hesabın var mı? giriş yap

  • "benim öküz işe gitti az önce, çabuk gel, özledim"

    hayır öküz kim, ne işi, bi de şimdi çıktım daha evden ne çabuk özledin ya, canım benim.

  • gittiği yerden geri dönmesidir. kalkıp gelsin, kızsın, bağırsın, dövsün bile beni ama yeter ki yanıma gelsin. annesini kaybedince insan 100 yaş birden büyüyor sanki. anne acısının ne demek olduğunu bilseydiniz erken de kalkardınız, yemek de yapardınız.. boş boş şeyler için söylenmezdiniz annenize. o ne diyorsa doğrudur, bilin. sizin iyiliğiniz içindir. kimse sizi anneniz gibi sevmez. kırmayın onları. hep derlerdi bana da. anlamazdım. of bile demeyin. çiçektir onlar.

  • "burası aş evi mi"
    "72 bin kişi bayramda suriyeye geçiyor, bayram sonunda dönüyor.böyle bir şey olabilir mi? tatile gidip buraya dönüyorlar.kapıyı kapatırım kalırlar orada."
    benim ülkem 4 milyon suriyeli'yi beslemek zorunda mı.

    suriyeliler konusunda hançeri saplamıştır.ak seçmen şaşkın.

  • mahkeme; heykel yasal değil kararı almış. onlarca panzer helikopter yüzlerce asker gitmiş uygulamış.
    mahkeme; aoç'deki başbakanlık binası yasal değil demiş. adam gel taşşaklarıma üfle demiş
    mahkeme; bakırköy'deki gökdelen yasal değil demiş, ağaoğlu ağzına vercem emer misin demiş?
    mahkeme; süzer'e yuh bu kadar da olmaz tümden yasadışı demiş, süzer bokumu ye sen demiş.

    evet türkiye bölünmez ama güzel sömürülür.

    dağılın hipneler.

  • her iş çıkışı sonrası, illa bi a101’e uğrar; öyle eve giderim. bugün de perşembe olduğundan uğrayayım dedim. bilgisayar kampanyasını biliyorum ve bana yâr olmayacağını bildiğimden, alma düşüncesine bile girmedim.

    neyse, salına salına yürürken, bizim çengelköy şubesinin depo kapısı, hemen arka taraftadır. şube müdürü, battaniyeye sarılmış iki kutu ile çıktı depodan. şöyle takip ettim çıkışını ve örtüyü açınca hooop iki adet lenovo bilgisayar :)

    şaşırdım mı? tabii ki hayır... sistem böyle maalesef. adalet, hak, görgü, ahlak, erdem... bunları “ucuzluk” markette bekleyip de üzmeyin kendinizi...

    tanım: müşteri alsın diye numunelik gönderilen kampanya ürününü, battaniye ile dükkandan çıkartan müdürlere sahip marketler zinciridir... fazlası var; eksiği yok...

  • sine büyüka: ismail'in* bir sorusu var... maçın bitimine 31 saniye kala attığın üçlük anında neler hissettin?

    hidayet türkoğlu: o pozisyonda, set benim üzerimdeydi. ben kullanacaktım o pozisyonu... hiç tereddütsüz, çıktım attım. iyi ki de sokmuşum, eeeaah...

    >>
    gelsin şimdi commercial:

    iyi ki de sokmuşum eeeaah
    iyi ki de, iyi ki de
    iyi ki de sokmuşum eeeaah

    otuz bir saniye kala
    otuz bir, otuz bir
    otuz bir saniye kala

    o pozisyonda
    iyi ki de sokmuşum eeeaah
    tereddütsüz
    >>

    maçı canlı izleyemedim ama iyi ki de sokmuşsun hedo! teşekkürler 12 dev adam!

  • insanı gerçekten mutlu edebilen ruh hali.
    sene olmuş 2010. tükettiğim 26 yıla bakıyorum da, tükettim kelimesi hüzünlü görünse de mutlu oldum ben. peki nereden çıktı şimdi bunları yazmak? söyleyeyim. bilmiyorum. belki de biliyorum ama itiraf edemiyorum. belki bu satırları benden sonra sen okursun, belki dönüp yüzümde anlamsız bir gülümseme ile ben okurum.

    çocuktum. pek dişimi fırçalamazdım. bir gün dişim ağrıdı. sonra çürük olduğu ortaya çıktı. o diş çekildi. dişçi, o dişin tekrar çıkmayacağını söylese de hayallerimi yıkmadım ben. o dişin hep çıkacağını düşündüm. sonuçta o diş çıkmadı ama çıkacağını düşünürken mutluydum.

    5 liralık loto ile milyonlar kazanmayı hayal ettim hep. 15 milyonda bir ihtimal olduğunu hep biliyordum fakat olmayacak 14,999,999 ihtimali değil olacak 1 ihtimali hayal ettim. 5 liraya bi kaç gün mutluluk ve hayaller satın aldım. ve o 5 lira hiç boşa gitmedi.

    internet siteleri yapmaya başladım. dandik fikirler ve kodlamalarla bir gün facebook kadar büyük ve zengin olacağımı düşündüm. olmadı, olmazdı da zaten. ama hayalini kurmak güzeldi.

    bas gitara başladım, üniversitede konserler verdim. ilk tam şarkımı çaldığım zamanı unutmuyorum. dünyaca ünlü bir gitarist olacağımı düşündüm. arkadaşlarım dışında iyi çaldığımı düşünen çıkmadı. olsun, mutluydum.

    dostoyevski okudum. onun gibi yazabileceğimi düşündüm. oturdum kısa kısa şeyler yazdım. sonra dönüp okuduğumda sıradan bile olamayacak kadar kötü yazdığımı fark ettim. ama mutluydum.

    arabalara hep ilgim vardı. eski bir arabam olmasını ve onu toplamak istedim. bunu başardım. ama başardığım zaman aldığım hazzın onu hayal ederkenki kadar fazla olmadığını fark ettim. arabaların motorları hep bana çok saçma geldi. makine mühendisliği okudum, yeni bir motor tasarlamak istedim. ama okulda sağolsunlar hayalini bile kurdurmadılar. evet belki tasarlayamayacaktım ama hayal edebilirdim.

    zamanda geçmişi gösteren bir makine tasarladım. onunla dünya üzerinde herhangi bir zamana bakabilip gerçekleri görebilecekdim. avukatları oldum olası sevmedim. niye sevmediğimi de anlayamadım da gerçi. makinam sayesinde avukatlara gerek kalmayacaktı. geçmişte ne olduysa oturup izlecektim. acayip mutluydum dünyayı değiştirecektim.

    insan sadece gelecekteki mutluluğunun hayalini kurarken gerçekten mutludur diye bir laf duydum. benim hep boyumdan büyük hayallerim oldu. birçoğunu gerçekleştiremedim. olsun. yine de bir gün bu yazıyı okursan gülümse ve benim mutlu olduğumu düşün. oldum. gerçekten.

  • şöyle bir ufaktan değerlendirelim.

    öncelikle şunu belirteyim, çamura göm, çıkar ve sık. bana mısın demez cayır cayır yakar tüm mermileri. muadili sayılabilecek m16'nın ufacık bir civatası gevşeyince atmazken bu ölüm kusan makina takır takır çalışır.
    dünya genelinde tutulmasının sırrı, basit yapıda ve çok dayanıklı olmasıdır. kullanımı kolay olduğu için, deneyimsiz bir insan bile bu tüfeği rahatça kullanabilir. bundan dolayı hemen hemen tüm terör örgütü mensupları bu tabancayı tercih eder. çok uzağa gitmeye gerek yok, neandertallerden hallice, iq seviyeleri rakamları geçememiş pkk/kck terör örgütü mensubu şempanzelerin ellerinde görürsünüz. bu beyin fakirlerinin bile kullanabileceği basitlikte olduğunu varın siz hesap edin işte. neyse konuya bağlı kalayım. tüfek aynı zamanda bir dakikadan daha kısa sürede parçalarına ayrılabiliyor. tüfeğin bu özelliği, diğer karmaşık yapıda olanlara göre temizlik ve bakımının kolayca yapılmasını sağlıyor. fakat ak-47'nin en çok bilinen ve kendisini ünlü yapan özelliği çok zorlu arazı ve hava şartlarında bile sorunsuz olarak çalışması. az sayıda temel parçanın bir araya getirilmesiyle imal edilen ve orijinal adı kalaşnikov olan bu tüfeğin sürekli olarak taklitleri üretildi. bugüne kadar dünya genelinde yaklaşık 100 milyondan fazla ak-47 üretildiği tahmin ediliyor.

    künyesine bakalım önce.
    1949 yılında sscb'de mihail timofeyeviç kalaşnikov tarafından tasarlanmıştır. 41,4 cm uzunluğunda namluya sahip ve 7,62x39 mm dediğimiz mermiyi atar. atış hızı dakikada 600 mermidir. otomatik ve yarı otomatik şekilde kullanabilirsiniz.

    kapak takımı: preslenmiş çekilten imal edilmiş bu parça, tüfeğin iç mekanizmalarının temiz kalması için gereklidir. silahın tüm çevre koşullarında başarıyla kullanılmasını sağlar.

    mekanizma: ak-47'nin mekanizması çok basit ve etkili bir biçimde tasarlanmıştır. zaten onu da bu kadar ünlü yapan detayda budur. basit. her neyse. bu parçanın ince ucu mekanizma hamilinin içine girer. kafa şeklinde adlandırılan diğer uç ise atım yatağında bulunan boş kovanı dışarı fırlatmak üzere tasarlanmıştır.

    mekanizma hamili ve piston: bu parçanın içinde sürgü ve ana ateşleme yayı bulunur. içinde piston bulunan gaz silindirine sabitlenmiştir.

    ana ateşleme yayı: sürgü hamilinin arka kısmına oturtulmuş bu parça, yivli tırnağı itmek suretiyle oturtulduğu yerden ayrılabiliyor. bu parça söküldükten sonra kapak takımı da yerinden çıkartılabilir.

    süngüler: ak-47 başlangıçta süngü takmak için belirlenmiş özel bir yeri olmadan tasarlandı. süngünün silah için gerekli olduğuna karar verilmesinin ardından süngünün silah için gerekli olduğuna karar verilmesinin ardından süngünün namluya kolayca takılmasını, sabitlenmesini ve gerektiğinde çıkarılmasını sağlayan bir süngü yatağı geliştirildi. sonraki tasarımlarda süngünün, kınının takılmasıyla tel kesici olarak da kullanılmasına imkan veren iyileştirmeler yapıldı. bazı süngü kınları plastikten üretildi. bazı süngüler ise tüfekten ayrı olarak elde de taşınan bir silaha dönüştürüldü.

    gaz silindiri: tüfek ateşlendiği zaman ortaya çıkan gazlar pistonu ve mekanizmayı geriye doğru, ana ateşleme yayına itiyor. fazlalık durumda olan gazlar ise namlunun üzerindeki gaz deliklerinden geçerek tekrar silindirin içine dolar.

    bomba atar yatağı: rusların gp-25 ve polonyalıların pallad modeli 40 mm çağındaki bomba atarları ak-47'nin standart birçok modeline ve akm modeline takılabiliyor. namlu altına takılan bu bomba atarın menzili yaklaşık 400 metre ve bir dakikada sekiz bomba atabiliyor.

    tahliye deliği: tüfek ateşlendiğinde kapalı kalan, ancak mekanizma geriye doğru giderken açılan bu delik, boş kovanın dışarı atılmasını sağlıyor.

    şarjör: kalaşkinov'un alamet-i farikalarından birisi olan şarjör, kısa ve kolayca göze çarpan kıvrımlı bir yapıda. şarjörün kapasitesi 30 mermi. fakat farklı sayıdaki şarjörleri de mevcut. tetik mahfazasının ön tarafındaki yatağa oturuyor ve gerektiğinde burada bulunan basit bir mandal vasıtasıyla kolayca yerinden çıkabiliyor. şarjör değişimini pratikleştiren bir hareket vardı. iki şarjörü bağlayıp, biri bittiğinde çekip direk ters olarak bağlanmış şarjörü takıp, tüfeği kurup ateşlemek. en bilinen örneği abdulgadir masharipov'dur.

    gez: ayarlanabilirdir. çentikler tanjant hesabı ile belirlenmiştir. ateş edilecek mesafeye bağlı olarak 100-800 metre arasında ayarlanabilir.

    son olarak benzer modellerine değineceğim.
    ak-47 başlangıçta bir sovyet tüfeği olmasına rağmen, yerel taklitleri arnavutluk'tan vietnam'a kadar birçok sosyalist ülkede üretildi. basit mekanizması ve kullanım kolaylığı nedeniyle birçok ülke ak-47'yi çoğu zaman yasadığı bir biçimde üretmiştir. böylece israil'in galil'i, finlandiya'nın rk 62/76'sı, hindistan'ın insas'ı ve buna benzer çok sayıda tüfek kalaşnikov ailesinin fahri üyesi durumuna gelmiştir.