hesabın var mı? giriş yap

  • hafta sonları akp'li belediyelerin büyük oy farkıyla şeçilmiş olduğu beldelerde yaşayanların akın akın gezintiye gelmelerinden.

  • kim ne derse desin, şahsiyetini, haysiyetini, benliğini, geleceğini, ruh sağlığını her şeyini medyaya ve devlete kurban vererek karşılığında kızının katil zanlısını aldı. halbuki normal bir hukuk düzeninde bunlara gerek yoktu. ama o kızının yanına kendini koydu; ölmeden mezara girdi. medya figürü olmayı göze aldı; şarlatanlıkla, şovmenlikle suçlanmayı göze aldı.

    akli melekelerini yitirdi. gözümüzün önünde bir kafka romanı karakteri gibi eriyip gitti, çıldırdı. bu davadan en çok zararı o gördü. amacına ulaştı. kızının canı yetmedi kendisini de feda etti.

    peki siz zanlının ailesinde her hangi bir psikolojik değişiklik gördünüz mü?

  • fatih sultan mehmet köprüsünde motosikletinin ön tekerini kaldırıp gitmeye çalışırken köprü korkulukları ile bariyer arasına savurulup olay yerinde hayatını kaybetmiş sürücüdür. motosiklet kazadan sonra tam 250 metre sürüklenmiş.
    böyle insanlara üzülemiyorum, hiçbir trafik canavarının ölümüne üzülemiyorum elimde değil.
    neyse ki, başka birine sebep olmadan sadece kendi gitmiş. allah rahmet eylesin ne diyelim.

    kaynak

    ek: instagram hesabı tespit edilmiş, paylaşımları zaten fazla söze yer bırakmıyor. adam bildiğin elinde bombayla yaşıyormuş, neyse ki başkasına atamadan üstünde patlamış: https://www.instagram.com/bygastroo/

    not: çok bilmişlere ithafen. çocukken ailesinin yarısını bir trafik magandası yüzünden kaybetmiş insanım. nefret de kusarım içimi de kusarım. gram acımam böylelerine. ondan ne farkın kaldı demiş, kimsenin hayatını tehlikeye atmamak olabilir mi mesela? bu magandalar sizin ailenize de dokunsun da sonra sevgi pıtırcığı olun.

  • yüksek sıcaklıkların yeni koronavirüsü etkili bir şekilde öldürüp öldürmeyeceği belirsizliğini koruyor. yeni bir virüs olduğu için bunu kanıtlayan bir araştırma yok.

    ancak, 2002-2003 yıllarında küresel bir salgına neden olan sars koronavirüsünün who'ya göre 56 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda öldürüldüğünü biliyoruz.

    teorik olarak, covıd-19 virüsü - koronavirüs ailesinin sars ve mers de içeren bir parçası - sıcaklığa duyarlıdır. tüm virüsler, kapsid adı verilen bir protein kabuğunun içindeki bir nükleik asit molekülünden oluşur. koronavirüs gibi bazı virüslerin, kabuğun dışında bir dış zarı vardır. bu membran ısıya nispeten duyarlıdır.

    2003 sars salgını sırasında, virüsün yaklaşık 300 kişiyi öldürdüğü hong kong'daki her 1 santigrat derece için, doğrulanan vakaların sayısı 3.6 azaldı. buna rağmen sars salgını 8 ay sürdü.

    sars ve covıd-19 arasındaki farklar yeni virüsün esnekliğini tahmin etmeyi zorlaştırmaktadır. sadece ateşi olan hastalar tarafından başkalarını enfekte edebilen sars'ın aksine, covıd-19 olan insanlar herhangi bir belirti göstermeden hastalığı yayabilir ve salgını kontrol etmeyi çok daha zorlaştırabilir.

    ancak yakın tarihli bir çalışma covıd-19'un sars'den çok daha bulaşıcı olduğunu gösterdi. tıbbi araştırma arşivi biorxiv tarafından 15 şubat'ta yayınlanan çalışma, yıllardır sars ve mers gibi farklı koronavirüs tiplerini araştıran texas üniversitesi araştırmacısı jason mclellan tarafından yönetilen bir ekip tarafından gerçekleştirildi.

    sıcaklık yükseldikçe, koronavirüs havada yüzer veya yüzeylere yapışır - her ikisi de sadece kısa bir süre hayatta kalabileceği yerler. ancak vücuda bir kez girdiyse, enfekte etme yeteneği sıcak havayla azalmaz.

    https://asia.nikkei.com/…avirus-scientists-not-sure

    https://factcheck.afp.com/…oronavirus-disinfectants

    edit:
    gelen kutusu » @la gazzetta dello sport

    çalışmaya göre 3 ila 13°c arasında olan bölgelerde maksimum koronavirüs iletimi sayısı meydana gelmiş. buna karşılık, ortalama sıcaklıkları 18°c'nin üzerinde olan ülkeler, toplam vakaların% 5'inden daha azını görmüş!

    https://www.technologyreview.com/…h-warmer-weather/

  • o anın ayrıntılarını pek hatırlamıyor olsam da babam şöyle bir anımızı anlatırdı hep;
    ''sen 5 yaşlarındasın, elinden tuttum bakkala gittik. yoğurt, ekmek falan aldık. bizim de durumlar iyiyken sana sürekli aldğım bir çikolata vardı, kinder sürpriz mi ne işte... senin gözün ona takılmış ama almıyorsun. ben de cebimdeki parayı hiç düşünmeden sen üzülme diye onu da almak için bakkala uzattım, sen elimden tutup yerine koydun ve şöyle dedin ''istemiyorum o çikolatayı, ben artık onu sevmiyorum '' öyle bir söyledin ki almadan çıkmak zorunda kaldım, çok sevdiğini biliyordum ama çikolatayı, o gece uzun zaman sonra ilk defa ağlamıştım...''
    herhalde benim fark ettiğim ilk an bu olsa gerek. bu anımı da neredeyse hiç kimseye anlatmamışımdır sevgili sözlük.

    3 yıl sonra edit: bu hatıranın da yer aldığı bir öykü kitabım çıktı aylar önce, -affınıza sığınarak- okumak isteyenlerle paylaşıyorum (bkz: sürünün dışında)

    4 yıl sonra edit2: güzel mesajlar atıp babama selam söyleyenler oluyor arada, sağ olsunlar ama o selam yerine gitmiyor. çünkü ben 17 yaşındayken bizi terk etti. herkese sevgiler.

  • zaman zaman tuhaf çalışan monologlarına tanık olduğum hazır yemekçi.

    geçenlerde bir şubesinde sipariş ettiğimiz hamburgerler 15 dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti. kasadaki kız en sonunda "siz gidin; ben masanıza getiririm" diye bizi gönderdi.

    elinde hamburgerlerle geldiğinde gecikmenin sebebini sorduk. kız aynen şöyle dedi:
    "valla ben de bilmiyorum ki... dalacam bigün hepsine zaten!"