hesabın var mı? giriş yap

  • olay ankara üniversitesinde geçiyor. biyoloji okuyan çocuk ayakta altı parmak mutasyonunun sadece babadan geçebileceğini duyuyor ama buna itiraz ediyor çünkü babası 5 parmaklı.

    hocası git ailenle konuş deyince daha dram ortaya çıkıyor çünkü ailesi seni amcandan aldık aslında sen amcanın çocuğusun diyor. işler karışıyor; amca gerçekten 6 parmaklı ama dedesi 5 parmaklı.

    amca dededen değil yani. e babaanne öleli 7-8 yıl olmuş.

    köyde çaktırmadan soruşturuyolar köyde 6 parmaklı kimse yok.

    hikaye bu kadar.

  • 40 yaş üstünden bildiriyorum, hayatımızın hiçbir döneminde artık yaşlandım şunu yapmaya başlayayım, şunu artık yapmayayım veya artık annem/babam gibi davranayım demiyoruz. size çok şaşırtıcı bir şey söyleyeyim, bizim anneanne saçı, anne terliği, babaanne ayakkabısı filan dediğimiz şeyler o insanların gençliğinde kullandığı şeyler. 1950lere ait bir film izlediğimde ilk düşündüğüm şey "neden bütün genç kadınlar nine saçı ile geziyor" olmuştu. sonra anladım ki nineler gençliğinde saçını nasıl yaptı ise yaşlıyken de öyle devam ediyor. yani ben hayatım boyunca kot giydim, 90 yaşında da giyeceğim. yaşlandım deyip tayyör giymeye başlayamam. güzel değil, rahat değil, ben değil. aynı şekilde konuşmayı sevmiyorum, hayatım boyunca hep mesajla iletişim kurdum. bundan sonra da öyle olacak.

  • 3-5 yaşında bir çocuk verin de karnını doyursun hayvan. yaşam alanlarını işgal ettiğimiz için belli ki aç kalmış, çok üzücü:(

    edit: içim parçalandığı için twitter'da çok takipçili hayvansever birkaç kişiyle görüştüm. birkaç saat sonra video eşliğinde, 3 çuval mamayı o kaldırıma yığacaklarını söylediler. çok duyarlılar, sağ olsunlar. üzülme minik köpekcik, artık sen de karnını doyurup orada kendi küçük çeteni kurabileceksin.

  • yıllarca harry potter filmleriyle çocuk filmleri diye dalga geçip küçümseyen, filmlerin uydurukluğunu serinin kitaplarına genellemekten bir dakika olsun çekinmeyenler işte bugün ibret alsınlar *

    belli ki rus televiziyasında çocuklar için masal saatinde masalsı bir tiyatro oyunu şeklinde resmedilmiş eser. hep dedik, peter jackson'ın bu seriye olan epik yaklaşımı olmasa, özellikle the two towers filminde göze sokularak işlenen ancak söz konusu kitapta yer almayan politik göndermeler, baba-oğul dramları, oldukça dramatize edilip büyülerinden arındırılan, 40 dakikaya yayılan miğfer dibi savaşı olmasa, kitaplar olması gerektiği gibi bol bol şarkılı türkülü, daha bir büyülü içerikle sinemaya aktarılsa yıllardır süregelen bu büyüklenme fırsatı kolay kolay ele geçmezdi diye. yüzüklerin efendisi filmleri bugün diğer bütün fantastik kurgu eserlerinden daha ciddi ve "yetişkin işi" bir noktada duruyor ve kitapları da yerine hiçbir şeyler konulamayacak bir noktaya çıkarıyorsa bu durumdaki aslan payı j. r. r. tolkien'in kendisinden daha çok peter jackson'a aittir. tolkien'in kitapları o filmlere göre daha masalsıdır. sırf yüzüklerin efendisi üçlemesinden sonra onun altında kalmamak için the hobbit gibi çocuk kitabını bile mümkün mertebe çocuk filmi gibi çekmemeye çalıştı adam da yine bile yaranamadı, çocuk filmi gibi olmuş diye ağlaştı herkes. ya ne filmi olacaktı?

    bu arada tom bombadil ve altın yemiş karakterlerinin peter jackson'ın üçlemesinden çıkartılmasının ne kadar doğru bir karar olduğu da bir kere daha görülmüş bu rus uyarlaması sayesinde. yıllardır bitmek bilmeyen "tom bombadil nasıl olmaz bu filmlerde arkadaş, akıl alır gibi değil" serzenişleri hepimizin malumu. bu iki karakter yüzük kardeşliği filminde olsaydı hem filmin senaryosu hikayeyi ilerletme anlamında hali hazırdaki versiyonundan bir adım öteye gitmez hem de ulular ulusu epik film ambiyansı bir anda disney filmlerine dönerdi. işte o yüzden peter jackson'ın filmlerinde yoklar. iyi ki de yoklar. bir sahne önce korku filmlerindeki gibi gece yarısı dörtnala hobbit kovalayan nazgûl görüntüleri, bir sahne sonra ormanın içinde hoppidi hoppidi dans ederek, şarkılar söyleyerek gezen, güleç yüzlü tonton bir amca ve onun masal kulübesi gibi kulübesinde bekleyen peri gibi hanımı...

    yatın kalkın peter jackson'a şükredin köftehorlar sizi. adamın filmleri sayesinde herkese bir ömür boyu basacak havanız oldu * the hobbit üçlemesi örneğinde stüdyolar haddinden fazla müdahale edip baskı yapınca taş gibi eserlerin bile ne hale gelebildiğini ibretle gördük ama işin orasını kabullenmek işimize gelmez tabii. şüphesiz ki diğer bütün fantastik kurgu eserleri çocuk kitabı/filmi, yüzüklerin efendisi ise das kapital'dir (!) *

  • bak ben ona 3 tane soru soruyorum. cevap versin, bu 20 soru cok kolay.

    1 mustafa kemal icin "iki ayyas" imasi hakkinda ne dusunuyor.
    2 abdullah ocalan ile acilim pazarligi yapilmis olmasi hakkinda ne dusunuyor.
    3 kendisi hapis yatarken "ben o davalarin savcisiyim" diyen basbakan icin ne dusunuyor.

    celebi celebi, bi uyanik sen misin alt alta soru yazmak kolay, cevap ver once.

  • 10 gün önce 5300 tl fiyatlı bir bilgisayar sipariş ettim buradan. normal fiyatı 6500-7000 arası. araya hafta sonu da girince 3 gün içinde elime ulaştı. akşam verdiğim sipariş akşam kargolandı zaten. o derece hızlılar maşaallah. ürün geldikten 2 gün sonra açtım ve kurdum. hem kutunun altındaki deformasyon hem de ürünün markasının resmi sitesindeki garanti süresi ( garantisi 3 ay önce başlamış ) bu bilgisayarın daha önce kullanılmış olduğunu düşündürttü bana ama bilgisayar canavar gibi.

    hemen e mail ile iletişime geçtim ve bana iade alacaklarını belirterek bir kod gönderdiler. yani eveleme geveleme yok, efenim servise gönderelim yok, siz açıp kurmuşsunuz iade alamayız yok. adamlar koşulsuz iadeyi kabul ettiler. ama burada benim mağduriyetim var tabii. bilgisayar indirimleri bitmiş ve malın fiyatı 7200 tl olmuş. diğer sitelerde en ucuz olanı 6800 tl. yani en az 1500 tl zararım var.

    sabah olunca telefon ile iletişime geçtim. durumu anlattım müşteri temsilcisine. iadeniz kabul edildi dedi. ben de iade etmek istemediğimi, indirimleri kaçırdığımı ve benim açımdan bir mağduriyet oluştuğunu belirttim. ''yetkililerle görüşüp sizinle bir saat içinde iletişime geçeceğim mutlaka'' dedi.

    yaklaşık bir saat sonra benimle aynı hanımefendi irtibata geçti. talebimin olumlu karşılandığını ve istersem ürünü iade ederek fiyat eşitlemesi ile aynı ürünü aynı fiyattan tekrar satın alabileceğimi belirtti. istersem ürünü göndermeyip kredi kartıma ürünün fiyatının yüzde 20'sini iade edebileceklerini belirtti.

    yani adamların açılmış ve kurulmuş bir bilgisayarı iade alması bile benim için çok iyiyken, yaşadığım ülkedeki alışveriş şartlarını unuttururcasına tüm mağduriyetimi farklı seçeneklerle gidermek için ellerinden geleni yaptılar.

    başka bir e ticaret sitesinden alsaydım bu ürünü, muhtemelen başıma ağrılar girene kadar sıkıntı yaşayacaktım ve çok çok büyük ihtimalle benim adıma olumsuz sonuçlanacaktı. en iyi şartlar altında hakem heyeti falan uğraşıp iade edebilecektim. geçenlerde başka ve büyük bir türk e ticaret sitesinde indirimden aldığım ürün iptal edildi ve bana tedarik sebebiyle göndermedikleri ürünü yüksek fiyattan satmaya devam ettiler . ( adı lazım değil hepsiburada )

    amazon, bana resmen müşteri memnuniyetinin zirvesini yaşattı. ben şimdiye kadar (internet alışverişini çok sık yapan birisiyim) genelde diğer sitelerden yapıyordum alışverişi. ama bu olay ve diğer sitelerdeki ufak tefek olumsuzlukları düşününce kesinlikle ilk tercihim amazon olacak. hatta ürünün fiyatı daha pahalı olsa bile ( çok ciddi fiyat farklar olmadığı müddetçe ) tercihim mutlaka amazon olacaktır.