hesabın var mı? giriş yap

  • piii reziller dediğim izdiham.
    yalnız nurella da baya ön saflarda ne kadar erken geldiyse. ulan programda ayaklarım sakat diye ayağa kalkmıyorsun, şu hallere bak.

  • soma'da çıkarılan başka bir işçinin ifadesi.
    "aşağıda mühendisler de var" diyor. neden mi? öyle derse yardımın artacağını düşünüyor çünkü.
    insana, sadece insan olduğu için değer vermeyenler utansın.
    unvana, banka hesabına, makama tapanlar utansın.
    şahit olduğumuz bıçak kadar keskin bu olayları düşünün, düşünelim...

  • yüzüğü atma kardeş, bozdur.

    değil türkiye, dünya gerçekleriyle uyuşmayan bir söz. şımarıklık.

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • türkiye dünyada en fazla icu-ccu yatak/popülasyon oranına sahip ülke. bu sebeple ağır hasta sayısı boştaki ventilatör sayısından az kalıyor. fen lisesi mezunu olduğum için doktor arkadaşım çok, kendilerine sorduğumda yoğun bakımlardaki hasta sayısı mücadele edilebilir seviyede diyorlar.

    test sonuçları her zaman güvenilir olmayabilir ama entübe hasta sayısı saklanabilecek birşey değil. zaten entübe biri öldüğünde test negatif olsa bile kovid kabul ediyoruz diyorlar.

    edit: ayrıca türkiye tedavi konusunda daha cesur davranıyor. yani muhtemel yan etkileri sebebiyle diğer ülkelerin sadece yoğun bakıma gelenlere uyguladığı tedaviyi türkiye yoğun bakıma gelmeden uygulamaya başlıyor. avrupa ile türkiye arasında böyle bir fark var buda etik konulardaki bakış farkından kaynaklanıyor. helsinki üniversitesinde etik dersi alırken gördüğüm örnekler vardı, mesela terminal evre kansere sahip bir çocuğun ilacın muhtemel yan etkilerinden dolayı deneysel tedavi almasına izin verilmemesi örneği vardı. ssonunda çocuk kanserden ölmüştü ama çoğunluk bu hareketi doğru karşılıyordu.

  • "herkese pas veren gitsin barcelona'da oynasın, bizim duygularımızla oynamasın."

    güngören, bağcılar civarında kaldırmadığınız kız kalmaz.

  • bahse konu görüntü yaklaşık 55 milyon yıl öncesine aittir.

    yani bir başka deyişle tarihin en eski fotoğraflarından biri çekilmiştir.

  • yeni karakter açıldı. thodex.

    --- spoiler ---

    1-lan kaşar sülü, thodex soyguncusu fatih özer’e bir günde interpol kararı çıkardık ancak arnavut polisi elinden kaçırmış hikayesini millete yutturdun. ama ben doğrusunu herkese anlatacağım. sen bilmiyor musun arnavutlukta kuş uçsa benim haberim olur?

    2-lan süslü sülüman, mahalle arasındaki kavgalarda bile 10 kişi tutuklanıyor.adam 2 milyar dolarla kaçmış,göstermelik birkaç tutuklama yaptınız.senin oğlunun,benim televizyonlara çıkardığım yeğenin vasıtasıyla, şahısla irtibat kurup paranın kaç lirasını aldınız,onu da anlatacağım

    3- süslü sülüman, sana olan kızgınlığım senin hırsız olmandan dolayı değil. zaten her yer hırsız dolu. senin devletin namusunu lekelemenden dolayı.

    4- gücünün yettiği gariplere diyordun ya size devletin gücünü göstereceğim diye, ben de sizin kör olmuş gözlerinize yüce allah’ın gücünü göstereceğim. sizi rezil edeceğim.

    5-akraban sadık soylu özel yerlerde beklettiği nakit paralarını yatla yunanistan’a kaçırmak için planlar yapıyor ya, ondan da haberim var. gerçi hangi polise şikayet edeceğim, sizi hangi polis kardeşimiz alacak? ipin ucu puştun elinde, onlar ne yapsın?

    6-buraya gönderilen devlet görevlisi kardeşlerim, lütfen siz bir süre olaya müdahil olmayın. süslü süleymanla derin mehmetin yakınlarının koordine ettiği kiralık katillerle ben bir yüzleşeyim, onları paket servis yapıp bunları bir rezil edeyim.

    7-gelecek olan kiralık katil mi devlet görevlisi mi bilmediğim için rahat hareket edemiyorum. siz bir süre lütfen karışmayın. lan sülü, allah’ın tuttuğunu kimse azad edemez. bizi allah tutmuş, kim eder azad.

    kaynak

    --- spoiler ---

  • bir hatanın bedelini koca şirketin ödemesi durumu.

    90 yıllık şirket ama başındaki adam nerde ne söylemesi gerektiğini bilmiyor. siyaset dediğin bugün var yarın yok. ama bu halk hep var. müşteri senin velinimetin. ticaret yapan bir insan 3 günlük siyasi kaygılar yüzünden müşteriyi karşısına alır mı lan? pazarda limon satan çocuk yapmaz bunu.

    al bak koç'a, aydın doğan'a, sabancı'ya. onlarca iktidar geldi geçti. bir gün olsun bu ailelerin halkın yarısına sırtını dönüp iktidara yavşadıklarını gördün mü? hayır. bazen olurlar hafiften bir destek, bazen olurlar köstek. ama hiçbir zaman net bir tavır almazlar. iktidarla halkın farklı kesimleri arasında hep denge kurarlar. sürekli ortaya konuşurlar.

    mesela doğan medya grubu, bazen bakarsın yandaşlıkta a haber'i geçerler, bazen bakarsın yürek yemişler gibi iktidarın üstüne giderler. ama hiçbir zaman tam anlamıyla taraf olmazlar. elbette ki siyasi fikirleri vardır. ama bunu aşikar etmezler. sesleri solukları pek çıkmaz ama her zaman pastadan paylarını alırlar.

    bugün iktidara tamamen tarafgir olan yeni nesil zenginler, iktidarı canhıraş bir şekilde savunup muhalif kesim için terör estiriyor. çünkü iktidar gittiğinde, binbir türlü dalavere ile tutunup beslendikleri kaynağın ellerinden kayacağını biliyorlar.

    siz, kaptığı iki ihaleyle zengin olmuş sonradan görme bir şirket misiniz? ta 1927'de, genç cumhuriyetin daha 3. yılında binbir ümitle kurulmuş bir şirketsiniz. ama sizin yaşarcık, gaza gelmiş olacak ki koca şirketin mazisini unutup halkın yarısını karşısına aldı. çok amatörce. iktidar yandaşlarının kendisine sahip çıkacağını, pınar ürünü almak için kuyruğa gireceklerini falan düşündü herhalde. oğlum bunlar, onca tantanaya rağmen reyizlerinin filmine bile gitmeyip filmin gişede çakılmasına sebep olan insanlar. bu hayatta hiçbir bedel ödemeden, hiçbir emek vermeden riyakarlıkla, kurnazlıkla, torpille, hileyle hayata tutunup bunu yaşam tarzı haline getiren insanlar. dün dost dediğine düşman, düşman dediğine dost diyen insanlar. senin neyine sahip çıkacaklar. bunlara güvenilir mi lan?

    kalırsın işte böyle muhasebecinle baş başa. hadi yürü git.

  • para nedir, kısaca tarihi nasıldır? önemi ve işlevi nedir, türleri nelerdir ve nasıl ölçülür? bu sorulara cevap vermek için aşağıdaki yazıyı derledim.

    öncelikle çok kısa bir deney ile başlayalım. davranışsal iktisatçı dan ariely, öğrencilere tanesi 1 cent'den starbuck şekeri satmaya çalışır. öğrencilerin her biri ortalama 4 şeker alır. daha sonra ariely, şekerin fiyatını sıfıra indirip, dağıtmaya başlar. ancak bu sefer hiçbir röğrenci 1 taneden daha fazla şeker almaz. kısaca; bu ufak sosyal deney ile paranın önemine dair bir takım çıkarımlarda bulunabilirsiniz. bir şeyi bedava vermek yerine, birinden para isterseniz o kişideki dinamiği ortaya çıkarırsınız.

    para ekonomilerinin belki de en temel öğesidir. çünkü en basitinden para olmasaydı sürekli takas yapma yoluna gitmek zorunda kalırdınız. para sayesinde değiş tokuş gibi zorlu ve karmaşık bir olaya girmeden istediğinizi elde etme şansına sahip olursunuz.

    eğer hiperenflasyon varsa o ülke paraya olan inancını kaybeder. buna çarpıcı bir örnek de 1980'lerin sonunda sovyetler dağılırken, para yerine sigaranın takas birimi olarak kullanılmıştır. ancak takas ile ekonomiyi sürdürmek hak vereceksiniz ki çok zor bir olaydır. bunun sebebini de daha aşağıdaki paragraflardan okuyabilirsiniz.

    "para, hem de savaşın hem de aşkın tendonudur." ingiliz rahip ve tarihçi thomas fuller'e ait olan bu söz aslında parayı güzel bir şekilde özetler. şimdi gelelim kısaca tarihine:

    paranın kısaca tarihsel gelişimi aşağıdaki gibidir:

    1. iö 10000'ler afrika'da takas yapıldığına dair bulgular
    2. iö 3000 mezopotamya'da şekel denilen ağırlık birimi değiş tokuşu
    3. iö 600 lidya'da ilk gümüş ve altın para buluntuları
    4. 800'ler çinde kağıt paranın icadı
    5. 1816 altın standardı, paranın değerinin altına sabitlenmesi

    kağıt banknot fikrinin avrupa'ya gelmesi ise 1000 sene sonra, 1661 'de isveç'in stockholms banko'su ile olmuştur.

    paranın işlevleri nelerdir?

    para aslında üç temel fonksiyona hizmet eder. tanımı gereği bir bir değişim aracıdır. aynı zamanda, bir hesap birimi ve bir değer deposu olarak hizmet eder.

    değişim aracı olarak para:

    piyasalardaki mal ve hizmet alışverişi, insan hayatının en evrensel faaliyetleri arasındadır. bu değişimleri kolaylaştırmak için, insanlar bir değişim aracı olarak parayı seçmişlerdir.

    varlığını göz önünde bulundurarak bir takas ortamını gözümüzde canlandırabiliriz. takas ekonomisinde öncelikle potansiyel alıcılar, satıcıların kabul edeceği şeyleri bulmalıdır. bir alıcı, iki tavuk için bir çift ayakkabı ticareti yapacak bir satıcı bulabilir. bir başka satıcı bahçe hortumu karşılığında bir saç kesim hizmeti almak isteyebilir. takas ekonomisinde bir bakkalı ziyaret ettiğinizi varsayalım. aynı zamanda bakkalın tümünü almak istediğinizi de varsayalım. bunun için bakkalın karşılığında kabul edebileceği bir kamyon dolusu eşya yüklemeniz gerekir. bu çok belirsiz bir ilişki olurdu ki ek olarak markete gittiğinizde, bakkalın ticaret yapmayı kabul edebileceği şeyleri de bilmiyordunuz. gerçekten de, takas ekonomisindeki maliyet ve karmaşıklık çok fazladır.

    bir hesap birimi olarak para:

    örneğin amerika birleşik devletleri'ndeki bir kişiye bir şey için ne ödeme yaptığını sorun ve bu kişi dolar cinsinden bir ölçüyle yanıt verecektir: “bu radyo için 75 dolar ödedim” veya “bu pizzaya 15 dolar ödedim.” ya da “bu radyo için beş tane pizza verdim.” ancak fiyatları iki nedenden dolayı 3. cümledeki gibi raporlamıyoruz. birincisi, insanlar beş tane pizza ile radyocuya gidip radyo almıyor. diğeri ise bu bilginin çok kullanışlı olmamasıdır. insanlar, pizza terimlerindeki değerleri anlamayabilir, bu yüzden ne demek istediğimizi bilemeyebilirler. bunun yerine, paranın değerlerini rapor ederiz. para, bir şeylerin değerini ölçmenin tutarlı bir aracı olan bir hesap birimi olarak hizmet eder.

    bir değer deposu olarak para:

    paranın üçüncü işlevi, bir değer deposu olmasıdır. yani zaman içinde değeri olan bir öğe olarak hizmet etmektir. bir yıl önce kazayla ceket cebinde bıraktığınız 20 tl'liyi düşünün. bulduğunuzda sevinirsiniz. bunun nedeni hala değeri olduğunu biliyor olmanızdır. değer, o küçük kağıt parçasında “saklanmıştır”.

    para, elbette, değeri depolayan tek şey değildir. evler, ofis binaları, arsalar, sanat eserleri ve diğer birçok mal, servet ve değeri depolamanın bir aracı olarak hizmet eder. para, kolayca değiştirilebilen bu diğer değer depolarından farklıdır. bir değişim aracı olarak rolü, onu uygun bir değer deposu haline getirir.

    para, bir değer deposu olarak hareket ettiği için, gelecekteki ödemeler için bir standart olarak kullanılabilir. örneğin, borç para aldığınızda, genellikle borcunun ödenmesi için gelecekteki ödemenin yapılmasını taahhüt eden bir sözleşme imzalarsınız. bu ödemeler para kullanılarak yapılacaktır, çünkü para bir değer deposu olarak hareket eder.

    ancak para, risksiz bir değer deposu değildir. enflasyon kavramını, enflasyonun paranın değerini azalttığını biliyoruz. çok kısaca enflasyon ürün ve hizmetlerde yaşanan artıştır. diğer yandan paranın değeri de gittikçe azalıyordur. enflasyon nasıl oluşur, enflasyon ölçüleri( tüfe, üfe vs.) nelerdir gibi sorular başka bir yazının konusu. yani, hızlı enflasyon dönemlerinde insanlar parayı bir değer deposu olarak kullanmak istemeyebilirler ve bunun yerine altın gibi metalara dönüştürebilirler.

    para türleri genel olarak 2'ye ayrılır:

    1. emtia parası: gerçek para olmasa da para karşılığı vardır: altın, gümüş, bakır, sigara, pirinç

    2. yasal para: hükemetlerin değersiz maden ve kağıt parçalarına belli bir değer yüklemesidir. ingilizcesi olan fiat gelimesi, latincede "bırak olsun" anlamı taşır. modern-gelişmiş ülkelerde bu sistem kullanılır. yasal paraların istikrarı, insanların ülkenin yasal sistemine inancı ve ekonomik istikrarı ile yakından ilişkilidir.

    para nasıl ölçülür?

    bir ekonominin sağlığını taspit etmek için ekonomide akan para miktarını hesaplamak büyük önem taşır. merkez bankaları parayı farklı şekillerde ölçer. bunlardan en popüleri, amerikan merkez bankasının "m1" adını verdiği yöntemdir. bankaların dışında dolaşımda olan para ile insanların bankalarda vadesiz hesaplarında bulunan parayı ölçer. başka bir deyişle, m1 insanların erişimindeki paranın miktarını belirler. daha geniş kapsamlı para ölçüleri de vardır: "m2", vadeli hesaplar gibi daha az erişilebilen, yani daha az likit varlıkları; "m3", uzun vadeli tasarruf ve para piyasası fonu gibi paranın yerine geçen finansal araçları ölçer. m3 isimlendirmesini ilgiltere "m4" olarak kullanır. nedeni bilinmez.

    para sadece bir değişim aracı değildir. dolaşımdaki para stoğu ve banka hesaplarındaki paradan daha fazlasıdır. bir düşünce yapısıdır. cebimizdeki banknot ve madeni paranın değeri aslında üstünde yazandan çok daha azdır. işte bu yüzden para güvenle desteklenmelidir. değerini korumak için enflasyon gibi risklerden mümkün ölçüde arındırılmalıdır. kısacası para bir güven akçesidir.

    para ile ilgili şu sözle bitirmekte fayda var:

    "paranın tüm kötülüklerin kökeni olduğunu düşünüyorsun. peki, paranm kökeninin ne olduğunu hiç düşündün mü?" -- ayn rand

    kaynaklar: https://open.lib.umn.edu/…apter/24-1-what-is-money/
    gerçekten bilmeniz gereken 50 ekonomi fikri, edmund conway, domingo yayınevi