hesabın var mı? giriş yap

  • başlığın orjinali (bkz: toplam yemeksepeti.com harcamasını gösteren kod)un çalışmaması olacaktı ama malum karakter sınırı.

    şimdi öncelikle yazılan kod tarayıcıyı sürekli scroll ederek çıkan sonuçlar içinden fiyat bulduruyor ve topluyor. dolayısıyla tarayıcı bazlı problem olduğunda hesaplamalar yanlış oluyor. benim 3 denememde de farklı sonuç verdi. arkadaşın hesabında da keza aynı şekilde.

    ben de madem ki bir şey yapılmış bari düzgün çalışsın deyip daha stabil ve hızlı çalışan bir kod yazdım.

    belirtmeliyim ki yemeksepeti şehir bilgisini sessionda tuttuğu için farklı şehirlere ait sonuçları şehir değiştirip kodu tekrar çalıştırarak görebilirsiniz.

    yemek sepeti içinde hangi sayfada olduğunuzdan bağımsız bir şekilde aşağıdaki kodu çalıştırarak doğru sonuç elde edebilirsiniz.

    edit: sayfada sağ tıklayıp konsolu (en alttaki inspect veya ögeyi denetle menüsü) açarak (veya f12'ye basarak) kodu konsola yapıştırıp sonuçları görebilirsiniz.
    edit: yeni link

    http://pasted.co/c0a9364a

  • ödeyenler keriz mi diyerek karşı çıkacağım kampanya. !!!

    şaka lan şaka, biz skildik bari siz ödemeyin aq. sonuna kadar destekliyorum :)

  • anadolu yakası için kadıköy oyun atölyesi'nin antre cafe'si idealdir.

    hiçbir zaman kalabalık ve gürültülü olmaz. sakin insanlar gelir gider. internet, masa kenarında priz, rahat ve kollu sandalyeler, hafif müzik, kararında aydınlatma, üstü yarı açık ısıtmalı sigara içilebilecek alan vs özelliklerinin hepsi tamdır. tek sorunu fiyatları. bu yüzden suyumuzu, krakerimizi ve çikolatamızı karşıdaki marketten alıp öyle geliyoruz, iki filtre kahveyle uzun saatler oturuyoruz.

    avrupa yakası için ise beyoğlu'ndaki türk alman kitabevi önerilebilir.

    yukarıdaki özelliklere hemen hemen aynı şekilde sahiptir. antre cafe'ye göre daha az masası vardır, ama öte yandan fiyatlar bir parça daha uygun. üstelik öğle molasında eşyalar masada bırakılarak yarım saatliğine tünel'de bir şeyler atıştırılıp gelinebilir.

  • evet, intihalcidir.

    bu bahsettiğim makale bizim matematik dehasının:
    - http://onlinelibrary.wiley.com/….1002/fld.2211/full

    bu da kopyalandığı makale:
    - http://www.sciencedirect.com/…pii/s0960077905011148

    adam almış, birebir değişkenleri filan değiştirip (x'i a yapmak gibi, ortaokulda yapardık) yeni makale diye sunmuş. biraz baktım, lakin tatilde evde olduğum için enstitünün vpn bağlantısı ile uğraşamadım, sadece 3-5 makaleye baktım. bu yukardaki örneği bulmak hiç zor olmadı. gelişigüzel bir makale seçtim, birebir intihal çıktı. diğer bir kaç tanesinin de giriş kısımları, bazı tanımlar filan paso kopya. web of science'a bakıldığında atıf almış biraz, doğru, ama bu intihalci olduğu gerçeğini değiştirmez kesinlikle. zamanım olduğunda diğer makalelere de bakıcam.

    ek: şimdi farkettim, bu bahsettiğim makalede "alıntı" yapılan makaleye bir kere atıf verilmiş, ama makalenin neredeyse tamamında cümleler, denklemler vs tıpa tıp aynı.benim bildiğim intihal tanımına göre bu intihaldir.

  • kazanılan bir savaşı doğaüstü olaylara bağlamak herşeyden önce o savaş için merminin önüne atılan askerinden tut, sabahlara kadar plan yapıp düşmanı durdurmak için strateji geliştiren subaylara haksızlıktır.
    olmayan gizemli olaylardır. hurafedir.
    edit: gizemli olay vardır diyenler olmuş. bir tane buldum mesela kurtuluş savaşıyla ilgili. tamamen gizem içerisinde olay. sarıklı evliyaların top mermilerini tutup düşmana attığı olayı gören son kişi anlatıyor. izlerken hep beraber aydınlanmış oluruz.
    sarıklı evliyalar

  • "hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez." tespitiyle freud amcamızın yıllar önce cevapladığı sorudur.

    aksini iddaa eden hatun kişilere de sorular hazırladım.

    "çok yakın bir arkadaşınız olan soner'le film izliyorsunuz? soner bir anlık hatayla dudaklarınıza yapıştı ve sizi öpmeye başladı. tepkiniz ne olurdu?

    cevabı biliyorum.

    - evet tokat atardınız.
    - ağzına sıçardınız.
    - doğduğuna pişman ederdiniz dimi? *

    pekii. '' bir anlık hatayla soner'in dudağına yapışan siz olursanız? soner tokatı nereye atar? ''

    konu kapanmıştır.

  • makarnayı niteleyen durumdan eser bırakmamaktır. yok bütün olarak tencereye sığmıyormuş bayramda kazanla sarma pişirirken var ama büyük tencereniz.

  • türkiye'nin en geri kalmış illerinden birinde yaşanan tarihi bir olay. hurdacıya kitap satmak?
    ayrıca olaya itiraz eden duyarlı vatandaşımız da hurdacının "dilediğiniz kitabı ücretsiz alabilirsiniz" teklifi üzerine bir şey dememiş ve 115 kitabı alarak, köşesine çekilmiştir.

    aynı şehirde playstation ve internet kafesi olan abime, arada bir yardım ediyorum. kafede satılan meyve suyu ve kola kutularını, yeri geldiğinde çöp kutusundan topluyoruz. biriken kutular hurdacıya satılıyor ve ilçe ilk ya da orta okulları kütüphaneleri için kitap alınıyor. çok sayıda kitap alınamıyor belki ama, kafede öyle bir geri dönüşüm bilinci oluşmuş ki, eskiden kutuları bize vermeyip, çöpe atan müşteriler, şimdi çöpten kutu çıkarıp, biriktirdiğimiz kutuların arasına koyuyor. çünkü o okulların kitaplara ihtiyacı var.

    edit: müşteriye masa açıyordum.* devam edeyim. kafede bir ara kağıtları da ayrıştırmaya çalıştık. trabzon'da bir geri dönüşüm şirketiyle görüştük. tonuna 40 lira mı ne vermişlerdi. hatta iyi niyetimizden dolayı da "madem hayır için yapıyorsunuz, hurdacılar daha çok verir, gidin hurdacılara satın" demişlerdi. hurdacılar da bir ton kağıt için 60 tl vermişlerdi. daha sonra kağıt, ayrıştırması zor olduğu için, bıraktık. gel gör ki, okul kütüphanesine bir tane daha kitap girsin diye uğraşırken, il kütüphanesinden hurdacıya kitap satılıyor.

    kitaplar geçerliliğini kaybetmiş, bilmem üstünde sscb yazıyormuş, yok deformasyon olmuş, bilmem basım tarihleri eskiymiş gibi salakça bahaneler üretilemez.

    sürekli böyle boktan meselelerle gündeme gelen şehrimizin, sokakları torbacıyla dolu. 15-16 yaşında çocukların uyuşturucu batağına düşmüş. bunları nasıl kurtarabiliriz diye düşünüp, gençleri sanata, spora, kültür etkinliklerine yönlendirmek ya da kütüphaneleri daha da modernleştirip, gençlerin ilgilisini çekmek yerine, şu kitapları satalım, ne de olsa kimse okumuyor mantığıyla hareket etmek ve buna da "zaten kitaplar eskiydi, ben sosyal bilimciyim" diyerek alkış tutmak, maalesef bu şehrin daha da boktanlaşmasına neden olacaktır.