hesabın var mı? giriş yap

  • bayraksız bir ırkçının yapmaya çalıştığı provokasyonu geri püskürten bir cevaptır. bana kalırsa ilber hoca daha sert bi cevap bile verebilirdi. çünkü önderleri apo'nun da m.ali birand röportajında söylediği gibi bu ve bunun gibiler hoş laftan anlamaz.

    tarihi, bayrağı, vatanı bile belli olmayan, meseleye yekten "dünyada türkler kadar geçmişiyle övünen bir ırk yok, türkler kendi söyledikleri yalana kendileri inanıyor" diye giriş yapması zaten ne denli kompleks sahibi bir ırkçı olduğunu gösteriyor.

  • yigit özgür'ün 2012 tarihli bu karikaturunun neredeyse aynisi 140 yil once 1872'de namik kemal'in ibret gazetesi'nde yayımlanmıs.

    https://eksiup.com/p/ib180728dtws adresinden ulasilabilecek olan bu karikaturde sunlar yazıyor:

    kayigin ustunde: "servet-i osmaniye"
    karikaturun sol tarafinda: "kanun-u esasiye'nin ilanindan evvel fıçılarını doldurup milleti aç bırakan mürtekipler"

    ficilar icinde resmedilenler:
    bahriye nâzırı rami paşa : "yedim yedim kaçarken tutuldum"
    zeki paşa: "bunları kandırırım ya!"
    serasker rıza paşa: "acaba bunlar bize kalacak mı?"
    izzet paşa: "avrupa'ya kaçabilsem"
    kabasakal mehmet paşa: "ah hepsi benim olsa"
    selim paşa: "siz çok yiyorsunuz"

    not: 1) karikaturu tolga gerger den aldim ve cevirmedigi yerleri cevirdim.
    2) kayigin ustundeki yaziyi suret-i insaniye diye okumustum ama sagolsun marionette duzeltti: servet-i osmaniye

  • beşiktaş üsküdar motorlarında her hangi bi sıkıntı yok. an itibariyle icindeyim. beşiktaştan alıp altunizade'ye bırakıyorlar..

  • ayrıntılı anlatılmadığı için inanması güç rezalet.

    benim bildiğim rezalet sayfanın yarısını kaplamalı, insan okurken yorulmalı ama yine de okumalı. 3 cümle yazmış rezalet demiş aq yemezler.

  • yılmaz erdoğan andropoz'da anlaşılan.

    gerisi spoiler.

    kendine öyle bir karakter yazmış ki yaşlısı genci herkes aşık oluyor.

    pavyondaki borderline konsomatris aşık oldu buna.

    sonra ders verdiği kızın evindeki 21 yaşındaki hizmetçi kızın bi anda kanı kaynadı buna.

    en son da ders verdiği kızın anası rolündeki selma ergeç buna vuruldu.

    dudağını ısırıyor falan.

    of senaryo zaten sıkıntılı ama yönetmen de yönetememiş.

    yılmaz'ım rambo okan gibi o daracık omuzlarıyla vurduğunu deviriyor boyuna posuna bakmadan.

    testesteron falan alıp biraz kas yapsaydı da hapisteyken çalışmış kas yapmış derdik.

    ulan andropoz sen neler yapıyorsun insana.

  • edit: başlık başıma kalmış, aslen bu baslıktaki hayvanseverleri eleştiren entrylere yanıt vermistim.

    yedigi etin bir kısmını kıyamayıp kediye ve kopege de veren insandır. paylaşmak güzeldir.
    kopek seviyorum diye illa kopegimi yemek mi zorundayım. tabi ki oturup koftemi yiyecegim. her sevdigim seyi yiyecek degilim herhalde... koftemi yiyip, ucundan da kedime kopegime veriyorum daha ne yapayim

    ayrıca o kedi ve kopek de et yiyor.
    insan sevmesine rağmen et yiyen kopeğe laf yok ama.

  • ''halkın devlete yük olmaması gerekiyor.'' demiş.
    devlet bize neden yük oluyor peki? vergiler altında eziliyoruz. araba alırken 2 tane de devlete alıyoruz. nefes almak için para veriyoruz. işimiz ve gelirimiz yok diye zorunlu sağlık sigortasına para veriyoruz. devlet halkına gereken hizmeti sunmakla yükümlü.

    devlet bize yük olmaktan çıksa zaten kimse kendi ağırlığı altında ezilmez.

  • kendi ellerinle çektiğin bir kağnının yol tutuşunu ve hakimiyetini veremiyor kesinlikle. fabrikanın sana biçtiği vites oranlarıyla ömür mü geçer? şöyle ayağını çamura saplayıp araya şanzımandı motordu sokmadan tekerin devrini kendi kas gücünle ayarlamak varken. terlemeden araba kullanmak da neyin nesi? kollarında damar çıkana kadar asılmak, kendini gerçek erkek gibi hissetmek varken parmak uçlarıyla vites başını avuçlamak da ne? o arabayla 10km gittikten sonra aldığın hazzı, içine çektiğin temiz havayı hangi düz vites verebilir?

  • peyami safanın da yarenlik etmiş olduğu neyzen, heccav.

    neyzen tevfik'e içkinin yasaklanmasından sonra bir gün peyami safa üstadı ziyarete gider. odanın bir köşesinde koca şarap fıçısı görünce şu diyalog gelişir:

    ps. bu ne üstad? hani artık içmeyecektin!?
    nt. ne yaparsın evlat içmezsem kuvvetten düşüyorum.
    ps. peki içkinin faydası oluyor mu?
    nt. olmaz olur mu sen ne diyorsun!! bak bu fıçıyı, geldiğinde yerinden oynatamazdım, şimdi tek elimle bile kaldırıyorum.