ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ankara'da doğumda kafası kopan bebek
-
olayın travmatik olduğu ortada ve kimse böyle bir olay yaşamak istemez. ancak haberden anladığımız kadarıyla doktor bebeğin ters geldiğini görüp erken doğumun risklerini hesaba katıp sezaryen ameliyat önermiş, aile kabul etmeyip normal doğum istemiş. normal doğum sırasında da bebek ölü doğduğu için gerekli manevralar yapılarak bebeğin kafası kesilip içeride bırakılmış ve sonra ameliyatla alınmış. çünkü bebeğin ölü olduğu anlaşıldığı anda öncelik tamamen annenin sağlığını korumaya yöneltilir.
annenin o sırada bebeği çırpınıyor görmesi anlaşılabilir bir yanılgı olabilir. böyle riskler bütün doğumlarda malesef vardır ve bu durum otomatikman birilerini suçlu yapmaz.
burada gördüğüm tek suçlu üç beş tık fazla almak için soruşturmalardan aklanmış olmalarına rağmen doktoru ve hastaneyi karalayan habercilerdir. öyle bir anlatmışlar ki okuyanlar lego parçası gibi kafanın löp diye yanlışlıkla kopuverdiğini düşünecek.
bu gibi haberlerde "habercilerin" yapması gereken iki tarafı da dinleyip objektif bir şekilde bilgileri sunmaktır. etik olan yaklaşım budur.
bir insanla anlaşabileceğinin işaretini veren şey
-
arkadaş çevresi geniş sayılabilecek bir insanım; uzakta, yakında, ara sıra görüştüklerim, sadece yürüyüş yaptıklarım, sadece sanal alemden tanıdıklarım gibi sınıflandırabilirim hatta. yalnız dost diyebileceğim insan sayısı ikiyi geçmez.
dost diyebileceğim insanlarda hissettiğim şey öncelikle samimiyet ve şaka kaldırıyor olmaları. hemen küsmek yerine senin ayakkabılarını giyip dünyaya senin gözünden bakabilmeleri. bir de eğlencenin dibine vuracaksam mesela onlarla olmasını isterim çünkü onlarlayken gerçekten eğlendiğimi hissediyorum.
ara sıra yürüdüğüm bir arkadaşım var mesela, onunla aynı müzikleri bile dinlemiyoruz ki aynı konserden zevk alalım. evet müzik seçimleri de önemli oluyor. bir arkadaşım var arabasına bindiğimde hiç bilmediğim türkçe arabesk pop tarzı müzikler dinletir mesela, söyleyemem de kapat şu lanet olasıca müziği diye.* yalnız dostun olsa söylersin; bu ne ya diye.
sonuç olarak nezaket sahibi, politik ve dini görüşü rahatsız etmeyen, konuşup bir şeyler yapabildiğiniz insanlarla görüşüyorsunuz sık olmasa da ama dostların yeri farklı. bir de iyi anlaşabilecek insanın tartışma kültürünün olması gerekiyor yoksa her konuşma yüksek sesle sonlanabilir.
edit: son cümle eklendi.
oylayamadık çünkü çok hızlı oyluyorsunuz
-
çok beğendiğiniz bir entry için şükelanızı verirken kendinizi kaybedip 8-10 kez ":)" butonuna hızlı hızlı basmanız sonucu oyunuz kaydedildi uyarısının yerinde görülen hede. zaman zaman sözlüğün kafasının karıştığının simgesi.
fatih terim
-
ne diyor futbol kural kitabı; her 5 (beş) şampiyonluk formada bir yıldız ile temsil edilir.
gün itibarı ile sayın fatih terim formamızda bir yıldızdır. saygılar hocam.
sokaklarda bayağı bildiğin ayıların gezdiği yıllar
-
90lı yılların ortalarına kadar süren acaip bir dönemdi. liseliler bilmez, sokakta elinde tefle çingene bir adam yanında kocaman bir boz ayıyla gezerdi. şimdi 48 ay banka kredisiyle alınmış yüzlerce arabanın doldurduğu sokaklarda kedi görmek bile zorken böyle bir sahneyi tahayyül etmek fazla sürreal kalıyor.
medya taksim'le ilgili kışkırtıcı yayın yapıyor
-
yavşak türk medyası eğer gizli gizli yayınlıyor da benden saklıyorsa çok ayıp ediyor.
hatalı park eden araca çarparak geçen çöp kamyonu
-
hep yapmak istediğim şeyi yapmış koca yürekli şofördür.
müsait olduğu bir akşam makas atan tiplerle de ilgilenirse çok iyi olur.
zaten arap gezdirme aracına çarpmış, bir şey olmaz.
soyadından akp'ye oy vereceği belli olan seçmen
-
(bkz: ekrem imamoğlu)
beyaz tenli kadınlara tavsiyeler
-
rica ederim ne yapın edin bir şekilde bana ulaşın.*