hesabın var mı? giriş yap

  • vardır böyle bir hadise. eğer deftere yeni yeni yazılmaya başlanmışsa sağ taraf diye bahsettiğimiz yer daha çok sayfaya sahip olduğundan daha rahat yazı yazma imkanı verir. her ne kadar öksüz kalan sol tarafı defteri kıvırarak daha yazılabilir bir hale getirmek mümkün olsa da kişi rahat edemez, bir an önce bitsin de diğer tarafa geçeyim diye düşünür. hatta bir çok öğrencinin defterine baktığımızda sağ taraftaki yazıların daha özenli ve daha güzel yazılmış olduğu hemen farkedilebilir.

  • geçen gün kafka, sartre ve plath okuyorum aynı anda... kocam eve geldi, "yemek yok mu" dedi. "yok" dedim, "niye" diye sordu, "okumam gereken çok kitap var çünkü" dedim. "senin azını burnunu kırarım" demedi ama dedi ki "keşke önce bi pilav bi salata ne bileyim bi çorba yapsaydın da ondan sonra kitaplarını okusaydın" dedi. "bak ben bütün gün it gibi çalışıyorum eve geliyorum bi tas çorba bile koymuyorsun önüme, açım aç" dedi. keşke önce knut hamsun'dan açlık'ı okusaymışım.

  • babasını 1992 yılında kaybetmiş biri olarak, az önce facebook'ta rastladığım ve her nedense bana ilginç duygular yaşatmış babadır.
    fotoğrafına yorum yapılan eleman da 26-27 yaşlarında.
    acaba babam yaşasaydı facebook hesabı alır mıydı?
    fotoğrafımın altına da "gururumsun" diye yazar mıydı?
    adam, ne cep telefonu gördü; ne interneti bildi...
    hayat garip, sadece sisli puslu bir iki sahnesi hatırlanan eski bir siyah beyaz film gibi.

  • hiç bir zaman tam anlamıyla aile olamadıysanız sıkıntı yaratmayan durum. yani aynı evin içinde yaşayan yabancılardansa kendi evleri olması daha iyi oluyor.

    ben annemle babamın hiç sarıldığını görmedim mesela. hiç bir zaman annem babamı sevmedi. hatta hayatı boyunca ondan nefret etmiştir. babamın da böyle bir durumda ona bayıldığını pek sanmıyorum.

    birbirlerine aşkım, canım, cicim dediklerini hiç görmediğiniz bir sözde aileniz varsa size pek koymuyor boşanmaları. benim de bir annem vardı babam kardeşlerim.. ama hiçbir zaman ailem varmış gibi hissetmedim. kendimi hep yalnız hissetmişimdir. lise son sınıfa kadar derslere asılmamın sebebi de buydu belki. onlardan öylesine kurtulmak istemiştim ki.

    o kadar yıl aynı evde yaşadık, babam işten gelir annem kapıyı açardı. akşam tv seyrederken annem tabağa meyve koyardı babam da bize kesip verirdi falan. böyle bakıldığında sıradan bir aileymişiz gibi görünüyor. ama evdeki insanların tamamı keşke babam eve gelmese diye dua ederse, bir anne sürekli baba tarafından ezilirse, baba her istediği olsun isterse, anne de baba da birbirine bir kez bile içtenlik veya sevgi göstermezse aile olunmaz.

    kısacası anne baba çocuk aynı evde yaşıyorlar diye aile olmuyorlar. ben de isterdim birbirine aşık bir anne-babam olsun, ailem olsun.. ama hiç olmadı işte.

    yine de ne bileyim iç güdüsel olarak boşanmalarını istememiştim. ama anladım ki böylesi çok daha iyi oluyormuş. üzülmeyin be geçiyor..

  • corona olup ölmek istememiş olabilir. çocuklarının boynu bükük kalmasını istemeyen bir ana baba olabilir. bilemezsiniz.