hesabın var mı? giriş yap

  • + author sen bir roman yazmışsın ismi nedir, okuyayım!?
    - dur içerde vardı bi' tane, imzalayıp vereyim. hediyem olsun. hatta imzalı bi' tane olacaktı, onu getireyim ben en iyisi.
    + eyvallah mirim. elimdeki kitabı da bitirmiştim, akşam başlarım seninkine hemen.
    - fikirlerini söylersin okuduktan sonra.
    + tabi tabi.
    - hemen geliyorum.
    + vaay. çok sağolasın ya. bi' dakka ama... abi sayfaları açılmıyor bunun. yapışmış galiba.
    - eheh imzalı kitap verecem dedim ya, ondandır.
    + lan sen imza derken... oha ya!

    ...

  • evde mutsuzdur.
    evde kimsesi yoktur.
    evi yoktur orda kalıyordur.
    para lazımdır.
    erken kalkıp erken yol almak istiyordur.(pazar bile olsa)

    bırak işine baksın adamcağız, sen sporundan olma.

    başlığı açan eylül fırtınası kaçmış.

  • aşağıda, hawking radyasyonunun ne anlama geldiğine yönelik bir derleme bulacaksınız. hawking radyasyonunu açıklamadan önce, karadelik mekaniğinin yasaları ile, termodinamik yasalarının birbirine çok benzediklerini söyleyerek işe koyulmalıyız.

    einstein, 100 yıl önce genel görelilik denklemlerine göre, karadeliklerin teorik olarak var olduklarını ortaya koymuştu.

    öncelikle bir karadeliğin diğer gök cisimlerin ayrıldığı en önemli özelliği, olay ufkudur.

    klasik fizik, olay ufkunu aşıp karadeliğin içine düşen herhangi cismin asla karadeliğin çekiminden kurtulamayacağını yani karadeliğin kendi ışığı ile direkt olarak gözlenemeyeceğini söyler.

    olay ufkunun, karadeliğin kütle merkezine olan uzaklığını bulmak için, ışık hızındaki bir parçacığın kinetik enerjisi ile, kütleçekiminden kaynaklanan potansiyel enerji birbirine eşitlenmelidir:

    potansiyel enerji= gm'm/r ve kinetik enerji= 1/2mv^2 (m' büyük m anlamında yani karadelik kütlesi)

    schwarzschild yarıçapı

    buradan schwarzschild yarıçapı olarak bilinen uzaklık r = 2gm/c^2 olarak bulunur. burada g, kütleçekim sabiti, m' karadelik kütlesi, c ise ışık hızıdır. buradan olay ufkundaki çekimin şiddeti k = c^4 /4gm olarak bulunur.

    peki buradan elde edeceğimiz sonuç nedir? karadeliğin kütlesi arttıkça olay ufkunun yüzey alanı artarken, olay ufkundaki kütleçekimin şiddeti azalır.

    burada schwarzschild yarıçapı dediğimiz şey, basitçe, herhangi bir cismi ya da maddeyi inanılmaz çok küçülterek kara delik elde etmeyi ifade eder. örneğin bir cismi inanılmaz derecede çok küçülttüğünüzde yoğunluk o kadar fazla olur ki bu çekim gücünden ışık bile kaçamaz. bir nevi tekillik durumudur.

    şimdi gelelim başta bahsettiğimiz noktaya. karadelik mekaniği yasaları ile termodinamik yasaları benzer demiştik. bunu biraz açalım:

    öncelikle termodinamik yasalarına bakalım.

    termodinamiğin 4 temel yasası vardır:

    0. yasa: dengede olan bir sistemin sıcaklığı her noktada aynıdır.

    1. yasa: enerjideki değişimi vurgular ve enerjinin korunumu yasasını matematiksel olarak ifade eder: de =tds -pdv

    2.yasa: entropi zaman içinde sürekli artar. yani sistem düzensizliğe doğru gider.

    3.yasa: bir sistemin sıcaklığı sıfıra yaklaşırsa, entropisi de sıfıra yakınsar.

    karadelik mekaniğinin yasalarına bakalım:

    0. yasa= durağan bir karadeliğin olay ufkundaki kütleçekimi yüzeyin her yerinde aynıdır.

    1.yasa = karadelikteki çok küçük bir değişim sonucunda enerjideki meydana gelen değişimi matematiksel olarak ifade eder.

    2.yasa = olay ufkunun alanı zamanla sürekli artar.

    3.yasa = olay ufkunun kütle çekimi sıfır olamaz.

    görüldüğü üzere termodinamik yasaları ile karadeliğin yasaları oldukça benzerdir.

    hatta fizikçi john wheeler aslında karadeliklerin basit nesneler olduklarını vurgulamak için meşhur sözünü söyler: "karadeliklerin saçı yoktur" der.

    bu nedenle mantık olarak, karadeliklerin de diğer maddeler gibi enerji, momentum ve elektriksel yük gibi özelliklere sahip oldukları için, sıcaklık ve entropi gibi termodinamik özelliklere sahiptirler. işte burada bildiğimiz genel görelilik kuramı, karadelikler her şeyi yuttuğu için ışıma yapmadığını söyler. bu yüzden karadeliğin sıcaklığı sıfır olmalıdır. bu durumda entropi kavramı karadelik için fiziksel bir anlam taşımaz.

    ancak işin içine kuantum mekaniği girerse, her şey değişir. işte stephan hawking, karadeliklerin aslında ışıma yaptığını kuantum mekaniği ile göstermiştir ve bu sayede karadeliğe ait özellikler olan sıcaklık ve entropi fiziksel bir anlam ifade etmeye başlamıştır. buna hawking radyasyonu denir. hawking, bu süreci roger penrose ile kara delikleri ondan uzak bir mesafeye kaçmanın mümkün olmadığı bir olaylar kümesi olarak tanımlama düşüncesi üzerine konuştuktan sonra bulduğunu ifade eder. hatta; ilk keşfettiğinde bu muazzam fikir yüzünden gece uyuyamadığını ve ertesi gün penrose'a telefon açtığını belirtir.

    hawking radyasyonu ya da ışıması denilen bu süreç şu anlama gelir: kuantum dalgalanmaları sonucunda karadeliğin dışında bir parçacık ve anti-parçacık çifti oluşur. bu parçacıklardan biri karadeliğe düşerken diğeri karadelikten uzaklaşır. yani aslında hawking deyimi ile karadelikler aslında o kadar kara değildirler, hiçbir şey ondan kaçamayacak diye bir durum yoktur. yani karadelikler ışıma yaparlar.

    http://i63.tinypic.com/2gtx20w.jpg

    http://i68.tinypic.com/nladt4.jpg

    ancak burada da bir paradoks ortaya çıkıyor. eğer hawking'in gösterdiği gibi karadeliklerin entropisi varsa, ve entropinin de bir düzensizlik ölçüsü olduğunu biliyorsak, bu durumda, karadelikte tam olarak dağınık ve düzensiz olan şey nedir? bu hala bir tartışma konusudur.

    hawking radyasyonu aslında bakarsak başka anlamlar da taşır. buna göre;

    bir karadelik buharlaşarak yok olabilir. ne de olsa artık bir düzensizliğimiz de var.

    hesaplamalara göre, karadeliklerin sıcaklığı kütle ile ters orantılı iken, buharlaşma hızı da kütlenin karesi ile ters orantılıdır. yani kütlesi büyük karadeliklerin sıcaklığı daha düşüktür, buharlaşıp yok olmaları ise daha uzun sürer ve buharlaştıkça kütle azalacağı için buharlaştıkça buharlaşma hızları da artar.

    ayrıca hesaplamalara göre kütlesi ayın kütlesine eşit olan olan bir kara delik dengede kalır, kütlesi değişmez. ancak ayın kütlesinden daha az kütleye sahip karadelikler ışıyarak buharlaşırlar.

    kaynaklar:

    bilim ve teknik, sayı 618

    a brief history of time, stephen hawking

    https://tr.wikipedia.org/…/kara_delik_termodinamiği

    http://www.cbpf.br/…les_and_entropy)_[prd_1973].pdf

  • devamlı yaşadığım ikilem. inanılmaz bir şey. içinde yaya ve araba olan herhangi bir trafik senaryosu düşünün. karşıdan karşıya geçicem diyelim, direk yavaşlamayan arabalara kıl oluyorum.

    "lan ölür müsün biraz yavaşlasan" diye sayıklıyorum içimden.

    fakat aynı durumda arabadaki şahıssam; "lan öküze bak arabanın geldiğini görüyor hala dikiliyor yolun kenarında" diye düşünüyorum.

    empati falan yok. o an hangi ulaşım aracını kullanıyorsam kendimce tartışmasız şekilde haklı olan ben oluyorum. devlet buna bişey yapması lazım.

  • hali hazırda mevcut olan vampirlik mefhumunu silbaştan yaratmayı marifet sanan insan evlatları sağolsun, sürekli gözümüze gözümüze sokulan ve en azından beni feci uyuz eden bir zevzeklik.
    sanırsın her yönetmen francis ford coppola, sanırsın her senarist anne rice...

    "vampirler gün ışığında toza dönüşürler, kalplerine kazık çakılınca ölürler sanıyordun değil mi? yanlış!!! vampirler aslında boyunları kırıldığında geberirler...

    ...diye düşünmüş olabilirsin. alakası yok! vampir dediğin yaratık, kafası koptuğunda nalları diker. çok ileri seviyedekileri acil durumlarda yarasaya dönüşebilirler. gün ışığı onları öldürmese de güçlerini söndürür...

    ...gibi gelmiştir allah bilir sana!!! alakası yok... zaten vampir, kabil'in soyundan gelen, ve lanetlenmiş ölümsüz insanlardır aslında. sonsuza kadar yaşayacak ve bu cinayetin lekesini hep üzerlerinde taşıyacaklardır...

    ...diyorsundur şimdi sen! ahahaha... yok artık ya! vampir dediğin clublarda takılan, gün doğumunu ray banle izleyen, olsa olsa yüksek faktörlü krem kullanarak gündüz mündüz caddeye akan, bildiğin gececi havalı kimselerdir...

    ...diye kandırırlar milleti. aslında mısır zamanında yapılmış biyolojik bir deneyin yanlış gitmesi sonucunda........"

    (bkz: akar akar akar)

  • yıl olmuş 2015, halen osmanlıcılık hayaliyle ve arap hayranlığı ile yaşamaktan kat kat iyi olan eylem.

    edit: yılın 2015 olmasından hareketle ya ortada köy diye bir şey kalmadığını sanmış ya da kendince köy enstitülerinin 2015 yılı itibariyle işlevsiz kalacağını düşünerek birilerine çamur atmayı isteyen garip tiplerin olduğunu görmüş olduk. kafa sorgularken kendi kafasından bihaber olmak böyle bir şey olsa gerek.

  • aslında ürettiği şeyin, sanat olarak değerlendirilme durumuna göre bir insan için sanatçıdır ya da değildir denebilir.

    öncelikli şart, bir şey üretmesidir. çünkü sanatçı, öncelikle üretmelidir. sanatçılık, aydın olmayı gerektirir. yenilik düşkünü olmayı gerektirir. dolayısıyla, bir insan için sanatçı deme ihtiyacı hissediliyorsa, öncelikle üretip üretmediğine bakılmalıdır. üretiyorsa, ürettiği şeyin özgünlüğüne bakmak gerekir. son olarak, ürettiği özgün eserin, bir sanatsal değeri, estetiği, önemi, nadirliği gibi kriterlere göre kişiye sanatçı denebilir.

    zira herkesin yaptığı/yapabildiği, konuşabildiği, söyleyebildiği gibi şeyler yapmakla, sanatçı olunmaz. konuşarak, yürüyerek, ezberleyerek sanat yapılamaz. üretim şarttır.

    yine, müzik ve müzik üretmek, şarkı üretmek konularında sanatçı tartışmaları vardır. ben, bu konuya da şöyle yaklaşıyorum; müzik bir sanattır evet ama her şarkı söyleyen sanatçı olmaz. bunda da yine bir özgünlük ve üretim şartı olmalıdır. şarkı üretmek ve onu özgün şekilde yorumlayabilmektir bunun ön şartı. başkalarının yazdığı şarkı sözlerini, başkalarının besteleri aracılığıyla, başkalarının icra ettiği müzikle çıkıp söylemenin, sanatçılıkla bir ilgisi yoktur. sanatçının üretme şartı vardır. üretmeden, sanatçı olunamaz.