hesabın var mı? giriş yap

  • ben böyle damsız girilmez muhabbetine maruz kaldığımda genelde mekandan uzaklaşıp bir kaç dakika sonra polisi arayıp içeride uyuşturucu kullanıldığını söylüyorum baskın yapıyorlar mıdır bilemem gidip izlemedim

  • koprofaji sanıldığı üzere tamamen patolojik bir olay değildir.

    örneğin tavşanlarda bu olay tamamen fizyolojik olarak gerçekleşir. tavşanlar yumuşak dışkı olarak adlandırılan, %70 su ihtiva eden bir dışkılama olayı gerçekleştirirler. bu dışkının üzeri ince bir mukus tabakasıyla kaplıdır ve bu dışkıyı anüsten çıktığı gibi tekrar yerler. fizyolojik olarak yapılan bu koprofaji çeşitiyle bu dışkıyı tekrar sindirirler ve alınan gıdada sindirilmemiş neredeyse hiçbir şey kalmaz.

    bir de koprofaj böcekler olarak adlandırılan bir böcek türü vardır ki bu böceklerin de doğaya pek çok faydaları vardır. bok böceği olarak adlandırılan bu böcekler doğada bulunan hayvan dışkılarını parçalarlar ve dışkı içinde bulunan parazit yumurta ve larvalarını doğa koşullarına açık bir hale getirirler. bu yolla hem meradaki parazit yükünü azaltırlar, hem karınlarını doyururlar, hem de kendi yumurtalarını bu dışkı parçalarının içine bırakarak onlara korunabilecekleri bir yuva sağlarlar.

    bu iki örnekle boktan bir konu olan koprofaji hakkında bilinmeyen birkaç konuya değinmiş olduk.

  • geçen gün televizyonda yarışma programında bir adam itiraf ediyordu. markette belli bir alışveriş karşılığında bedava sinema bileti veriliyormuş. abimiz 12 tane süt almış ve sinema bileti vermişler. eşiyle sinemaya gitmişler, dönüşte sütleri iade etmiş.

  • şöyle bir diyalogları da olan harika ikili...

    haber = tayland'da bir sirkte 15 metrelik ipte yürüyen fil, görenleri hayrete düşürdü..

    erdem = cenk bey burada bahsedilen ipin uzunluğumu yoksa ipin yerden yüksekliği mi?
    cenk = bence filin uzunluğu
    erdem = anlıyorum... uzun metrajlı fil diyorsunuz

  • köpeğimiz asla tut getir oyununu öğrenemedi. attığımız şeyi yakalıyor ama bize getirmiyor. tam tersine alıp kaçıyor bizim onu kovalamamızı istiyor. "getir!" diyorsun getirmiyor. "gel!" diyorsun attığın topu bırakıp geliyor. biz de "herhalde aptal biraz ondan" diye düşünüyorduk.

    aptal olduğunu düşünmemizin bir diğer sebebi de topunu sürekli tv sehpasının altına kaçırması. sürekli salonda tv sehpasının orada oynuyor ve illa ki bir noktada top sehpanın altına kaçıyor. sonra başlıyor ağlamaya. biz de mecburen her seferinde işimizi bırakıp gidip topu çıkarıp ona geri veriyoruz. ama üzülüyoruz tabi bir yandan "ne kadar aptal köpeğimiz var şunun sehpa altına kaçacağını öğrenemedi" diye.

    bugün fark ettim ki köpek bizle tut getir oynuyo lan. o topu atıyo biz getiriyoruz. bunu da bir tek top sehpa altına kaçtığında yaptığımızdan bilerek hep orada oynuyor. biraz oynar gibi yapıp topu ittiriveriyo sehpa altına. sonra iki üç ağlama sonrası biz getiriyoruz. resmen bizim ona öğretemediğimiz şeyi o bize öğretti. sadece tut getir de öğretmedi bir şey nasıl öğretilir konusunda iyi de bir ders verdi şerefsiz köpek.

    şimdi kendimi baya aptal hissediyorum. adi köpek.