hesabın var mı? giriş yap

  • yetimin hakkını yedirmeyeceği sözü verdiğini belirten ancak mahkeme onaylı diploma hırsızlığı ile tanınan ve akp tarafından sayısız makama haksız yere yerleştirilen hamza yerlikaya'nın tweetidir.

    ''bendeki de merak sanırsam herkeste vardır.
    hesabı kim ödedi?
    hesap ne kadar tuttu?
    fatura kim adına kesildi?
    şahsi mi yoksa belediyeye mi fatura edildi?''

    link

    hamza hesap soruyor arkadaşlar. hamza utanmıyor arkadaşlar. hamza'da arlanmanın zerresi yok arkadaşlar. hamza'nın diploması sahte arkadaşlar. hamza hiç değişmiyor arkadaşlar.

  • bir noktadan sonra kopar.

    - so it's like a forum?
    - well, as i said you have to follow a certain format
    - why?
    - because due to the donkey's dong

  • elbette sadece beyaz show için geçerli değildir ama sık sık yabancı konuk aldığı için bu bağlamda söylenmesinde mahzur görülmemiştir.

    bugükü şovunda lost dizisinin bilmem neyini konuk edecekmiş. son bir can havliyle bir kez daha hatırlatalım dedik.

    beyaz show yapımcıları, ey beyazıt öztürk, türkiye'de yabancı konuk alan bilumum şovmenler, movmenler.. program yapımcıları, yönetmenleri..

    yeryüzünde "simultane çeviri" diye birşey var..

    bu konuda hizmet veren onlarca şirket var.

    bu şirketlerde çalışan iyi yetişmiş, canavar gibi, diplomatik-bilimsel düzeyde çeviri yapan insanlar var.

    lan niye hala konuk aldığınız yabancının yanına hiçbir çeviri yeteneği olmayan bir kızcağız-oğlancağız-adamcağız-kadıncağız dikiyorsunuz, programın ahengini bozuyorsunuz?

    simultane çeviri yaptırırsanız, aldığınız konuk, siz diğerleriyle türkçe konuşurken mal mal etrafına bakıp sohbetten kopmaz bari lan. neler konuşulduğunu duyar, belki söyleyecek birşeyi vardır.

    adı üstünde talk show

  • hollywood filmlerindeki cia destekli algı yönetimi bugün çok daha görünmez hale getiriliyor. soğuk savaş yıllarının basit iyi-kötü odaklı propagandası, post-truth çağında çok daha örtülü bir şekilde yapılırken, bu değişime ayak uyduran cia'in son dönemde, doğruları gizlemeyip izleyiciye neyi göreceğini neyi göz ardı edeceğini bildiren profesyonelce kurgulanmış yapımları desteklediğini görmemek için kör olmak gerek.

    amerika'nın küresel güç hedefine ulaşmadaki etkili araçlarından biri olan hollywood, cia halkla ilişkiler departmanı ile güçlü ilişkilere sahiptir. cia, bu gizli kuruluşun izleyicide uyandırdığı merakı, gişe başarısına dönüştüren hollywood'u bilgi ve imkanlar yönünden desteklerken, hollywood ise cia için çeşitli ve geniş kapsamlı hedeflerine ulaşmakta etkili bir araçtır. bu ilişkiden doğan ürünler, geçmişte iyi-kötü ayrımının keskinliğiyle fazla propaganda kokarken, bugün zamanın ruhuna uygun olarak dönüşmüştür. "post-truth"un hakimiyeti kara propagandayı grileştirse de finalde amerikan gücü ve hegemonyasından kuşkuya yer bırakmayan algı hedeflerinden emin olunmuştur.

    19. yüzyıla kadar doğal yetenekli insanların oluşturduğu ağlarla icra edilen bir sanat faaliyeti iken günümüz modern teşkilatlarının oluşturulmasıyla birlikte sosyal bilimler içerisindeki yerini alan istihbarat, iki asli unsura dayanır. bunlardan biri bilgi edinme, ikincisi ise yönlendirme faaliyetleridir. devletler adına yapılan tüm bu faaliyetler, gizli faaliyetlerdir ve istihbarat teşkilatları, amaca ulaşmakta her yolu kullanmalarıyla ünlüdür. görevin gerçekleştirme yolunun yasal olup olmadığı ise ancak ve ancak yakalanma halinde soruşturmaya konu olabilir. istihbarat, yönlendirme faaliyeti kapsamında, kitle iletişim araçlarından etkin olarak faydalanır. gizliliği kalkan belgelerin yayınlanması, sızıntılar, eski ajanların anıları, kongre soruşturmalarında açığa çıkan bilgiler, amerikan merkezi istihbarat teşkilatı cia'in sanat, edebiyat ve medya dünyası ile yönlendirme odaklı ilişkilerini açığa çıkarmıştır.

    kitle iletişim araçlarının kamuoyunu şekillendirme, toplumsal düzen ve yaşantıyı oluşturma, yönetme, değiştirme ve manipüle etme yeteneği, bunu fark eden güç odakları tarafından sinemanın başından beri etkileme, yönlendirme ve propaganda amaçlı kullanılmasını beraberinde getirmiştir. lumiere kardeşlerin sinematograf cihazının patentini aldıkları 1895'ten sadece 3 yıl sonra sinemanın propaganda amaçlı ilk kullanımı 1898'de amerika ve ispanya arasındaki savaçta olmuştur. savaş sırasında amerikan müdahalesini halk nazarında meşrulaştırmak amacıyla çekilen birer dakikalık filmlerle kübalılar üzerinde "geri kalmışlıklarının ispanya'dan kaynaklandığı" algısı oluşturulmak istenmiştir.

    pentagon-hollywood birlikteliği ikinci dünya savaşı'yla başlıyor:
    amerikan müesses nizamının sinemadan faydalanması, askeri amaçlarla başlamıştır. birinci dünya savaşı sırasında, zorba alman ordularının amerika'yı işgali ile yaşanan felaketi gerçeğe yakın tasviriyle "the battle cry of peace" filmi buna örnektir. bu ve benzer filmler, kitleleri almanya aleyhine kışkırtmakta rol oynamıştır. ikinci dünya savaşı sırasında başkan franklin d. roosevelt, ünlü aktörler frank capra ve john ford'un da aralarında bulunduğu oyuncu ve yapımcıları beyaz saray'a çağırarak, ülke için psikolojik seferberlik amacıyla onlarca film siparişi vermiş ve hollywood'da bir irtibat bürosu kurmuştur.

    pentagon, ilgi çeken aksiyon dolu sahnelerle profesyonelce çekilen bu filmleri, üniformadan silaha, gelişmiş harp araç-gereçlerine kadar tüm varlığıyla desteklemiştir. pentagon ve dış operasyon ortağı cia'in hollywood ile bu iş birliğinden çok sayıda ürün doğmuştur. en bilinen bazı örnekler; 1980'lerde amerika'nı düşmanlarına karşı sylvester stallone'nu kahramanlaştıran rambo serisi, donanmanın yakışıklı ve cesur deniz havacılarını temsil eden tom cruise'lu top gun (1986), ünlü aktör mel gibson'un başrol oynadığı we were soldiers (2002), black hawk down (2001) filmleridir. yayınladığı dönemlerdeki politik ve diplomatik gelişmeleri yansıtan bu filmlerle; amerika'nın dış müdahalelerini meşrulaştırmak, savaş yenilgilerinin intikamını film setlerinde alarak imaj tazelemek, orduya personel temin etmek yanında amerikan gücü, cesareti ve zekasıyla caydırıcılık sağlanmaya çalışılmıştır.

    hollywood'un amerikan yönetimiyle ilişkisi pentagon ile başlasa da zamanla tüm kurumlara yayılmıştır. amerikan iç istihbarat servisi fbi, imaj iyileştirme faaliyetleri kapsamında 1930'larda bir büro kurmuştur. 1935 yapımı g-men, 1959 yapımı the fbi story, 1965-1974 arasında yayınlanan the f.b.i., federal büronun müdahil olduğu yapımlar arasındaydı. bu yapımlar sayesinde fbi, temiz ve resmi giyimli, ahlaklı, dikkatli, mükemmel insanların görev yaptığı etik ve siyasetten arınmış bir teşkilat imajını dünya çapında satabilmiştir.

  • 500 liralık alışveriş yapmak demek isterdim. keşke sadece yapmakla kalsaydı. bu alışverişi bir de kredi kartındaki birikmiş puanlarla ödemek. detay istediniz buyrun, ama pek ufak değil.

    edit: entry arada oylanıyor, komik oluyor. enflasyon çok. olayın geçtiği sene, 2009'dur. şimdi yumurta, peynir, yoğurt falan alıp, 500 tl veriyoruz. şimdinin 5000'i falan herhalde ne bileyim. para algımı komple kaybettim. ama çoktu ya o zaman için. edit gereği duydum yemin ediyorum. hiç unutamıyorum. 2009'daki mağaza, levis'tı.

    edit 2 : sene 2024. bi tane dandikten ayakkabı aldım diye kartıma 250 tl bonus gelmiş. trendyol milla'da bi tane dandik gömlek 500 tl olmuş. ilk editim ne zaman hatırlamıyorum. çok zenginlik hatırlıyorum. hani şey zenginliği, köprüden geçerken "ya arkadaş bu evlerde kim oturuyor...." diye sorgulatan zenginlik. işte tam da o zenginlikti. 2009'da onlara geliyordu 500 tl puan.

  • ne kadar şerefsiz varsa toplanmış buraya. cahil olursun, görmemiş olursun, aklın yatmaz salak olursun böyle bir başlık açarsın anlarım da, olmadığını varsayarsak malsın kardeşim. malın önde gidenisin. başlıktaki fikrin zehirli tomurcuğu dahi zihninden geçmişse değil aynı ülkede aynı platformda olmaktan bile rahatsızlık duyduğum insansın. kız kardeşin, eşin, kız çocuğun, evindeki dişi sinek bile senin gibilerden uzak dursun.

    iki sene ablamlarla yaşadım. ablam evlenip izmire yerleşti. ben de üniversiteyi kazanıp orada okumaya gittim. ablam memur, öğretmen. yazın malum tatil onlara. bende parlak, emsal öğrenci. her sene yaz okulundayım. ablam 1 ay istanbula yanımıza gelir kalmaya. bende o bir ay boyunca eniştemle aynı evde kalırım. kolamızı cipsimizi alır filmimizi açar tvde izleriz. baaaak hem de yazın, hem de o sıcakta, baaak hem de şortlarla falan!
    tanımı da yapim her ihtimale karşı: sıcaklarda şortla da evli ablasında yatıya kalabilen kızdır.

  • eksisozluk'te son zamanlarda gordugum en yararli filtre... bu varliktan sonunda kurtulabilmek harika olacak.. virus gibi kadindi, covid bile masum kalir insanlarda olusturdugu kin ve nefretin yaninda.

    edit: tekrar tesekkurlerimi iletiyorum, ublock'ta da ise yariyor filtre.
    edit 2: nasil ekleniyor diyen arkadaslar icin. ublock ayarlara girip my filters'a ekliyorsunuz yukarida arkadasin verdigi satiri ve bilgisayarda bu sahsin gectigi basliklar gorunmez oluyor. görsel

  • hala bu bankayı kullananlara müstahak bir ücret uygulaması yapıyordur. şahsen onlara girdikçe ben mutlu oluyorum. devam edin, mado'nun da dondurmaları çok güzelmiş tavsiye ederim size.

    edit: lucastorn uyardı, kızılkayalar bir ıslak hamburger yapıyor, aman parmaklarınızı yersiniz.

  • elimde ne var ne yok satıp en kısa zamanda esenlere yerleşiyorum. bu kadar bilinçli bir topluluğu hiçbir yerde görmedim. umarım kılıçdaroğlu ve adamları peşime düşmez.

  • ba$ucu eserleri bir yazarin en ozenilmi$ cali$malarindan secmelerdir. secilmelerini ise ben tek tek her yazarin ozenilmi$ gordugum entrylerinden secmek suretiyle yapiyorum. sabahliyorum bu i$ icin.

  • greenpeace ile birlikte kuzey kutbuna gidiyormuş, büyük erimenin nedenine falan filan bakacaklarmış, çevre bilinci durumu yani.

    bir de tanıtım filmi hazıırlamışlar valizini falan topluyor ayşe hanım veee bu sözümona çevreci hanım kocaman 4 çeker aracına atlayıp bineceği gemiye doğru yola çıkıyor.

    sen çevre bilinci de, herkesi duyarlı olmaya çağır ama şehrin içinde kocaman 4 çeker araçla gez. komik.

    hep reklam kokan hareketler bunlar.