hesabın var mı? giriş yap

  • insanı üzen şeylerdir genelde... taa ki onca zaman sonra ilk defa türk yemeği yiyene kadar.
    sonra trafiğe çıkanca yine üzer sizi.. o ayrı mesele.
    sonra yine yemeğe oturursunuz, bir soslu dürüm, bir içliköfte.... mutlu olursunuz.
    sonra atm kuyruğunda arkanızda duran adamın omuzunuzun üzerinden neredeyse el gözeneklerinizi görebilecek kadar dibinize girdiğini görüp, yine üzülürsünüz...
    sonra bir tatlıcaya girip bir porsiyon baklava yersiniz... mutlu olursunuz
    tatlıcıdan çıkarken ayağınız parampinçik olan kaldırım taşlarına takılır, üzülürsünüz.
    ve bu gider böyle....

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • ilk defa internet'e baglandigimda daha web diye bir sey yoktu, sadece email, ftp falan vardi. ama web ciktiktan sonra agustos 1995'te girdigim ilk site playboy.com'du. o sirada yanimda olan bilgi islem calisanlarindan biri "bayan arkadaslarimiz bunu hos karsilamayabilir" deyip nazik bir dille uyarmisti beni.

  • bu sabah itibariyle bana düşen 12000 dolar hesabıma yatmış.
    artık geleceğe daha umutlu bakıyorum. çok yaşa akp çok yaşa rte.

  • üst edit:
    çokça soru aldım. ancak konuyla ilgili hiç bir uzmanligim yok. bu mesajda yazan bilgilerin doğruluğu teyite muhtactir. ilgili konuda bir sıkıntınız varsa lütfen profesyonel destek alın.

    ana mesaj:
    konuyu zamanında uzun uzun arastırmıstım.
    bazi yazıları alıntı olarak paylaşıyorum.

    hukukçu arkadaşlar daha iyi cevap verir.
    ancak okuduğum kaynaklara göre hukuk boya yipranmasini normal bir kullanım sonucu olarak görüyor ve dairenin boyalı teslim edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor.

    --- spoiler ---

    kanun hükmü

    6098 sayılı borçlar kanunu’muzun “kiralananın geri verilmesi” başlıklı 334 üncü maddesine göre,

    kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    örnek karar

    yargıtay 6. hukuk dairesinin esas: 2013/9132, karar: 2014/2227 ve 27.02.2014 tarihli kararında özetle aşağıdaki ifadeler yer almaktadır;

    “o halde, somut olayda davalı kiracı, sadece ve ancak, kira süresi içerisinde kiralananın hor kullanılması nedeniyle oluşan zararlarla sınırlı olarak kiralayana karşı sorumludur.

    dolayısıyla, hor kullanma iddiasının ileri sürüldüğü eldeki davada, yerel mahkemece öncelikle bu yön üzerinde durulmalı, kiralananda varlığı saptanan hasarların hor kullanım sonucunda oluşup oluşmadığı belirlenmelidir.

    delil tespiti raporunda kiralananda mevcut hasarlar tek tek açıklanmış ve taşınmazda hor kullanımdan kaynaklanan ve normal kullanımdan kaynaklanan hasarlar ayrı ayrı belirtilmiştir. nitekim bu ayırım mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuyla da ortaya konulmuştur.

    buna göre tavandaki kirlenmeden dolayı ve boya badanada meydana gelen hasarlar normal kullanım, kırılan cam bedeli de hor kullanım olarak belirlenmiştir.

    bu durumda, normal kullanımdan kaynaklanan hasarlardan dolayı borçlar kanunu’nun 266/2 nci maddesi uyarınca ve tersini öngören bir sözleşme hükmünün de bulunmaması karşısında, kiracının tazminat sorumluluğu bulunmadığından yazılı şekilde hem normal hem de hor kullanımdan kaynaklanan hasarlara hükmedilmesi doğru değildir.

    --- spoiler ---

  • ne kadar birikmiş içe atılmış bok püsür varsa kusulan maildir.
    ve sonu gelmez, yo öyle değil, şöyle:

    re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    .
    .
    .
    .
    re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu

  • dedem onunla rakı içerdi. babam onunla, annem onunla içti. benim de black eyed peas ile içecek halim yoktu herhalde, ben de onunla içtim. o olmasaydı da rakı içerdik biz elbette ama aynı tadı alır mıydık, orası şüpheli. hatta şüpheli bile değil. net bir biçimde almazdık.

    tanım gerekirse eğer, benim için anadilimin türkçe olmasının en güzel yanıdır kendisi.