hesabın var mı? giriş yap

  • çanakkale savaşlarının ülkemiz tarihinde farklı bir yeri var. 3 yıl sonra o topraklara müttefiklerin ayak bastığını bilsek de ww1'in gelibolu cephesini kazandığımızı biliriz, haklı ve mağrur gururunu yaşarız.

    fakat tarihimizde pek de alışık olunmadığı şekilde, hem dünyanın diğer ucundan gelen anzakları buraya getiren şeyin ingiliz emperyalizmi olduğunu bildiğimizden hem de cephe savaşında birçok kez yaşanan sıcak hadiseler sonrasında anzak milletlerine anlayış duyulmuş.

    gelibolu'da ölen anzak askerleri için atatürk'ün söylediği o ünlü sözler de bunun kanıtı. anzakların genç yaşlı demeden her sene gelip burada ayin düzenlemesi, onlara duyulan hoşgörü vs. savaştığımız diğer milletlerden farklı bir yaklaşım oluşmuş.

    erdoğan'ın bu sözleri ise bu 100 yıllık geleneği ve anlayışı, üç kuruşluk seçimlere malzeme etmek için müptezel bir katliamcıyı muhatap alıp nasıl yıkabildiğimizi gösteriyor. devlet terbiyesi ve geleneği ayrı bir şey. dikkatli bakan anlar.

  • bir kere inkara gerek yok. bir dönem hepimizi annemiz banyo yaptırıyordu. zaten inkar edene gülünür. neyse. günlerden pazardır. (bkz: pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi) banyo sırası için kardeşlerle yapılan kavgadan sora sıra bize gelmiştir. anne meşgul bir kuaför gibi banyoda sıradaki müşterisini beklemektedir. önceki banyo seansının pisliklerini temizlemektedir. banyoya girilir ve soyunulur. tek başına banyo yapmaya geçiş sürecinde pek acı veren bir soyunmadır bu. yavaş yavaş davranılır. ama annenin daha işi var. çamaşırıdır, ütüsüdür. onun vakit kaybına tahammülü yok. ağırdan alan çocuğun soyunmasını hızlandırır ve tabureye oturtur. banyo taburesine oturmadan önce sıcak su dökmekten bihaberdir bu gaddar anneler. küçük bir titreme olur. iyice kamburlaşılır.

    bu sırada anne suyu ayarlamaktadır. ve nedense bu su hep kaynama noktasına yakın olur. ilk kafadan dökülen su kamburlaşan bedeni sarsar. dimdik olunur. "sıcaaaaaak" diye bağırılır ama anne o suyun sıcak olmadığını düşünmektedir. ikinci sudan sonra da "sıcaaak" inlemeleri devam ederse biraz soğuk su ilave eder anne suya.

    sonra sabun faslı. sanki kafayı değil de kirli donu çitiler gibi sabunlar anne kafayı. bir oraya bir öbür tarafa gider kafa. sonra gözlerin kapanması talimatı gelir ve tekrardan su dökme işine geçilir.

    sabunlanma işi de bitince işin en acı verici kısmına gelinmiştir. kese. sanırsın işkembe temizliyor anne. elinin altındaki incecik çocuk kolları değil de cansız bir nesne. hele o boğaz altının keselenmesi yok mu? gıdıklandığına mı yanarsın, acıdığına mı?

    kese de bitince sıra lifle vücudu sabunlamaya gelir. anne deminki yaptığı güreşten yorulduğu için sabunladığı lifi elimize verip kendi kendimize sabunlanmamızı isteyebilir.

    tüm bu işlemlerden sonra kafadan aşağıya son bir iki su dökülür ve o kaçınılmaz hareket gelir. aynen sac yikayan berberin saclari siyirttirma hareketi gibi bir hareket. ama hareket suratadır. anne, elini kafanın üstünden çeneye doğru bastıra bastıra sürter. burun ağrır, surat ekşir.

  • işlerine geldi mi "yeryüzü bize seccadedir" derler, işlerine geldiğinde de çamlıca tepesine cami yaparlar. peki bu iki şeyin ortak noktası nedir? evet bildiniz din gösterisi.

    iki rekat tutarlı olsanız da dünya size seccade mi yoksa iki adıma bir cami yaptırmak mı lazım ona bir karar verseniz, insanlar da sizin bu işinize geldiği gibi davranma hastalığınızdan rahatsız olmasa.

  • kardeşim için sıksık kullanıyoruz bu deyimi biz..

    az önce annemi arayıp, "renkli tabaklarla beyazları aynı anda makinaya atsam bişey olur mu?" diye sormuş..
    annem de ilk otobüse bilet almış, dönüyo bu akşama.. :/

  • ücretsiz otoparklar karavan konaklama yerleri değildir. yok öyle herkesin ortalama 3-5 saat ücretsiz kullanımına açık otoparkı gasp edip burası benim demek.

    bir de belediye yer göstersin demiyorlar mı? kardeşim sana zorla mı karavan satıldı? konaklayacak yer taahüdü mü verildi?

    yok mu şurayı okuyan bir ibb görevlisi? verin şunlara ömerli de arnavutköy'de ücretsiz konaklayabilecekleri bir alan istedikleri kadar konaklasınlar.

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • sevdiğinizi belli edin. hatta kör kütük aşık olduğunuzu farkettirin sonra geri sayıma başlayın...

  • (bkz: malcolm gladwell)'in (bkz: outliers) isimli eserini okursanız konu çok daha anlaşılır olacaktır. başarı, zenginlik, güç, para, şan, şöhret gibi kavramlar yalnızca sizin elinizde olan ve yalnızca sizin kişisel çabanızla elde edebileceğiniz şeyler değildir. doğduğunuz tarih, okula yazdırıldığınız gün ya da içine doğduğunuz aile sizin kaderinizi şekillendirmekte büyük bir rol oynar. elbette çalışarak, 'deneyerek' zengin olabilirsiniz ancak insanların fakirliğine sebep olarak "denememelerini, daha çok çabalamamalarını, daha çok 'yenilmemelerini', ellerinden gelenin en iyisini yapmamalarını" sunamazsınız. tüm bunları yaptığı halde yine 'fakir' olarak hayatını sürdüren onlarca insan vardır. hayatta her şey birbiriyle ilişkili.