ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
abdülkerim bardakçı
-
fenerbahçeliyim.
ama bir futbolcunun yurtdışında olmak yerine istanbul'da hamile eşiyle aynı şehirde olmasını istemesi normal.
acil bir durum olsa 1 saatte eşinin yanında olur.
maç için yurtdışında olsa bu 5-6 saati bulur.
fanatizmden gözünüz kararmasın.
hah ben abdülkerim'in yerinde olsam bana forma vermeyen kuntz'un suratına tükürür öyle terkederdim milli takım kampını.
babaların garip huyları
-
babam yanından geçerken aniden pıssst yapan oda spreyine "karakterini sktimin sinsisi" diye tokat atmıştı, hiç unutmam.
avrupa yakası'ndan akılda kalanlar
-
yavuz seckinin canlandirdigi sertac karakteri. adam "yanci" taniminin birebir karsiligiydi resmen. "abi bana bi kazandibi duble olsun"
yurtiçi kargo için en uygun slogan
-
(bkz: ya evde yoksan)
cersei lannister rolünü oynayabilecek türk oyuncu
madencilere verilen 1993'te üretilen gaz maskeleri
-
soma'da bulunmuş bir cinayet delili.
madencilerin kullandığı ve üzerinde çince bir şeyler yazan gaz maskelerinin üretim tarihi 1993 ve son kullanım tarihi üretim tarihinden 3 yıl sonrası.
az önce cnntürk haber yaptı izledik. kanımız dondu.
taner yıldız ve faruk çelik bir saniye oturmayın arkadaşım orada.
allah'ın gazabı çok büyüktür.
bebeğine süt alamadığı için çay içiren anne
-
e hadi ver ışte bunlara 300-600-1000 tl versen ne yazar. yazık çocuğun haline bak. yavrum kış günü o posetler ne kadar soğuk tutar. mikroplari söylemiyorum bile. o çocuğun suçu ne . anne baba bilinclenmedikten sonra. eğitim sisteminin anına koyacaginiza, birbirinizle sidik yaristiracaginiza şu durumların köküne çözüm bulun. oy için milletin anasını dudukluyorsunuz.
hafta sonu eşiyle english home gezmesi yapan adam
-
toplasan 3 bornoz 2 nevresim 2 kırlent var o mağazada, bunu kaldıramıyorsanız eğer boşanın, çünkü daha bunun mango'su, zara'sı var. bahçelievler mango önünde bekleyen erkekler arasından 5 adet müzik grubu, 3 adet halı saha turnuvası çıktı, bazılarımız bir araya gelip tekstil işine girdik sırf bu zulm bitsin diye. adamlar mağazanın yanına banka açtılar beklerken sıkıntıdan hisse alıp satanlar broker oldu orada. zaman geçsin diye park eden arabalara yardımcı olayım derken değnekçi olanlar var.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
ücret beklentiniz ne?
* siz hiç ikea'ya gittiniz mi?
-?? hayır gitmedim..
*hadi ya gittim deseydiniz çok güzel şey yapacaktım. bir şey dicektim.
sonuç: kapı nerede?
çocuklar için ayaktan çıkmayan çorap üretilmesi
-
vay arkadaş! girişimcilikte bir çağ açar!
benim 1 yaşını 20 gün geçmiş bir kız çocuğum var. her gün çoraplarını 1378 kere giydiriyorum. peşine dolanıyorum çocuğun. tuttuğu yerde çekip çıkarıyor çorabını. aynı durumu yine bizim evlerde birçok çocukta da görmüşlüğüm var. artık genetik midir nedir bilmiyorum ama böyle bir gerçeklik var ki bu çocuk denilenler, çoraplarını çıkarmaya bayılıyorlar. e biz ebeveynler de ne yapalım çocuk hasta olmasın diye peşi sıra takip edip o çorabı giydiriyoruz hâliyle. hatta benim kız beni görünce artık doğrudan doğruya çorabının olduğu yeri gösteriyor. çözdü meseleyi. ya da bunu bir oyun belledi. hiç bilemedim.
diyeceğim o ki ey girişimciler! ey sermaye sahipleri! ey üretim araçlarını elinde bulunduranlar! ey iş gücü olanlar! çocuklar için, özellikle de benim çocuğum için ne yapın edin de bir ayaktan çıkmayan çorap üretin! ebeveyn yardım etsin de çıksın!
hoş bu entry bir sinir patlaması anında yazılmıştır. yoksa çorapları çıkarmak da elbette bu mini mini yavrular için kimi motor becerilerin ve bilişsel becerilerin gelişmesine ve ilerlemesine yardım ediyordur. varsın çıkarsınlar be! ben on saniyede bir çorap giydirmeye de razıyım evet evet...
ağzını yediğimin çocuğuna bak ya! yine çıkarmış ve "bababababa" diye bana sesleniyor! dur dur geliyorum minik kelebeğim!!! pehhe...
#evrimgerçekdeğildir
-
twitter'da denk geldiğim popüler heşteg.
on dakika inceledim ve anladım ki bizdeki okulların tamamı işlevsiz.
ben şu gün temel bilimlerden birinin öğretmeni olsaydım kahrımdan oturur ağlardım. bir halkı hiç eğitmesen bile insanlar bu kadar cahil kalmazlar.
demek ki sadece eğitim vermiyor değiliz
aynı zamanda yanlış yönde de dolduruyoruz insanları.
bakın evrim yoktur diyene sussun konuşmasın falan demiyorum. deme hakkını gasp etmiyorum.
dünya düzdür diyen adama da hak gördüğüm fikir ifade etme özgürlüğüne sonuna kadar destek oluyorum. rahatsızlığımın kaynağı, itiraz ettiği olgu hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı halde inatla bilimsel yayınlara kafa tutan inanılmaz bir kitleyle nasıl yaşayacağımı bilmediğim için duyduğum huzursuzluktur.
ben dayanamıyorum birader.
olmuyor.
başımı çevirip bu kitleyi yok sayıp hayatıma devam edemiyorum.
mesele evrim teorisi falan da değil.
bu insanlar diplomasi kurulabilecek uzlaşılabilecek bilgi paylaşılabilecek bir platform bırakmıyorlar. beni onaylasınlar istemiyorum ama oturup konuşalım, saygın bir dialog kapısından iletişim kuralım istiyorum.
bilgiye saygı duyulmuyor, bilgiyi üretene saygı duyulmuyor, idealist öğretmenler giderek ay sonunu bekleyen memurlara dönüştürülüyor.
kalıp bozulmuş bu memlekette ürün çıkmıyor.
biri beni bir şeyle oyalasın yoksa sabaha kadar insanlara laf anlatmaya çalışacağım.
(bkz: evrim yoktur deme hakkı/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrim teorisi/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrimcilerin cevaplayamadığı sorular/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrim gerçekse neden laboratuvarda deneyemiyoruz/@limon kimyon zorro)
(bkz: marmara üniversitesi evrim karşıtı sempozyumu/@limon kimyon zorro)
(bkz: paris'te büyük evrim-yaratılış tartışması/@limon kimyon zorro)
(bkz: onur yıldız/@limon kimyon zorro)
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
yabancı eleman:you are too smart..
ben:thank you, it's your smart..