hesabın var mı? giriş yap

  • tüm ısrarlara, baskılara, dayatmalara rağmen banyo yapmayı reddedip koğuşu tek başına ahır gibi kokutan "arkadaş"ı elbirliğiyle soyup, kafasından aşağı sıvı sabun döktükten sonra araba yıkar gibi hortum ve fırçayla yıkamak.

    yaz sıcağında iyi gelmiş olacak ki, bi on gün sonra gelip "beni tekrar öyle yıkasanıza" demişti ayının evladı.

  • bir kız arkadaşın sevgilisiyle arasında sorunlar vardır. adam, kızı konuşmak için eve çağırır. kız, barışma umuduyla güle oynaya gider, giderken yolda beni arar ''ay barışıcaz galiba'' diye... saatler sonra kız tekrar arar, ağlamaktan zor konuşuyordur. adam kızı eve kapatıp saaatlerce dövmüş, hakaret etmiştir. kızın tüm vücudu çürük içinde, boğazının sıkılmasından sesi kısık çıkmakta, kulağından kan gelmektedir... ailesi çok kapalı olduğundan, erkek arkadaşı olma ihtimalini bile kaldıramayacağından (öyle söylüyor) ailesine hiçbir şey anlatamamaktadır... hastaneye gidip darp raporu almaktan da korkmaktadır çünkü adam sürekli arayıp ''evden dışarı adım atmak yok. ağrıyorsa bir yerlerin buz koy. beni oraya getirme'' diye tehdit etmektedir. adamın asker olması, kızın savcılığa yapacağı şikayetin çocuğun tutuklanmasını sağlamayacağını bilmesi ve yardım isteyecek bir ailesinin olmaması işleri daha da zor hale getirmektedir... tarih 25 mart 2013 ve ülkede kadınları psikopat erkeklerden koruyabilecek bir merci hala yok... tarih 25 mart 2013 ve ülkede muhafazakar aile adı altında kızlarını böylelerinin vicdanlarına terk eden aileler var... bugün tarih 25 mart 2013 ve daha söyleyecek hiçbir şey yok!

    edit: bir çözüm bulundu gibi. iyi insanlar sağolsunlar. her karanlıkta bir aydınlık nokta varmış...
    bu sözlük her derde deva.
    edit 2: çözümü merak edenler olmuş. yazmak lazım. olur da benzer durumlar yaşanır falan... memurun amiri, müdürü, özel sektör çalışanının patronu varsa, askerin de üst rütbelisi var. çözüm o.

  • adamlar gittikçe abartmaya basladı..

    geçenlerde yazdığım bir mailin içinde "ekledim" kelimesi geçiyordu. send tusuna bastım ve karşıma bir uyarı çıktı;

    "merhaba ....
    yazdığınız mailin içince -ekledim- kelimesi geçiyodu ama siz bir dosya eklemediniz.
    herhangi bir dosya eklemek ister misiniz?"

    yahu kendimden şüphe ettim, nasıl bir uyarı, nasıl bir algılama katsayısı..

  • kadın-erkek ilişkilerine dair kafamda son zamanlarda bir soru işareti var. kadınlar neden ilişkide bekleyen taraf oluyor? sürpriz bekler, hediye bekler, ilgi bekler vs. erkek ne kadar verirse versin hep "az yapıyor" oluyorken kadın 1-2 kez yapsa "çok sürprizli" olabiliyor. bunun mantığını bilen, anlayan beri gelsin.

  • çok üzülüyorum ben bu adama. yok yok, gülüyorum.

    kendisi, padişah avcı mehmet zamanında sadece " 4 saat " süre ile sadrazam kalarak adını türk ve dünya tarihine altın harflerle yazdırmış bir kişidir.

    adam sözlük tabiriyle tam bir trol.

    arnavut kökenli ve enderun'da yetişmiş bir devşirme olan mustafa paşa'nın zurnazen lakabı ilk görev yeri olan mehterhânedeki zurnacılığından gelir.
    lâkin gerek zekâsı gerekse yalakalıkları ile hızlı bir şekilde yükselmeye başlar ve rumeli beylerbeyi olur.
    bu görevinde iken bir girit seferi hazırlığına girişir osmanlı devleti ve zurnazen'e asker toplaması için emir gelir. denileni yapar yapmasına zurnazen ama ordunun başında bulunan serdar deli hüseyin paşa ile bir türlü anlaşamazlar. bunun üzerine " deli hüseyin, küffâr ile anlaşmıştır. katli vaciptir! " diye yeniçerilerin arasında dedikodu yayar.
    yeniçeri zaten bahane aramaktadır isyan etmek için. gecesine basarlar hüseyin paşa'nın sarayını ama durmazlar. her yeri ateşe verirler.
    bunun üzerine zurnazen mustafa, onca dil döker ve kendi başlattığı yangını kendi söndürür.
    fakat görevinden azledilir. çok geçmeden yeniçerilerin baskısıyla başdefterdar yapılır ama bu sıra dönemin sadrazamı melek ahmed paşa'yı yeren, padişahı öven şiirler yazar ve sadrazam olmak istediğini açık açık söyler. bu ortaya çıkınca da melek ahmed paşa, onu görevinden alır.

    lâkin yeniçeri tekrar baskı yapınca tekrar göreve iade edilir. bu sürede kendisi sadrazam olma hayali kuradursun iki sadrazam değişir.
    sadrazam derviş paşa, zurnazen'in huyunu bildiği için onun tâ romanya'nın batısında görevlendirilmesini sağlar.

    ama zurnazen pes etmez. ne yapar ne eder ve osmanlı'nın yeni kaptan-ı deryası olur ama aynı zamanda ezeli düşmanı deli hüseyin paşa da osmanlı'nın yeni sadrazamı ilan edilir.
    bunun üzerine zurnazen, hemen yeniçeri ocağına gider ve verir fitneyi. öyle ki meşhur çınar vakası onun fitnesiyle başlar.

    padişah, bu isyan başlayınca daha sadrazam ilan edileli iki üç hafta olan deli hüseyin paşa'yı azleder. öyle ki adamcağız bu sırada girit'tedir ve daha sadaret mührü bile eline ulaşamamış, yoldadır. nitekim garibim hüseyin paşa, bu haberi aldığında çok sevinecek ama hemen peşinden azledildiği haberini de alacaktır. istanbul'a ayak basamadan sadrazam ilan edilip yine bu görevinden azledilen tek kişidir o da herhalde.

    dönelim zurnazen'e. nihayet sadrazam ilan edilir ve padişah ile birlikte isyan eden yeniçerilerle görüşmek üzere alay köşkü'ne gelir.

    henüz yeni sadrazamdır ve yeniçeri ile arasının iyi olduğunu düşünerek " yahu tamam hallederiz her şeyi. gidin ocağınıza... " tarzı laubali bir şekilde konuşurken yeniçeri ağası, " idam edilmesini istediklerimiz arasında sen de varsın bre gafil! sadrazam olmak için mi bizi isyan ettirdin? " şeklinde bağırınca herkes şok olur.
    en çok da zurnazen tabii:)

    yazık ki onlarca devlet görevlisi, yeniçeriler tarafından öldürülerek sultanahmet meydanı'ndaki çınar ağaçlarına asılırlar.

    zurnazen öldürülmemiş fakat görevinden azledilmiştir. yeni görev yeri erzurum'dur ve derhal yola koyulması emredilir.
    bu sırada eski sadrazamlardan melek ahmed paşa ile karşılaşır. muzip bir gülümseme ile der ki:

    " sultanım, bize bîgâne âşinalık edüp yukarıdan aşağı muamele eyleme
    zirâ biz de yarım saat kadar mühür sabibi olduk! "

    ve 1666 senesinde erzurum'da vefat eder.