ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
suriyeli kardeşlerimizi geri göndereceğiz
-
"avrupa birliği neden mültecileri almıyor" gibi abuk sabuk bir rte beyanından daha mantıklı olan bir cümle.
annenin moonwalk ile odaya girmesi
-
bu durumda "anne are you ok?"* diye sorulursa kendisiyle verimli bir şekilde iletişim kurulabilir.
messi ronaldo ve falcao'nun gol atamadığı hafta
-
selçuk şahin gol atmıştır..
ataistler???
diyanet'in bodrum'a yapacağı tesise isim önerileri
-
(bkz: hacıkarnas)
binali yıldırım'ın ibb başkanı adayı olması
-
normal bir ülkede 22 temmuz 2004 hızlandırılmış tren kazası ile bitmesi gereken siyasi kariyeri taçlandıracak olay.
zultanit
-
gerçeğini bulmak zor değildir. oldukça kırılgan tırt bir taştır. ekmeğini gia yemiştir. 10 yıl kadar pazarlamasını yapmış, maden sahibi murat akgün ise ancak bu 10 yılın ardından pazarlama ve satışını yapabilmeye başlamıştır.
sentetiği tercih edilir zira renk değişimi belirgindir. sultanit ya da zultanitte ise farklı ışıklarda renk değişimi olsa da değişim az olduğu için tırttır... ülkemize gelen cruise gemileri mağazaların müşterilerine bu taşın (orijinalinin) satılmasını yasaklar zira sentetik olanı gemide bol bol satılır.
gia tarafından pazarlanırken madenden sürekli olarak taşlar araklanmış ya da madem sahibi bu şekilde gelir elde etmeyi amaçlamış olabilir ve piyasaya düşmüştür. belki devlet desteği olsa, devlet eliyle pazarlansaydı bir yerlere gelebilirdi ancak tren kaçalı çok oldu...
yatırım olarak alınmaz... bir morganite, tanzanite değildir... bir pırlanta, yakut, zümrüt, safir asla değildir. bir aleksandrit ise rüyasında bile olamaz...
dediğim gibi tırttır...
edit: biz de millete laf anlatıp bilgilendirelim diyoruz. gemolog yerine jeoloğa değerli taş soran insanlara laf anlatmak baştan hata. bu işten para kazanıyor olmamı geçtim çekirdek ailemde yurtdışı müzayedelere ekspertiz yapmaya çağırılanlar, fiyat belirleyen var. siz siz olun buralarda kimselere laf anlatmaya kalkmayın... uğraşmanıza değmez.
bugün gemolog yerine jeoloğa giden yarın bel fıtığı için çıkıkçıya da danışır...
türkçede teşekkür ifade eden bir kelime olmaması
-
(bkz: daşşağını yerim)
sınavlarda alınmış komik notlar
-
100 üzerinden 130 ile dede korkut anadolu lisesi 1. sınıfta aldığım fizik notumdur.
olay şöyle gelişti efendim:
efsane bir hocamız vardı. süzmenin tekiydi. ajdar tipli bir vakaydı. sınavlarında a.b.c.d.e.f.g.h.ı.j.k.l.m diye gruplar olurdu ve hepsinin de soruları tamamen farklı olurdu. bazen bir sınıfta aynı gruptan olan 3 kişi falan olurdu.
neyse bu eleman yan sınıfta sınav yapmaya girmeden önce kapıda bizim mikail "hocam napıyorsunuz" dedi, hoca da "sınava giriyorum" dedi. neyse mikail hocaya "hocam elinizdekilerden bir tane versenize" dedi ve hoca da sınav kağıtlarından birini verdi. o derece süzme idi. koptuk o an. mikail d grubu bir kağıt almıştı. sorulara baktık, çözmek mümkün değil. herkes çözmeye çalışıyor d grubunun sorularını ama imkansız gibi. mikail 3 tanesini çözdü, başka soruları çözebilenler oldu kendilerince, herkes o grubun sorularını yazdı ve hoca süzme olduğundan hocayı kandırıp herkes d grubu alır yırtarzı eşiğine odaklandı.
yan sınıfın sınavı bittikten sonra hoca bize girdi. girdi derken öyle değil. sınıfa girdi yani. neyse. hoca kağıtları dağıttı. önce kız hocam ben d grubu alabilir miyim diye kağıdını verdi hocaya. hoca verdi. sonra herkes d istedi. yaklaşık 20 kişi falan d grubu oldu. daha fazla d grubu kalmadığından d grubu olamadı diğerleri. ben de d grubu alamayanlardandım. benim grubumdan 4 kişi vardı sınıfta. önümdeki ezgi, yanımdaki sıra arkadaşım yiğit, arkamdaki sena ve ben. öyle denk getirdik kağıtları değiş tokuşla.
velhasıl 4'ümüz de zeki çocuklardık. ama sorular harbiden kazıktı. sınıf birbirine girmişti. millet alenen kopya çekiyordu ama hoca süzme olduğundan hiçbir şey demiyordu. curcuna içinde herkes mikail ve çevresinde d grubunu yapmaya çalışıyordu. biz de baktık her soruyu çözemeyeceğiz. ben 3 soru çözebildim o kağıttan. ve fizikte en iyi öğrencilerden biri olmama rağmen. diğer arkadaşların da çözebildiği sorular ile toplamda 7 ya da 8 farklı soru çözebildik. aralarda yanlış da çıkar, hoca da süzme diye ben fikir öne sürdüm. dedim ki aynı soruları arka sayfaya da cevaplayalım. hoca süzme, anlamaz. yuttururuz. kızlar cesaret edemedi. yiğit 4 tane mi ne soruyu arka sayfaya tekrar cevapladı. ben de ondan daha fazlasını.
ama sorular kazık olduğundan hiç emin olamıyorduk. ne alacağımız tam sürpriz olacaktı. öyle de oldu.
sınav sonuçları açıklanıyordu 2-3 hafta sonra. ben ve yiğit arka arkaya geliyorduk sınıf listesinde. hoca başladı okumaya. d grubu tam sıçışta idi. en güvendikleri isim mikail, ilk açıklananlardandı. 45 almıştı. ondan yüksek alan da yoktu d grubunda. herkes 15-20 gibi notlar alıyordu. daha düşükler de vardı.
hoca okuyor
ali 10
veli 05
deli 25
sena 80 (bizim gruptan) oooovvv çekiyor millet
...
..
ezgi 80 (bizim gruptan) oovvvv çekiyor millet ben sıçıştayım. onlar zaten 8 soru yapmıştı. o zaman bizim hile anlaşılacaktı.
..
..
yiğit 120 (sınıf yarıldı) biz koptuk
uğur 130 (sınıf krize girdi) gülmekten ölüyoruz.
neyse herkes bitince bizim süzme bize döndü:
- çocuklar sizin kağıtları 3'er defa topladım her seferinde 120 ve 130 çıktınız. (biz anladı sanacakken) biliyorsunuz bir sınavda 100 puandan fazla alamazsınız, sizin 20 ve 30 puanlarınızı 2 sınavlarınıza ekleyeceğim. aferin çocuklar!
yemin ediyorum sene bitene kadar güldük. hala da gülüyorum yıllar geçti amk. bir insan nasıl bu kadar süzme olabilir:)
efsane hocaydı yeminle. her ders uçuk başka vukuat olurdu:)