hesabın var mı? giriş yap

  • milli piyango yilbasi haric donemlerde 5 tllik ceyrek bilet ve 600000 bilet ustunden oynanir.

    ortalama 7,5 tl desek maksimum 4-4.5 milyona tum biletler alinir. 10 gunde 1 cekilis olur yil boyu.

    yilbasi ikramiyesi bana ciksa yapacagim sey onumudeki hafta tum biletleri almak olur. boylece buyuk ikramiye olan 2 milyon tl yine bana cikacaktir, sonraki yaklasik 45-46 haftada da tum biletleri alirim. yil boyu her ay 6 milyon tlye yakin milli piyango sabit gelirim olur. (ki paranın 5de biri doğrudan amorti olarak geri dönecek ve ufak odullerle beraber gelir cok daha buyuk boyutta ama neyse)

    2016 yilbasinda da 1 yıl boyunca elde ettiğim tüm servetimi gömerek varolan tum biletleri alirim. (bi kaynakta 3 milyon bilet basildigini okudum. 50 tl ortalama alsan en fazla 150milyon eder. )

    boylece 2016 buyuk ikramiyesi de benim olur. boyle boyle milli piyango idaresini komple satin alirim 5-10 yil icinde.

    2025 cekilisinde herkese amorti dagitip milli piyango idaresini kapatirim.

  • o kadar şey oldu sokağa çıkmadılar bunun için mi çıkacaklar züktürüp otursunlar evde covid var yüzyüze eğitim yok size nah peyker!

  • durum güncellemesi sahibi esra

    "merhametsiz erkek, kuyruksuz kediye benzer.."

    altındaki yorumlar:
    erdem : kuyruksuz kedi, tuzsuz çekirdeğe benzer.
    emre : tuzsuz çekirdek, mürekkepsiz mürekkep balığına benzer
    halil : mürekkepsiz mürekkep balığı, karınca yemeyen karıncayiyen-e benzer
    erdem : karınca yemeyen karınca yiyen, patlıcansız karnıyarığa benzer
    emre : patlıcansız karnıyarık, tekerleksiz bisiklete benzer
    halil : tekerleksiz bisiklet,kanatsız kuşa benzer
    emre : kanatsız kuş, kafeinsiz kahveye benzer
    erdem : kafeinsiz kahve, pirinçsiz pirinç pilavına benzer
    emre : pirinçsiz pirinç pilavı, kurşunlu kurşunsuz benzine benzer.
    erdem : kurşunlu kurşunsuz benzin, çekirdekli çekirdeksiz yeşil zeytine benzer
    emre : çekirdekli çekirdeksiz yeşil zeytin, katı sıvı sabuna benzer
    erdem : katı sıvı sabun, merhametsiz erkeğe benzer
    emre : merhametsiz erkek, kuyruksuz kediye benzer
    esra : allahım benim nası arkdaşlarım var ne yaratıcı ne üretken maşallaahh :))
    emre : kaç la kaç sahibi geldi

  • tabir-i caise kendi ayagina sikan filmleri ekledim.

    -kliseleri yerle bir eden
    -hollywood mutfaginin icinden tum pislikleri gosteren
    -sektoru kendi icinden elestiren
    -yapmasi cesaret gerektiren
    -gise basarisi gibi derdi olmayan underated
    -medya, sinema ve sektor elestirisi iceren

    filmleri sectim. listeden ziyade benzer turde filmleri siralamaya calistim.
    not: fight club cogumuz icin sorgulatan bir film olmustur.

    --- spoiler ---

    oncu filmlerden biri suphesiz ki network filmidir. tanri modunda kanal sahibini once ses, sonra goruntu olarak varligini kavrariz. dunyanin, sokaklarin suca karsi ilgisizligi uzerinden bir uyanis bekler spiker. istemese bile o da reyting aracidir ve kanali elestirmedigi surece televizyonu, medyayi, duyarsiz insanlari elestirebilir. zeitgeist´ te de karsimiza cikan tirad´i izleyiniz. barton fink filmi de benzer sekilde hollywood`u elestiren basarili bir kara filmdir. yazarin uretim zorluklari, mantiksiz estetik ozurlu yapimcilar sembollik bir dille anlatilir. cehennemi animsatan otel odasi, fasist bir generale donusen yapimci bir film bu kadar kolay ortaya cikmamali elestirisi yaptirir. uretimin imkansiz oldugu kisa sureler, piyasa icin sacma sapan film senaryolari ile basarili bir filmdir. yaratıcı bir insanın kendisini nasıl zorlayıp da bir eser vermeye çalışırken alıcı kişininse aksine ne kadar sığ şeylerden hoşlanabileceği görüşü resmen sinematik olarak gösterilmiştir. sanat eseri tadında müthiş bir film...the player de hollywood´u tekinsiz bir banliyo ortamiyla izleyiciye sunar. bir cinayet, senaristin ´yildiz yok´´mutlu son yok´ sartlarina ragmen nasil klise hale getirildigini goruyoruz. sunset blv. filminde eski bir yildizin psikolojisini nasil yiprattigini goruruz. kacinilmaz silah goruluyorsa patlar dusturu isler. cinayet, dedektifler ve femme fatale ile basarili bir film-noirdir.

    wag the dog ise beyaz saray skandalini ortmek icin medyanin nasil kullanildigini gozler onune seriyor. 50 yil oncesinde bile aptal kutusunda insana sunulanlarin nasil kitleler tarafindan sorgusuz sualsiz kabul edildigini goruyoruz. quiz show ise gunumuzde de gordugumuz bilgi yarismaklarinda donen entrikalari gozler onune seriyor. seyircinin gormek istedigi yarismaci tipi, hayallerini susleyen belki de kendiyle ozlestirdigi yarismaciya olan bagimliligi goruyoruz o kadar ki itiraflara bile inamakta zorlanan gozu boyanan bir kitle soz konusu. they shoot horses don't they filminde sektor bitmek bilmeyen bir dans pistiyle aktariliyor. odul icin olumune dans eden insanlar, sinir bozan bir atmosfer. mad city paparazilerin reyting ugruna feda ettigi bir insanin hayati uzerinden bir ozelestiri yapiyor. olay gercek ama skandallar her zaman daha cok sattigi icin benzer gercek olaylar hala yasaniyor. artist ise nostalji sevgisini one cikartip duygu somurusu ile oskara kosan bir film. artik cogu film bu yontemi kullaniyor. klasik muzige saygi, caz muzige saygi ya da eski yontemlere saygi sanat olurken 80´lere duyulan ozlem retro aski olarak populer kulturun bir yansimasi olarak goruluyor. fotoğraf makinesi bulunduktan sonra ressamlar artık hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını savunmuşlardı, sonrasında ise siyah beyaz sessiz filmler çıktı zamanla sinemada aynı duygusal yaklaşımlar başladı (hatta picasso'nun kübik resimleri sinema sahnesi gibi tuvalde de üç boyutlu görünümün sergilenebileceği inancını taşır, yani bir bakıma sinemaya eleştiri içerir) . gelişimi kabul ediyorsanız değişimi de kabul etmek zorundasınız. filmde beğenmediğim nokta artistin yaşamına fazla odaklanılıp, onun gibi düşünüp yeninin yıkıcılığından dem vurulmasıydı. (gerçi yer yer inatçılığını da eleştirmişler ya) ilk tekerleği yapıp gelişime olanak sağlıyorsanız bir öncekini yerini bir sonrakinin gelmesini de sindirmeniz gerekmektedir. yani kisacasi bu ikiyuzlulugu oskar alarak elstiren ir film. tabi benim filmde gormek istedigim bu. tiaknmisligi teknolojiye baglayip ihtiyarlar gibi sizlanan bu tur yapimlarin yaninda gorsel efektelerin sonuna kadar kullanildigi filmler 1 sene sonra 13 dalda oskar alabilir.
    truman show panoptik yarismalarin dogasina bir gonderme truman sendromundan hareketle truman ile beraber buyuyen bir neslin kurtulustan sonra "ben simdi ne izleyecegim ?" sorusu manidardir. kuvette bile izlenilen truman aslinda izleyicilerin kendi yansimasidir. truman´in sozleri hayallerini susler ama onlar da sudan korkarak acilamazlar. televizyon onlar icin oksijen kadar hayatiyken yonetmen herkes icin tanri modundadir. synecdoche, new york simulasyon bir dunyada film icinde film olarak ilerler. oyuncular ve gercekler ic icedir sehir bile bir setten ibarettir. simone ayni sekilde sanal bir yildizin insani nasil yaniltigini goruruz. yansima birer gercek olarak kabul gorur. 39.90 de benzer olarak her seyin satilik oldugunu savunur. olurken gordugumuz mutlu son bile bilincaltimiza yansiyan bir tabela goruntusunden fazlasi degildir. amerikan ruyasini fransiz ezgileriyle sunulurken deneysel bir filmdir.
    natural born killers ve nightcrawler halkin siddete olan bagini gozler onune serer. seri katiller, vahset goruntuleri parmak arasindan izledigimiz yasakli ama cekici goruntulerdir. bu sahneleri sunan ve onlari ceken arasindaki iliskileri goruruz bu iki filmde.
    the insider yasakli ama en cok satan, uyari yazilarina ragmen vazgecilmez reklam urunu olan sigara hakkinda gercekleri yansitir.
    100 numarali adam en sevdigim kemal sunal filmlerindendir. sadece televizyona cikip herkesin duzenbazligini anlattigi sahne bile ikiyuzluluge gulen ama aldiklari urun bozuk cikinca kizan kitleye bir elestiri icerir. halk kahramanini cikartan onu dibe vurduran da izleyicidir. kolay kandirilir ama asla kendisine ozelestri getiremez teyzenin politikacilari kastederek ben sizin evladinizim diyen kim varsa kazik atti demesi aslinda ozelestiri icerir. yonetenleri, evimize giren urunu bile kendinden diye secen halk aslinda bakkal, kasap tarafindan surekli kandirilir ve bu bir dongu icerir. bu zorbalari yaratan zaten kendileri olmustur.
    bonus: black mirror

    --- spoiler ---
    unuttuğum varsa eklerseniz sevinirim

  • 20 tl. yarın 15 i maaş günü gece 2 de yatacak iftar için 4 tl param kaldı onada makarna alıp onu yapıp yiyeceğim. 20 liram olsa hd ye gidip güzel bi iskender yapardım. yarına hiçbir maddi sıkıntım kalmayacak.

    edit : çok sayıda yemek ısmarlama teklifi hatta iban ver para yollayım teklifi geldi. gönlü zengin bütün arkadaşlara teşekkür ederim ama bi kamu kurumunda memurum ihtiyacım yok başlığı görünce yazasım geldi sadece. geçici bi maddi krizdeyim ay sonu tüm memurlara olabilir. bugün bol ketçaplı bi makarna yiyecem ama söz yarın iskender yiyecem :) siz ne iyi insanlarsınız valla çok teşekkür ederim.

    edit 2 : oha lan kargo geldi az önce sevgilim dün kek yapıp yollamış makarnanın üstüne birde tatlım oldu :)