hesabın var mı? giriş yap

  • son laik bükücü adıyla twitter'da bulunan tarihin en büyük aktroll lideri. yargılanacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.

  • çok fakirdi o zamanlar, takip ediyordum ve biri yaptığı yemek videosunun altına şunu yazmıştı
    "o kadar marka sana yepyeni mutfak eşyaları gönderiyor, milleti kandırarak fakir rolü yapmayı bırak" bunu okuyunca o kişiye hak vermiştim nedense, ancak günler sonra o video tekrar çıktı önüme, tekrar yorumlara baktığımda taha o kişiye cevap vermişti ve şöyle diyordu "ablacığım, benim bekar ablalarım var ve hepsi gelen eşyaları çok beğeniyor, taha bunu benim çeyizime verir misin diyor, onları kıramıyorum, kullanmadan veriyorum...ablalarım mutlu olunca ben zaten mutlu oluyorum" demişti... fakirlik zor şey arkadaşlar, yaşamadan bilemezsiniz. bu çocuğun yaşamasını dilerdim... bir mucize olsun, taha aramıza geri gelsin... ve o gün öyle düşündüğüm için özür dilerim taha, her ne kadar beni duyamasan da...

  • 5 yaşındaki trabzonlu bır çocuğun dolmuşta annesıne dedigi gibidir belki de hayat; '' hem vuruysin hem ağlama diysin..."

  • resmi gazetede yayınlanan karara göre, türkiye'deki gazzeli üniversite öğrencilerinin lisans ve önlisans parasını devlet karşılayacak.

    görsel

    türkiye'de en zor şey türk olmak

  • çok az ülkenin vatandaşına nasip olur. misal suudi araplar yapmak istemiş ama yeşil kan için uzaylı yakalayamayınca vazgeçmişler...

  • çok doğru bir önermedir.

    algoritma şu şekilde işler erkekler açısından.

    10- düzgün müsün? evetse 20'ye , hayırsa 30'a git.
    20- sevgilin var mı ? varsa 40'a , yoksa 50'ye git.
    30- konumuz sen değilsin , bizi uğraştırma ve 60'a git.
    40- bakın düzgün ve sevgilisi var. 60'a git.
    50- demek ki düzgün değilsin.
    60- son.

  • okula girişte kılıf kıyafet kontrolü yapılmaktadır. arkadaşım halı saha ayakkabısı giymiştir ama arkama saklanarak gizli gizli girmeye çalışmaktadır.

    müdür: gördüm seni maradona. gel buraya.

  • kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.

    şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
    yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
    kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.

    böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.

    16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.

  • empresyonizm ışığın peşindedir. genelde açık hava, manzara resimleri yaparlar ve resme başladıkları andaki ışık bozulmadan hızlıca resmi bitirmeleri gerekir. realizme karşı hatta genel olarak çizgisel üsluba karşı doğmuştur. gözlerin odaklandığı nokta dışındaki alanları, odaklandıkları nokta kadar keskin görmediğini savunur ve esas gerçekçi resimleri kendilerinin yaptığını ileri sürerler. zaten türkçesi de izlenimcilik. sanatçılar izlenimlerini resmetmişler demek oluyor bu.

    empresyonizm çağdaş sanatı açan kapıdır. ikiye ayrılır, post empresyonizm ve neo empresyonizm. post empresyonizmdeki bir çok sanatçı aynı zamanda ekspresyonist olarak da değerlendirilmektedir. mesela van gogh, gauguin. cezanne desek kübizmin fikir babasıdır. sanat çizgisel üslupla her yeri ayna yansıtmış gibi resimlemenin dışına çıkınca bambaşka yollar bulmuş kendine. bu yollar da dişli çarkları gibi birbirine geçen anlayışlar oluşturmuş diyebiliriz.

    ekspresyonizme gelecek olursak zaten türkçesi dışavurumculuk. yani sanatçı gerçeklikleri kendi duygu dünyasından geçirip değiştirip, dönüştürüp yorumlayıp, dışa vuruyor diyebiliriz.

    empresyonizmde anı, gördüğünü, izlenimlerini hızlıca ışık kaçmadan resmetmek varken ekspresyonizmde ışıkla bir kavga yok, gördüğünü resmetme telaşı yok, nesneleri kendi duygu ve düşünce süzgecinden geçirerek yorumlama, yansıtma kaygısı var. bu bakımdan ekspresyonizm zaten post empresyonizme de göz kırpar.

  • görme bozukluklarının tedavisi için bates metodu olarak bilinen bir uygulamalar bütünü geliştirmiş doktordur. ancak sadece günde belli bir süre egzersizleri yaparak tedavi sağlanamayacağını, bakmayı yeniden öğrenmenin gerekliliğini savunur. yöntemleri tartışmalı olmakla beraber; gözlük kullanımının göze bir fayda sağlamadığı konusundaki görüşlerine tamamen katılmaktayım. egzersizlere ve bakışımı değiştirmeye henüz başlamadım ama deneyeceğim.

    hakkında daha fazla bilgi için:
    http://www.alternatifterapi.com/…erik/bates-yontemi
    http://en.wikipedia.org/wiki/bates_method

  • bugün bölgede gönüllü çalışan bir arkadaşımla görüştüm, der ki;

    elimizde demir kesiciler, hiltiler, kazma, kürek, balyoz allah ne verdiyse dalıyoruz enkaza 45 dk boyunca değişe değişe 1 metre ilerleyebiliyoruz.

    madenci arkadaşlar geldi, selamın aleyküm deyip sadece kazmayla bam güm dalıp yarım saatte 5 metre tünel açıp çıktılar.