hesabın var mı? giriş yap

  • ot dergisindeki mini röportajında en sevdiğiniz takdir ettiğiniz siyasetçi sorusuna: '' soruyu en sevdiğim en takdir ettiğim yönetici olarak alıyorum ve hz.ömer cevabını veriyorum demiştir''. müslüman geçinip hz. ömer' in adaletinden nasibini almamış, 'dağda kurt kuzuyu kapsa ömer'den sorulur'' lafını duymayıp ülkedeki her olumsuz olayda başkasını suçlayan çakma müslüman yöneticilerimiz bu mesajı iyi alsın.

  • ülkemiz için hüzünlü arkadaş için sevinçli bir an. yazık her gün yeni bir beyin göçüp gidiyor. sonra uğur şahin yerine ercüment ovalı beklersiniz.

  • bu ülkenin ana dili türkçe lan.insanlar ne diyecek.ingilizce ve fransızca tercümanlık yapıyorum.ben bile türkçe söylerim.hiç de gocunmam.ama eminim burada insanlara tepeden bakan tiplerin a1 ingilizcesi bile yoktur.internet ve klayve sen yok musun? yaz da yaz.

  • endişe ile gözlemlediğim durum.

    farkında mısınız? her geçen günle birlikte değerlerimizi biraz da yitiriyoruz. çivi çakmasını bilmeyen insanlar türk genciyim diye dolaşıyor ortada.

    övünmekten hoşlanmam, ancak ben her zaman hırdavata yatkın olmuşumdur. menteşesi çıkmış bir kapıyı üç dakika içinde onarabilirim. izolasyondan anlarım. birkaç gram cam macunu ve tek kutu silikonla harikalar yaratırım.

    benim gibilerin sayısının git gide azaldığını üzülerek görüyorum. zira, testere, çekiç tutması gereken körpe eller kıyasıya tinder kaydırıyor. çivi tutması gereken ağızlar beğeni geldiğinde kıvrılıyor. bu böyle olmaz!

    misal, geçenlerde birine "tut şu boruyu. ben de bu arada penseyle kenarlarını bükeyim ki yerine rahat girsin" diyorum. ürkekçe tutuyor. penseyle sert bir hamle yaptığımda boru hemen kayıveriyor elinden. "neden böyle oldu?" diye soruyorum. "abi ben anlamam bu işlerden .kitap okurum. tiyatroyu severim" diyor. " evladım ben de kitap okurum" diyorum ." sor bir edgar allan poe ,bir frank herbert anlatayım saatlerce" diyorum. "bu bir bahane olmamalı bence. kitabını okuyacaksın , tiyatrona operana gideceksin. ama hırdavatını da ihmal etmeyeceksin. atatürk geleceği sizlere emanet etmiş. akıllı olun biraz" diyorum.

    kolları da incecik oluyor bunların. babalarımıza, dayılarımıza bakalım. hepsinin bilekleri kalın.

    hırdavat sanatına vakıf olabilmek için çaba göstermeliyiz. çalışalım çocuklar! tamir etmek için bir şeylerin bozulmasını beklemeyelim! ben ,şahsen, canım sıkıldığında yatak odamdaki gardrobumu söküp tekrar monte ediyorum. mutfağın musluğundaki contayı çıkarıp banyonunkine takıyorum. banyonunkini de mutfağınkine...havalandırmak için pencereyi açtığımda kendimi tutamıyor, beyaz plastik boya ile köşelerinden güzelce geçiyorum. herkes uğraşsın! tekrar eskisi gibi olalım! hem mutlu bir evlilik sürdürmek için de böyle işlerde biraz maharetli olmak şart kanımca.

    milletçe doğalgaza geçtik .tüpçü kabusumuz sona erdi. ama tesisatçılar, tamirciler; bunlar hala birer tehdit olma özelliklerini sürdürüyor. ben korkarım arkadaşım! filmlerden hepimiz görüyoruz kadın milletinin tamircilere, ustalara ne kadar meraklı olduğunu. gün geçmiyor ki bunun bir yeni örneğini ekranlarımızda görmeyelim. kısa bir tamir faslının ardından, hanımlar ustanın maharetleri karşısındaki zaaflarını gizleyemiyor ve şimdi burada yazmamın yakışıksız olacağı pek çok hadise cereyan ediyor. bunun böyle olmasına izin vermeyelim! hanımlarımıza sahip çıkalım! eve usta çağıracaklarına "bizim bey halleder" diye düşünüp akşamı beklesinler.

    delik çok genişse kibrit çöpü tıkayıp çiviyi öyle çakabiliriz. yıldız vidayı düz tornavidalarla açamayız diye düşünmeyelim. bazıları açıyor. keserin arkasıyla çivi çakarken ürkek olmayalım. galiptir bu yolda mağlup! haydi çocuklar!

  • düşünsene jürgen klopp stuttgartta mekan basmaya gidiyor.

    tanım: yürüyen ego + yürüyen cahil fatih terim'in şaşırtmayan hareketlerinden biridir.

  • o yaz üçü de evlenecek olan üçüz yeğenlerimin 'dayı, müzik setimiz de senden olsun' talepleri üzerine hak geçmesin, aynı olsun mantığıyla aylarca üç sabah gazetesi alıp kupon topladıktan sonra elime tutuşturulan minik aletlerle dayılık yapma katsayısının örtüşmediğini görünce, mecburen bayiden gidip almak zorunda kaldığım üç müzik seti ile birlikte kaldırım kenarına oturup ağlarken ve 'yeğen acısı bile daha iyiydi, ölseydi keşke bunlar bebeyken, böyle evlat acısı gibi girmezdi' söylemlerimle ilençlediğim çıkmazlık duygusundan mesai arkadaşları arasında düzenlediğim ödülü bu müzik setleri olan eşya piyangosu ile tam başabaş noktasına gelebilmişken, şanssız talihsizlerden birinin amirim olması üzerine hakkari'ye sürüldüğüm ve eşyaları taşıyan kamyonun ilahi bir işaretmişçesine bir sabah kamyonu ile çarpışarak o günün gazetesinin yollara saçılarak heba olmasına ve sabah gazetesinin ulaşamadığı evlerde yeni kampanyanın kuponlarını kesemedikleri için beni hakkari'ye sokmayan halkın öfkesi karşısında tayinimin erzurum'a çevrilmesine sebep olan müzik setlerinin tekil hali.

  • az önce robben'i arayıp, beyler finalde inter'e çakıyorsunuz gözünüzü seveyim demiş. moratti ve mourinho büyük panikte!!!

  • belki de son yillardaki avrupa kupalarinda bir turk takiminin karsilastigi en adil ve kaliteli hakeme, ozellikle 2.yari kendini gosteren yoğun besiktas balina ragmen besiktas'in tecrube, kalite ve fiziksel yeterlilik acisindan eksikligi sebebiyle kaybettigi mac.

    oncelikle besiktas'a icten tesekkurler. besiktasli olmayan, en son gecen yil mac izlemis biri olarak oy kullanmak ve ailemi gormek icin geldigim izmir'imde, evimde ailemle -en azindan ilk yari itibariyle- keyifli bir aksama vesile oldu.

    2.yari ben geliyorum diyen lyon golunu senol gunes, taraftar ve tum oyuncular izledi. diri bir orta saha degisikligi ve biraz daha sogukkanli bir oyunla simdi galibiyeti konusmayi dilerdim. senol gunes'in maci neden taraftar gibi uzaktan izledigini anlayamadim. lyon 60'da tum degisikliklerini yapti ve gumbur gumbur gelmeye basladi.
    umarim bu ders olur, istanbul'da aliriz turu.

  • bir başkasının canını alan insanı savunup, “bizim canımıza kast eden adamı neden savunalım” denmesi ülkemizin hukuk sisteminin özetidir.