hesabın var mı? giriş yap

  • kontak kapatmasının benim için anlam ifade etmeyeceği olaydır. çünkü zaten bulamıyorum yani olmayan birşeyin hayatından çıkması bana bir kayıp yaratmaz.

  • komşumuzun kızının doğum gününde oğlumla konuşmaktayım:

    ben: oğlum ayşenur ablana hediye olarak ne alalım?
    oğlum heyecanla: senin gibi kocaman bir ayı alalım baba.

    noktalama işaretlerini icat edenlere bir kez daha saygı duydum.

  • cahil ve eğitimsizleri bugüne kadar insanlar anadolunun saf ve asude insanları olarak görürlerdi, ama şimdi işler değişti! cahilleri şımarttığında toplum için büyük bir tehdit yığını haline geldiğini herkes yavaştan anlamaya başladı ,dayıların ortamı terk etmesi çok cool bi hareketti bu arada link
    edit: twitterda denk geldiğim bir bomba video, başlık açmak istemedim ama dayının isyanını görmenizi isterim link

  • efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:

    kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
    kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
    kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
    kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...

    helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!

  • "...donanma, hem fransızlarla ingilizleri bize düşman ediyor, hem savaşta bir işe yaramıyordu. faydası olmayan fakat zararı olan bir şeyi muhafaza etmek aklın icabı dışındadır. donanmayı haliç'e çektirdim ve böylece fransız ve ingilizlere, akdeniz'de kendileri ile boy ölçüşmeye niyetimiz olmadığını anlatmış oldum..."

    kaynak: ismet bozdağ,
    (sultan abdülhamid'in hatıra defteri, sayfa 72)

    ikinci abdülhamid'in bu acizlik kokan sözleri, aslında imparatorluğun deniz hak ve çıkarlarından ne kadar uzakta yaşayan vasıfsız biri olduğuna da çok kuvvetli bir delildir.

    balkan savaşları'nı, trablusgarp'ı, çanakkale'yi okuyup anlayan biri, o dönem için güçlü bir donanmaya sahip olmamamızın nelere sebebiyet verdiğini elbet fark etmiştir. bu eksikliğin ne tür yıkım ve acılar getirmiş olduğunu da muhakkak görmüş, üzülmüştür.

    yürür gemi olmadığı için devletin subayları, direnişi örgütlemek için işgal edilen trablusgarp'a binbir güçlük ile zor bela karadan gidebilmiş idi, hatırlarsınız.

    donanmayı haliç'e kitleyip hapsederek çürümeye terk eden, deniz alanlarını ve adaları başıboş ve korumasız bırakan, bu sürecin devamında gelişen hadiselerle mevcut türkiye'nin iki katına varan bir vatan kaybetmemize yolaçan, donanmanın ve denizciliğin felaket devrini yaşatan, nihayetinde türk askeri deniz tarihimizin en başarısız yöneticisi olan ikinci abdülhamid'in adını türkiye cumhuriyeti'nin milli sondaj gemisine vermek, öyle böyle değil dehşetli bir şuursuzluktur.

    bu hakikaten tarih bilmez ümmetçi utanmazlığıdır.

    ki varoşluk, cahillik, eziklik ve pespayeliktir.

    (bkz: siyasal islam)

  • tam adı alexandrina victoria olan ingiltere kraliçesi (1819-1901) yönlendirdiği veya cesaretlendirdiği politikalar dünya tarihine damgasını vurmuş; tahtta kaldığı devir "victoria çağı" olarak adlandırılmıştır.

    alexandrina victoria kral iii.george'un 4.oğlu olan kent dükü ile saxe-coburg-saalfeld prensesi maria louisa'nın kızı olarak 1819 yılında dünyaya geldi. babasi,o 1 yaşına gelmeden öldü. büyükbabası ve amcasının yaşayan meşru oğulları olmadığı için tahtın tek varisiydi. bu konumunun daha çocuk yaşlarında bilincine vararak yetişti. en nihayet 1837 yılında, amcası iv. william'ın ölümüyle 18 yaşında kraliçe olarak tahta çıktı. o sırada başbakan olan whig partisi lideri vikont melbourne çok yakın arkadasi ve danışmanı oldu. öyle ki, 1839 yilinda whig kabinesi düştüğünde victoria bunu kabullenmedi ve tory partisi lideri sir robert peel'e baskı yaparak onu hükümetten caymaya zorladı. neticede melbourne başbakan olarak kaldı.

    1840 yılında victoria onu ölümüne kadar etkileyecek bir adım attı ve saxe-coburg hanedanından kuzeni prens albert ile evlendi. bu evlilik aslında salik kanuna göre bir kadının hükümdar oluşuyla kopan ingiltere ve hannover tahtları arasındaki resmi bağı yeniden tesis etmek üzere düzenlenmiş bir politik evlilikti.ancak victoria ile albert birbirlerine sırılsıklam aşık oldular. albert'in victoria'ya olan etkisi çok büyük olacaktı. çiftin tam 9 çocuğu olacak ve bunlar habsburg ile bourbon -kisa bir süre de bonaparte- hanedanları hariç, avrupa'daki tüm hanedanlar ile yapacakları evlilikler sayesinde bu ülkelerin tahtlarını ingiltereye,tabi degilse de müttefik kılacaklardi. politik arenada ise, albert'in etkisi ile victoria whig'lerden uzaklaşarak tory'lerin tarafını tutmaya başladı. öyle ki,2.peel hükümetinden (1841-46) sonra gelen vikont palmerstone'un whig kabinesiyle arası iyice açıktı. özellikle de palmerstone'un dış politikasını maceracı bulunca,başbakanla kraliçe arasında ciddi bir sürtüşme çıktı ve iş 1851'de palmerstone'un azliyle neticelendi. bu arada prens albert'in bizzat planlayıp organize ettigi kristal saray büyük endüstri fuarı hanedanın halk arasındaki popülaritesini arttırdı. bu durum, kırım savaşı arefesinde kraliyet çiftinin rus taraftarı olduğu söylentisiyle ciddi şekilde sarsılır olduysa da; kraliçe çok zeki bir davranışla rus düşmanı palmerstone'u tekrar başbakan yaptı; kendisi de kocasıyla beraber harp malulleri için yapılan her faaliyette boy gösterdi ve tarihin en ünlü ingiliz madalyası olan victoria haçını ihdas etti. bu sayede halkın desteğini yeniden tarafına çevirmeyi başardı.

    1861 yilinda victoria hayatında ikinci bir büyük dönüm noktası yaşadı. delicesine sevdiği kocası, bir köy evine yaptığı ziyaret esnasında tifüs kaparak öldü. victoria'nın acısı öylesine büyük oldu ki tam üç yıl halka görünmedi ve 1866 yılına dek parlamento açılışlarına katılmadı. kendisini tamamen hayattan soyutlamıştı. üzerine, ölümüne dek siyah matem elbiselerinden başka şey giymedi; kocasının anılarına öylesine anormal bir saplantı geliştirmişti ki yatağının baş ucunda prensin elinin bir kalıbını bulunduruyor; albert sanki hayattaymış gibi onun elbiselerini düzenli olarak temizletip odasına koyduruyordu. kendini tecrit etmesi bu anormal davranışlarının söylentileriyle birleşerek halk nezdindeki itibarına büyük zarar verdi. tekrar ortaya çıkışı büyük ölçüde benjamin disraeli'nin ikna çabalarının sonucuydu. zaten o ve william gladstone victoria'nın tahtta geçireceği kalan yıllarının rengini belirleyen kişiler olacaklardı. kraliçeyle ilişkilerinde büyük bir dalkavukluk sergileyen disraeli victoria'nın büyük gözdesiydi. 1876 yılında onu hindistan imparatoriçesi ilan ettirerek kraliçesinin gururunu okşadı. william gladstone ile olan ilişkileri ise katlanılması zor bir gerginlik derecesindeydi. victoria gladstone'un karakterinden de nefret ediyor, başta irlanda yönetimi olmak üzere politikalarının çoğuna muhalefet ediyordu.

    yaşlılık yıllarında kraliçe popülaritesinin doruğunu yaşadı.1887 ve 97'de düzenlenen jübileler ingiliz tarihinin en uzun süre tahtta kalan monarkının 50. ve 60. yıllarını kutladı.kraliçe victoria uzun süren bir hastalığın ardından 1901 yılında öldü.

    kraliçe victoria dönemi ingiltere'nin küresel üstünlüğünün doruk yıllarını temsil etmektedir. dalgalara hükmeden yenilmez donanması ve endüstri devrimini başlatan ülke olarak ingiltere bu yıllar süresince dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. 1901 yılında victoria öldüğünde dünya haritasının neredeyse 1/3'ü ingilterenin renklerine boyanmıştı. dünyada ingiltere'nin sözü dinlenmeden alınabilecek hiç bir politik karar yoktu. bu dönemde ingiltere afrikanın yaklaşık yarısını ve neredeyse tüm okyanusyayı sömürgeleştirmis, hindistanı tamamen merkezi hükümetine bağlamis, kırım savaşında direkt, doğu sorunu'nda ise dolaylı bir biçimde rus imparatorluğuyla çatışmıştır. bunun yanında mısır ve birmanya üzerinde manda yönetimleri kurmuş, çin'de özerk bölgeler elde etmiş; bunları gerçekleştirirken de hukuksuz silah kuvvetine başvurmaktan hiç mi hiç çekinmemiştir. şahıs olarak kraliçe çok akıllı bir kadın değildi ancak sağduyusunun sesine güvenir, şahsi ilkelerinden hiç taviz vermezdi. katıksız bir emperyalist olmasının yanında hoşgörüsü de acımasızlık derecesinde kıttı. 1846 yılındaki irlanda patates felaketi yüzünden feci biçimde can veren veya toprağından göç etmek zorunda kalan 3 milyon insanın dramındaki sorumluluğu büyüktür. ayrıca ingiliz toplumunu içine sokmaya çalıştığı bağnazca ahlaki kalıplar günümüzde ikiyüzlülük ile neredeyse eşanlamlı kullanılan viktoryan ahlak kavramının ortaya çıkışına sebebiyet vermiştir.