hesabın var mı? giriş yap

  • sevgili cananlar, prenses degilsiniz. ulkemizde monarsi yok. kimse de sizin usaginiz degil. etrafinizdaki insanlarin gorevi, kaldiramadiginiz kicinizin rahatini saglamak hic degil. surekli mizildanarak, her seyden yakinarak, gun boyu elestirip memnuniyetsiz bir yuz ifadesiyle tahtinizda oturarak cok daha itici bir insan haline geliyorsunuz. belki amsalak erkekler dis gorunusunuze bakip aldanabilirler ama inanin kadinlarin sizin gibi sendromlu insanlara tahammulu yok.

    "ben pamuklar uzerinde buyudum, aliskin degilim boyle yerlere" ne demek lan!? bizi civili yatakta mi buyuttu anamiz babamiz? o pamuklari bir tarafina tiktiklarinda sen de toprak altinda curuyeceksin. ayh ne dolmusum.

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • futbol yeteneğine dair duyduğu özgüvenin ayak bileklerinde cana gelişini, bir kez daha, cümle aleme izletti bu akşam. bambaşka oynuyor. örneğin: messi'si, ronaldo'su da atıyor, bu ve hatta bundan daha zor goller, ama hiçbiri özil'inki kadar estetik gelmiyor. yemin olsun ki türklüğüyle falan ilgisi yok, tamamen tarz & tavır meselesi.

  • "eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı".
    bukowski

  • yapımı diğer yörelerde üretilen beyaz peynirden hiç bir farkı olmayan ancak tüm farkını içerdiği ham madde nedeni ile sağlayan beyaz peynir çeşidi.

    ezine ( bölgeyi balıkkesir'den başlatıp tüm trakya'yı içerecek bir coğrafyaya taşıyabilirsiniz ) yöresinde üretilen beyaz peynirlerde mevsiminde koyun, keçi ve inek sütleri karma olarak kullanılır. koyun sütü balıkkesir'de 15 ocak gibi başlar en geç 30 mayıs'ta sonlanır. yukarıda adı geçen coğrafyada bu dönem bölgenin ısı yapısına göre maksimum 15 ila 30 gün farklılık gösterir . aynı dönem keçi sütününde üretim dönemidir. inek sütüne ise tüm yıl boyunca ulaşabilirsiniz.
    bu güzel peynirde ( tamamen doğa şartları etken olmak üzere ) ortalama %40 koyun, %10 - 15 keçi sütü bulunur.

    bu bölge çiftçisi sütünü verdiği işletmecilerden ( mandıra) diğer yöre çiftçilerine göre çok daha yüksek bedel alırlar. bu hem yöredeki bol otlak potansiyeli nedeni ile sütün kaliteli olmasından hem de çiftçilerin bilinç seviyelerinin yüksekliği nedeni ile hayvanlarına iyi ve temiz bakmalarından ve ulaşım kolaylığı nedeni ile ph derecesi düşmemiş sütleri mandıraya zamanında ulaştırmalarından kaynaklanmaktadır. yüksek bedel alan çiftçi, para kazandığı hayvanlarının ırkını iyileştirmek için yatırımı ihmal etmez.

    koyun sütü ortalama % 18 - 20 arasında kuru madde içerir. bunun minimum % 6 lık bölümü süt yağıdır. ( süt verimi döneminde düşük olan değerler dönem sonuna doğru ciddi anlamda yükselir. ) inek sütü ise zayıf bir süttür. içerdiği kuru madde oranı koyun sütüne göre %50 azdır. maksimum yağ miktarı %4 olup genelde %3 yağlıdır.

    diğer bölgelerin koyun sütlerinde ( özellikle doğu ve güney doğu anadolu ) bulunan tortu, çamur, pislik ( bildiğiniz koyun boku ) süt mandıraya ulaştırılıncaya kadar çok uzun süre sütün içinde kaldığı için aromaları süte ( özellikle sütün yağına ) siner. halbuki trakya çiftçisi sütünü sağdıktan sonra süzer. yaygın karayolu ve düz coğrafya koşullarında aracı ile ( diğer bölgeler için lükstür ) madıraya çabucak teslim eder. mandırada süt separatör makinelerinden geçen süt tüm kirlerinden arındığında koku derdi ortadan kalkmış olur.

    az buçuk bilen olarak söyleyeyim o zaman...

    - beyaz peynirde standart vardır. ( pastörize sütten imal edildiği için ) ama mevcut işletmelerde pastörizasyon sonrası çok kirlilik bulaşması olduğu için bir teneke peynir diğerinden farklı çıkabilir. ( son dönemde tüm işletmelerde modernizasyonun artması ile birlikte standart sorunu çözümlenmekte)
    - beyaz peynir seçerken yapabiliyorsanız aynı üreticinin peynirini alın
    - süt verim döneminin şahikası olan nisan ayında üretilen peynir diğer ay peynirlerinden daha iyidir. ( ilk dönem sütler zayıftır. son dönem hava ısısı yükseldiği için süt daha çabuk kesilir. üretim verimi ve kalitesi düşer.)
    - doğru işlenmiş koyun sütü kokmaz, kıçınızdan uydurmayın.

  • marx, hegel, kant, gerekli
    cübbeli, fethullah, hatipoğlu gerekli değil.

    debe editi: kisa bir sure once yazarligim onaylanmis olmasina ragmen, bu kisa surede bir kac defa debe'ye girebildigim icin hepinize tesekkurler.
    yeni tema hakkinda bir kac kelam etmek isterim bu vesile ile, sozluk ortaminin yazarlarin kendini arasinda da haberlesebilmesi icin mesajlasmak icin cok onemlidir.
    ve malasef mesajiniz var bildirimi eksik, eskiden budurum yesil renk ile kolayca gorulebiliyordu.
    uzun zamandir mesajlarima bakmiyordum ve hic bir bildirimde olmadigi icin dun bakma ihtiyaci hisettim, yazarlardan mesajlar almisim ve ben bunlara gec cevap verebildim.
    bugun sabahta bir kac mesaj almisim yine bildirim yok.
    boyle birsey sozluk formatina uymaz, insanlar en azindan birbirleri ile kolayca mesajlasabilmeli ve bunu farkedebilmeli.
    ben bu yaziyi yazarken acaba ucurulmuyum diye bir an dusundum ve bu durum ise sozlugun "ozgur" ortaminin ne kadar yara aldigini gosterir.
    en ufak bir elestiride yazarlarin ucurulmasi ne kadar mantikli?
    burada bir kac tecrubemi aktarmak isterim.
    - inci sozluk zamaninda reklam aldi bir iddaa sirketinden (nesine.com) olabilir, yazarlarin isyani ile inci sozluk uzun zaman yada benim bildigim kadari ile reklam almadi, yonetim yazarlara uydu.
    - eksi sozluk yonetimi ise yazarlarin itirazlarini dinlemeden karsi ataga gecti.
    -28 subat gecesi, tema ile ilgili elestirel bir basligim silindi, ve bunu rezalet diye adlandirdigim diger bir basliksa cok tiklananlarda idi sabah o yazi da ucmustu.
    - bu ornekler gosteriyor ki yonetim olaylari bastirmak ve susturmak icin cebri yontem olarak secmistir.
    - sozlugu sozluk yapan ortami idi, bu ortam kaybolunca bu arada cok para kazanabilirsiniz ama uzun vadede insanlar soguyacaktir.
    simdi ben bunun icin ucurulabilir miyim? hem evet hem hayir, cunki ortada sistem kalmadi.
    debe icin yeniden tesekkurler..