• daha 18 yaşındayken, tübitak'ın düzenlediği proje yarışması için hazırladığı “ramanujan asalların genelleştirilmesi” başlıklı projesiyle çok önemli bir iş yapmış istanbul erkek lisesi 12. sınıf öğrencisi. olayı tipik bir türkiye hikayesi haline getiren ise tübitak'ın verdiği cevap olmuş. über bilimadamlarımız projeyi "seviye üstü" olduğu gerekçesiyle reddetmişler. bu, "sen bunu yapacak kapasitede değilsin, çalmışsın" demenin kibar bir yolu.

    gerçi ben çocuğun iyiliği için gerçekten çalmış olmasını diliyorum. gerçekten kendisi yapmışsa iyi bir bilimadamı, profesör olup karın tokluğuna çalışır. ama çalmışsa ve bu intihal olaylarını daha bu yaşta çözmüşse günün birinde ösym başkanı hatta milli eğitim bakanı bile olabilir.

    (bkz: ali demir)

    (bkz: ömer dinçer)

    haberin linki:
    http://www.radikal.com.tr/…26.07.2011&categoryid=77
  • hakkında ve tübitak ile olan meselesi hakkında matematik dünyası'nın 2011-i ve 2011-ii sayılarında prof. dr. ali nesin tarafından iki yazı yazılmıştır.

    2011-i

    adı lazım değil, matematik köyü’ne iki üç yıldan beri yaz kış demeden gelen liseli bir genç var.

    geçen yıl lisesinden izin alıp üniversitede birinci sınıflara verdiğim dersleri izledi. dersi inatla anlamaya çalışan ve dersten yararlanan üç beş kişiden biriydi.

    ta başından beri sayılar kuramına meraklıydı. hepimizin ortak zaafıdır, hepimizin ilk aşkıdır sayılar kuramı. ama o aşkını sürdürdü. kendini geliştirdi. şimdi ortalama bir matematikçiden çok daha fazla sayılar kuramı biliyordur.

    şımarmasın diye daha fazla övmüyorum ama çocukta bayağı iş var. hiç kuşku yok ki bir gün onur duyacağımız bir matematikçi olacak.

    bu genç, tübitak’ın liselilere yönelik matematik projesi yarışmasına katılmış bu yıl. bilseydim, “yapma etme derdim, kendi ödülünü kendine ver, baflkalarından ödül bekleme...” bilmiyordum.

    ülkemizin değerli sayılar kuramcılarından bir arkadaşımız projesine danışmanlık yapmış. danışmanlığa soyunması bile başlı başına gencin değerinin göstergesidir. zaman bedava değil çünkü.

    olgunlaşan proje tübitak’a sunulmuş. genç yanıt bekliyor... heyecanla herhalde, başka türlü olabilir mi?

    beklenen yanıt geliyor: ret.

    gerekçe? sıkı durun: seviye üstü çalışma!

    tübitak raporunu kendi gözlerimle görmesem inanmazdım. başka hiçbir açıklama yok. aynen ve sadece ve kabaca “seviye üstü çalışma” yazıyor.

    gençleri bilime teşvik etmekle mükellef tc’nin resmi bilim kurumunun verdiği rapora bakın! belli ki projeyi anlayamamışlar ve gence terbiyeli bir dille, “bizi aştın. bu çalışmayı sen yapmış olamazsın, mutlaka çalmışsındır.” demek istiyorlar. yani tübitak hem yargısız infaz yapıyor hem de gençleri kendi sınırıyla sınırlıyor!

    projeye ne kadar katkısı olduğunu danışmanına sordum. tamamen liseli gencin eseriymiş, danışman sadece gerekeni yapmış, yani araştırmayı yönlendirmiş.

    genç için üzülmedim. bu tür tokatlar iyi gelir, olgunlaştırır. hatta ne kadar erken o kadar iyi! ama tübitak ve daha çok ülkem için üzüldüm.

    bir kurum kendi kendini nasıl bu kadar kötü duruma düşürebilir?

    izin verin de ülke kalkınsın, izin verin de gençler sizi ve bizi aşsın! öyle değil mi? yoksa çok mu bildiğinizi sanıyorsunuz?

    seviye üstü çalışma gibi bir gerekçe neresinden ve nasıl savunulabilir?

    insan karşısına aldığı kişinin ya da bu durumda kurumun savunulacak bir tarafı olmasını istiyor. kendini bu kadar zavallı duruma düşüren bir kurumu eleştirmek hiç hoş değil. birazcık da olsa haklı olma olasılığı olsun karşı tarafın. ama tarihe geçmesi gereken bir utançla karşı karşıyayız. yazmamaya hakkım olmadığını düşündüm. allah kimseyi bu utanca düşürmesin!

    2011-ii

    geçen yazımda sözetmiştim: tübitak bir lise öğrencisinin yarışma projesini “seviye üstü” gerekçesiyle reddetti. bu şu anlama geliyor: bu çalışmayı sen yapmış olamazsın, bu bir bilim hırsızlığıdır, yani intihaldir. bunun üzerine liseli genç dava açıyor. konu basına yansıyınca tübitak yönetimi bir meslektaşımızı gencin çalışmasını incelemekle görevlendiriyor. nihayet! yaptığımız telefon konuşmasında meslektaşımızın söylediğine göre çalışmada intihal varmış... nitekim!

    tübitak yönetimi de bunun üzerine “intihal var, biz genci rencide etmemek için rapora ‘seviye üstü’ yazdık” diye bir bas›n açıklaması yapıyor...

    her şeyden önce tübitak yönetimini bu muhteşem öngörüsünden dolayı kutlamak gerek... önce rapor yazılıyor, sonra araştırma yapılıp raporun doğruluğu kanıtlanıyor... bilim dediğin geleceği öngörmek için vardır zaten, bir nevi modern falc›l›k!

    meslektaşımız bana telefonda makalede toplam beş teorem olduğunu, ilk ikisinin intihal olduğunu söyledi. ben de kendisine, öncelikle tübitak raporunun saçmalığının ortaya çıkarılması gerektiğini, görevinin öğrencinin yanlışını bulmak olmadığını, öğrenci yanlış yapmış olsa bile, bir yanda devasa bir devlet kurumunun diğer yanda gencecik bir öğrencinin olduğunu söyledim. sonra üç teorem kanıtlayan birinin iki teorem için intihale tenezzül etmesinin pek inandırıcı bulmadığımı ekledim. hele bu iki teorem ilk iki teoremse...

    öğrencinin yararlandığı makalelerin istisnasız hepsi çalışmanın sonunda yer alan kaynakçada belirtilmiş. ayrıca öğrenci kendi sonuçlarını çalışmasının en sonunda alt-bölüm 2.2’de toparlamış. dahası sadece kaynakçada değil, çalışmasının içinde de yararlandığı matematikçilerden adıyla sanıyla bahsetmiş. peki kusuru ne öğrencinin? çalışmasında altbölüm 2.2’den önce yazdığı her teoremin yanına teoremi ilk kanıtlayanın adını yazmamış... ki bu teoremlerin birçoğu nerdeyse tales teoremi gibi pek iyi bilinen teoremler. makalenin sonundaki kaynakçada adlar var ama yetmez. ayrıca belirtmesi gerekirdi. bilmiyormuş. nerden bilsin? daha önce makale yazmamış ki. çalışmada intihal olmadığını hayatında bir iki makale okumuş herkes anlar.

    öğrencinin adı barış paksoy. adını artık herkes duydu. barış, matematikçi jonathan sondow’dan intihal yapmakla suçlan›yor. olayı duyan jonathan sondow, 29 temmuz’da tübitak yetkililerine şu mesajı yolluyor:

    sayın baylar,
    ben ramanujan asalları üzerine iki makale yazmış bir matematikçiyim. bana makalesini yolladıktan sonra barış’la yazıştım. çalışması benimkinden farklıdır, özgündür ve benim çalışmalarıma katkı niteliğindedir.
    barış paksoy’un matematiksel yeteneği desteklenmeli ve kendisi teşvik edilmeli. o, türkiye için millî bir hazinedir.

    tübitak yöneticileri kendilerini korumak için yalan söylemekten, liseli bir gence iftira atmaktan çekinmiyorlar. çok kötüler. hem kötü hem acımasızlar.

    bu yazılara, bunca tartışmaya konu olan çalışmasını barış paksoy pek yakında bitirecekmiş. söylenene göre tübitak reddettikten sonra çalışmasına devam etmiş ve bir kaç sonuca daha ulaşmış.
  • 3-4 yil sonra yale ya da princeton'da doktora programinda olacak cocuk. sonra beyin gocu bilmem ne ivir zivir, afra tafra... "bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder" demis ibn-i sina, cok dogru demis.
  • matematiğe aşkla bağlı, çoğu yaşıtının aksine tüm boş zamanlarını yıllardır matematik köyünde geçiren bu keskin zekalı genç yetenek; tübitak denen süpersonik! kurumumuzun yanlı ve artık alıştığımız filtresine takılmıştır.

    sonra da "bu çocuklar niçin yurtdışına gidiyor?"; gider tabi. sen devam et barış, biz arkandayız.

    (bkz: #24678848)
  • cocuk "senin seviyen bizi aşar" minvalli aciklama ile bence en buyuk odullerden birini almis, bu saatten sonra tubitak onu kabul etmese de karizmasi yeter isin.
  • 14 yaşından beri tanıdığım, daha henüz lisede olmasına rağmen geçen sene almanyada matematik üzerine uzmanlaşmış bir üniversitede misafir öğrenci olarak eğitim gören, bilgi üniversitesinde yüksek lisans derslerine yine misafir öğrenci olarak davet edilen, dünyanın bir çok üniversitesinden şimdiden bir çok davet almasına rağmen tübitak tarafından seviye üstü bulunmuş kişidir.

    aslında haklılar. gerçektende tübitakın fazla üstünde bir kişidir!
  • tübitak tarafından yardımla proje ürettiği iddia edilen çocuk. tübitak hangi kriterlere göre seviye üstü dedi bilmiyorum ama bu çocuk savunma istemiş, eğer oraya gidip savunmasını o jürinin önünde yapsaydı gene seviye üstü savunma diye redderlerdi eminim. radikale yaptığı açıklama bu cinsten;
    "proje konumu ararken amerika’nın meşhur matematik dergilerinden american mathematical monthly’de ramanujan asalları ile ilgili bir makaleye rastladım. ramanujan asallarına dair literatürde yazılan ilk makaleydi. konu oldukça ilginç geldi, oturdum kendi problemlerimi ürettim, kimisini çözdüm, kimisini hâlâ çözemedim. uğraşılmamış problemlerle uğraştığım için özgün, yeni bazı sonuçlara ulaşabildim. tübitak’ın jürileri haricinde hiçbir profesör veya araştırmacıdan olumsuz tepki almadım. yarışma kurallarına ve proje rehberinde belirtilen kurallara uygun bir şekilde başvurumu yaptım."
  • ülkemizdeki ilk öğrenci dergisi olan numune-i terakki isimli bilim dergisini yeniden çıkaranlardan biridir. istanbul lisesi'ne girdiği andan itibaren tüm derdi matematikti ve bilim adına bir şeyler yapmak isteyen birisi olduğu belliydi. tübitak'ın tavrını ise şaşırtıcı bulduğumu sanmıyorum.
  • şimdi bu çocuğa yapılan muamele bu şekilde ama bu çocuk çalışkan, iyi bir okulda okuyor, belli ki okulu da onu destekliyor. türkiye'de bu zihniyetle uğraşıp duracağına, yurtdışına çıkar. beş on yıl içinde adı da uluslararası alanda duyulmaya başlanırsa o zaman muamele tamamen değişip "türk matematik dahisi"yle övünme şeklini alır.
hesabın var mı? giriş yap