hesabın var mı? giriş yap

  • atamız değiller de ondan. osmanlı bir hanedanlık. biz osmanlı imparatorluğu zamanındaki ciftcilerin torunlariyiz, daha fazlası değil. kendimizi kandirmayalim, 500 sene önceki askeri başarılarda atalarimiz muhtemelen tarla ekip biciyordu, padişah ile omuz omuza dövüşmüyordu yani.

  • @elif_safak: elif hanim ben konya esnaf odasi başkaniyim, mevlana'dan yediğiniz ekmek kadar konya etli ekmeği yemediniz, esnaf kan ağliyor.

  • aslinda cok var. ama birkac tanesini sayabilirim.

    - oncelikle otel ucretini giriste tahsil etmek istemeleri.

    - kahvaltida oda numarasi sormak icin gelen gorevliler.

    - odada ikram olarak icecek bir ufak su, cay-kahve bile bulundurmamasi.

    - otele giriste elinizde tasinacak canta olmamasina ragmen sirf bahsis koparmak icin odaya kadar eslik etmeye kalkan, gereksiz yere lafi uzatan bellboylar.

    - otoparktan para alinmasi.

    - en cok guldugum de "otele disardan yiyecek-icecek" getirmek yasaktir uyarisi koymalari. 4 yildizli otellerde bile gordum.

    edit: son madde ile ilgili soyle bir uyari geldi, ben isin bu boyutunu pek dusunmemistim:

    dışardan yiyecek içecek getirip ve bunlardan zehirlenip suçu otel yemeklerine atmaya çalışanlara yönelik bir önlem. başı ciddi belaya giren oteller var bu yüzden.

  • edit:şekil a

    millet olarak yürümeyi bile beceremiyoruz.avm de çalışıyorsanız haftasonunda sinir krizleri geçirmenize sebep olurlar.

    maddeler halinde sıralarsak

    -yürüyen merdivenlerin giriş çıkışlarında dikilme
    -yürüyen merdivende toplu bir şekilde dikilme ve herkesi mal gibi dikilmeye zorlama
    -4 lü 5 li gruplar halinde yanyana kağnı hızında yürümece
    -mağaza girişlerinde çıkışlarında dikilme ve yanlarından zorla geçilmesine rağmen kılını kıpırdatmama
    -bebek arabasıyla ani duruş ve dönüşler yaparak arkadan gelen ve yandan geçenlere engel olma
    -wc giriş çıkışlarında dikilme insanların bunların etrafından dolanıp wc ye girmesi

    daha çok var ama aklıma şimdilik bunlar geldi

  • amerikan pop kültüründe derin izler bırakmış ünlü çizgi roman karakteri, bilimkurgu kahramanı. çeşitli çizer ve yazarlar tarafından bugüne kadar kesintisiz üretilen "flash gordon" serilerinin ilk macerası 1934'te alex raymond'un çizgileriyle yayınlandı. bir yıl sonra radyo tiyatrosuna, zaman içinde sinema, televizyon dizisi ve çizgi film serisi de dahil birçok farklı alana uyarlandı.

    yale üniversitesi mezunu, polo oyuncusu asilzade steven 'flash' gordon'un bir süper kahraman olarak atıldığı bilimkurgu maceraları, dünyayı ateşe veren meteor yağmurlarıyla başlar. çılgın bilimci dr. hans zarkov, uzaydan gelen meteorlarınkaynağına ulaşmak için bir uzay emisi inşa eder.ancak böyle bir seyahati tek başına yapmak istememektedir. üstün yeteneklerine inandığı flash ve güzel sevgilisi dale arden'i kaçıran dr. zarkov, onlarla birlikte uzayın derinliklerindeki mongo gezegenine doğru yola çıkar.

    maceracı üçlü, mongo imparatoru amansız ming'in meteorları dünyaya karşı bir silah olarak kullandığını keşfeder ve "uzay savaşı" başlar. mongo'daki ming muhaliflerinin dünyalılardan yana tavır koyduğu bir savaşta antik tragedyanın dinamikleri uzaya taşınmıştır: şeytan ruhlu ming, flash'ı yok edip, dale arden ile evlenmeyi arzularken, ming'in kızı prenses aura da flash'e aşık oluur...

    "uzay yolu", "supermen", "yıldız savaşları" başta olmak üzere bilimkurgu sinemasının birçok yapıtına öncülük eden "flash gordon" 1938'den itibaren defalarca filme çekildi. 1980'de ingiliz yönetmen mike hodges'ın yaptığı film bunlar arasında en çok iz bırakan oldu. müziği queen tarafından beslenip, icra edilen ve albüm haline getirilen "flash gordon" filminde, başroldeki çiftten çok, ming'i canlandıran max von sydow, prenses aura rolündeki ornella muti ve aura'nın aşığı prens barin rolüyle timothy dalton'un öne çıkması dikkat çekiciydi.

    alfa yayıncılık, flash gordon çizgi roman serisini türkçeye çevirip fasiküller halinde yayınlarken "sarı saçlı mavi gözlü tuhaf türk karakterler" dağarcığımıza katkıda bulunarak ünlü karakterin adını "baytekin" olarak değiştirdi. aynı tutum türkiye'de vizyona giren flash gordon filmlerinde ve türk yönetmenlerin yaptığı sinema uyarlamalarında da gözlendi. "flash gordon space soldiers" filminin bir kopyası, 1967'de şinasi özkonuk tarafından "baytekin fezada çarpışanlar" adıyla sinemaya aktarıldı. baytekin rolünü hasan demirtaş'ın üstlendiği filmin orijinal müziği '60'ların progresif anadolu rock grubu koyun tarafından yapıldı.

    roll, s: 141

  • biri nisanli, biri metres hayati yasayan, biri evli 3 kadin konusurken erkeklerine fantezi yasatmaya karar verir, 3u de ayni seyi giyecek ve ne oldugunu birbirine anlatacaktir, kiyafet siyah deri bustiyer, jartiyer ve siyah maske olarak secilmistir,
    2 gun sonra bulustuklarinda once nisanli olan kadin anlatir:

    deri bustiyeri giydim, jartiyeri taktim, maskeyi de takip nisanlima kapiyi oyle actim, beni gorunce "sen benim hayatimin kadiniisn " dedi ve butun gece sevistik

    metres olan da "ben de giyindim, maskeyi de takip, ustume bir pardesu gecirdim, onun ofisine gittim, iceri girip kapiyi kapatip pardesuyu actigimda hicbirsey demeden beni masaya yatirdi ve butun gece sevistik"

    evli olana donerler, o da anlatir "ben de cocuklari anneme yolladim, isiklari kistim, jartiyer ve deri bustiyeri giyip maskeyi taktim, kocama kapiyi oyle actigimda bana "selam batman, bu aksam yemekte ne var?" dedi..

  • en çok da türk ahlakına uygun olmaması sebebiyle şikayet edilmesine güldüğüm dizidir. türk ahlakı. sanat galerilerine sopalarla dalan, cebi dolsun diye 2 milyon ağaç kesen, talana ve memleketin topraklarının satılmasına göz yuman, ama zikko bir dizideki bir sahneden etkilenen sözüm ona namus bekçisi. türk ahlakı... sokayım ahlakınıza.

  • "burası pek mükemmel bir okul değil. bizler de mükemmel birer eğitimci değiliz. belki de kendilerine yeterince faydalı olamadık. ama ya sizler? çocuklarınızın aldığı bu kötü sonuçta hiç mi payınız yok?"

    -mahmut hoca-

  • şurada verilen krallar gibi yaşama örneklerine bakınca bu nerenin krallığı demekten kendimi alamıyorum.

    2000 lira maaşı normalleştirip kralım ben diye kendinizi inandırırsanız, patronlar, işverenler sizi daha çok kullanırlar.

    mesela çok kralım bakın diye döküm çıkaranların hiç birinde bence iyi yaşamanın önemli kalemlerinden birisi olan seyahat yok. seyahatin en ucuz hali bile şu denklemleri altüst eder.
    dışarı çıktığında çayın kahvenin hesabını yapıyorsan, biradan başka alkole elin gitmiyorsa, ihtiyacın olan kıyafeti almak için sezon sonuna kadar indirim olsun diye bekliyorsan, sinemaya gitmek için indirim gününü bekliyorsan kral değilsin arkadaşım.