hesabın var mı? giriş yap

  • takımının oynadığı stadını 50 metre ötesi patladı, 40 kişi öldü. oynadığı maçtan sonra gece dışarı çıkıp eğlendiği yeri taradılar 50 kişi öldü. haftalarca, insanlar haftasonları dışarı bile çıkmadı. taksim'in, ortaköy'ün bomboş olduğu bir sürü cumartesi gördü bu gözler. her iki haftada bir ortalık patladı, son bir bucuk yılda 423 insan hayatını kaybetti.

    bir tanesi gelmiş, almanya'da doğru dürüst gerçekleşememiş saldırıyla, bizim başımıza gelen faciaları aynı kefeye koymuş, yaa mario diye girmiş lafa. diğeri de kariyerden dem vuruyor. almanya milli takımıyla dünya kupası, bayern münich ile kazanmadığı kupa kalmayan adama. tabi amk, üstüstü toto loto liginde kazanacağı 2. şampiyonluğu bıraktı ya, her gece gözüne uyku girmiyordur eminim. şakasınız lan yemin ediyorum.

  • cs_italy'de pazarın oradan geçerken tavukları da kesmiş nesildir.

    edit : uzun bir aradan sonra listenin sonunda da olsa tekrar debe'ye girmişiz.
    ama ben böyle entrylerle gündeme gelmek istemiyorum,o yüzden buradan buyrun : (bkz: #47081572)

    bi daha edit : "aynı linki vermişsin lan asfdfasd" tarzı mesaj gönderen arkadaşlar oldu.

  • başlık: sineklerle nakliyata başladım anlatıyorum

    1. kağıttan gemi yaptım. sonra 25 tane sinek yakaladım. sinekleri ayağından iple kağıttan gemiye bağladım. ilk önce; 5 tanesi kaldıramadı gemiyi sonra 10 tanesi hafiften oynatmaya başladı sonra 15 tanesi baktım gemiyi kaldırıyor. ama geminin yolcusu yok diye yolcusu olduğunda kaldıramayacaklarını düşündüm ve 25 indi bağladım gemiye. şuan gemiyle odanın içinde deneme nakliyatları yapıyorum; cipsleri ve çikolataları rahatlıkla taşıyabiliyorlar. yakında bu sinek sayısını arttırıp uluslararası cips ve çikolata nakliyat işine giricem. tabi sinekleri biraz eğitmek lazım. dışarıya çıkardım nerede bok var oraya gittiler cipsler ziyan oldu biraz eğitimden sonra caps varrr *

  • cahilliğin hükmü.

    önceden okumak kıymetliydi. okuyan, bilen insanın görüşleri, alanında uzman kişilerin söyledikleri dinlenirdi. son 19 senedir cahiller toplumda nerelere gelebileceğini görerek pervasızlaştı. okumanın, bilmenin kıymeti kalmadı. köylü kurnazları normalde gelemeyecekleri statülere yalakalıkla, çakallıkla geldi. cahillik bu topraklar üzerinde yeniden hüküm sürmeye başladı.

  • istanbul boğazında bulunan tek adadir. ilk zamanlardaki adi sarkis bey adasi'dir.

    denizin ortasında geli$igüzel bir vaziyette çikan bir kaç kaya parçasi iken 1884 yilinda döneminin ünlü mimari sarkis balyan tarafından ada haline getirilmi$tir. sarkis bey daha sonra bu ada üzerine güzel bir köşk yaptirtmi$ ve 1899 yilinda ölene kadar burada ya$ami$tir.

    sarkis bey'in ölümünden sonra bu kö$k hayatiyetini yitirmi$ ve uzunca bir süre kapali ve bakimsiz kalmi$ sonra da varisleri tarafindan $irket-i hayriye vapur i$letmelerine kiralanmi$tir.
    adadaki kö$k $irket tarafından yıktırılmı$ ve ada bundan sonra kömür deposu olarak boğaz hattı vapurlarının kömür ikmali için kullanılmı$tır.

    sonra galatasaray spor kulübü bu adaya el atmı$tı. kulübün bebek'teki denizcilik lokali istimlake tabi olduğundan galatasaray kulübü onun yerine bu adayı öne sürmüşlerdi.
    boğaziçinde kapkara bir leke gibi duran ve etrafa çirkinlik saçan bu kömür deposunun yerinde, boğaziçinin $ahane güzelliğine layık bir tesisin vücut bulacağı dü$ünceside eklenince sonuç galatasaray kulübünün istediği gibi olmu$tur. böylece sarkis bey adası uzun yıllar ta$ıdığı "kömür adası" isminden kurtulup galatasaray adası ismini alır.

  • (bkz: aha da ben)

    lisenin son 2 senesini arkadaş olarak geçirdikten sonra üniversite sınavının akabinde sevgili olduk. ayrı şehirlerde 4 sene boyunca sözlükte imkansız olarak görülen uzak mesafe ilişkisini yaşadıktan sonra 3 sene de benim okulu bitirmemi ve stajımı tamamlamamı aynı şehirde bekledik * son 3 senedir de evliyiz. bir de oğlumuz oldu 40 gün önce, ellerinizden öper.

    allah ömür verirse 80 yaşıma kadar da yanında olmak istiyorum eşimin. oluyor yani, olmaz diye bir şey yok. işin sırrına ermek isteyenlere bir yeşil kadar uzaktayım. **

  • ingilizcesi walking ghost olan bu kavram çok yüksek dozlarda akut radyasyon zehirlenmesi'ne (>20 sievert) maruz kalan kişilerde ortaya çıkan, radyasyona maruz kalınan ilk andaki semptomların (bulantı, kusma, ishal, yorgunluk, kanamalar) yok oluşundan sonra kurbanın içine girdiği uzunluğu birkaç saat ile birkaç gün arasında değişen (9-10 güne kadar bile çıktığı vakidir) sağlıklı görünme haline verilen addır. walking ghost süresi boyunca hasta kendini iyi hisseder, genel durumu iyiye gider, adından anlaşılacağı üzere kalkıp yürüyebilir bile.
    ancak çok yüksek dereceli radyasyon zehirlenmesinde epitel hücreleri öldüğü ve kemik iliği tamamen yok olduğu için ölüm kaçınılmaz olduğundan walking ghost süresi geçtikten sonra kurban tekrar kontrolsüz kanamalar ve enfeksiyonların eşlik ettiği, tedavisi mümkün olmayan ve ölümle sonuçlanan bir döneme girer.

    sanıyorum ki "üç ay ömrünüz kalmış" konseptinden tamamen bağımsız şekilde, bir insanın yaşayabileceği en büyük psikolojik yıkım kendisine bir yürüyen hayalet olduğunun söylendiği andır.
    (bkz: dead man walking)

  • müziğin ulaşabileceği en uç noktadır jazz... hakkıyla dinlemesi çalması kadar zor olan müziktir... dibi olmayan bir kuyuya, veya sonu olmayan bir uçuruma kendini bırakıvermektir jazz... düşmenin hazzını, çarpma endişesi olmadan yaşatan müziktir... yüreğin ifade etmekte zorlandığı duyguları, parmakların ifade etmekte zorlandığı notalarla anlatmaktır jazz... matematiği edebiyatla dans ettiren müziktir... çalan kişinin duyguları ile parmakları arasından çekilip havada uçuşan notaları izlemesidir jazz... dinleyen kişiyi kulakları ile duyguları arasından çekip alan müziktir...

    jazz, müziğin simyasıdır...