hesabın var mı? giriş yap

  • misafirlikte seker dagitma seansi... kucuk cocuk sekeri almaktadir..annesi :
    -oglum..tesekkur ettin mi zuhal teyzene?
    cocuk : tesekkurler zuhal teyze..
    zuhal teyze : yuru git len!..baskasinin lafiyla..
    cocuk: kes sesini!..
    anne : a - a!! e bicim konusuyorsunuz ayol birbirinizle?..
    zuhal teyze : bu iti bir daha getirme buraya..
    cocuk : zuhal kaldirma beni ayaga !!..

  • sanırım bazı ayrıntılar atlanılmış, ben farkındalık yaratmak adına yazıyorum;

    bizim karın kası sevemiyor olma nedenimiz, karın kası olan erkek yokluğu değil...
    o erkeklerin bizimle ilgilenmiyor oluşu.

  • adamlar haklı bence çanakkale'de zafer kazanan bu uğurda silah arkadaşlarını kaybeden askerlerini şehit veren mustafa kemal bile diyor ki sizin evlatlarınız artık bize emanettir..
    düşmanını bile bu şekilde sahiplenen bir liderden evinde oturup diriliş izleyen gruptan oy toplamak için bu sözleri söyleyen bir lidere sahip olmak zor bir durum malesef...

  • ilginçtir zerre heyecanlandirmiyor beni. hatta tam aksine iğrenç geliyor dekolteli kadınlar. şaka be olm, yeni osbir cektim ondan bu artizligim. geçer 12 saniye sonra. abazanım olm ben.

  • hakkında sıkça sorulan soruların cevaplarını uzman kişilerin görüşleri üzerinden çevirdim;
    çevirideki güdüklükleri mazur görün iş arasında hızlıca hallettiğim için normaldir.

    şimdilik bu entry içinde cevabı verilen sorular şunlar;
    1) kendimizi toplumdan ne kadar süre ile izole edeceğiz?
    2) virüs değişik yüzeylerde ne kadar hayatta kalmaktadır?
    3) dişçiye gitmek güvenli mi?
    4) sars cov 2 gripten daha mı bulaşıcıdır?
    5) insanlar herhangi bir belirti göstermeden virüsü yayabiliyorsa, kimin enfekte olup kimin olmadığını nasıl anlayabilirim?
    6) semptomlar neler?
    7) hastalık nasıl yayılır?
    8) birisi semptom göstermediği halde nasıl koronavirüs bulaştırabilir? başka bir deyişle hapşırma veya öksürme yoksa, başkalarına nasıl yayılabilir?
    9) satın aldığımız yiyecekler yoluyla da virüse yakalanabilir miyiz?
    10) koronavirüs deriden vücuda girebilir mi?
    11) bir kişi hastalandıktan sonra ne kadar süre ile toplum için tehlikelidir?
    12) maske kullanmalı mıyım?
    13) pandemi ne zaman sona erecek?
    14) ailemden kimse hasta değil. onlarla bir araya gelebilir miyim?
    15) satın aldığım ürünleri veya sebze meyveleri dezenfekte etmeli miyim?

    1) kendimizi toplumdan ne kadar süre ile izole edeceğiz?

    ideal şartlarda muhtemelen birkaç ay daha izole yaşamamız gerekmekte. ancak salgın dalgalanabileceği için bunu “tekrar tekrar” yapmamız gerekebilir. ingiltere'deki imparatorluk koleji bellevue hastane merkezi'nde bulaşıcı hastalık uzmanı dr. celine gounder'e göre aşı bulunana kadar 5 6 aylık dalgalar halinde bu karantina uygulamaları ile karşılaşabiliriz.

    2) virüs değişik yüzeylerde ne kadar hayatta kalmaktadır?

    abd ulusal sağlık enstitüleri tarafından finanse edilen bir araştırmaya göre virüs yüzeye bağlı olarak üç güne kadar yüzeylerde fonksiyonlarını sürdürebilmektedir.

    yeni korona virüsün, paslanmaz çelik ve plastik üzerine yerleştirildikten sonra 72 saate kadar
    bakırda 4 saat
    kartonda 24 saat
    aerosollerde, 3 saat
    fonksiyonlarını sürdürür halde kaldığı gözlemlenmiştir.

    3) dişçiye gitmek güvenli mi?

    acil bir durum olmadıkça, amerikan dişhekimleri birliği yakında yapılacak randevuları yeniden planlamayı önermektedir.

    4) sars cov 2 gripten daha mı bulaşıcıdır?
    evet.
    cnn baş tıbbi muhabiri dr. sanjay gupta, araştırmaya göre grip olan bir kişinin hastalığı ortalama 1,28 kişiye bulaştığını gösteriyor. ancak yeni koronavirüs hastalığı 2.7 gibi bir oranla diğer insanara yayılmakta.

    5) insanlar herhangi bir belirti göstermeden virüsü yayabiliyorsa, kimin enfekte olup kimin olmadığını nasıl anlayabilirim?
    george washington üniversitesi hastanesi'nde afet ve operasyon tıbbı şefi dr. james phillips'a göre anlayamayız. phillips, “test sayılarında çok gerideyiz, virüse yakalanmamak konusunda ve başkalarına da yaymamak için emin olmamızın tek bir yolu var” dedi. “herkese hastaymış gibi davranmaya başlamamız gerekiyor. ve herkes bize hastaymışız gibi davranmalı. insanlar sosyal olarak kendilerini bunları düşünerek izole etmelidir. çünkü test edene kadar, kimin buna sahip olduğunu bilmiyoruz. ”

    6) semptomlar neler?
    ateş, kuru öksürük ve nefes almada zorluk, covid 19'un ayırt edici özellikleridir. semptomlar maruziyetten 2 gün ila 2 hafta sonra herhangi bir yerde ortaya çıkabilir, ancak cdc bazı hastalarda hiç semptom görülmediğini de söylüyor.

    7) hastalık nasıl yayılır?
    insanlar arasında temel olarak solunum damlacıkları ile yayılır (öksürük, hapşırma, tükürük). ayrıca enfekte olmuş yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağıza buruna sürülmesi yoluyla da bulaşabilmektedir.

    8) birisi semptom göstermediği halde nasıl koronavirüs bulaştırabilir? başka bir deyişle hapşırma veya öksürme yoksa, başkalarına nasıl yayılabilir?

    ucla halk sağlığı okulu'nda epidemiyoloji profesörü dr.anne rimoin “konuşma sırasında da fark etmeden tükürmekteyiz,” dedi rimoin "bu parçaçıklara temas ettikten sonra burnunuzu ovalayacaksınız, ağzınıza dokunacaksınız, gözlerini ovacaksınız. veya sadece o parçaçıkların yapıştığı yüzeylere dokunacaksınız. virüs size bulaştıktan sonra da aynı şekilde başlarına yayacaksınız ” diyor.

    9) satın aldığımız yiyecekler yoluyla da virüse yakalanabilir miyiz?
    cdc, koronavirüsün gıda yoluyla bulaştığını destekleyen hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor. genellikle solunum damlacıkları yoluyla kişiden kişiye yayıldığı düşünülmektedir. “genel olarak, bu koronavirüslerin yüzeyler üzerindeki dayanıksızlığı nedeniyle, buzdolabında veya dondurulmuş sıcaklıklarda uzun süre saklanarak gönderilen gıda ürünleri veya ambalajlarından yayılma riski çok düşüktür.”

    10) koronavirüs deriden vücuda girebilir mi?
    cdc'ye göre bir kişinin üzerinde virüs bulunan bir yüzeye veya nesneye dokunarak ve sonra kendi ağzına, burnuna veya muhtemelen gözlerine dokunarak covıd-19'u alabilmesi mümkündür, ancak bunun virüsün ana yolu olduğu düşünülmemektedir. ” çoğu zaman, insanlar enfekte bir kişi öksürdüğünde veya hapşırdığında üretilen solunum damlacıklarıyla koronavirüsü alırlar.

    11) bir kişi hastalandıktan sonra ne kadar süre ile toplum için tehlikelidir?
    bu süre kişiden kişiye değişmektedir. bir kişinin izolasyondan ne zaman serbest bırakılabileceğine ilişkin kararlar duruma göre alınır ancak hastalık kontrol ve önleme merkezlerleri, birisinin karantinadan salınmasının ne zaman uygun olduğu konusunda yönergeler yayınlamıştır.

    bu yönergelere göre birisinin karantinadan salınması için aşağıdaki geksinimlerin tümünü karşılaması gerekmektedir;

    -hasta, ateş düşürücü ilaçlar kullanmadan ateşsizdir.
    -hasta artık öksürük dahil semptomlar göstermiyor.
    -hasta, en az 24 saat arayla toplanan en az iki ardışık solunum örneği üzerinde sars cov 2 negatif sonuç alınmıştır

    12) maske kullanmalı mıyım?
    eğer sağlıklıysanız, hayır.
    koronavirüsünüz varsa veya bir koronavirüs hastasına bakan bir aile üyesiyseniz veya sağlık görevlisiyseniz, bunu yapabilirsiniz. bulaşıcı hastalık uzmanları, koronavirüs bulaşmasına karşı etkili olmayan cerrahi yüz maskeleri ve sadece tıp uzmanları tarafından giyilmesi gereken n95 maskeleri satın almayı durdurmak için sağlıklı halka yalvarıyorlar. korkulan o ki gerçek ihtiyaç sahibi insanlar bu maskelere toplum histerisi nedeniyle ulaşamayacak duruma gelebilir.

    13) pandemi ne zaman sona erecek?
    kimse tam olarak bilmiyor.
    başkan donald trump, bu koronavirüsün sıcak yaz aylarında yok olacağını öne sürdüyse de, bilim insanları bunu bilmek için henüz erken olduğunu söylüyor. harvard'ın th chan halk sağlığı okulu'nda bulaşıcı hastalıklar dinamiği merkezi direktörü dr. marc lipsitch'ın bu konudaki görüşü şu “kısa cevap şu ki, daha sıcak, daha nemli havalarda bulaşıcılığın ılımlı düşüşler göstermesini beklesek de bundan henüz emin değiliz”
    ---
    kişisel görüşüm şu ki aşının bugün bulunması durumunda dahi hastalığın hayatımızdan çıkması en az 18 ay alacaktır.
    ---

    14) ailemden kimse hasta değil. onlarla bir araya gelebilir miyim?

    hiç kimse virüse maruz kalmadığından emin olamaz. bazı koronavirüs taşıyıcılarının hiçbir semptomu yoktur ancak hala bilmeden virüsü bulaştırabilirler. minnesota üniversitesi bulaşıcı hastalık araştırmaları ve politikaları merkezi müdürü michael osterholm “artık asemptomatik bulaşmanın bu virüsün yayılmasında önemli bir rol oynadığını biliyoruz” dedi. asemptomatik enfeksiyonun “kesinlikle böyle bir salgını kontrol etmeyi çok zorlaştıracak bir şekilde besleyebileceğini” açıkça belirtti.

    15) satın aldığım ürünleri veya sebze meyveleri dezenfekte etmeli miyim?

    bellevue hastane merkezi'nde bulaşıcı hastalık uzmanı olan dr. celine gounder, “konserve veya ambalajlanmış gıdaların dış yüzeylerini silmenizi öneririm” dedi. “sebzelerinizi zaten yıkamalısınız. sabun ve su bunun için yeterli. aldıkalarınızı temizledikten sonra da mutlaka ellerinizi yıkamanızı öneriyoruz."

    alışverişi nasıl yapmanız gerektiğine ilişkin daha detaylı bir yazı yazdım. ona da şuradan ulaşabilirsiniz;
    (bkz: #104235128)

  • birçok alanda uygulamasını görebileceğiniz nefis bir matematiksel paradoks.

    bir alman matematikçi olan dietrick braess 1968'de ilginç bir şey fark ediyor. normalde yeni bir yol inşaa ettiğinizde trafiğin rahatlamasını beklerken bu adamın hesaplamalarına göre bazı durumlarda yeni yol inşaa etmek tıkanıklığı daha da kötüleştiriyor. bazı kilit noktalarda yeni bir yol inşaa etmek trafik akışını rahatlatmadığı gibi, bu yol inşaa edildikten sonra aynı a noktasından aynı b noktasına giderken sürüşte harcanan süre de artıyor.

    yine ilginç bir şekilde, çok büyük bir şehrin bazı yollarını trafiğe kapattığınızda trafiğin diğer yollarda daha iyi aktığı görülüyor.

    bu ilginç paradoksun temelinde insanın bencil doğası var. herhangi bir yerdeki trafik akışında sürücüler arasında bir iş birliği olmaz. sürücüler diğer sürücülerle koordineli bir şekilde hareket etmezler. her sürücü önce kendini düşünür ve a noktasından b noktasına giderken mümkün olan en hızlı rotayı kullanmak ister.

    paradoksun nasıl oluştuğunu anlatayım.

    a noktasından b noktasına sizi ulaştıracak iki farklı yolumuz olsun.

    her iki yol 2 farklı kısımdan oluşsun. yolculuğun 20 dakika sürdüğü otoban kısım ve daha dar olan ve bu bölümü geçmek için harcanacak sürenin üzerindeki araç sayısı ile alakalı olduğu ikinci kısım. dar olan bölümde geçen süreyi;

    t = yoldaki araba sayısı olmak üzere, t/10 kabul edelim.

    iki yol ve kısımları.

    t/10 şu demek. bir yolun bu hattı üzerinden 200 araç geçerse sürücüler bu yolu 20 dakikada (t/10 = 200/10) alır. 100 araç geçerse 10 dakikada (t/10 = 100/10) alır.

    a noktasından b noktasına ulaşmak isteyen 200 tane araç olsun. araçları ikiye ayıralım. 100 tanesi bir yolu, geri kalan 100 tanesi diğer yolu kullanmış olsunlar. bu durumda a noktasından b noktasına hangi yoldan giderseniz gidin alınan süre 30 dakikadır.

    20'şer dakikalık otobanlar ve herbirinin üzerinden 100 aracın geçtiği t/10'luk diğer yollar ile birlikte toplamda alınan süre.

    3 boyutlu canlandırmanız açısından bu videoya bakalım. sürücülerin herhangi bir yolu tercih ederkenki eğilimlerini inceleyin. a noktasından yollara dalarken her iki yol da rağbet görüyor. otobana girenler de var. t/10'luk yola girenler de var. dolayısıyla a'dan b'ye gidişte her iki yol için de akıcı bir trafik söz konusu.

    fakat ya yeni bir yol inşaa ederseniz?

    bu noktaya.

    trafiğin akışı nasıl değişiyor inceleyelim.

    bu ara yoldan geçişte hiç vakit harcamadığımızı kabul edelim. bu yolun var olmasıyla birlikte şu anda a noktasından b noktasına ulaşırken matematiksel olarak sürenin en kısa olduğu güzergah ve en mantıklı tercih bu.

    değil mi?

    çünkü t/10 yani 100/10'dan, iki yolu 10'ar dakika ile birlikte toplamda 20 dakikada alacaksınız.

    videodan nasıl babayı aldığınızı görelim.

    bu videoya göre otobanda geçen süre diğer yola göre kısa tutulmuş. yazıda bahsettiğim kurgunun tam aksine. ama bir önemi yok. önemli olan sürücülerin eğilimlerini görmeniz.

    önceden a noktasındaki sürücüler herhangi iki yoldan birine giriyorlardı. şimdiyse yeni yapılan yolla süreyi kısaltma fikri hemen hemen her sürücünün aklına geldiğinden, 200 araç birden t/10'luk yola girmek istedi. hatırlayın t o yol üzerindeki araç sayısıydı. bu durumda bu yolun süresi t/10 bağıntısıyla 200/10'a çıktı. bu yol üzerinde geçen süre 10 dakikadan 20 dakikaya çıkarak toplamda a noktasından b noktasına ulaşım süresi 30 dakikadan 40 dakikaya yükseldi.

    braess paradoksu.

    burdaki videoda, paradoks alabildiğine basic ama çok tatlı anlatılmış.

    peki burdan çıkan sonuç ne? burdan çıkan sonuç şu. bir yolu büyütmek veya şehre yol eklemek paradoksun gösterdiği gibi hesap edilenin aksine her zaman trafik sorununu çözmüyor. çözmediği gibi trafik sorunu ortaya çıkartıyor.

    dünyadan birkaç örnek vereyim.

    bu paradoksu ciddiye alarak radikal bir karar veren güney kore başkenti seul, şehrin ortasından geçen, 6 şeritli, kentin can damarı olan anayolu yıkıyor. şehrin ortasından geçen bu 6 şeritli anayol yıkılmadan önce trafiğin çok sıkışık olduğu, anayol yıkıldıktan sadece 1 hafta sonra da trafik sıkışıklığının azalmaya başladığı görülüyor. adamlar, bu anayol yıkımı sonrası ortaya çıkan molozların %75'ini de, şehirlerinin ortasından geçen nehirlerini tekrardan dizayn etmek için kullanıyorlar. hem şehir trafiğini iyileştiriyorlar hem de şehirlerine muazzam bir estetiklik kazandırıyorlar.

    1
    2
    3
    4
    5

    yine braess paradoksunu ciddiye alan new york, boston ve london gibi büyük şehirlerde trafiğe kapatılmış yolların trafiğin akışını olumlu etkilediği görülmüş. bu yollara bakalım.

    gezegendeki trafik sorununu çözmek için yol ekleme, yol yıkma, sürücülerin yoldaki eğilimleri vs gibi konulara aslında çok kafa yoruluyor. karıncaların ekip çalışması bile incelenmiş bu konuda. hayali trafik sıkışıklığı, karıncaların trafiği gibi konuları bu paradoksla birlikte inceliyorlar.

    trafik sorunuyla ilgili vardıkları en son nokta şu. insanın olduğu yerde trafik sorunu %100 çözülemez. iş birlikçi değiliz. benciliz. karıncalar gibi ekip çalışmasıyla hareket etmiyoruz. yeşil yandığında her sürücünün kalkış süresi aynı değil. yolda verdiğimiz tepkilerimiz aynı değil. reaksiyonlarımızın süresi aynı değil. bir yolda ne kadar çok kavşak varsa, yani bir yolda ne kadar çok frene basılırsa, o kadar çok koordinasyonsuzluk ve dolayısıyla trafik sorunu ortaya çıkıyor. yolun karşısından bir köpek geçse, ona en yakın sürücü birazcık frene bassa taa bilmem kaç km gerisindeki bir araç bu yavaşlama dalgasından etkileniyor ve durmak zorunda kalıyor. köpek çoktan gitmiş olmasına rağmen arkasında hayali bir kavşak bırakıyor. bazen yolda giderken sıkışan trafiğin bir yol çalışmasından veya kazadan kaynaklı olduğu düşünülüyor. yol açılıyor ve hiçbir şey olmadığı görülüyor. aslında sadace o an hayalet kavşaktan geçiliyor. öndeki araçla arasına mesafe koymayan bir arabanın ani freni veya makas atıp küçücük alana giren ve arkadakine fren yaptıran bir makasçının bu hamlesi bile hayalet kavşak yaratmaya, bir reaksiyon zinciri başlatmaya yetiyor.

    insan davranışına müdahale edilemeyeceği, herkesten karıncalar gibi işbirlikçi olması beklenemeyeceği için trafik sorunu kolay çözülebilecek bir sorun değil. hayali kavşakların oluşmaması için birbirleriyle salisede anlaşabilen, birbirleriyle iş birliği yapan araçların olduğu bir yol trafiğine ihtiyaç vardır. bunu da insanla yapmak mümkün değildir. ancak makine yapar. dolayısıyla ya araçları robotlar kullanacak ya da araçlar kendi kendini sürecek.

    kaynaklar:

    the simple solution to traffic
    how closing roads could speed up traffic - the braess paradox
    braess paradox cs model 1
    braess paradox cs model 2
    curing braess' paradox by secondary control in power grids
    the braess paradox
    formation of a 'phantom traffic jam'
    braess paradoksu: daha fazla yol daha az trafik demek değildir!
    karıncalar trafikte neden sıkışmazlar?
    trafik neden sıkışıyor derseniz arka plandaki bilimi öğrenin
    trafik sorununu yol yaparak değil yol yıkarak çözdüler!

  • an itibariyle gerceklesmis olan olay.
    =======================================================
    13 mart 2016 saat 02:30 || 1361 yazar 1 milyon entry sildi
    ====================================================
    13 mart 2016 saat 02:30 || 6 mart'ta basladigimiz entry silme eyleminde 1 hafta olmadan 1 milyon entry sildik.

    edit: bu entryleri neden sildik, anlamayan arkadaslar icin anlatma ihtiyaci hissediyorum. tema ile sesler yukselmeye basladi. eksi seyler ciktiginda ise kullanici sozlesmesinin habersiz olarak degistirildigi goruldu. ne bir olay isigi yandi bunun icin, ne de haber verildi. oradan sonra artan sesleri kesmek icinse haksiz yere yazarlar ucuruldu.

    peki sadece bu kadar mi? siz su anda sozlukte ozgur bir sekilde yazdiginizi mi zannediyorsunuz? regus olayi nedir bilir misiniz? bilmeyen bilenlere sorsun o basligi acan yazar neden ucuruldu anlatsinlar size. ticari itibar denilen sey nedir, var mi bir bilginiz?

    debe listelerine mudahale edilmedi mi bu sozlukte? kac kere bu olay oldu. yonetim kac defa gercekten, duzgun ve doyurucu bir cevap verebildi? sizin yazdiginiz sey birilerinin hosuna gitmezse debeden de cikabilir. ne kadar da ifade ozgurlugu olan bir sozluk.

    peki bu bir sey mi? hayir. format denilen bir sey vardi bu sozlukte. formattan geriye ne kaldi peki. yer gok cop entry doldu sozlukte. kimse de demedi aga bu nedir diye. su anda sadece ve sadece kufurden olusan entry girebilirsin ve entryn silinmez. boyle de harika sozlukte yaziyoruz.

    bu mu sadece peki? hayir, bitmedi. zamaninda bu sozlukte moderasyon istifasi yasandi. dunyalar kadar emek veren gonullu yazar bu sozlugu birakti. durun diyen oldu mu? ben soyleyim. olmadi. yonetim sag yazarlar selametti. biraz ses cikti, tepki icin entrylerini silenler oldu, o kadar.

    ozet gecmem gerekirse her site dogar, buyur ve olur. ne olursa olsun bu olaydan bagimsiz olarak eksi sozluk zaten oluyordu, biz sadece hizlandirdik bu olumu. aci cekmesin istedik, o kadar.

    ==========================

    acikcasi bu listeyi tutmaya basladigimda bu kadar cok desteklenecegini dusunmuyordum. 1500'e yakin yazar sozlukten memnun degilmis ve bu memnuniyetsizligini yillarini verdiklerini anilarini, arkadasliklarini, hayallerini ve dus kirikliklarini silmekten cekinmeyerek dile getirecek kadar cesurmuslar da. bu yuzden hepinize tesekkur ediyorum.

    bu sure zarfinda 50'ye yakin yazar ucuruldu. ve hepsi de sudan bahanelerdi. sivrildikleri icin, sesleri cok ciktigi icin ucuruldular. yonetime bu konuda tesekkur ediyorum, bizleri uyandirdilar, bizim daha da motive olmamizi sagladilar.

    yakin zamanda beni de ucuracaklarini dusunuyorum ama daha once de belirtmistim ki ben zaten ucmayi goze aldim. korkacagim bir sey yok. artik bu platformda bulunmak istemiyorum. ha bu entryi senelerce burada barindirma cesaretleri olacaksa bu entry benim tarafimdan silinmeyecek. gorelim bakalim.

    1 milyon entry'nin silinmesine goz yuman yonetim acaba ne dusunuyor su anda cok merak ediyorum. merak etme kanzuk az kaldi bitiyor cilen.

    bu zamana kadar destek olan, entry silen-silmeyen, kufreden-oven herkese tesekkur ediyorum. bu sozlukte durmanin daha fazla anlami kalmadi benim adima.

    kanzuk hani demistim ya bundan bir kac gun once biz gidiyoruz diye. sana trollerin ve kadin yazarlarinla bir omur boyu mutluluklar dilerim. (alinanlar olmus. elbette kalan cok iyi yazarlar da var. onlarin alinmasina gerek yok)(kadin yazarlar surekli aliniyor efendim, durduramiyorum) (tabi ki 8 mart 2016 toplu alimda gelenlerden bahsediyorum. onlarin icinde de formata uyan, sozluk kulturunu bilenler var, onlari tenzih ediyorum. rica ediyorum alinmayin artik)

    kanzuk, biz gittik.

    not: nereye gittigimi soran olursa mesaj atabilir. ellerine koz vermek istemiyorum.

    artik tema yuzunden olay cikaruuleeer diyen olursa kalbini kirarim.