hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • genelde sözlük kitlesi tarafından onaylanan ama benim yine de içimi huzursuz eden rtük kararı. yasaklar beni çok tedirgin ediyor. devletin neyi izleyip neyi izleyemeyeceğime bu kadar çabuk, ani karar verebilmesi beni tedirgin ediyor. hoşlanmıyorum bu durumdan.

  • ölüm şekline göre değişen duygulardır.

    yanarak ölmek: ciltte acıyı ileten sinir tabakası yanıncaya kadar (ateşin şiddetine göre 5-10 sn) orda burda iğne batma hissi, ay uylar... daha sonra sanki vücudunu kocaman bi sivrisinek ısırmış da, kaşımışsın gibi tatlı bir hazzın yayılması, zevkten oranı buranı ısırma isteği, sonra bir gerinme ihtiyacı. koltukta oturmaktan ayağın uyuşur, uzatınca bir uyku basar, hah aynen öyle. sonrasında iyi geceler ... güle güle

    araba kazasında ölmek: iki türü olabilir, çarpma anını seyrede seyrede ölmek ya da aniden habersiz. seyrederek ölmek, bir şok anıdır, bi şey hissedilmez, hissedilse de hatırlanmaz. habersiz olanını yazmaya gerek yok. bilen varsa beri gelsin

    boğularak ölmek: boğulmamak için mücadele ederken sık sık nefes alınması sonucunda kanda alkoloz oluşması ile hafif bir sarhoşluk hali oluşur. ardından bir ikircikli durum. sonra derin bir nefesle içeri alınan su, mücadeleyi bırakma, koyver gitsin durumu. su tatlı su ise, ciğerin anında parçalanması ile anne karnındaki nefessiz hale geri dönüş, sonsuz mutluluğun yerleştiği tebessüm ile bu dünyayı terkediş. su tuzlu ise, bayılma ve kurtarılmak için tanrı tarafından tanınan ilave 25 dakika içinde türlü türlü rüyalar görme, hallenme, dellenme...

    kalp krizi: yoğun bir ağrı, ağrı şoku ve gidiş o gidiş, en temizi budur diyebilirim.

    yatağında ölmek: en kötüsü de budur. genelde böbrek yetmezliğinden gidilir. yani tüm organlar iflas eder sırayla. kanda ürik asit artar. ayaklardan soğumaya başlanır. bilirsin öleceğini. takati yerinde olanlar boş boş bakarak etrafta dolaşır. yakınları, baba, anne, artık her kimse, otur sakin ol derler, ağlaşmalar başlar. göze bir korku yerleşir, bilisrin kimse kurtaramaz artık seni. en son solunum durmadan önce bir rüya hali. gidiş o gidiş. eğer sebebi şeker yükselmesiyse, daha bi huzurlu özgüvenli gidersin. vadalaşırsın, halsiz ve uymaya hazır. keyifle yastığını düzeltir, bi dalarsın uykuya, kaldırabilene bravo...

    bıçaklanarak ölmek: kabız sıçmışsın gibi derin bir ağrı. sonrasında bölgeye hücum eden kanın verdiği bir uyuşma ve ağrısızlık. aksaya topallaya hastaneye gidiş. bi üşüme hissi. bayılma ve aynen paket..

    kurşunlanarak ölme: kafaya gelirse, çling, tv kapanır. no hisss. başka yere gelirse, devamı aynı bıçaklanmadaki gibidir.

    edit: bu hisler anılardan derlenmiş, hatırlanmış bilgilerdir.

    çocukluğum göl kenarında geçti. boğularak ölenler hakkında anlatılanlardan derledim. yanma konusunu bir anestezi profesöründen. kaza anını. 4 ay bitkisel hayatta kalmış ve geri dönmüş birisinin o anı anlatışından. yatakta ölmeyi, babamın gözlemlerinden. kurşun yarasını dememe gerek yok

  • ben erkeğe hakverdim. daha evleneceği adamın basit bir isteğini yerine getirmeyen, önemsemeyen kadın evlenince neler yapar kimbilir.

  • "ya bu doktorların kafası çok garip.adam yıllarca benim vergilerimle tıp eğitimi almış ve 6 yıl okudum diye utanacağına ego yapıyor"

    serkancım senin vergileri hastalarla kadavralarla falan hiç ettik ya.helal et anam.

  • ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.

    yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.

  • trt de staj yaptıgım yıllarda kendisine çekim öncesi mikrofon takmaya calışmıştım. vucuduna dokunmamak için özen gösterirken bocaladım kablolar dolandı vs sonra aldı mikrofonun yakaya takılacak kısmını alttan sokup tshirt ünün içinden geçirip yakasına taktı "aha bukadar iki elinle bişeyi dogrultamadın amk çaylagı" der gibi yüzüme bakmıştı.
    bir de şunu eklemek isterim, kendisiyle o gün 3 ayri mekanda çekim yapmiştik. gün boyunca nereye gitsek minübüsün en arkasında stajerlerle oturmustu. sanki okul arkadasimiz gibi muhabbet etmiştik. gördügüm kadariyla egolarindan arinmis ve çok alcak gönüllü bir insan o yüzden bu alemden elini etegini çekmeye karar vermis olabilir.

  • öncelikle god of war ve elden ring platinlemiş birisiyim, genel olarak oyunlarla aram iyidir yani.
    oyunu yaklaşık 30-35 saat oynadım.
    şunu net söyleyebilirim ki muazzam ötesi bir oyun. ben açık dünya tasarımı konusunda botw'ı en üste koyardım, elden ring geldiği zaman tahta birlikte oturmuşlardı. ama totk açık ara farkla bu açık dünya tahtına oturdu. inanılmaz bir keşif hissi, muazzam dolu ve katmanlı bir dünya var. ya 200 metre ilerdeki noktaya saatlerce gidemedim. her gitmeye çalıştığımda farklı bir şey görüp yolumu değiştirdim. dopdolu. mükemmele yakın bir dünya var. yer altı u ayrı güzel, yeryüzü ayrı güzel, gökyüzü ayrı güzel. hepsinin keşif hissi bambaşka, hepsi apayrı hissiyatlar veriyor. ufak bi mekanikler hakkında konuşayım ve yeni başlayacaklara minik tavsiyeler vereyim;
    -paraglide alana kadar sağa sola hiç gitmeyin, ana hikayeden devam edin.
    -haritadaki her bir nokta için kendinize spesifik bir işaret belirleyin, ve gördüğünüz yerde o işareti pinleyin (mesela ben shrinelara diamond, kulelere yıldız, önemli insanlara insan işareti koyuyorum) bunu oyunun başından itibaren yapın.
    - tavsiyem, kalpten önce başta 2-3 kez stamina geliştirmeniz, keşif için lazım oluyor.
    -shrinelar: bence bariz daha zor shrinelar. yeni mekanikleri iyice anlamanız gerekiyor.
    -düşmanlar: çok güçlüler. genelde tek vuruşta 4-5 can rahat alıyorlar. red-blue-black-silver diye gidiyor zorluk dereceleri. en uyduruk red bile 3 civarı vurabiliyor.
    -ultrahand: dünyadaki itemleri birbirine yapıştırma özelliği. zonai device katalogunuz gelişmeden çok fazla uğraşmayın bunla açık dünyada. ben tahta tekerlerle araba yapıp pervaneyle ilerleyecem diye çok uğraştım başlarda, zaman kaybı oluyor. direksiyon zonai aygıtı olmadan taşıt yapmak mantıklı değil.
    -fuse: silahlara item ekleme özelliği. oyunun başlarında bu çok uyduruk görünüyor, sadece bir silaha başka bir silah ekliyosun gibi görünüyor. ama oyunda ilerledikçe düşen canavar parçalarını efektif bir şekilde kullanarak acayip güçlü silahlar yapabiliyorsunuz. full atak, elemental atak vs çok çeşitlenebiliyor. ama fuse'un yıldızı asıl yay-ok kullanımında parlıyor. bir mantar ekleyerek smokebomb yapıyorsunuz, bi mantar ile düşmanları birbirine düşürüyorsunuz, bir göz ile hareketli uçan yaratıkları öldürüyorsunuz, fire fruit ile buzlu yaratıklara tek atıyorsunuz. bomba ekliyorsunuz, sniper gibi kullanmak için kanat takıyorsunuz vs vs yani inanılmaz bir çeşitlilik var. özellikle blue bokoblinden daha güçlü yaratıkları yenmek için fuse'u iyi kullanmak gerekiyor.
    -ascend: keşiflerde büyük kolaylık sağlıyor. yeraltına indiğinizde çıkmayı kolaylaştırıyor, a noktasından b noktasına gitmek için harcayacağınız eforu azaltıyor.
    -rewind: bir eşya için zamanı geriye alma özelliği. ben henüz haritaya düşen taşlar ve shrinelar dışında kullanmadım. bi ara bunun yaratıcı kullanımını deneyeceğim.

    oyun beklentilerimi aştı. ben botw'ın bir miktar iyisini bekliyordum, çok fazla geliştirmişler. sorusu olan arkadaşlar özelden ulaşabilir.

  • avrupalıların oryantalist merakının bir örneği olan kişi.

    özellikle iskandinavlarda var bu, türkiye'yi çok egzantrik, oryantalist ve heyecanlı buluyorlar. hindistan'a gitmeyi gözü yemeyen türkiye'de buluyor kendini.