hesabın var mı? giriş yap

  • nihal'i terk edemeyeceğin için beni terk ediyorsun. o ölmesin diye beni öldürüyorsun. niye ben? nihal tek nefeste sönüvericek bi çiçek. peki ya bihter? bu kapı açıldığında senin için de bitmeyecek mi herşey? ben bu kapı açıldığında da öleceğim behlül! benim ölmemi istiyor musun? beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun? beni? beni? beni beni, bihter'ini?

    edit: rip bihter ziyagil

  • akşam yapılan yemeği aileye değil de erkeğe yaptığını düşünüyorsa, evlilik sonrası paylaşımı kocası için değil de bir erkek için yaptığını düşünüyorsa yapmasın zaten.

    o elden yapılan yemekten hayır gelmez...

  • şaka yapmıyorum bak, gerçek, halkın hayatını kurtardı zincir marketler. saçma sapan bir düşmanlık yerine sahiden minnet beslemek lazım. pandemi sırasında, bu ekonomik krizde, bu artan nüfus içinde küçük esnafın eline kaldığımızı düşünsenize. iliklerimize kadar anadolu irfanını hisseder miydik hissetmez miydik sen söyle. böyle tam içimizde bir yerde anadolu irfanı olmaz mıydı? irfan saçım.

    namaz kaçırmayan bakkal amca geçen hafta 5 litrelik yağı satışa çıkarmayıp, pet bardak ile, bardağı 10 liradan yağı çakmış mıydı çakmamış mıydı sence? vallahi çakmıştı.

    koca koca köytür, banvit tabelalı dükkanlar tavuk kanadını sana yemin ediyorum 250 liradan satıyordu şimdi eğer olsalardı, böyle ucuz tavuk falan bulamazdık.

    bir de düşün ki sabit fiyat uygulayan, minimum kar marjı ile satış yapan, stok yapmayan falan bu adamlara rağmen resmi enflasyon %36 çıktı, ecevit zamanındaki yazar kasa atan esnafın elinde kaldığımızı düşünsene şu dönemde, başımı bi çevirebilsem diye kendi kendimize konuşuyor olurduk.

    bak sana yazıyorum,
    zincir market enflasyonu %36
    küçük esnaf enflasyonu %2600

    pandemi başında elinde kalan 6 senelik kolonyaları millete 100 liraya satan adamlar lan bunlar, neler yaparlardı bize.

    yazar kasa atan esnaf demişken, asla fiş kesmeyen esnaf tabi ecevit zamanı olan. fiş kesen züccaciye falan gördünüz mü hiç, yün satıyor adamlar, yazar kasası olan yüncü falan yoktur bence. kayıt dışı ekonomi de bu zincir marketler sayesinde bitti, onu da başka zaman yazayım.

    velhasıl kuruldukları zaman islamcı diye kapısından geçmediğimiz, lüks şarküterilerden alışverişe devam ettiğimiz, birleşik islam marketleri dediğimiz insaflı islamcılar, bizi beceriksiz siyasal islamcılardan ve onların belediye meclis üyesi küçük esnaflarından kurtardılar, sadece peyniri uzaktan göstermek için bizi sıraya sokarlardı yoksa, yemin ederim.

  • eren -ki kendisi 9 yaş, ilkokul 3 seviyesinde- son iki haftadır evde babaanne ve dede olduğundan, yayları iyice gevşetmiş, hoşgörüyü dibine kadar kullanmış, anne-babayı saç baş yoldurma seviyesine çıkarmıştır. aferin.

    saçımızı başımızı yolmamız yeterli gelmediğinden bi akşam şöyle ciddi bir ayar olsun diye, salonda masaya oturduk üç kişi ve başladık konuşmaya. arada o cevap vermediğinden monolog şeklinde gelişen konuşma şöyle;

    baba- eren sen böyle değildin ama!

    anne- yaptığının yanlış olduğunu biliyorsun değil mi?

    baba- oğlum babaanne ve deden çok yaşlı insanlar, onları kandırmak kolay ama kendini kandırırsın bak.

    anne- oğlum bak bu hayat bilgisi ödevin yapılmamış ama dedene yaptım demişsin, hoş bir şey mi bu?

    önünde cevaplanmamış iki sayfa test, tüm söylediklerimizi sadece bir baş sallamayla dinledi. baba her zaman olduğu gibi söylendikçe sinirlendi, sinirlendikçe söylendi, en sonunda kaş-göz etmemle kapıyı çarpıp odadan çıktı. yalnız kalınca "oğluşum hiç bir yorumda bulunmadın, ne düşünüyordun biz konuşurken, sence haksız mıyız?

    - yok haklısınız da anne, şey düşünüyordum; şimdi bana çok kızdınız ya siz, birden bir süper kahraman olsam, hemen fışşşt diye iki sayfa testi çözüversem, sonra siz şaşkın şaşkın bakarken sarılsam size, beni affediverseniz. böyle düşünüyordum, bunu hayal ediyordum.

    ben de düşünüyorum; birden bir süper kahraman olsam, çocuğumu üzmeden en doğru şekilde davranarak fışşşt diye büyütüversem, sarılsam ona sımsıkı, yetiştirirken istemeden de olsa yaptığım hatalardan dolayı beni affediverse.

  • ekleme:

    sma tedavisi hakkknda daha ayrıntılı bilgi geldi.

    (bkz: #127961599)

    ekleme 2:

    ailenin sağlıklı 2 kız çocuğu var. sırf erkek de olsun diye 5. çocuğu yapmışlar resmen.

    https://www.gazeteduvar.com.tr/…cagri-haber-1507935

    ekleme 3:

    miran'a hayat ol kampanyasında çalınan paraları ünsal arık anlatıyor.

    https://youtu.be/rjwbslwc2ay

    22:30'da başlıyor.

    2. video

    https://youtu.be/fmdwb3_jxra

    bakın güzel kardeşim, genetik tarama diye bir şey var artık. çocuk yapmadan evvel bunu yaptırabiliyorsunuz, riskleri görebiliyorsunuz. hadi genetik tarama yaptırmadan ilk çocuğu yaptınız, sma'lı doğdu. hastalığı öğrendiniz. eminim doktorlar ikinciyi yapmamanız hususunda sizi uyardı. ama yetmedi 2.'yi de yaptınız ve o da sma'lı doğdu. ikisi de öldü. üçüncüyü ne demeye yaptınız arkadaş? "önceden bu hastalığı bilmiyorduk." demişler. nereye bilmiyordunuz? kimse size ilk iki çocuğunuzun niye öldüğünü, bunun önüne nasıl geçeceğinizi anlatmadı mı? bir değil, iki değil, üç çocuk! üçü de sma'nın pençesinde. bu şekilde ardı ardına sma'lı çocuk yapan ilk aile de değiller, son da olmayacaklar. instagram'daki kampanyalara bakın, çoğunun abisi ablası aynı hastalıktan vefat etmiş. bu kadar yardım kampanyaları düzenleniyor, deli paralar toplanıyor, bu paralar nereye gidiyor? çocukların akıbeti belli değil ki zaten bu tedavi de kalıcı değil, en fazla 5 yıl falan uzatıyor ömrü. sizce gerçekten bilinçsiz mi bu ebeveynler, ahmak mı yoksa bu işi rant kapısına mı dönüştürüyorlar?

    haber burada

    --- spoiler ---

    2 oğlunu sma'dan kaybeden çift, 3. kez aynı acıyı yaşamak istemiyor: "murat'ın kaybedecek zamanı yok"

    ığdır'da 2,5 ve 1,5 yaşlarındaki iki oğlunu 2 yıl arayla spinal muskuler atrofi (sma) hastalığı nedeniyle kaybeden sakine ve yaşar koç çifti, 3'üncü çocukları sma'lı 13 aylık murat'ta da aynı acıyı yaşamak istemiyor. murat'ı yaşatmak için 4 ay önce ankara'ya taşınan aile, yardım kampanyası başlattı. sakine koç, oğlunun tedavisi için gerekli olan 2 milyon 250 bin doların yüzde 42'sinin toplandığını söyleyerek, "önceden bu hastalığı bilmiyorduk ama şu an tedavisi var. biz bu maliyetin altından kalkamıyoruz. gözümü güne açtığımda murat’ı kaybetme korkusuyla yaşıyorum" dedi.

    ığdır merkezde yaşayan sakine ve yaşar koç çifti, 2015'te 2,5 yaşındaki oğulları muhammet'i, 2017'de ise 1,5 yaşındaki oğulları ibrahim'i sma hastalığı nedeniyle kaybetti. ölen 2 çocuklarının acısı daha dinmemişken, çiftin 13 aylık bebekleri murat'a da bir yıl önce sma teşhisi konuldu. aile, ığdır'da tedavi imkanları olmadığı gerekçesiyle 4 ay önce ankara'ya taşınıp, murat'ı yaşatmak için yardım kampanyası başlattı. sosyal medyadaki kampanyaya birçok ünlü isim destek verirken, 100'e yakın kişi de kampanyada çalışmak için gönüllü oldu. ancak murat'ın tedavisi için gerekli olan 2 milyon 250 bin doların yüzde 42'si toplanabildi.

    'zamanla yarışıyoruz'

    sakine koç, oğlunun tedavisinin bir an önce yapılmasını isteyerek, "murat, ölümcül bir hastalık taşıyor. ığdır'da tedavi imkanları olmadığı için ankara'ya taşınmak durumunda kaldık. 4 aydır ankara'dayız. murat için kampanya başlattık ancak kampanyamız ağır ilerliyor. kampanyamızın şu an yüzde 42 dilimindeyiz. murat'ın hastalığı çok hızlı ilerliyor bir an önce bu tedaviye ulaşması gerekiyor. bunun için de kardeşlerimizden destek bekliyoruz. bu tedavinin 2 yaşın altında yapılması gerekiyor. 12 kiloyu aşmaması lazım. murat 8,5 kiloda ve 13 aylık. zamanla yarışıyoruz. aksi takdirde murat'ın hayatı toprak olacak. tedavisi varken murat yaşasın, normal çocuklar gibi o da rahat nefesini alabilsin" dedi.

    'murat'ı kaybetme korkusuyla yaşıyorum'

    murat'ı kaybetme korkusuyla yaşadığını belirten koç, "büyük oğlum 2,5, küçük oğlum da 1,5 yaşında vefat etti. önceden bu hastalığı bilmiyorduk. ama şu an bir tedavisi var. maliyeti çok yüksek, biz bu maliyetin altından kalkamıyoruz. türkiye'de olan iğnenin 5'inci dozunu aldık. 6'ncı dozu için başvurduk. bu ilaç sadece hastalığın seyrini yavaşlatıyor ama hastalık aynı ilerliyor. murat'ın vücudu gevşemeye başladı. sırtında kamburlaşma oluştu. bir an önce bu tedavinin yapılmasını istiyoruz. gözümü güne açtığımda murat'ı kaybetme korkusuyla yaşıyorum. oğlumun tedavisi var ve bu ilaç da oğlumun hakkı. biz yüzde 40 dilimine milletimizin sayesinde geldik. yüzde 100’e de milletimizin sayesinde geleceğiz" diye konuştu.

    'murat'ın kaybedecek zamanı yok'

    kampanyada ilerleme kaydedilemediğini belirten yaşar koç ise, "çocuğum fiziki tedavi alsın diye ankara'ya taşındık. oğlumuz için bir kampanya yürütüyoruz. 11 aydır bu sürecin içindeyiz. kampanyamız diğer bebeklere göre hiç ilerlemedi. halkımızın sayesinde yüzde 42'ye geldik. biz istiyoruz ki yüzde 100'e onlar sayesinde olalım. çünkü murat'ın kaybedecek zamanı yok. eğer biz şu anda 100 bin kişiye ulaşırsak, 100 bin kişi 100 tl bağış yaparsa murat'ın kampanyası bugün biter, yarın ilacına kavuşur. benim tek istediğim, herkes kendisini bizim yerimize koysun. çok zor bizim için. bizim tek istediğimiz, devletimiz ve milletimiz bize sahip çıksın" dedi.

    --- spoiler ---

    ayrıca ek kaynak (tedavi, ilaç vs hakkında bilgiler)

    https://smabenimleyuru.org.tr/…kca-sorulan-sorular/

    ayrıca

    (bkz: sma için toplanan paranın yok olması)

    ekleme:

    sma tedavisi hakkknda daha ayrıntılı bilgi geldi.

    (bkz: #127961599)

  • arkasına ;) koyulan her söz buna dahildir. konu ne olursa olsun fark etmez. örnek;

    " bazı atomlar bağ kurmak için elektron alışverişinde bulunurken, bazıları da son yörüngelerindeki elektronları ortak kullanırlar ;) "

    tez yazarken kullanılacak sözleri bile adeta bir facebook statüsü gibi gösterir.

  • bir gazetecinin "tek bir kitapla şair olunur mu?" sorusuna "tek bir kitapla peygamber olunuyor da şair niye olunmasın?" cevabını vermiştir.

  • kocam tam 3 yıl işsiz kaldı. çocuğum sümük kadardı. çocuğumun 40'ı çıktı, haftasına işe başladım. kayınvaldem te anasının şamından geldi, bize yerleşti, çocuğa baktı. ben çalıştım, yeri geldi iş çıkışı 2.işe gittim. eve baktım. o yemini ederken size iyi günde kötü günde diye soruyorlar ya, hah bu tam da o işte.

    bu yemini ederken lütfen ciddiye alın.

    ben bu süreçte allah şahit kocama bir gık demedim, bir gün olsun bu yüzden surat asmadım, yüz çevirmedim. aynı konumda ben de olabilirdim.

    ben o yemini ağzımla değil, gönlümle ettim. bir gün bile pişman olmadım. umarım ileride de olmam, hayat uzun.
    tekrar ediyorum. evlilik kolay bir şey değil. ettiğiniz/edeceğiniz yemini ciddiye alın.

    üzerine çok varsayım dönmüş editi: kocam gerçekten o süreç boyunca çok çabaladı. ben buna şahidim. evden yapabileceği bir kaç iş aldı, ulan adamlar battı, söz verip ödemeyi bin yıl sonra yaptı vbg. fizik gücüyle çalışmasına engel ciddi sağlık sıkıntıları mevcut . herhalde elinde kumanda oturup beni beklemedi arkadaşlar.

    bakın ben 40 yaşına gelmişim. unumun yarısından fazlasını elemişim, o kötü günler geçmiş. eşim de ben de çalışıyoruz, bebe 5 yaşına gelmiş, bir sahil kasabasına taşınmışız. fıtı fıtı orta yaşlılığı yaşıyor, birbirimizin "tellik" sesini seviyoruz.

    burada anlatmak istediğim nokta adama da kadına da türlü haller olabilir. varsayın allah muhafaza kötü hastalık oldu. kapıya mı koyacaksınız. 3 ay bekler boşarım falan diyen arkadaşlar lütfen, lütfen evlenmeyin. hadi evlendiniz teriniz soğumadan çocuk yapmayın. naçizane bir abla nasihati. tutmak size kalmış.

    son edit: tellik : terlik (bizim ailelerin dili dönmeyen yaşlıları tellik diyor da )