hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • maalesef ki ak partisi'nin bize attığı kazıklardan biri de mavi yaka eleman yetiştirilmesini engellemesi.

    hunharca imamhatip açıldı. meslek liseleri anadolu lisesine çevrildi. anadoluya, karadenize, doğuya birsürü üniversite açıldı ve saçma sapan bölümler açıldı.

    giresun görele'de güzel sanatların ne işi var aw.

  • ilk başta erdoğan'ı ılımlı müslüman demokrat zannedip kıçının üstüne oturan avrupalıların bir zamanlar diktatör diye hor gördükleri atatürk'ün müslüman coğrafyadan çıkabilecek yegane devrimci olduğunu anlaması olayıdır.
    darısı akp seçmeninin başına.

  • kendisi çok iyi teknik direktördür. ne yaptığını bilen ve sözünü sakınmayan birisi.
    son ropörtajında fenerbahçe ve türk futbolu hakkında şunları söylemiş.

    --- spoiler ---

    fenerbahçe günlerini değerlendiren advocaat, "fenerbahçe kariyerimde oyuncuların çoğu beni sevmezdi. bazı kalitesizlikleri yüzlerine söylüyordum. bu taraftara bu mücadele yakışmıyordu çünkü. yönetimle problemler oldu. kalsaydım takımda tahmin edilmeyecek değişiklikler olacaktı." dedi.
    özellikle bu sözleri tam futbolun özeti:
    advocaat, "türk futbolunda oyunculara aşırı romantiklik ve duygusallık yüklenmiş, kalitesizlik gizlenmiş. gerçekler sezon sonu acı tecrübe oluyor. bu paraların döndüğü alanda oyuncuların başarısız olması salaklıktır" ifadelerini kullandı.
    --- spoiler ---

    https://www.haberler.com/…nerbahce-13167314-haberi/

  • 2023 yılında gerçekleşen zam oranıdır, sözcü gazetesi erdoğan süzer haberidir,

    son bir yılda milletvekili emeklilerine yapılan zam yüzde 176'yı buldu.
    emekli vekillerin aylığı 51 bin 970 lira oldu.
    halen hem milletvekilliği yapan hem de emekli milletvekili olanların aylık geliri ise 125 bin 349 liraya çıktı.

    asgari ücretin altında maaş alan emeklilerin maaş düzeltme teklifi akp-mhp oyları ile reddedildi.

    link sözcü

  • "kimse oturmak zorunda değil, parası olmayan yallah köyüne" demiş bir kişi. bu algıda olan ciddi bir yoğunluk var ve anlamakta ciddi zorluk çekiyorum bu kitleyi.

    benim köyüm burasıysa ne olacak kardeşim?

    burada doğup büyümüşüm, yerim yurdum burası. maddi koşullardan ev alamamışım, yıllardır aksatmadan ödüyorum kiramı. nereye gideyim ben? daha doğrusu niye gideyim?

    düzgün yönetilemeyen ülke ekonomisi dururken, mülteci sorunu, çarpık kentleşme ve enflasyon dururken, koskoca işsizlik sorunu dururken vatandaşa bok atmak, parası yoksa s*ktiri çekmek midir çözüm?

    bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındasınız, anlıyorum. gel gelelim çember giderek daralıyor.

    ailenizden kalan mal mülk para, gün gelir de yetmez ise size, ya da o torpillerle girdiğiniz işiniz çalkalanırsa bu ekonomide, o vakit siz yallah köyünüze gidebilirsiniz. ama sesini duyurmaya çalışan, derdini dillendiren insanlara bok atmak haddinize değil, bunu da böyle bilin.

  • konulara - tek bir konuya odaklanmazdı- bir gözlemci edasıyla yaklaşması ve bu şekilde belgelemesi en büyük özelliğiydi bence. bunu da bresson'un ortaya attığı decisive moment kavramını reddetmesiyle sağladı diyebiliriz. esas kullandığı kamera bir leica'ydı, fakat o değişik formatlarla deneyler de yaptı. örneğin cape code fotoğrafları large format ile kaydedilirken, 9/11'de ground zero'da çektiği fotoğraflar hem büyük format hem de orta format dijital kareler içeriyor.

    bana sorarsanız, kendisi fotoğraflarında estetikten çok içerik, anlam ve gözleme önem vermişti. farklı bir mizah anlayışı var, ne ingiliz fotorğafçıalr gibi direkt ve belirgin, daha çok detaylarda gizli. fotoğraflarını detaylı incelersiniz ve oz aman farkedersiniz bu mizahı, misal; pariste çektiği yere düşmüş adam , burdaki mizah bir insanın yere düşmesi değil, burdaki miza, o düşen adamın çevresinde olanlar, kimsenin aldırmayışı ve hatta üzerinden atlayıp günlük hayatlarına devam etmeleri, ya da vitrindeki kaplan fotoğrafındaki vitrindeki kaplan, sırtında levha olan evsiz adam ve hemen yanında duran arkası dönük iyi giyimli köpek... görsel katmanlar kadar anlamsal katmanlar üzerine de çalışması bence en önemli özelliği.

    genel fotoğraflarını incelediğinizde belki görsel olarak diğer fotoğrafçıların gerisinde kalabiliyor ilk bakışta, ama anlatmak istediği şeyi yakaladığınız noktada ne kadar büyük bir fotoğrafçı olduğunu anlayacaksınız. bu bağlamda bütün incelediğim fotoğrafçılar arasında en iyi gözlemci diyebilirim kendisi için.

    fotoğrafı, özellikle de sokak fotoğrafçılığını anlatması, o şirrsel ses tonu ve sözcükleri. bu nedenle de modern fotoğrafçılığı anlatan her belgeselde kendisi geçiyor, kendisi anlatıyor fotoğrafın anlamını. ve onun kadar da iyi anlatan başka birisi yok diyebilirim. kendisi için fotoğraf filozofu tanımı yapsam çok da abartmış olmam.

    kendisiyle tanıştıktan sonra fotoğrafa bakışım büyük ölçüde değişmişti. o güne kadar "if your pictures are not good enough, you're not close enough" yaklaşımını benimsemişken, aslında güzel karelerin yaklaşmadan da hatta daha da geriye giderek bile çekilebileceğini anladım.

    kendisi eki bir grafik ta sarımcısı, hatta işini gücünü bırakıp fotoğrafı seçmesi enteresan ve bana sorucak olursanız abartılmış bir hikaye, fakat grafik tasarım altyapsını, bir çok büyük format fotoğrafında görebiliyorsunuz. açıkçası bu fotoğraflar bana çok bir şey ifade etmiyorlar ama gene de bakış açısını daha net algılamam konusunda net bir tablo koyuyorlar ortaya.

    sokak, belgesel ve portre fotoğrafçılığı ile ilgilenen herkesin kesinlikle takip etmesi gereken bir isim. fotoğrafa gerçek anlamda büyük katkıları olmuş...

  • (bkz: #59782580)

    bir önceki entry'de belirttiğim üzere paylaşıma devam ediyorum. ikinci bölüm ile karşınızdayım. teveccühünüz ile yaşıyorum falan.

    *tripot veya monopot kullanmayarak tele objektifler ile sarsıntısız ve net fotoğraf çekmek için kabaca bir formül var; en az odak uzaklığı kadar enstantane değeri kullanmak. örneğin; 250mm odak uzaklığı ile fotoğraf çekiyorsanız enstantane hızınız en az 1/250 olmalıdır.

    *fotoğraflanacak bir konu gördüğünüzde anında deklanşöre basmayın. bunu herkes yapabilir. bir konunun tek bir bakış açısı olmadığını bilerek konuya farklı açılardan bakmak önemlidir. göz hizasından çekilen her fotoğraf, her zaman en doğru açı olmayabilir. fotoğrafçı, konusu için kendine özel ve konuyu daha vurucu hale getiren çarpıcı bir nokta aramalıdır. fotoğraf eğer anlık bir çekim gerektirmiyorsa yani ‘’o an’’ fotoğrafı değilse, konuya, çevreye ve mekana alışmak için biraz ‘’zaman kaybedin’’.

    *iyi bir kompozisyon, fotoğraftan her hangi bir lekenin çıkarılıp çıkarılamayacağı ile ölçülür. iyi bir fotoğraftan tıpkı bir şiirden her hangi bir kelimeyi çıkaramayacağımız gibi her hangi bir lekeyi de çıkaramayız. kadraj içinde, anlatımı her hangi bir şekilde desteklemeyen bir öge varsa gereksiz yere izleyicinin ilgisini çeker ve rol çalar.

    *insan doğası önce geneli sonra ayrıntıyı algılar. bu nedenle karmaşık ve bir çok ögeyi bünyesinde barındıran bir konunun fotoğrafını çekerken konunun çeşitli geometrik formlara dönüştürülmesi mesajın daha kolay anlaşılmasını sağlar. örneğin bir koyun sürüsünün s veya z şekline gelmesini beklemek veya ağaca konan kuşların geometrik bir şekil oluşturmasını beklemek gibi.

    *ufuk çizgisinin (hattının) kadrajda ortada olması bölünmüşlük hissi uyandırabilir. ancak bir konu veya yansıma varsa konuyu veya yansımayı kesmeden fotoğrafı çekiyorsanız ufuk hattını ortaya koyabilirsiniz. bu, fotoğraflarda bir dinginlik duygusu oluşturacaktır.

    *dikkat çeken renklerin (sarı, kırmızı, turuncu vs.) ana konu dışında bulunmamasına dikkat etmek gerekir. aksi halde bu renge sahip objeler ve ögeler ana konudan çok daha küçük alan kaplasalar dahi dikkat çeker ve ilgiyi ana konudan uzaklaştırır.

    *renklerin psikolojik olarak etkileri vardır;

    sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler daha enerjik ve daha parlak oldukları için soğuk renklerden daha yakın görünürler ve dikkat çekerler. bu nedenle sıcak renklerin fon olarak kullanılması tercih edilmemelidir. bu renklerin solgun tonları ise kullanılabilir. mavi ve tonları ise, insana uzak konuları (örneğin gökyüzü) hatırlatır. soğuk renklerdirler. bu nedenle fon olarak kullanılmaları uygundur ve derinlik duygusunu daha çok ortaya çıkarırlar.

    *kapı ve pencere gibi dikey objeler dikey olarak kadrajlanmalıdır.

    *dış mekan çekimlerinde ışığı doğrudan arkanıza alıp çekim yaparsanız düz bir fotoğraf elde edersiniz. ancak, problemli bir cilt veya pürüzsüz çıkmasını istediğiniz bir yüzeyi çekiyorsanız ışığı doğrudan arkanıza alabilirsiniz.

    *her hangi bir objenin yüzey dokularının ortaya çıkması için ışığın yandan gelmesi gerekir.

    *hareketli bir objenin fotoğrafını çekerken netleme sistemini ‘’devamlı mod’’ yani ‘’continious’’a alın. aksi halde hareketli obje objektife yakınlaşıp uzaklaştıkça netlemeyi koruyamazsınız.

    *kontrastın yüksek olduğu (aşırı gölge-aydınlık) fotoğraflarda denge sağlamak için gölge alandan ölçüm alın. örnek değer f32 olsun. ardından aydınlık alandan alın. bu değerde f8 olsun. kontrastı dengelemek için her iki değerin ortası olan f16 değerini seçip çekim yaparsak, mevcut şartlarda dengeli bir fotoğraf elde etmiş oluruz.

    *ekstra ışık kaynağı kullanmadan odanın içinde (pencere ışığı ile) portre çekecekseniz beyaz ayarını ‘’bulut’’ ya da ‘’gölge’’ olarak seçin. çünkü güneş ışığı yansımaya uğrar. eğer güneş ışığı oda içinde çok belirginse beyaz ayarı ‘’güneş’’ olarak kalmalıdır.

    *yüksel binalar gibi mimari yapıların fotoğrafını çekerken (yerden) şuna dikkat etmelisiniz;
    yapının tam ortasından geçen çizginin (gerçek veya hayali) alt ya da üst kenara 90 derecelik bir açı yapması gerekir ki, yapı herhangi bir tarafa devriliyor hissi vermesin.

    *insan gözü herhangi bir görsele bakarken soldan başlar ve sağdan çıkar. bunu, portre fotoğraflarında kişiyi kadrajda sağ tarafa yerleştirerek kullanabilirsiniz. kişi sol tarafta olursa fotoğrafın kalanına bakmak gerekmez. sade fon kullanılan portrelerde bu kullanılabilir.

    *iyi bir manzara fotoğrafı çekmek istiyorsanız ışığın yatık olarak geldiği saatleri, yani sabah ve akşam saatlerini seçin. böylece güneşin sıcak renklerinden ve objelerle form oluşturduğu zaman diliminden faydalanmış olursunuz. bu durum; kış ayları ve kuzey yarım küre için geçerli. yazın ise, güneş erken saatlerde tepede olacağı için bunu uygulamak zor.

    *iç mekan fotoğraflarında yandan gelen ışığı kullanmak hem objenin üçüncü boyutunu hem de fon ile arasındaki derinliği ortaya çıkarır.

    *gün batımı fotoğraflarında beyaz ayarını ‘’flaş’’ olarak seçerseniz turuncu ağırlıklı bir fotoğraf elde edersiniz.

    *portre fotoğraflarında kişiyi yaşadığı veya çalıştığı yer ile fotoğraflarsanız fotoğrafın yaşadığı izlenimini verirsiniz ve izleyiciyi fotoğrafın içine çekmiş olursunuz.

    *iç mekan fotoğraflarında pozlandırma iç mekana göre yapılırsa pencereler ışık olarak patlar. pozlandırma dış mekana göre yapılırsa iç mekan karanlık çıkar. bunu gidermenin en iyi yolu; poz ölçümünü dış mekandan alıp ayrı değerleri iç mekanda da uygulamaktır. böylece herhangi bir sorunla karşılaşmazsınız.

  • istanbul'dan izmir bileti alınır. koltuğa oturduktan sonra, yanınıza yaşıt biri oturur. sonra sohbet açılır, aslında ankara'ya hep trenle gittiğini, bilet bulamadığını söyler yol arkadaşı. "iyi de bu izmir otobüsü" dersiniz. can havliyle muavine koşar, "durun durun ben ankara otobüsüne binecektim" der. muavin "iyi de bu zaten ankara otobüsü" der.
    can havliyle koşma sırası sizdedir.

  • kurban bayramı arefesinde alınan koyunun başka yer olmaması sebebi ile altıncı kattaki terasa çıkarılması, burada kapalı yer olmadığı için terasta bir yere bağlanmak zorunda olması ve komşu polis amcanın yardım maksatlı olaya dalıp, "gemici düğümü bilirim ben" deyip özel düğümü ile koyunu bağlaması, koyunun sabaha karşı düğümü çözüp altıncı kattan aşağı atlaması, başka bir komşunun arabasının arkasına düşüp arabanın arkasını haşat etmesi ama hala ayakta dolaşıyor olması, haşat arabanın sahibinin adının ibrahim olması, uzun bir süre kendisine gökten düşen koyun sebebi ile arkadaşları tarafından hazreti ibrahim şeklinde seslenilmesi..

  • erdoğan: "tırlarda insani yardım malzemeleri vardı."
    erdoğan: "camide içki içtiler."
    erdoğan: "kabataş'ta türbanlı bacıma saldırdılar."
    erdoğan: "papa'nın özel uçağı var."
    erdoğan: "mercedes 330 bin lira."

    adamın en kral iddiası 1 yıl dayanmıyor.

    midem bulandı.

  • nejat işler’in kendini yıldız tilbe’ye teslim ettiği kliptir. bana samimi geldi.

    yalnız nejat işler, yıldız tilbe “utanma benden” derken nasıl güzel bakıyor.. vicdanlı adamlar çok yaşasın lan. kendilerini hırpalayıp erken gitmesinler...