hesabın var mı? giriş yap

  • 1- buğdayın ana yurdu, ekmeksiz, tatlısız yemek yenmeyen, pilav, bulgur, makarna, bakliyat yemeyince karnı doymayan insanlar ülkesinde yaşıyoruz. karbonhidratın çok çok çok ağır bastığı bir gıda geleneğimiz var. taş devri insanının sadece yazın bulup yiyebildiği, kanda şekeri arttırıp sürekli insülin salgılatan, şeker oranı azalırken hemen açlık hissi veren, dolayısıyla durmadan yememizi sağlayan, bu sayede taş devrinin olmazsa olmazı kışa hazırlık şişmanlatan şeyleri, yılın her mevsiminde bolca ve azimle yiyoruz.

    2- evlilik ertesi, mutfak marifetleri evdeki kuru erzakı masada iştah açıcı yemeklere çevirmek olarak yetiştirilmiş kızlarımızın, yeni gelin saadeti ve hevesiyle saldırmaları, sabah ve akşam ailece ev yemeği olayının yiyecek kısmını katlıyor.

    3- evlilik, artık her akşam erkenden eve gelmeyi, yemekten sonra gün boyu görüşmediğin eşinle birlikte olmayı gerektirir. yok artık yemeğin bitmesiyle "ben kaçtım!"lar, koşa koşa arkadaşlara, beraber karşı cins odaklı türlü türlü alengirli kas kullandıran, kalp çırptıran, enerji tüketen faaliyetler. sen de her yetişkin gibi evinde otur, propaganda haberlerini, dizini, abur cubur reklamlarını izle, çekirdeğini çitle, ağır yemeğini çay, kahve, kurabiye, çerezlerle katla ve hazmet, göbeğini bağla.

    4- ailece gezinti bile artık birlikte, ağırbaşlı, aşırı kas kullanmadan, nabzı fazla yükseltmeden, selamlaşma, durup bir iki laf, varsa arabayla fazla yürümeden, misafirlik, ikram, geri dönüp yatmak temelli olmak zorunda.

    5- şunlar hak getire, hatta yasak, ayıp, "olmaz öyle şey", "herkes ne der", "eski köye yeni adet", acizlik alameti, en azından "boş ver" dedirten türden: idman, spor, kas kullandıran oyun, nabzı ara ara aşırı yükselten faaliyetler, bir hayır işinde canla başla çalışma, bir hobi ya da sosyal faaliyetin haftada bir kaç akşam katılanları yoğun çalıştırması, uzun uzun tempolu yürüyüş gerektiren terleten gezmeler, neredeyse ikinci mesai gerektiren bir aile projesi. evde bakımı ihtiyaçları birinin beden yormasını gerektiren hayvan, bahçe tarzı şeyler.

    6- hayatın gündelik ritmi göbek eritmeyen tarzdan, yani mesela işin kapalı alanda oturarak, belki parmak ucunu hareket ettirenden fazla kas gerektirmeden yapılan türden, işe gidiş gelişin nerdeyse tümü motorlu araç ile, erzak eve giderken yol üstünde bir markete uğramak şeklinde emeksiz tedarik edilen, huzur yaklaşık yüz yıldır gündüzü işte, geceyi evde geçirdiğin sürece fazla çaba gerektirmeyip kendiliğinden oluveren bir şey olması ve evliliğin insanı bu yöne itmesi normal, zorluk dediğimiz şeyler daha çok zihinsel, politik, ve gelecek endişesi tarzından, suç işleyince hakimin verdiği ceza bile kas kullanımını nabız artışını en aza indirgeyecek türden, voltası kısıtlı hapis yatmak şeklinde olması.

    7- eşlerin de işi olması, bu yüzden inceden inceye hayatımıza giren fabrika ürünü hazır, ya da yarı hazır yiyecekler, bunların içindeki raf ömrü uzatıcı kimyasallar, kimya temelli tatlandırıcılar, kimya olmasa hayatımıza giremeyecek ama pırıltılı ambalajlarda gıda diye satılan envai tohum yağları, ağızda çiğnemeyi bile saf dışı eden paketleme kolaylaştırıcı öğütülmüş veya sıvı malzemeler, bunların sürekli reklamlarla, dizilere ürün yerleştirmeyle gözümüze gözümüze sokulması, genç nesillere imrenilecek bir şey olarak kafalarına sokulması, hiç yemeyecek iken gereğinden fazla tüketir olmamız.

    8- evliliğin eşlerin iş ve yaşanacak yer seçimini birbirine uydurmaya zorlaması, seçenekleri kısıtlaması, bu yüzden daha çok gıdayı satın alma temelli şehir hayatı, kimsenin kendi yiyeceğini üretmemesi. bunun sonucu olarak yediğimiz gıdalara üretici veya aracı tarafından hile karıştırılması, tüketiciyi türlü yollardan riske sokması (gıdada hile ve risk çeşitleri için bkz. #102376151) bu risklerin çoğunluğunun da metbolizma bozukluğu ve şişmanlama sebebi türünden olması.

    daha da var ama.. bitirelim.

  • hangi temiz alın?
    ben sizde temiz alın göremiyorum.
    sizin günahlarınızın yanında şampanya abı hayat kalır. söyletme şimdi günahlarınızı, hapse atıyorsunuz sonra.

  • cumhurbaşkanı erdoğan, atatürk havalimanı'na yaptığı ziyaretten sonra açıklamalarda bulundu. saldırının yaşandığı alana giden erdoğan, burada yetkililerden bilgi aldı.

    havalimanındaki bir taksicinin sosyal medyada, saldırının ardından şoförlerin yaralılardan ve yolculardan çok fazla para aldığına dair iddiaların hatırlatması üzerine, erdoğan, şu açıklamayı yaptı:

    "biliyorsunuz ben bu sosyal medyaya karşıyım. bundan dolayı da bana çok saldırı da oldu. ben bu twitter'a falan hepsine karşıyım ve bunları paylaşmıyorum. kendim de kullanmıyorum. benim adıma kullananlar var, o ayrı mesele. o ahlaksızlığı yapanların ahlaksızlığı kendi üzerinedir. bunları hiç takmayın" ifadesini kullandı.

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…hepsine_karsiyim.html

    sosyal medyaya karşısınız tabi çünkü bütün pislikleriniz sosyal medya sayesinde ortaya çıktı, çıkıyor, çıkacak ve yayılacak. havuz medyası sizin sırtınızı sıvazlayıp, pisliklerinizi sürekli örtbas ettiği için, twitter ve facebook sayesinden haberimiz oluyor her şeyden.

    karşısınız çünkü olumsuz eleştiri duymak, okumak istemiyorsunuz.

    karşısınız çünkü insanların sosyal medya sayesinde nasıl haberleşip birlik olduğunu, size karşı omuz omuza mücadele verdiğini gördünüz.

    karşısınız çünkü yeni bir şeyler okumaya, öğrenmeye, paylaşmaya, yardımlaşmaya tahammül edemiyorsunuz. istiyorsunuz ki herkes bir başına olsun, cahil olsun, kandırmak kolay olsun.

  • öyle bir açıklama ki aşağıdaki gibi bir diyalog geçti sanıyorsun:

    -gizem selam :) esrar?
    +yok canım almiyim. aa nerde ezicen onu?
    -senin sarmısak öğütücü vardı ya geçen geldiğimde göstermiştin. onda öğütürüz :)
    +aa sahiden. hiç aklıma gelmemişti.

  • içinde tatlı bir sitem barındıran cümle. duşa girmeye üşenmesine karşılık, malzemenin kalitesi karşısında kendine hakim olamayan kardeşimizin haklı sitemini içeriyor.

  • muhteşem bir icat.

    dandik telli bir plastik parçasının, kullanımı bu kadar kolay ve ağzı bu kadar ferahlatan bir şey olması çok acayip. tepe'nin 0.4 ve 0.5 mm olanını kullanıyorum. bazı dişlerimin arasında neredeyse hiç boşluk yok; iple bile zorlanırken, bazen diş etimi kanatırken 0.4 olan arayüz fırçasıyla bunu hiç yaşamadım.

    diş ve ağız sağlığı için pek çok ürün kullanıyorum. hem kendime saygım var, hem de başka insanlara bununla zulmetmek bana çok çirkin geliyor. arayüz fırçası ve ağız duşu listenin en tepesinde. lüzumsuz gibi görünen/algılanan ama bir kez alışınca varlıkları aranan diş bakımı nesneleri kesinlikle!

    dişlerine düzenli bakmayıp da adını bilmediğim bir sürü işleme maruz kalmayı tercih eden, o işlemlere yığınla para döken, üstelik hayatındaki insanlara da zerre kadar saygısı olmayanları asla anlamayacağım. diş bu ya... neanderthal misiniz siz!