ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
pisssssmi
-
minibüse binmeden önce teyzelerin cikarttigi ses, artik ka$ar derecesinde minibüs deneyimi olanlar "pis" le isi bitirirler
kediye hallenen tavşan
ankara soğuğu
-
nordik şehirlerinden daha soğuktu bu sabah accuweather dan baktım. işte bir hayat düşünün ki iskandinavlardan daha çok üşüyorsunuz ama dikmendesiniz.
sofar sounds istanbul
-
hayvan gibi video yayınlıyorlar lan bunları dinlemeye zaman mı var diye sormuyorlar. hayır şarkıların hepsi de güzel mi olur.
alternatif müzik arayışımız işte buydu.
türkiye'de domuz eti yiyenler var
-
türkiye'de kul hakkı yiyenler de var sayın cumhurbaşkanım, ona da müdahale etmiyorsunuz.
radamel falcao garcia
-
slimani, van persie gibi sağlam kazıklara biz alışık olduğumuz için süreç nasıl gelişiyor anlatalım galatasaraylılara.
ilk aşama; abi adama top gelmiyor ki, adam napsın aşamasıdır.
ikinci aşama; adam fizik olarak hazır değil, sezon başı iyi kamp geçirmedi zaman geçtikçe form tutacak aşamasıdır.
üçüncü aşama; yavaş yavaş sövme aşamasına geçilir, o kadar para verdik veteran forvet aldık, hay ben böyle yönetimin denmeye başlanır.
dördüncü aşama; yüksek maaşlı olduğu için göndererek maaşından kurtulmaya çalışma aşamasıdır. 3 yıl sözleşme yaparak biz ne bok yedik denmeye başlanır.
galatasaraylılar şu an ilk aşamada. 4-5 hafta sonra ikinci aşamaya geçileceğini düşünüyorum.
türklere sorulan salak sorular
-
bir alman*, bir isviçreli*, bir türk* konuşmaktadırlar. daha öncesinden alman kızın bir sürü saçma sorusuna muhatap olunmuştur.yeniden başlar:
a: sizde erkekler dört kadınla evlenebiliyorlarmış, doğru mu?
t: ` :yine mi `evet, evlenebiliyorlar
a: gerçekten mi? peki araplardan farklıydınız hani?
t:evet farklıyız, bizde kadınlar da dört erkekle evlenebiliyorlar
a:nasıl yani?
t: bak babamın 4 eşi var biri öz annem, annemin 4 eşi var biri öz babam, diğerleri üvey
anne ve babalarım ama aslını söylemek gerekirse üvey anne ve babalarımın eşlerinden
gelen üvey anne ve babaların sayılarını ben de bilmiyorum
alman kız biraz duraksar, kafasından hesap yapmaya başlar, işin içinden çıkamaz. isviçreli ile türk yerlerdedir. sonra isviçreli kıyamaz, türk'ü bile şaşırtan açıklamayı yapar:
i: onlar evlilik yasalarını bizden aldılar, sizden çok çok önce sizin bugün sahip olduğunuz haklara sahiplerdi.
türk ve alman şok içinde kalırlar.
david silva karımla yatabilir
düşük bütçelerle çekilmiş muhteşem filmler
-
primer (2004)
bütçe: $7.000
gişe: $424.000
filmin bütçesi o kadar düşük ki, shane carruth filmi hem yazmış, hem yönetmiş hem de başrolde oynamıştır. anlaşılması zor bir film olmasının yanı sıra oldukça da düşük bütçesine rağmen, 2004 sundance film festivali'nde jüri özel ödülünü kazanmıştır. filmi anlamak için bir rehber, filmle ilgili bir karikatür.
not: shane carruth'ın sonraki filmi upstream color'ı da şiddetle tavsiye ederim.
el mariachi (1992)
bütçe: $7.000
gişe: $2.000.000
robert rodriguez'in ilk uzun metrajlı filmi. filmi çekmek için gereken 7 bin doları nasıl bulduğuna dair bile çeşitli söylentiler vardır. filmin başarılı olmasının ardından desperado ve once upon a time in mexico filmlerini çekerek, meksika üçlemesini tamamlamıştır. robert rodrigez daha sonra, düşük bütçe ile nasıl film çekilir konulu 10 minute lesson for making a film adında kısa bir film bile yapmıştır. part1 part2
pi (1998)
bütçe: $60.000
gişe: $3.220.000
sağdan soldan borç alınarak çekilen filmlerden biri daha. kimilerine göre bir baş yapıt. darren aronofsky bu film ile 1998 sundance film festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü kazanmıştır, ilk uzun metrajlı filmidir ve aynı zamanda senaryosunu da kendisi yazmıştır.
paranormal activity (2007)
bütçe: $15.000
gişe: $193.350.000
düşük bütçesine rağmen gişede en çok kazandıran filmler arasında ilk akla gelenlerdendir. yönetmen oren peli kendi evinde, kendi arkadaşlarıyla çekmiştir bu filmi. senaryosunu da kendisi yazmıştır. devam filmlerini pek beğenmesem de, izlerken korktuğum filmler arasında yukarılarda yer alır.
the blair witch project (1999)
bütçe: $60.000
gişe: $248.600.000
found footage sinema türünün ilk örneği olmamasına rağmen öncüsü olmuştur. kendisinden sonra çekilen bir çok filme ilham vermiştir. gişede bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden birisi de müthiş bir pazarlama stratejisi ile gösterime girmiş olmasıdır. filmin çeşitli festivallerdeki gösterimleri sırasında yapımcılar, filmdeki olayların gerçek olduğuna dair el ilanları dağıtmışlardır. bknz. dağıtılan ilanlarda, kayıp öğrenciler hakkında herhangi bir bilgiye sahip olan izleyicilerin bunu bildirmesi istenmiştir. filmde anlatılan olayların gerçek olup olmadığı uzun süre tartışma konusu olmuştur.
coherence(2013)
bütçe: $50.000
gişe: $102.000
james ward byrkit'in ilk uzun metrajlı filmi. film oldukça cüzi bir bütçeyle, set ekibi kullanılmadan ve doğaçlama olarak çekilmiş. gişede yüksek bir hasılat yapmasa da kuantum fiziği, paralel evren, schrödinger'in kedisi gibi konulara değinmesi ve bunları iyi bir şekilde anlatması ile bilim kurgu türünü sevenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
tarnation (2003)
bütçe: $218
gişe: $592.000
akıl hastası bir anne ile çocuğunun ilişkisini anlatan belgeseldir. filmin yönetmeni jonathan caouette 31 yaşında iken bu filmi yapmaya karar verdiğinde elinde, 11 yaşından bu yana biriktirdiği, kendi hayatından kesitlerin olduğu, 160 saatlik amatör görüntü ve ses kaydı mevcutmuş. super 8 kamera görüntüleri, vhs kaset ve fotoğraflardan oluşan bu kaynakları apple'ın video düzenleme programı imovie ile film haline getirmiş.
sinan bolat
-
soyadı rakibi tahrik eden bahtsız kaleci.
fakat müzeyyen bu derin bir tutku
-
gelmis gecmis en guzel arka kapak yazilarindan birine* sahip roman:
"boyle olmasini istemezdim ama hep olurdu. dunyanin butun kizilderilileri yenilir, spartakus kaybeder, gun batarken sararir, kuslar doner, sadri alisik denilen hergele, her filminde aglardi. o agladikca ben de aglardim. nedenimi bilmez aglardim. agladikca sadri'ye kil kapar gicik olurdum. ucuncu sahis olarak kalisina, hep gidici kadinlari sevisine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi durusuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kisinin ozgurlugu olarak bakip, ona ihanet etmemek icin kendine ihanet edisine."
orucun asıl amacı
-
açları anlamak değildir. bunu diyen müslüman kendini kandırıyordur. akşam yemek yiyeceğini bilerek açları anlayamazsın.
orucun iki amacı vardır :
1- o güne kadar rahatça yiyip içtiğin nimetlerin kısa süre yokluğunu görerek değerini anlamak
2- insanın en büyük düşmanı olan ve verdikçe fazlasını isteyen nefsi kontrol etmek
yani iradeyi güçlendirmek.
akşamları lüks otellerde 100 liradan başlayan menülerle iftarı bekleyerek kimse açların halini anlamaz, en başta da ben.
o yüzden aç olduğunuz için sinirle kimsenin kalbini kırmadan orucu tutun, umulur ki allah kabul eder.
engin günaydın
-
filmine öpüşme sahneleri koymaması ile alakalı soruya "40 yaşındaki adam kızla öpüşmek için film çekmiş demelerinden korktum" şeklindeki cevabından dolayı açıkçası ben kendisine seri şükelasını verdim.
boğaziçi elitistlerin değil milletindir
-
yalıdan tweet atan bir millet aşığının ve seçim yerine atamayı savunan bir demokrasi neferinin beyanı.
hamza hamzaoğlu
-
roberto mancini--->cesare prandelli--->hamza hamzaoğlu
oldu mu? olmadı. isim olarak olmadı lan isim!
bir sonraki teknik direktörümüzün ismini açıklıyorum;
(bkz: hattori hanzoğlu)