hesabın var mı? giriş yap

  • the tick'in bir mizah şaheseri olan karakterlerinin en hatırlanmaya değer olanlarına şöyle değineyim, hem kendime hem okuyana nostalji yaşatayım:

    american maid(amerikan hizmetçisi)
    topuklu ayakkabılarını düşmanlarına acımasızca fırlatarak savaşan ve hizmetçi kılığında ortamlara dahil olan hatun süper kahramandır.

    die fledermaus(pörsümüş fare)
    batman parodisi olan bu karakterin esas amacı suça karşı savaşmak değil, havalı görünmektir. sık sık amerikan hizmetçisi'ne sarkmasının yanında günün büyük bölümünü kahve falan içmek için kafenin tekinde oturarak geçirir.

    sewer urchin(kanalizasyon kestanesi)
    şehrin kanalizasyonlarından sorumlu süper kahramandır. kanalizasyonda yaşayan bu eleman oldukça zengindir ve hatrı sayılır derecede entelektüeldir. pörsümüş fare ile birlikte kafede kahve içen tayfadandır.

    human bullet(mermi adam)
    banliyölerde yaşayan bir süper kahramandır. yardımcısı oğludur ve adamımız mangal yaparken falan şehirde ters giden bir şey olduğunu görürse oğlundan onu ateşlemesini ister. büyük bir top ile kendini olay mahli yönünde fırlattırır. genelde alakasız yerlere düşüp yalan olur.

    baby boomerangutuang(bebek bumerang)
    kene'nin süper kahraman kursunda arthur ile birlikte öğretmen olduğu bölümde karşımıza çıkan bir kahramandır. bu bölümde "kaşık" haykırışını bol bol duyduğumuz kene'nin öğrencilerinden biridir. düşmanlarına oyuncak bebekler atarak saldırır ve bebekleri bumerang gibi kendisine geri döner. karnında taşıdığı bebek patlayıcıdır. ayrıca arthur gibi o da muhasebecidir.

    the big shot
    başlı başına punisher parodisi olan bu karakter ilk ortaya çıktığında silah manyağı bir şiddet aşığıdır. daha sonra terapiye katılan eleman kene'nin kene olduğunu iddia eden başka bir süper kahramanla kapıştığı bölümde ara bulucu ve barış yanlısı bir kardeşimiz olarak karşımıza çıkar.

    caped chameleon(bukalemun)
    renk değiştirme süper gücü sayesinde kamuflaj yeteneğine güvenen süper kahramandır. en büyük zayıflığı ekoseli kumaşa denk geldiğinde renge adapte olamayıp error vermesidir.

    civic minded five(geri zekalı beşli)

    four-legged man(dört bacaklı adam)
    geri zekalı beşli'nin lideridir. dört bacağı vardır, başka olayı yoktur. dört bacağı olması dışında sıradan bir vatandaştır.

    captian mucilage(kaptan tutkal)
    geri zekalı beşli'nin kafasından ve ellerinden yapıştırıcı fırlatan üyesidir.

    the carpeted man(halı adam)
    geri zekalı beşli'nin yere sürtünerek çıkardığı statik elektrik ile savaşan üyesidir fakat giydiği halı kostümünün içinde fazlaca sıcaklayınca fenalaşır.

    feral boy(vahşi çocuk)
    geri zekalı beşli üyesidir. kurtlar tarafından yetiştirilen bir velettir. konuşmayı bilmediğinden havlayarak anlaşmaya çalışır insanlarla. geri zekalı beşli'nin arabasını kullanan kişidir.

    jungle janet
    geri zekalı beşli'nin tek kadın üyesidir. tarzan gibi giyinir. süper gücü yoktur. adam akıllı konuşabilen tek geri zekalı beşli üyesidir.

    éclair
    superhero exchange programı ile belçika'dan gelen ve arthur'la birlikte kötülüğe karşı savaşan hatun. kene de onun yerine belçika'ya gider.

    fishboy(balık çocuk)
    sürekli nemli kalmaya çalışması dışında hiçbir olayı olmayan genç süper kahraman. kolluk takar.

    gesundheit
    kene'nin süper kahraman öğrencilerinden biridir. her şeye alerjisi olduğu için süper hapşırıklarını uçmak için kullanır.

    the living doll
    "küçük adamlarla doluyum" repliğiyle hatırlanan, matruşka gibi içinden bir sürü adam çıkan emekli süper kahramandır.

    sarcastro
    suça karşı sarkazmın muhteşem gücünü kullanarak savaşan efsanevi karakterdir. kene'nin süper kahraman okulu öğrencilerindendir. sarkazm gücünü diğer süper kahramanlara karşı kullanmamayı öğrenmekte güçlük çekmektedir.

    the visual eye
    emekli süper kahramanlardandır ve unutulmaz "gözler yuvalarından fırlasın" repliğinin sahibidir.

    little wooden boy(küçük tahta çocuk)
    (bkz: #16516764)

    _______________________________________________________________________________________________________________

    kötüler

    brainchild(beyin çocuk)
    kafasının tepesindeki bir cam fanusun içinde devasa bir beyni olan, bir bölümde kene'yi iki başlı ve yalnızca lise seviyesinde fransızca konuşabilen bir kuşa çeviren zeka küpüdür. robot köpeğinin kendi üzerine doğru gelen arabaları kovalamak gibi bir alışkanlığı vardır.

    chairface chippendale(iskemle kafa chippendale)
    kafasının yerinde bir iskemle olan ve doğum gününde aya adını yazmaya çalışan kötüler konseyi yetkili abisi.

    thrakkorzog
    bir apartmanda sıradan bir vatandaşla ev kiralamış olan ve dünyayı ele geçirme planları yapan bir uzaylıdır. ev arkadaşı kartondan süt içince çıldırır. kene'yle savaşacağı sırada ev arkadaşı tarafından daire'nin hasar görmemesi için evden kovulur. dili konuşabilir ve sürekli beyin yemekten söz eder.

    the deadly bulb(ölümcül ampul)
    tek ayağının yerinde domuz olan bir adamdır. bunu gizlemek için ampul kostümü giyip kötü adam olmaya karar vermiştir. amacı dikkatleri ayağından çekmektir. kendisine deadly bulb denmesini istese de pek çok insan ona "pigleg" der.

    dinosaur neil(dinozor neil)
    bıyıklı ve devasa bir dinozordur. esasında dinozor kostümü giyen bir paleontolojisttir. ilaçlarını almadığı zaman dev dinozor haline dönüşür.

    el seed
    bitkilere yaptıklarını ödetmek için insanları hedef alan, intikam aşkıyla yanıp tutuşan, ispanyol aksanıyla konuşan bir çiçek. yardımcıları arıdır.

    the evil midnight bomber (geceyarısı bombacısı)
    bir sürü kişiliği olan ve bu kişiliklerinin hepsi birbirinden manyak olan bir elemandır. amaçsızca tuvalete, sokağa falan bomba bırakır.

    the human ton and handy
    bir ton ağırlığında bir herifle el kuklası. herif güçlü ama tam bir geri zekalıyken el kuklası entelektüel anlamda aşmıştır. konuşurken verdiği referansları human ton anlamadığında ona "git azcık kitap oku" şeklinde isyan eder.

    the indigestible man
    süper gücü sindirilememesi olan adam. sindirilemeyen iç çamaşırı da vardır.

    the man eating cow(insan yiyen inek)
    adı dışında olayı olmayan bir inek. the terror'ün kötüler konseyinde büyük saygı görür.

    mr. mental
    insanları hipnotize ederek kontrol eden bir adamdır. bir bölümde, kız arkadaşıyla tartıştığı için dünyayı ele geçirmeyi planladığı muhteşem silahını taksinin arka koltuğunda unutur.

    omnipotus
    gezegenleri yiyen, dünyayı yemeye karar verdiğinde kene tarafından aydan bir ısırık alıp dünya'yı bırakmaya razı edilen dev adam.

    the ottoman empress(osmanlı imparatoriçesi)
    mobilyaları kontrol edebilen bir kadın. çocukluğunda yalnız büyümüştür. hatta 13 yaşına kadar kendisini bir kahve masası zannetmiştir. dünyanın en konforlu sandalyesinde kene tarafından yakalanmıştır.

    stalingrad
    the terror'ün gerçek joseph stalin sandığı için konseyine aldığı ama esasen şekil olsun diye stalin saçı bıyığı bırakan bir öğrencidir.

    the swiss
    isviçre çakısı özellikleriyle donatılmış bir grup ajan.

    terry
    the terror'ün oğludur. babasına yaranmaya çalışır. emekli bir sigorta memurudur.

    zipperneck(fermuar boyun)
    boynunda fermuar olan bir eleman.

  • "bu arabanın bir huyu var, önünde araba görmek istemiyo."

    dayım, 2008

    "arka lastik beni geçmeye çalışıyo"

    dayım, 2010

    (bkz: aman dayı)

  • ilkokulda 4. sınıfa kadar birlikte okuduğum erhan'dır benim için. çocuk belki lazım olur diye kocaman bir el çantasına ne kadar alet-edevat bulursa doldurup okula geliyordu. ihtiyaç duyduğum ne varsa erhan'ın çantasında bulabiliyordum. makas, tornavida, conta, maşa, kerpeten bir düşünüşte aklıma gelenler. kendisiyle bir daha irtibat kuramadım. onunla ilgili aklımda tek bir soru var, kaç yaşına kadar o çantayla gezdiği.

  • arge meselesinde en çok eleştiri getiren yazarlardan biri benim o nedenle birkaç cümle etme ihtiyacı duydum.

    şu kısımlar net anlaşılırsa bence ortadaki sorun çözülecek.

    1) bu araçlar üniversitelere devlet (halk) tarafından sağlanan fonla yapılıyor.
    2) bu araçlar üniversite öğrencilerine tecrübe kazandırmak amacıyla yapılıyor.

    konu bu kadar olduğunda bence hiçbir sorun yok. yapılıyor olmalarından, devlet tarafından destekleniyor olmalarından memnunum.

    ancak eğer bu araçlar haber sitelerinde bahsedildiği gibi üniversite tarafından "yerli elektrikli otomobilin öncüsü 'atakar'" olarak lanse ediliyorsa. bu araçların bir değer olduğu düşünülüyorsa orada duracaksın.

    ben sanmıyorum ki bu projeyi yöneten eğitimci bu araçları bir basamak olarak görsün. öğrencilerinin tecrübe edinmesi dışında bir beklentisi olsun.

    neden sanmıyorum çünkü elektrikli araç konusu artık yeni bir konu değil. paran varsa bugün çıkıp çarşıdan tesla model s'i alıp evine gelebiliyorsun. niyetin gelecekte elektrikli araba üretmekse profesyonel bir ekibe milyonlarca dolar kaynağı ve gerekli zamanı verirsin şu an yaşadığımız çağın teknolojisine uygun bir araç ortaya çıkarırsın.

    daha basit bir örnekle açıklamak gerekirse ampul satıştayken mum ile ortaya çıkıp buradan alır yürürüz demek neyse bu araçlar da odur.

    sen ne yaptın eleştirmek dışında diyen adamlara da şunu söyleyeyim. vergi verdim tüm bu projelerin desteklenmesi için daha ne yapayım. 17 18 anahtarı mı tutayım montaj sırasında.

    tekrar ediyorum bu proje öğrenci projesi olarak güzeldir, alkışlıyorum. umarım devlet bu tarz tecrübe arttırıcı projelere destek olmaya devam eder.

    öte yandan aynı proje türk elektrikli araçların öncüsü falan değildir. buradan teslaya varılmaz.

    üç kuruşa beş köfte olmaz
    dünyayla kapışacaksan yatırımını kaşıkla kepçeyle değil tankerle yapacaksın.

    yani burada bence asıl kabahat üniveristede yahut projede değil. o projeyi gerçek dışı abartarak bizim önümüze koyan medyada. aynı haberi "öğrencilerin başarılı çalışması" diye lanse etsen gurur duyar alkışlarız olur biter.

    öteki aptal yerine koymak oluyor herkesi.
    neyin öncüsü amk, adamlar yapmış bitirmiş satıyor.

  • haluk bilginer'in başrolde oynadığı, toplumsal ve siyasi pek çok olaya göndermeler yapan harika bir yerli dizi. kısa, öz ve oldukça manidar olmuş.

    beğendiğim bir replik:

    ‘’bu burçlar falan var ya astroloji yani, prensip olarak çok saçma bir defa. insanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın. hele geleceğini tahmin etmek, doğum tarihiyle olacak şey değil o. o nasıl olur ancak biliyor musun? doğum yeriyle. insanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım.

    bak, insanın doğum yerine göre kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. sonuçta trablus'ta, peşaver'de ya da angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. eh… toronto'da, oslo'da, tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli. bizim anadolu insanı bunu bilir mesela. onun için de yeni tanıştığı bir kişiye “burcun ne?” diye sormaz. “memleket nere?” diye sorar.

    bir de yükselen burç meselesi var. o da vatandaşlık oluyor, yani hangi ülkenin vatandaşı olduğu. o da önemli. suriye'de doğmuş bir suriyeliyle suriye'de doğmuş bir fransızın kaderi aynı olmuyor tabi. burcum halep ama yükselenim fransız. o zaman iş değişiyor tabi. ya da burcum kongo yükselenim belçika. durum farklı. işte benim burcum da kambura. benim kaderim de kambura. ben eğer bugün buralara geldiysem, sırf kambura'da doğduğum içindir.’’

    cemil, şahsiyet, 6.bölüm

  • kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:

    - abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.

    - olur evladım...

    - bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...

    - hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...

    - benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...

    - hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...