hesabın var mı? giriş yap

  • askere gidenlerin mümkün olamayacağını bildikleri olaydır. çünkü korgeneral gelmeden 6 ay öncesinden hazırlık başlar. toprağın altındaki izmaritler bile toplanır, binalar yalanacak derecede temizlenir, askeri araçlar atf yağı ile parlatılır, ofsayt askerler bir şekilde ortadan yok edilir, bütün nöbet yerlerine eğitimli askerler konur en sonunda ise tabur komutanı uzaktan belirip generalin geziyi ertelediğini haber verir.

    edit: bazı arkadaşlar kendi kolordusu yok mu? orda hiç mi devriye atmıyor yazmışlar. değerli dostlar yine askere gidenler bileceklerdir. eğer askerliğinizi bir kolordu komutanlığında yapacak olursanız, yani korgeneralin nefes alıp verdiği bir yerde, ki o yer neresi olursa olsun, isterse evinin önü olsun farketmez size daha ilk günden nasıl davranmanız gerektiğini "çeşitli yöntemlerle" öye bir öğretirler ki o sigarayı bir tarafına sokmayı düşünürsün ama içmeyi düşünemezsin, aklına gelmez öyle bir şey yani.

  • - aa cenk nabıyosun? aysun mu o?
    - evet.. sen zararsızsın dedi.. kafasına vazoyla vurup bayılttım ırzına geçiyorum şimdi...
    - aheuahe ilahi cenk.. söyle aysun'a cafe de zartzurt'a gidiyoz biz, oyalanmasın gelsin..
    - ühühühüh ibneler...

  • excutive producer tanim olarak parayi veren insandir, ancak parayi veren insanlar genelde bu unvan yerine saf producerunvanini tercih ederler, hatta bu unvani almayi parayi vermenin on kosulu olarak surerler. bunun nedeni film olur da akademi odulu alacak olursa, odulun sadece "producer" adi altindaki insanlara veriliyor olmasidir.

  • gurbetçilerin çoğu köylü kurnazıdır. bir çoğu, sahte evrakla emekli olma işini biliyordur. burada dolandırılan ne yazık ki sadece sgk.

  • nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir ödlekliktir bu karşısında kimse yokken atıp tutuyor ama kimsenin karşısını çıkmaya cesareti yok.

  • müstakbel eşimle evlenmek için yanına taşındığımda içinde bir adet eş kişisi, çift kişilik yatak, kablolu tv bağlanmış bir adet antika bilgisayar ve üç çatalla gelen evdi bizimkisi. bir de dışarda yeme artık demem sebebiyle bir yıl kadar önce aldığı ve hiç kullanmadığı uyduruk tencere tava seti vardı ki ben ciddi bir ev aşçısıyım. alet edevat lazım diye çemkirmedim. öyle evlendik, bir yandan tayin bekleyerek.

    garaj üstü, buralarda kaynana dairesi denen bir artı bir minnicik bir evimsi. bazan o da yeter, en azından ihtiyaçlarınız netleşene kadar. yani bir kere evleniyorum diyerek sanki bir daha hiç vaktiniz, naktiniz olmayacakmış gibi ihtiyacım var mı yok mu diye düşünmeden her bir şeyi alıp kendinize yüklenmeyin. mühim olan sizsiniz ve sizin içinde bulunduğunuz şartlar. bana kendi çevremden manyakmısın diyenler de çıktı, hiç canımı sıkmadım. kendileri " eviniz mülk, çıkar kiracıyı otur. bahçedeki bit kadar evin neresine sığacaksınız. bir kere gelin oluyorsun, ne istiyorsan aldır ilerde nazın geçmez. hem yarın çocuğunuz olacak, bık bık vıdı " diye rengarenk yumurtalar yumurtladılar, aldırmadım. tayin gelse, başka yere taşınsak eve zurt diye kiracıyı kim bulacak. altı üstü iki kişi olan bizim için alınmış kervanlar dolusu eşyayı taşıma derdine kim düşecek. ne güzel içinde oturanı var zaten, biz ufak yerden ve gerekirse sadece birbirimizle başlarız ortak hayatımıza diye düşündüm.

    şimdi bakıyorum, iyi ki öyle alel acele ev dayayıp döşememişim. tayin olmadı ama çok daha güzel bir ev bulduk burda. knik arm ve karlı dağları yuva bilmiş insanların ışıkları uzaktan göz kırpıyor bu uğurlu eve. kapalı havalarda bulutlar altımızda kalıyor ve güneş altın başını gösterdiğinde öyle güzel süzülüyor ki ışıklar. kocaman pencerelerden yıldızları izleyerek battaniyelerin altında dürüm yapıyoruz kendimizi uzun kış gecelerinde. yeni taşındık, küçük evde geçen süre zarfında ihtiyaçlar oldukça listeledim ve çoğunu sakin zamanda, çok daha uygun fiyatlara alıp kutularında muhafaza ettim. buna rağmen hala televizyonumuz yok, salonda ışıl ışıl bir noel ağacı ve tombik bir kanepe var sadece. bu sadelik çok hoşuma gidiyor. yeniden evlenmiş gibiyiz. minik evimizi boyadım, şimdi kiraya vereceğiz. onu bunu, hemen şimdi istemek yerine mali kaynaklarımızı düzenlemişim iyi ki.

    yani evlenirken onca telaş arasında güzel huzurunuzu bozmayın, maddi manevi kendinizi cendereye sokmayın. yuva kuruyorsunuz ve madem ömürlük bir yol, uzunca zamanınız var ihtiyaçlarınızı temin etmek için.

    o yüzden eşya derdine düşmeden önce iki gönül bir olun, samanlığı seyran edin gitsin. gerisi kendiliğinden gelir.

  • satın almak için ayakkabı modelleri bakınırken bir siteye denk geldim. sitede nba oyuncularının yanı sıra, eurolegue ve kadın basketbolcuları da kapsayan, hangi ayakkabıyı tercih ettiklerine yönelik geniş çaplı raporlar var.

    oynadığı pozisyona göre, en çok ribaund alan oyunculara göre, attığı sayıya göre vs. gibi daha bir çok farklı kategoride profesyonel basketbolcuların en çok hangi ayakkabıyı tercih ettiklerini görebilirsiniz.

    web sitesi: https://kixstats.com/

    edit: sitede adı geçen ayakkabıların fiyatları sokak basketbolcularına hitap etmiyormuş arkadaşlar. bakmakla yetineceğiz :)

  • asabi coğrafya öğretmeni en arka sırada uyuyan kemal'in yanındaki arkadaşına seslenir.

    -yanındaki saygısıza söyle de kalksın, ders işliyoruz burada.
    +kime hocam?
    -yanındaki diyorum, kemal değil mi o?
    +kemal değil hocam, benim paltom.
    -kes sesini bana cevap verme!!!

  • ne yapsın amazon? döviz kuru dalgalanmasından kendini mi sorumlu tutsun? ücret iadesi yapıyor, uğraştırmadan hatalı ürünün bedelini size iade ediyor. tüketici hakem heyetinden aynı karar çıkar zaten. ürün varsa değişim, yoksa para iadesi. amazon zaten uğraştırmadan bu çözümü sunmuş size. hala diyorsunuz ki bana aynı fiyata daha iyi ürün versin. oldu, terliklerinizi de getirsin mi?

    olmayan rezalettir. amazon rezaleti değil tüketici kurnazlığı içeren bir başlık olmuş. adettendir rezalet puanım 10 üzerinden 1 bile değil.

    edit: konuya cevap verilen ilk entrylerden biri olması sebebiyle bir sürü mesaj aldım. bu mesajlara son vermek adına buradan yazayım. öncelikle amazon fanı değilim. beni amazon fanı olmakla suçlayanlar, aptal bir tüketici olduğumu söyleyenler, hakkım olan kanunları bilmediğim için koyun gibi güdüleceğimi söyleyenlere cevap olması için yazıyorum.

    o çok bildiğiniz kanun öyle işlemiyor. misli ile değişim denilen tanım yanlış anlaşılmış anladığım kadarıyla. misli ile değişim birebir değerde değişimdir, acer marka ürününüz bozulduysa size sony ürün vermezler. haa amazon size kıyak geçer böyle bir şey yaparsa o firmanın insiyatifidir. sizin kanunen kazandığınız bir hak değildir. misli denildiğinde daha iyisi, iki katı değerde bir ürün demek değildir. çoğunluk bunu anlamış. yok öyle bir şey.

    mağduriyet yaşayan arkadaş tüketici hakem heyetine gitti diyelim, lehine karar çıktı. dava sonucu çıkan kararda size seçimlik haklar sunulur. siz birini seçersiniz. mağdur misli ile değişim seçti. firmada ürün yok. ne olacak şimdi? ya da amazon size gel kardeşim ben değişimi yapıyorum dedi. acer marka ürünün muadili youngstar diye no name bir markayı verdi. kabul eder misiniz? etmezsiniz. dosya aylar boyunca yuvarlanır durur. haliyle bu mahkeme para iadesi ile sonuca bağlanır. bana mesaj atıp kanunu çok iyi bildiğini söyleyen arkadaşlar iyi kötü bir tüketici olarak bizde emsal davalara şahit olduk. hiçbirinin sonucu sizin anlattığınız gibi olmadı. amazon ürün yok kardeşim dediği an kitlenir kalırsınız. ben bu nedenle baştan para iadesini teklif eden amazon’u takdir ediyorum. gönül ister tabi hepimiz 300 liraya monitör alalım bozulunca amazon samsung, sony versin bize. sonraki sayfalarda bir hukukçu arkadaş benimle benzer şeyler yazmış. bu işlerde tecrübeli olduğunu, işin sonunda para iadesi olacağını, boşuna uğraşılmaması gerektiğinden bahsetmiş. ben de aynısını yazıyorum ama tüketici olduğum için bilinçsiz olduğum sanılıyor demek. diyecek bir şey yok. umarım mağdur arkadaşı zorlamadan tatlıya bağlanır olay.