ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
emrah'ın eşine aldığı 20 liralık yüzük
-
adam öz oğluna benden bir kuruş talep etmeyeceksin diye sözleşme imzalatan adam. normaldir.
mahfi eğilmez'in üniversite yorumu
-
“eğer topluma gerekli olan elektrikçi, kaynakçı, tamirci, tezgahtar ise o zaman üniversite değil meslek okulu açmak gerekir. üniversite bitirdiği için kendini mühendis, iktisatçı, işletmeci sanan ve bunun karşılığını göremediği için mutsuz olan insanların sayısı giderek artıyor”
https://mobile.twitter.com/…480565696782290948?s=21
cem yılmaz vs atalay demirci
-
(bkz: dostoyevski vs pucca) karşılaştırması kadar absürd olan karşılaştırmadır.
narkoz sonrası ayılma replikleri
-
gercektir:
hemsire: x hanim, mujde, bir kiziniz oldu.
annem: aaa... ne guzel. adi ne?
thy hostesleri
-
(bkz: chicken or pasta)
hostes: chicken or pasta?
yolcu: chicken please.
h: sorry, we have only pasta.
y: pasta please.
.
.
.
h: chicken or pasta?
çocukluk dönemi sanrıları
-
mercedes benz bayii vardı bizim orada. heralde mercedes benzerleri yazmak istiyorlar ama tabelaya sığmadı diye düşünüyordum. amcaya "mercedes gibi" yazarsanız sığar demiştim. anlamadı salaklar.
at alacaklara tavsiyeler
-
almayın çok yakıyor. onun yerine golf alın hem ikinci eli iyi gider
edit: başlık başa kalmış. ciddi ciddi tavsiye veren bir ilk entrisi vardı bu başlığın.
8 ocak 2020 80 amerikan askerinin öldürülmesi
-
küsüratlı sayı olmadığı için salladığı belli oluyor.
üniversite tercihini sevgiliye göre yapmak
-
bir insanın hayatı boyunca yapabileceği en büyük kerizlik.
düşünsene sen her şeyini ona endekslemişsin ama o daha 1.sınıftayken senden ayrılıyor. hediyenin taksidi bitmeden ayrılmak gibi bir şey bu. hatta daha beteri.
allah düşmanımın başına vermesin!
yaratıcılığı körelten şeyler
-
zorunluluklar hariç, bahaneler üretmek. bahane bulanlar için söyleyeyim, hiçbir yaratıcı eylem refahı yüksek ülke-aile harici zaten sizden talep edilmez. refah yüksekliğinde de edilmez. sadece tolere edebiliyorsunuzdur.
bana sorarsanız gerçekten yaratıcılığı körelten istikrarsızlık. günde, haftada veya ayda "istemesen de" iş gibi yaratıcılık zamanı oluşturman gerekiyor. çünkü yaratıcı olunacak alan senden refleks gibi doğal aktarabilmeni bekler. örneğin gitarda beste yaratıcılıksa, o aklındakini aktarman için çalışının çok kolaylamış olması lazım. bu da istikrar demek. zaten yetenek olasılık değerlendirmektir. rastlantısal hayallerin yazıcıdan ani çıktısı değildir. inşa eder, oynar durur, parlatırsın.
5 mayıs 2015 debe listesine müdahale edilmesi
-
hırsız iktidar olamasın diye teröriste oy vermek başlığında yapılmıştır.
''terörist teröristliği bırakacağını söylerken, hırsız hırsızlıktan gurur duyuyor.
ve benim hırsızı cebimden uzak tutabilmemin tek yolu, hdp'nin barajı geçmesi.
bu yüzden, oyum hdp'ye''
şöyle açma sapan bir entry dünün en beğenilenlerine girmiş. tek özelliği hdp propagandası yapması.
başlığı şükela modunda inceleyelim. beğenilme sırasına göre debe'ye giren entry beşinci sıradadır. birinci sırada ise bu entrye cevap olarak yazılan ''türkiye'de bazı tatlı su solcularının içine düştüğü durum. akp'nin iktidar olmaması için pkk yandaşı bir partiye oy vermeyi düşünüyorlar. peki onlara vereceğiniz oy türkiye'ye daha büyük zarar verecek desem? oyunun arttığı her yerde kuzey kürdistan'ın haritasını çiziyoruz diyen bir zihniyete oy vermek nasıl bir etik ürünüdür? bende solcuları etik sahibi insanlar sanırdım, bir düşünceye inanmaya inanmaya oy vermek etik midir? bunu kendinize sorun.'' entrydir. favori olarak da oldukça fazladır.
haksızlığa karşı durmak isteyen insanların bu kadar küçük bir olayda bile haksızlık yapması iki yüzlülüktür.
edit: başardık rohan süvarileri! atlarımızı karanlığın ve haksızlığın en dibine sürdük ve galip geldik. dün başlığı açtıktan sonra ssg sözlük yönetiminden ayrıldı ve ülkeyi terk etti! bu bizim zaferimizdir.
şaka bir yana; sözlük ben dahil binlerce kişinin hayatında değişimlere neden olmuştur. teşekkürler ssg.
boşanmış aile çocuğu olmak
-
hiç bir zaman tam anlamıyla aile olamadıysanız sıkıntı yaratmayan durum. yani aynı evin içinde yaşayan yabancılardansa kendi evleri olması daha iyi oluyor.
ben annemle babamın hiç sarıldığını görmedim mesela. hiç bir zaman annem babamı sevmedi. hatta hayatı boyunca ondan nefret etmiştir. babamın da böyle bir durumda ona bayıldığını pek sanmıyorum.
birbirlerine aşkım, canım, cicim dediklerini hiç görmediğiniz bir sözde aileniz varsa size pek koymuyor boşanmaları. benim de bir annem vardı babam kardeşlerim.. ama hiçbir zaman ailem varmış gibi hissetmedim. kendimi hep yalnız hissetmişimdir. lise son sınıfa kadar derslere asılmamın sebebi de buydu belki. onlardan öylesine kurtulmak istemiştim ki.
o kadar yıl aynı evde yaşadık, babam işten gelir annem kapıyı açardı. akşam tv seyrederken annem tabağa meyve koyardı babam da bize kesip verirdi falan. böyle bakıldığında sıradan bir aileymişiz gibi görünüyor. ama evdeki insanların tamamı keşke babam eve gelmese diye dua ederse, bir anne sürekli baba tarafından ezilirse, baba her istediği olsun isterse, anne de baba da birbirine bir kez bile içtenlik veya sevgi göstermezse aile olunmaz.
kısacası anne baba çocuk aynı evde yaşıyorlar diye aile olmuyorlar. ben de isterdim birbirine aşık bir anne-babam olsun, ailem olsun.. ama hiç olmadı işte.
yine de ne bileyim iç güdüsel olarak boşanmalarını istememiştim. ama anladım ki böylesi çok daha iyi oluyormuş. üzülmeyin be geçiyor..
steve jobs
-
"iyi sanatçılar taklit eder. büyük sanatçılar ise araklar" sözünü pablo picassodan araklamış insan.