanının reklamını yapmaya çalışırken bizlere dünya'nın farklı noktalarından farklı aromalar kazandıran bu saftirik ingiliz abiyi unutmayalım lütfen.

    https://en.wikipedia.org/…/judgment_of_paris_(wine)
    https://en.wikipedia.org/…_spurrier_(wine_merchant)

    edit : ha unutmadan bu olayla ilgili bir film vardı. (bkz: bottle shock)

  • yanlış bir inanış; zira almanlar geğirene "sehr gut", osurana ise "du bist mein lokomotiv andreas" derler.

  • bizim miletin gerçekten de mal olduğunun göstergesi. yani ürün 4 lira değil de 400 lira olsaydı mı "rezalet"i hakedecekti? adam ürün almış mı, almış. mağdur olmuş mu, olmuş. olay bu bence.

  • siyaset müthiş bir şey değil mi lan. istediğini söylüyorsun ama yapmak zorunda değilsin. bol keseden salla gitsin aq, sanki git mi diyecekler. bende yarın amerika'ya girecem devlet baba. bakalım yani allah büyük *

  • gerçekten çok zalim olabilir.

    bir arkadaşın annesi, komşusunun gelini kanser olunca şöyle bir şey söylemişti:

    "yazık kadına, oğlunun evliliği bitti. o hasta kız artık ne eve ne çocuklara bakabilir, adama da yazık"

    böyle bir gaddarlık ve kadın düşmanlığı zor bulunur.

  • dakkasında kabul edeceğim şey.

    suriye'ye iltica eder ordan tekrar türkiye'ye sığınır krallar gibi yaşarım.

  • şu dakikalarda kendisine yapılan protesto ve istifa çağrılarının sosyal medyaya yansımaması için üniversitenin internetini kesen bir rektöre sahip üniversite.

    bu tip rektörleri komik buluyorum. yahu sen interneti kessen ne olacak , kesmesen ne olacak be adam. 3g denen bir şey var yahu. ilkokul talebesi misin be adam?

  • cahil bir medya patronunun, kızı yaşında hayatın baharında bir genç kızı neye dönüştürdüğünün göstergesidir bu kız.

    herkes bu hatuna kızıyor lakin bu kızcağızı bu hale getiren firarda.

  • bir pazar sabahı biraderimin baldızı beni aradı.
    abi evi tadilat yaptırıcam bana 100 bin borç verirmisin dedi.

    ben de dedim ki 100 bin çok değil mi tadilat için evi baştan mı yaptırıyorsun dedim.

    işte mutfak banyo falan yenilenecek dedi.kredi çeksek bir sürü faiz binecek dedi.( çünkü banka parayla vericek ben bedavaya vericem krediyi)

    dedim ki veriyim ama dövizim var o şekilde veriyim istersen dedim.
    döviz çok dengesiz gidiyor türk lirası veremez misin dedi.
    türk lirası yok dedim.döviz şeklinde veriyim.zaten hiper enflasyon var sen ödeyene kadar para kuş olur dedim haklı olarak.
    bu benimle küsmüş tl olarak vermedim diye.
    bir kaç gün sonra biraderimi gördüm adam yüzüme bakmıyor.
    anneme demiş ki biraderim,kız 40 yılın başında bir şey istedi yok döviz veriyim falan diyormuş diye sitem etmiş arkamdan.

    o zamandan beri biraderimle konuşmuyoruz merhaba merhaba.

    para alamadığı için babanız bile sizinle kötü oluyorsa varsın olsun.demek ki hak etmeyen kişiye hak etmediği parayı vermemişsinizdir.

    edit: borç isteyip durmayın zengin değilim.ben de maaşlı çalışan bir adamım.100 k benim için de çok güzel para.ben elon musk değilim.hem olsam bile sizi tanımıyorum niye para veriyim oğlum biraderimin baldızına vermemişim daha.