hesabın var mı? giriş yap

  • bi ev arkadaşım vardı, yaklaşık iki yıl arabasızdı ve bunu sürekli dile getiriyordu. araba olsa var ya garıların amuna goyacaz diye. ailesinin durumu iyidi, iki sene sonra bi geldi pejo 406 altında. eleman sonra bi değişti, upgrade oldu yani. haftasonları, olm arabada kızlar var, in evden diye mesajlar gelmeye başladı. at, avrat, silah yerini araba, avrat, kredi kartına bıraktı. o özgüven patlamasına canlı canlı tanık oldum anlayacağınız. ben mi? ben hem arabasız hem de kelim, bu ikisi bir araya geldi mi belasındır bu ülkede :))

  • öncelikle ilk defa başlık açıyorum.amacım isim vererek birilerini karalamak değil, amacım yargı sistemindeki boşluğa dikkat çekip herkesin böyle konularda dikkatli olmasını sağlamak.
    konuya gelirsek.abim eşi ile hastaneye gidiyor,doktor eşine ilaç yazıyor.ilacı almak için evine en yakın eczaneye gidiyor, eczacı ilacı kısa süre önce aldığını ve bu yüzden veremeyeceğini söylüyor.abim ilacın kendisi tarafından alınmadığını söylüyor ve e nabızdan ilacın alındığı eczaneyi buluyor.abim durumu öğrenmek için o eczaneye gidiyor.eczanede çalışanlara anlatıyor durumu.çalışanlar ise eczane sahibinin olmadığını söylüyor ve abim eczaneden ayrılıyor.
    abim daha sonra öğreniyor ki kendi aile hekimi o eczacının abisiymiş.yani doktor abi ilaç yazıyor kardeş eczacıda o ilacı alıp sgk dan para alıyor.abim bunu öğrenince sgk'ya ve cimer'e şikâyette bulunuyor.eczacı ise şikâyet edildiğini öğrenince gidip abim hakkında dava açıyor.güya abim onlara hakaret edip tehdit etmiş.iki tanede yalancı şahit bulmuş.biri babası biri de çalışanı.tabi kamera kayıtlarını da silmiş, silmese zaten yalan söyledikleri anlaşılacak.
    savcı arkadaşa sordum ne sonuç çıkar diye, abin kesin ceza alır diyor, çünkü tanık varmış.bu arada tanık olan babası da emekli imammış!
    anlatmak istediğim asıl mesele yargıda akraba tanık ile ilgili herhangi bir ayrım, istisna yokmuş.yani yanına babanı kardeşini alıp istediğin kişiye iftira atabiliyor ve ceza almasını sağlıyorsun.

    edt: doktor, abimin aile hekimi.dava dosyalarının görüntüleri bende mevcut, hukuki olarak başıma iş gelmeyecekse paylaşabilirim.

    edt: destek veren tüm yazar arkadaşlara çok teşekkür ederim.
    bir yazar arkadaş da demişki "bu işten para kazanmak için en az 30 hastaya ilaç yazmak lazım." diye.evet arkadaşlar sadece yengemin adına beş defa ilaç yazılmış ve o aile hekimine bağlı olan diğer akrabalarıma da ilaç yazılmış.mesele şu ki urfa'nın kenar mahallesinden bahsediyoruz.yani urfa olduğu yetmiyor bi de kenar mahallesi.kimse e nabız kullanmıyor okuma yazma oranın bile çok düşük olduğu bir mahalle.

    edt: sanırım şu şekilde özetlemek daha doğru olacak. doktor eczaneye hangi ilaç lazım ise hastanın t.c sini girip, hasta aile hekimine gitmiş gibi ilaç yazıyor.yengeme de tesadüfen başka bir hastanede aynı ilaç yazılmış ve bu sayede durumu öğrendik.yani hasta aslında aile hekimine hiç gitmediği halde adına ilaç yazılmış oluyor.
    edt: bazı arkadaşlar hala anlamakta zorlanıyor.sanırım biraz karışık anlattım.kısacası yengem ve başkaları aile hekimine hiç gitmediği halde doktor gıyaben onların adına ilaç yazmış ve eczacı kardeşi de o ilaçları almış gibi göstermiş.

  • geçen ay karım iş arkadaşlarıyla kadıköyde bir restauranda yemek yiycek, akşam saat 7'de de ben gelip arabayla alıcam. neyse trafik mrafik derken geç kalıyorum. karıma da telefon ettim sen de yola doğru yürü ara sokaklarda uğraşmayalım diye. neyse saat 7 buçuğa yaklaşırken gelebildim. baktım hanım hızlı hızlı yürüyor noluyo diye bakarken baktım 3 kişilik it sürüsü bizim hanıma bakıp bakıp gülüyor bişeyler konuşuyo, en sonunda biri ıslık çaldı, birisi vay yavrum modunda laflar atıyo. nevrim döndü ne oluyo lan diye üstlerine koşarken bunlar kaçmaya başladı. 1.90 boyunda kaslı maslı adamım tırstılar büyük ihtimalle.

    şimdi soru şu ben orda olmasaydım ne olacaktı? bütün kadınların başına koruma mı dikicez başlarına bişey gelmesin diye. daha önce sözlükte defaatle söylemişimdir. bi müddet kadın hakları konusunda çalıştım. mağdurelerin ağzından öyle hikayeler duydum ki mesleği bırakma noktasına geldim. bazı geceler uykum kaçar hala. taciz tecavüz ayrı, şiddet ayrı. burnu kesilmiş üzerinde kızgın demir izi olan kadınlar. siz bunları tahayyül edebiliyo musunuz?

    hala gelmiş "hikaye, kezbanlar ilgi çekmek için yapiyur" diyen adamlar var yahu. ha şu var tecavüz iftirası atan kadın da çok gördüm. ama onların konuşmasından dahi ayırt edebiliyosunuz. tecavüze uğramış kadınların ses tonundan, olayı anlatırken girdikleri ruh halinden dahi anlayabiliyosunuz.

  • "bentley içinde simit" ve "ferrari içinde nargile" fotoğrafları ile türk zengini'ni özetleyen fotoğraflardır.

  • 10 ay neden bekleyeceğiz ki, merkez bankası hemen çalışmaya başlarsa 15 milyar tl'yi 3- 4 gün içinde basar. 15 milyara lufthansa'yı aldıktan sonra 150 milyar bastırır gider boeing'i de alırız. matbaa bizim değil mi, basar basar tüm dünyayı satın alırız amk.

  • üzerinize çığ düşerse:

    serbest stilde yüzme hareketi ile karın üzerinde kalmak için mücadele edin. eğer kara gömülmüşseniz, kurtulmak için en iyi şansınız, birinin sizi görmüş olmasıdır.

    çığ sırasında düşen kar, sıkı bir kartopu gibidir. kazarak dışarı çıkmanız çok zordur. eğer sadece kısmen gömülmüşseniz, ellerinizle kazarak ya da kara tekme atarak dışarı çıkabilirsiniz.

    kayak bastonunuz hala elinizde duruyorsa, bir açıklık görene ya da hissedene kadar çeşitli yönlerde kara saplayın, sonra bu yönde kazmaya başlayın. eğer yapabilirseniz, çevrenizde küçükbir çukur kazın ve içine girin.

    tükürün, tükürüğünüz aşağı doğru akacak ve size yukarısının hangi yönde olduğu hakkında bir fikir verecektir. yukarı doğru çabucak kazarak çıkmaya çalışın.

  • edit: söylenenlere göre iş başkaymış. ilke'nin sevgilisi san francisco'daki hult business school'da olduğu için san francisco'ya gitmeye çalışıyormuş ilke. fonlanan ilke'nin eğitimi değil de başka bir şey sanırım:) bu bilgi şimdilik teyide muhtaç tabii.

    başlık sahibi kaçmış. ama herkes bilir ki bir kere internete konan şey asla yok olmaz. özetle arkadaşının sivas üniversitesi'nin amerika şubesine gidebilmesi için para toplamaya çalışıyordu. ekran görüntüsü görsel.

    dilencilik sayfası da şöyle bir şey görsel

    ne qs top universities ne de times higher education world university rankings'e girmeyi başarabilmiş, amerika'daki üniversiteler arasında da ilk 500'e ancak girebilmiş san francisco state university de yapılacak bir yüksek lisans için yapılan online dilencilik.

    bakın tekrar söylüyorum dünya çapında yapılmış sıralamalarda adı bile geçmiyor, listeye bile girememiş. amerika içinde yapılmış sıralamada da 401-500'üncü dilimine girebilmiş bir okul. aşağıdaki linkten bakabilirsiniz. derecenin us college rankings yani sadece abd üniversiteleri sıralaması olduğuna dikkat. türkiye'de bundan daha iyi en az on üniversite vardır.

    https://www.timeshighereducation.com/…te-university

    bu üniversiteler şu şekilde çalışır: başvuran ve aptal olmayan herkesin parasını verip yüksek linsans yapmasına izin verirler ki finansman sağlansın ve çark dönsün. amerikanın en iyi 500 üniversitesinden birine finansman sağlamak isteyenler burs verebilir.

    bu yöntem gerçekten güzel çalışıyor. abd'nin aksaray üniversitesi seviyesindeki yerlerden kabul alıp sonra insanların eğitim konusundaki hassasiyetlerini suistimal ederek para topluyorlar. alırsın kabulünü harvard'dan, stanford'dan sonra göğsünü gere gere bağış istersin ama sen gidip nişantaşı üniversitesi'nin abd şubesinden kabul alıp para topluyorsan bu dilenciliktir. hatta taahhüt ediyorum bu kız times higher education world university rankings'te ilk 50'ye girmiş bir üniversite'den kabul alsın ben de 500tl bağışta bulunacağım, hak etmiştir çünkü. ama bu haliyle olmaz.

    aşağıya ayrıca bursiyerimizin kalbi kadar temiz araştırma geçmişi sayfasını da bırakayım:)

    https://www.researchgate.net/…file/ilke-bayazitli-2

    gerçekten bıktım bu dilencilerden. bunlar yüzünden gerçekten başarılı ve hak eden arkadaşlarım çalışmaları için burs bulmakta zorlanıyor. bundan sonra gördüğümü böyle yerin dibine sokacağım. duyun sesimi ey vakıflar, dernekler! bu istismarcılara para kaptırmayın. hitay vakfı diye bir vakıf 3000tl bağışlamış görünüyor mesela. gerçekten faydalı yerlerde kullanılabilecek 3000tl potansiyel boşa gitti resmen. yazık.

  • (bkz: köpek)

    evet, bildiğin köpek. tek suçu parkta tasmasız bir şekilde dolaşırken kavga eden iki travestiye yanaşması.

    (bkz: bank)

    parklarda oturduğumuz banklardan, ama en ağırlarından. iki kişi yüklenip fırlatmışlardı hasımlarına.

    lan, yazdıklarıma baktım da boş zamanlarımda parkta oturup kavga izliyorum galiba.

  • eşin babası.

    benim gibi şanslıysanız eğer, bazısı sizi tanıdığı günden itibaren artık sizin de babanızdır, eşinizden boşansanız da babanızdır, sizi evladı beller.

    dün gece kadıköy'de çok uzun süre taksi beklediğim için eve epey geç geldiğimi duyunca kızdı bana. "telefon ne işe yarıyor, kapıda araba var o ne işe yarıyor, ben evde ne işe yarıyorum seni gece iki adım yerden gelip almayacaksam, sokaklarda taksi bekliyorsun" diye surat astı bana. oğlunun dört sene önce boşandığı, 40 yaşında, kazık kadar kadınım ben. ama benim medeni halimin ve yaşımın önemi yok. o sağ olduğu sürece ben onun kol kanat gereceği, müşkül durumdan kurtaracağı evladıyım. ha ben gece ikide 70 yaşında adamı arayıp "baba beni gelip al" demem elbet, ama arasam alacak olduğunu bilmek yeter de artar zaten.

    babacanlık başka bir şey, kan bağıyla filan da zerre alakası yok.