hesabın var mı? giriş yap

  • saat 01:30 civarlarında balat'ta asayiş polis birimine bağlı bir polis otosunun çevirmiş olduğu taksi şoförüne dayak atması olayıdır.

    taksiyi durduran polis taksiciyi aşağıya indirir, aralarında bir konuşma geçer sonrasında taksici trafik polisi değilsiniz der bu kısmını duydum ben ki taksici haklıydı polisler asayiş birimine bağlılardı. sonrasında üç polisten birisi taksicinin kafasına durup dururken yumruk atar ve tokat atmaya başlar, diğer arkadaşları ayırmaya çalışırken bu polis tekme atmaya devam eder. tam o sırada biz ve bir kaç kişi aşağıya iner ancak sanki mahalle kavgasına yetişirmişcesine başka bir polis aracı gelir. orada olan hiçbir insan müdahale edemez taksici tartaklanarak arabasına bindirilir ve yoluna devam eder. ancak giderken arabasının camını açar ve şu lafı der "teröriste gelince kaçarsınız, bize gelince vurursunuz taksiciyiz ya biz".

    etrafta olan hiçbir insan polislere bir şey diyemez çünkü bunu yapan polisler bence terörist kadar tehlikelidir hiç kimse hatta kanun bile onlardan güçlü değildir. video çekmeyi akıl edemedim ancak sinirden elim ayağım titrerken bunu yapanların plakasını alabildim bununla ne yapabilirim hiç bilmiyorum. ne yapmam gerektiği konusunda yardım edebilecek olan varsa çok mutlu olurum çünkü vicdanım çok sızlıyor.

    edit: temmuz değil ağustos olması gerekiyor, sinirden ne ay kalmış ne başka bir şey.

    edit2: 34a80163 bunu yapan polislerin aracının plakası.

    edit3: ispiyonlamışlar ama kimse kusura bakmasın kafasına göre adam döven, silah çekip vuran polis benim için terörist kadar tehlikelidir. ben genelleme yapmıyorum sadece bunu yapan polisler olduğundan bahsediyorum.

    edit4: ayrıca bu entryi girmemden sonra beni seri eksi oylayan arkadaş, umarım sen veya ailenden biri bir gün o taksicinin durumuna düşmez.

    yıllar sonra gelen edit: çok isterdim gerçekten o polisi bulduk ve gerekeni yaptık demeyi o yüzden söylüyorum.

  • merve oflaz'ı izledikçe guus hiddink'in meşhur sözü aklıma gelen program.

    birisi hiddink'e sormuş; "yıldız oyuncularla çalışmak zor değil mi" diye.

    hiddink cevap vermiş; "yıldız oyuncularla çalışmak hiç zor değildir, zor olan olmadığı halde kendisini yıldız sanan oyuncularla çalışmaktır."

  • türkiye cumhuriyeti'nde yaşayan biri olarak hiçbir türk siyasetçinin veremediği güveni bu adam veriyor.

    yapmacık değil gerçek bir acı var bakışlarında. kınayacak gibi değil; buradan çıkıp bunu yapanların 7 ceddini yok edecek gibi bir bakış var. büyükelçiye söz veriyor gözleriyle. "şehit oldun daha ne istiyosun" demiyor, "moskova'da bir sokağa ismini veririz" demiyor, "bunu yapanlara lanet olsun" demiyor. bunu yapanlara cehennemi, bu dünyada yaşatacağına söz veriyor. gerçek bir dünya liderine yakışır şekilde.

    debe editi : fethi şahin ve sefter taş'ı unutmayacağız. sizi kurtaramadık, mahcubuz çocuklar. bizi affetmeyin.

  • olmuş muhteşem bir filmdir. tarantino’nun bu sefer bol aksiyonlu bir film çekeceğini korkuyla ve üzüntüyle bekliyordum. ama iyi ki öyle olmadı. o yine gerçek sinemayı yaptı. bol yıldızlı durağan bir film çıktı yine. durağan olması marvel sinemasına göre tabii. *

    şu an çoğu kişi izlemediği için spoiler vermeyeceğim. kimse de vermesin. izlemeyenlerin hevesine sıçmayalım.

    edit: film vizyona girdiğine göre birkaç şey söyleyelim;

    insanların bu filme karşı tepkileri oldukça üzücü;
    “ee noldu şimdi?”
    “ben hiçbir şey anlamadım.”
    “film güzel değil ya ne anlatıyo ki?”
    ve benzer tepkileri hayretle dinledik. inanılmazdı. onların beklediği asıl şey şu: “kaslı bir süper kahraman olacak. bazı istenmeyen olaylar olduktan sonra insanları kurtarmaktan vazgeçecek. arkadaşları süper kahramanı ikna etmeye çalışacak. süper kahraman arkadaşlarının kurduğu süper kahraman grubuyla tekrar geri dönecek. süper kahraman grubu sanki kaybedecek gibi olacak ama asıl süper kahraman günü kurtaracak. günün sonunda süper kahraman taş gibi sevgilisiyle öpüşecek.”
    üzgünüz moronsu’lar ama quentin tarantino o tür filmler çekmez.

    --- ‘spoiler’ ---

    araba sahnelerinde brad pitt hiçbir şey yapmadan araba sürüyordu. onun yerine başka sahnelerle oyunculuğunu konuştursaydı çok daha iyi olacaktı. tek beğenmediğim nokta bu. ancak yine de filmin tamamı çok güzeldi.

    tarantino amca’nın tüm filmlerini izlemiş bireylerin yüzünde sebepsiz bir tebessüm göreceksiniz (işte bu yüzden bize ters ters bakmayın).

    sharon tate’nin kendini izlerken gösterdiği tepki eminim ki herkese tanıdık geliyordur. kendi başarını, kendi ürününü izlemek... tarantino bu noktayı çok iyi yansıtmış.

    olay örgüsüne hiçbir katkısı olmayan film seti sahneleri tam bir ustalık eseriydi. tarantino’nun ustalığı ve di caprio’nun 4-5 tane karakteri başarıyla aktarması hiç de kolay bir iş değil. zevkten başınız dönecek, filmi izlemeye gitmeden önce yanınızda peçete getirin.

    savaş karşıtı, sevgi dolu, nefret karşıtı insanları bu filmin sonundaki kanlı sahneyi izletirsek şüphesiz kahkaha atarlar. tıpkı reservoir dogs, death proof, inglourious basterds’teki gibi. bu duyguyu özlemişiz.

    ek: filmin sonu inglourious basterds’ta olduğu gibi değiştirilmiş.

    --- ‘spoiler’ ---

    ve yarısı terkedilmiş sinema salonu şu etkileyici sözlerle yankılandı: “e şimdi ne oldu? ben bir şey anlamadım.

  • hollywood filmlerinden aşina olduğumuz dev boyutta, kartondan bir çektir bu.

    piyango ödülü veya bağış gibi vesilelerle bastırılır. sahibine törenle takdim edilirken basına poz verilir. adına “novelty check” denir.

    peki normal şekil ve boyutta olmayan bu çek hukuken geçerli midir, banka tarafından kabul edilir mi?

    bu sorunun yanıtı kısaca: evet! kulağa şaşırtıcı gelse de, çarşaf boyutundaki bu çek bankada bozdurulabilir! fakat bankalar mırın kırın edip kabul etmeyebilir de. hiç sorun değil, çünkü bunun yanında genellikle bir adet normal, düzgün çek de takdim ediliyor.

    bu çeklerin boyuta göre fiyat tarifesi de var. örneğin şu basımevinin tarifesine göre 36x18 inçlik çek fiyatı 54 dolar, 42x21 çekin fiyatı ise 74 dolar. bu sonuncusu dile kolay tam olarak 106,68x53,34 cm!

    böyle devasa çek düzenlemek acaba ilk kimin aklına geldi diye merak edip araştırdım: naziler!
    1936 yılında joseph goebbels‘e dev bir çek takdim edilmesi tarihi olarak belgelenen ilk örnek. şu linkte o anın fotoğrafı da mevcut.

    dev banka çeklerinin geçerli olup olmadığı hakkında youtube’da videolar var. şu videoda, mevzuata da atıfla epey aydınlatıcı bilgiler veriliyor. örneğin, “alıcı, verici, meblağ gibi bilgiler açık ise, hangi yüzeye yazılırsa yazılsın, çek geçerlidir. bu yüzey bir peçete bile olabilir!” diyor. yani, abd’de üzerine çek yazılmış imzalı bir pipo ile bankaya gidip “bu bir pipo değildir“ derseniz, haklı olabilirsiniz.

    ancak evde denemeyiniz, bizim mevzuatımızda böyle birşey yok (bkz: 5941 sayılı kanun).

  • yurt dışındakiler reklama, yurt içindekiler rakının fiyatına ağlıyor.

    reklamı seyrederken bile cebimden 20tl vergi çıktı

  • hakkında bu kadar az entry girilmesine şaşırdığım başlık.

    başlık sahibi arkadaşa teşekkür ederim ama fanboy olarak ben bile apple maps daha iyidir demiyorum yahu.

    evet bazı ufak tefek şeylerde iyi işler çıkartıyor ama genel olarak en iyisi demek en azından bugün için abesle iştigal etmektir.

    istanbul için konuşmak gerekirse açık ara yandex.navigator en iyisi

    adres arama, yol tarifi, hız sınırı, eds bilgisi, trafik bilgisi, çevrimdışı harita özelliği sunması, 3d modelleme, yol tarifinde yolda seyir halinde iken yolda gördüğümüz tabelalara göre yönlendirme yapması ve aklıma gelmeyen bir çok özelliği ile yandex gerçekten çok çok önde.

    google maps navigasyon olarak benim ikinci sıramda. uygulamanın çok karmaşık bir arayüzü var. bu uygulama esasen bir navigasyon olsa da aslında google'ın reklam kaynağı olduğu için harita reklam kaynıyor. siteleri bile otel zannediyor o derece. trafik bilgisi tutarlı, alternatif yol iyi ama bunları çok kötü bir arayüzle yaptığı için insanın eli gitmiyor. uydu görüntüsünün çamur olması da cabası.

    street view ve rehber özelliği ise rakipsiz. sırf bu sebepten dolayı telefonumdan asla silmiyorum.

    apple maps ise sadece apple telefonlarda çalışıyor olsa da arayüz olarak derli toplu. trafik bilgisi çok zayıf daha doğrusu neredeyse hiç göstermiyor ama nasıl doğru tahmin ediyor ben de bilmiyorum. yol tarifleri ise şöyle sorunlu örneğin yandex ve google, bağcılar esenler bakırköy yazarken apple maps k12 karabayır çıkışı gibi şeyler yazıyor. en önemli artısı navigasyonu başlat ekranı kilitle dönüşlerde açılıp sonra ekranı kapatır diyelim ki istanbul'dan bursa'ya gidiyorsun 98 km düz gideceksin navigasyon kilit ekrana geçer 10 km kala otomatik açılır ekran. arka planda hepsi çalışıyor ama kilit ekrana görüntüyü bir tek apple veriyor.

    sonuç olarak ben en iyisinin apple maps olmasını istesem de maalesef sıralamam

    1 - yandex
    2- google
    3- apple

    not: ben üç navigasyonu da sessiz konumda kullanıyorum bu nedenle değerlendirmemi buna göre yapıyorum.

  • ben 5 yaşındayken, ingilizceden hiç anlamayan ve habire ingilizce dersinden çakan benden epey büyük komşu çocuğunu, eni vici vokke tadında uydurmasyon şarkılar söyleyerek delirtmem..

    bütün dünya ingilizce konuşuyoruz da bi o konuşamıyo sanıyodu mal..

  • 4 saatten uzun süren yolculuklarda başıma gelen olay. uyuyamadığım için önce bi belden aşağısı öne kayıyor, sonra eller kucakta birleşiyor, kafa yana kayıyor derken bi de gece yolculuğuysa yıldızlara dalıyorum; ulan kainata bak amma çok yıldız var düşünüyorum bildiğin. şöyle bi 200-250 saat devam etsek yemin ediyorum tanrı parçacığı yaparım otobüsteki alet edevatla. valla yaparım.