hesabın var mı? giriş yap

  • bir beş sene kadar oluyor, bir iş için new york eyaletinin kuzeyinden greyhound (abd'nin metro turizmidir) ile nyc'ye geliyordum. yol üç buçuk saat kadar sürüyor, ilk bir saat tıngır mıngır geçti. gidiyoruz. birden otobüste selda bağcan çalmaya başladı. lan dedim ne oluyor... sonra yaklaşık iki saat boyunca çalmaya devam etti. bizim otobüs bir anda erzincan-malatya otobüsüne dönüverdi. ben şaşkınlık içindeyim, bayağı da merak ettim mevzuyu. inerken şoföre sordum ne iş diye; owww selda is my favourite dedi. adam karışık mp3 yapmış yollarda hep çalıyormuş. diyeceğim o ki, bu kadını gerçekten bütün dünya dinliyor.

  • henüz 16 yaşındayken tiyatro devi cüneyt gökçer tarafından küheylan oyununda başrol verildi kendisine. devlet tiyatrosunda konuk oyuncu olarak başrolde en iyi tiyatrocu ödülünü kazandığında 17 yaşındaydı. ankara devlet tiyatrosunun dahi öğrencisi idi. ama yok, ekşisözlük'ün her b.ku bilen kalemlerine göre meydanı boş bulmuşmuş, her şeyi babasına borçluymuş; sanatçı değilmiş; hadi lan.. tiyatro yerine şov dünyasını, sahneyi ve parayı seçmiştir. türkiye rengidir. ömrü uzun olsundur.

  • kazanılan puanları paraya dönüştürme.

    şu puanların bir anlamı olsun. muhtarlık bilmemne ne işe yarıyor?

    ayrıca mesela cüzdan diye bir özellik var, önceden para atıyorum ödemeyi ordan yapıyorum. ee benim ne kârım var? ordan bana para puan falan verebiliyor musun?

    yok. ee ne diye senin hesaba göndereyim ki..

    alın size öneri.

  • turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.

    coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.

    ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.

    herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.

    bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.

    debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

  • alisveris yapilmis, eve gerekli ivirzivir alinmis eve donulmustur. paket icerisinden alinanlar cikarilirken goz ufuk*'a takilir, adam tuvalet fircasinin posetini yirtmis (tamamen cikarmamis ama) aradan cikan fircayi yalamaktadir..

    - lan? olm napiyorsun?
    - yaliyorum???
    - niye lan ? manyak misin?
    - e kullaninca yalayamicaz olm dusunsene

  • "ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır."

    aliya izzetbegoviç

  • böyle bir cortlatmaya ben de maruz kalmıştım. ne kadar "harun bunları giymez" desem de dinletemedim ailenin kadınlarına. illa o saten pijama takımıyla o deri terlikler alındı. al işte adam giymiyor pijamayı, yatakta kayıyormuş, bir yere tutunması gerekiyormuş dönerken. zaten evin içinde aborjin gibi yalınayak dolaşıyor, "deri terlik ney lan" dedi bana. terlik...isme bak. ter lik. kendime yabancılaşıyorum üst üste 5 defa terlik dersem.

  • cok fazla yumusak gorunen kadinlardir. onlara bagirirsiniz, ses etmezler; kapris yaparsiniz, aglarlar uzulurler ama affederler; ustelik inanilmaz guclu dostluk baglariyla sizi sararlar. o kadar siki sararlar ki bazen bogulursunuz, cok fazla severler, cok simartirlar. bir sure sonra bu hep boyle gidecek gibi gelir size. sikilirsiniz bu kadar ilgiden. bir de o kadar yumusak baslidirlar ki hani itseniz de geri donebilirsiniz istediginiz zaman, gibi gelir.
    tabi o oyle degildir.
    venus gizler ofkelerini, onlardan bile. uzun sure boyunca, siz aksi yonde cok zorlayana kadar sizi sevmeye devam ederler. ama herseyin bir siniri vardir, onun sabrinin bile. katlanamadigi seylerden birincisi yalandir. yalan soylerseniz sabirli davranmayabilir. ikincisi ikiyuzluluktur, entrikadir. cok durusttur boga kadini, dayanamaz entrikaya. sirf bu nedenle bile olsa akrep erkegiyle aralarindaki muthis cekime ragmen genellikle mutlu olamazlar.
    diyelim ki azimli bir insansiniz, veya bir takim ruhsal sorunlariniz var, ya da sadece sikildiniz, boyle bir arkadas istemiyorsunuz.
    birinci etap yalan soyleyin. bunun kiskirtmayacagi bir boga insani bulamazsiniz. cok guclu ikizler etkisi alanlar bile ancak yalan soyler, ama kendilerine soylenmesine tahammul edemezler.
    sonrasinda bir sekilde ikiyuzlu davranin, incitin duygularini. o kadar incitin ki sevgisinin karsiliksiz olduguna inansin. burasi cok zor yalniz, sabit fikirlidirler. onlar birini severse bunun asla degismeyecegine ve hep karsilikli olduguna inanirlar. yani cok zorlu bir ikna sureci sizi bekliyor.
    size verdigi sirlarla baslayabilirsiniz. ama daha etkilisi bu sirlari dogrudan degil yalanlarla karistirarak anlatmanizdir.
    ornegin, "su cocuk benden hoslanmiyordur umarim, hoslaniyorsa cok kotu olur, ben onu hic istemiyorum" sozunu baskalarina "dusunsene, su cocuga bile yavsiyordu" seklinde iletirsiniz. harikasiniz.
    uzun bir sure yeterince caba gosterirseniz size olan sevgisini oldurursunuz. ne kadar guclu bir sevgi olmus olursa olsun. ne kadar buyuk bir bagliligi da olsa bir noktada geri donecektir.
    iste o noktadan once emin olmak gerekir, bu insandan gercekten kurtulmak istiyor musunuz? cunku sabit fikirlidir iste, gittiginde geri donmez.
    ondan sikildiniz, degisiklik ariyordunuz, bir iki hareketi sizi rahatsiz etti ve bu basarili planla onu kacirdiniz. muhtesem. ama geri alamazsiniz.
    boga inadini bir kez kirabilirsiniz. ikinci sansi vermezler.
    kotu niyetten degildir. sadece cok zor guvenen bir burctur, o kadar pozitif ve olumlu gorunmesine ragmen. aslinda icten ice cok korkar, terkedilmekten, aldatilmaktan. bu nedenle cok az insani cok yakinina alir. eger siz de onlardan biri idiyseniz, ve gittiyseniz, ici kan aglasa da sizi unutacak ve devam edecektir. hayat devam ediyor diye degil. o sevdigi hicbir seyi hayata feda etmez. sizi unutur. cunku sizi artik sevmiyordur.
    bir insanin icindeki sevgiyi oldurmek zorlu ve insanlik disi bir mucadeledir. yine de tebrik ederiz. artik her telefonunuza ne kadar mesgul olursa olsun yanit vermeyecek, sizin icin hayatindaki diger herkesi ikinci plana atmayacak, sirf siz mutlu olun diye pasta yaptirmayacak size dogum gununuzde, sizi sevmeyecek artik. can sikintiniz gecmistir muhtemelen, daha eglenceli bir hayata adim atiyorsunuz..