• michael douglas da oynamıştı, star'da kuku gösterme sahnesinde alttan reklam geçip gayet ahlaklı bir duruma sokmuştu sahneyi...
    -----------------------------------castrol gtx-----------------------------------------
  • şu andaki gen teknolojisi ile 5 dakikada çözülecek bir cinayete geçtiğimiz yüzyılda 123dk. ayırmış, yine de çözememiş filmdir. açılış sekansında buz kıracağıyla şov yapan katilin her türlü vücut sıvısı, kan,tüy, ıvır zıvırı beni bul diye bağırmaktadır halbuki, ah orda csi cılar olacaktı ki..
  • birçok türk erkeğinin sonunu merak ettiği film.

    malum, türk erkeği erken boşalıyor
  • --- spoiler ---

    sharon stone'un dediğine göre yönetmen paul verhoeven, sorgu odasındaki bacak bacak üstüne atma çeşitlemeleri sırasında stone'dan iç çamaşırını çok parlak olduğu ve ışık yansıması yaptığı için çıkarmasını ister. sharon stone bunu kabul eder; zira çekim sırasında mahrem noktaların görünmeyeceğini varsayıyordur. sonradan yaptıkları önizlemede stone, verhoeven'in özellikle bu çekimi kullanmayı tercih ettiğini farkeder. başta karşı çıkar; daha önce söylemesi gerektiğini ve bunun kararını beraber vermeleri gerektiğini söyler. ama daha sonra sahnenin karakterle çok uyuştuğunu düşünür ve herhangi bir değişiklik yapmadan kullanılmasına razı olur.

    ama yönetmen paul verhoeven'e göre olay hiç de öyle gelişmiyor. verhoeven amca da diyor ki, "ben sharon'a bu sahneyi özellikle kullanacağımı önceden söyledim. çünkü sahne catherine tramell'in özgür ruhlu kişiliğini ve insanlarla sürekli alay eder halini göstermemiz açısından çok önemliydi." ve söylendiğine göre stone da bunun üzerine çok heyecanlanıyor ve sahneyi çekiyorlar. daha sonra yine ön gösterimde sharon stone'un menajeri sahneyi görüyor ve kariyerine zarar vereceği gerekçesiyle bunu iptal etmelerini istiyor. verhoeven'e göre stone aniden fikrini değiştiriyor ve sahneyi çıkarmalarını istiyor. ama verhoeven, "yaw he he" diyor ve sahneyi filme gömüyor.

    bu bacak bacak üstüne atma/bacak açma vs. sahneleri orijinal senaryoda yok. sahne verhoeven'in kolej yıllarından kalan anılarının bir yansımasıymış. katıldığı bir partide, bir bayan aynı hareketleri yaparak sevgili yönetmenimizi utandırmış.

    michael douglas filmde catherine tramell karakterini oynamak için sağlam bir kadın oyuncu olması gerektiğini düşünüyormuş. bu yüzden dönemin üst düzey oyuncularından julia roberts'ı önermiş. başta pek ünlü bir oyuncu olmamasından ötürü sharon stone'a soğuk bakmış; total recall'daki yardımcı oyuncu rolüne rağmen.

    filmde dna küllüm gözardı edilmiş. film çekildiği yıl olan 1992'de geçiyor ve 1980'lerin ortalarından beri cezai soruşturmalarda kullanılan dna ile suçlu teşhis yöntemi filmde yok.

    bu film jeanne tripplehorn'un ilk filmi. gayet başarılı.

    michael douglas filmdeki araba kovalamaca sahnelerinin çoğunda dublör kullanmamış.

    filmin senaryosunu yazan joe eszterhas adlı arkadaş, bunu durmaksızın the rolling stones dinleyerek 10 günde başarmış. 3 gün sonra da açık artırmada 3 milyon dolara satmış.

    verhoeven başta nick rolü için (m. douglas'ın rolü) peter weller'ı düşünüyormuş.

    sharon stone'a catherine tramell rolü ancak 13 aktris reddettikten sonra teklif ediliyor. mesela kelly lynch'e teklif götürülmüş. hatta mariel hemingway, catherine o'hara and kelly mcgillis ile deneme çekimleri bile yapılmış. lena olin de rolü istemiş ama paul verhoeven ile çalışmak istememiş. kay lenz catherine rolünü oynamak istemiş ama verhoeven tarafından reddedilmiş.

    catherine tramell rolü için 50'nin üzerinde aktris düşünülmüş. bunların arasında rosanna arquette, courtney love, melanie griffith, bridget fonda, bette midler, heather graham, geena davis, madeleine stowe, elisabeth shue, kelly preston, laura dern, demi moore, linda hamilton, daryl hannah, uma thurman, kim basinger, nicole kidman, diane lane, jennifer jason leigh, heather locklear, courteney cox, madonna, rebecca de mornay, kim cattrall, gina gershon, jennifer connelly, robin wright, helena bonham carter, michelle pfeiffer, marisa tomei, ellen barkin, sarah jessica parker, meryl streep, julia roberts, annette bening, mimi rogers, isabella rossellini, meg ryan ve cybill shepherd var. kısacası hollywood'un tamamını düşünmüşler.

    michael douglas'ın oynadığı nick curran karakteri için düşünülen isimler ise harrison ford, kevin costner, mel gibson, robert de niro, sean penn, john heard, tom hanks, charlie sheen, michael j. fox, sylvester stallone, jack nicholson, bruce willis, al pacino, christopher lloyd, martin sheen, nicolas cage, dennis quaid, jeff bridges, john travolta, richard dean anderson, don johnson ve richard gere. rol wesley snipes'a resmi olarak teklif edilmiş ama tarihsel anlaşmazlıklardan ötürü reddetmiş. denzel washington da rol için teklif alıp reddedenlerden.

    filmde sharon stone'un arkadaşı/sevgilisi rolündeki roxy karakterini brooke shields'a önermişler ve o da çıplaklık talep edilebileceği gerekçesi ile reddetmiş.

    filmin açılış sahnesindeki kadın sharon stone imiş. paul verhoeven öyle diyor; sharon stone da bunu doğrulamış.

    --- spoiler ---
  • bir neslin "içgüdü" kelimesini ayıp bir kelime olarak algılamasına sebep olmuş (yoksa bunu düşünen tek çocuk ben miydim lan?), çocukluğumuzun efsane filmi.
  • öldürülen adamın yatağının her yerinde sperm vardır.
    adeta bütün çarşafı sperm banyosu yapmış olan maktul hakkında söylenebilecek en güzel replikti:

    - baksana, adam gitmeden gelmiş
  • sharon stone'un meşhur bir bacak bacak üstüne atma sahnesi vardı hani. polislerin karşısında terledikleri. şimdi buna panoptik bakış fenomeni üzerinden eğilirsek karşımıza iki farklı görüş çıkıyor. birincisi; klasik feminist görüşe göre burada nesne olan, bakışların üzerinde toplandığı sharon stone. yani o bakılan kişi, dolayısıyla mağdur olan. bakışın sahibi olan erkek ise iktidarı temsil ediyor. erkek bakışı kadını nesneleştirmiş oluyor. foucault'un panoptik bakış üzerine yaptığı yorumlar tam da bu istikamette. bakışın sahibi özne olurken bakılanın nesneye dönüşmesi iktidar ilişikilerini de belirlemiş oluyor. öznenin ikidarı kadını kurban poziyonuna sokarken, erkek muktedir bir göz olarak tanrılaşıyor. kazanan ve karlı çıkan bakan olmuş oluyor. filmi foucault üzerinden okursak varılan nokta bu. ancak filmin sharon stone ve polisler arasında cereyan eden bu sahneyi yorumlarken tam tersi istikamette bir yol izlediğini söylemek yanlış olmaz. sahnenin okunuşu tamamen lacan'cı bir panoptik bakış yorumuna götürüyor bizi. yani burda özne kadın olmuş oluyor. bakılan kişi bakışları üzerinde topladığı ve asıl önemlisi bakışa yön verebildiği için iktidarı ele geçiriyor. erkek ise kadının cinsel çekiminin hakimiyeti altında yönlendirilen olup nesneye dönüşürken tüm iktidarını da kaybediyor. bakış kurban olup iktidarsızlaştıkça bakılanın konumu da sağlamlaşıyor. yani temel içgüdü klasik feminist söylemi ve foucault'un yorumunu alaşağı edip lacan'a göz kırpıyor. iktidar ilişkilerini okurken bakışın sahibini kurban ilan ederek tüm erki bakılanın önüne sunuyor. sharon stone'un rahat tavrıları, konuşmayı kendi istediği istikamette yönlendirmesi, polislerin paralize olmuş halleri ve tüm iktidarlarını kaybederek gitgide bariz bir şekilde düşüşüleri ile birleştirildiğinde, nihayetinde bakılanın galip olarak ayrıldığı bu karşılaşma bakmak meselesine lacan'cı bir yorum olarak okunmayı mümkün kılıyor.

    o zaman şu halde basic instinct sharon stone'u o sorgu sahnesinden galip çıkararak, iktidar ilişkilerine lacan'cı yaklaşıp mağdur olanı da erkek ilan ederek feminist teoriye de saldırmış oluyor.

    kanımca filmin tek münhim noktası da burası. gerisi yalandan bir michael douglas fenomeni yaratmaya hizmet etmekten başka bir şeye de yaramadı zaten.
  • bir paul verhoeven filmi... uzak çekimler bayaa coşturucudur, sürekli farklı karakterleri "itham" ederek katili değiştiren "gergici" yapısıyla, kalabalık ilk izlemelerde bayaa bi teori konusu olabilir. daha sonra 2.'si de çekildi ama duyulmadı bile, sadece "göstermek" mantığına dayalı bi filmdi sanırsam.

    sharon stone'un beyaz elbise giyip sorguya gittiği sahne, maykıl'ın eski karısına kibelttiği sahne ve bardaki dans sahnesi hulasa sekanslardır, şimdiliq.
  • artik limited edition miydi, bilmiyorum, dvd'si kirik buz gorunumlu seffaf bir kutunun icinde ve hakiki bir buzkiran ile satiliyordu. ama buzkiranin yaninda promasyon olarak filmin dvd'si de veriliyor olabilir. tam emin degilim.*
  • yine bir parliament pazar gecesi sineması'nda gösterilirken meşhur bacak bacak üstüne atma sahnesinde sanırım aygazın tüp reklamını vermişlerdi aynı anda alttan. işin komik yanı bu reklamda bir alkış efekti vardı, sharon stone'un bacaklarına(ve ötesine) dikkat kesilmişken bu alkışın gelmesi beni yarmış bitirmişti.
hesabın var mı? giriş yap