• insanların burada neden yaşamak istediklerini anladığım, yerel halkını tanıdıkça türkiye'deki hayatımızı sorguladığım, doğasının bünyede antidepresan etkisi yarattığı endonezya'nın ada şehri.

    ada hakkında yeteri kadar bilgi girilmiş zaten. kapıda vize uygulamasından tutun da gezilip görülecek yerlere kadar. o yüzden tekrar etmek istemiyorum ancak buraya gelecekseniz ne bir hafta ne de 10 gün yeterli olacaktır.

    doğanın içinde huzuru mu aramak istiyorsunuz yahut eğlenceden eğleneceye zıplamak mı? dev tapınaklarda ilginç deneyimler mi yaşamak istiyorsunuz yoksa eşinizle romantik bir tatil mi? hepsini burası sağlayabiliyor.

    hani her güzelin de bir kusuru vardır derler ya. işte trafik de bu adanın adeta nazar boncuğu. aklınıza gelebilecek en kötü trafikten bile daha beter. 4-5 km'lik mesafeler 15-20 dakika. motor kiralamak en mantıklı seçenek fakat bu kez birden başlayan yağmurlara hazırlıklı olmalısınız.

    imkanınız varsa adanın her bölgesinde farklı otellerde iki gün kalınmalı. istanbul'da bir sokak arası otel fiyatına burada ''keşke evim böyle olsa'' dediğiniz otellerde konaklıyorsunuz. hemen hemen her sektördeki çalışanlar sanki adaya ilk gelen misafir sizmişsiniz gibi nazik, güler yüzlü davranıyorlar. bahşiş bıraktığım restoranlarda öylesine utana sıkıla davranıyorlar ki hatta birisi mahcubiyetle kabul etmek bile istemedi. türkiye'de selam verip kolay gelsin dediğimiz yüzümüze bile bakmıyor.

    ''burada insan nasıl yaşlanır'' diye sordum kendime. o sebeple ölmeden önce dünya gözüyle burayı, şu güzellikleri görmeli insan.
  • bir çok iyi ve bir kaç kötü izlenimle beraber nihayetinde güzel bir balayı geçirdiğimiz adadır. her şeyini objektif bir şekilde yazmaya çalışayım.

    - default olarak pis demeyeyim ama bakımsız bir ada. siz içindeki bakımlı oteller, restoranlar, spalar, butikler, plajlar ve tesisler arasında mekik dokurken, kafanızı çevirdiğiniz her yer fakirlik içinde. yanlış anlamayın güzel vakit geçireceksiniz ancak o güzel vakitlerin arasında yolda geçirdiğiniz zamanlarda neredeyiz amk demeniz olası. adada 1-2 yer hariç duble yol yok. genelde kaldırım yok ya da delik deşik mesela.

    - 5 yıldızlı hotellerin çoğu nusa dua ve jimbaran'da yani adanın sakince güney bölümünde. adanın gece hayatı ve shopping districtlerinden uzak kalıyorlar, haberiniz olsun.

    - her köşede, evin ya da dükkanın önünde ya da yol kenarlarında tanrılarına hediye tabakçıkları bırakıyorlar muz/palmiye yapraklarından. tabağın içinde öncelikle pilav, çili sos ve kokulu otlar, yer yer şeker ve hatta hiç de az olmamak kaydıyla sigara, djarum falan paylaşıyorlar tanrılarıyla. neyse diyip geçiyoruz. ancak geçtiğimiz her yerde yola devrilmiş ezilmiş adak tabakları bulmak da can sıkıyor. her yer yaprak, her yer pilav. tamam arkadaş pirinciniz bol da, bu da ziyanlık yani.

    - ağır kokulardan hazzetmeyenlerin ilk 1-2 günü, özellikle taksilerde burun travması içinde geçebilir. hayır taksiciler kokmuyor, olay o değil. pilavlı tabaklar hemen her taksinin içinde de var. tata ta taaa!

    - burada aleyküm selam parayla. havaalanı girişinde bagajı kontrol edecek zannettiğiniz adam bagajınızı taşıyıp zorla bahşiş ister. bir club'a girdiğinizde boynunuza hojgeldiiin diye bişi asarlar, misafirperverlik zannederken sen adam zorla bahşiş ister. taksimetre açmayan taksicilere zorla açtırmak ya da hayvan gibi pazarlık yapmak sünnet değil farzdır. faturalı çalışmayan tüm mağazalarda da aynı pazarlık mantığı geçerli.

    - sivrisineklere dikkat. off sinekkovar alın gitmeden ya da gidince. bol bol sıkın. özellikle adanın iç kesimlerini gezerken. dengue fever tur şirketleri bahsetmese de yaygın bir hastalık. ya da benim gibi daha hafif ve tanımlanamayan ama dinmeyen ateşle hastanelere yatıran ve 2 günde düzelen hastalıklar da mevcut. sineklerin geneli esasen bizim maraba sivrisineklerden, biraz kaşınıp geçiyor ama bazen fazla 'şanslı' olabiliyorsunuz. bu gibi durumlarda bimc mükemmel bir hastane. gözünüz kapalı güvenebilirsiniz.

    - yerel yemekler uzakdoğu tatlarına açık olanları güldürecek. ama uzakdoğudan anladığınız çin böreği ve suşi ise bir daha düşünün. curry, teriyaki, satay mantıkları, malay ve tay mutfaklarını seviyorsanız içiniz rahat olsun. tek nokta acıları. gavur gibi acı koyuyor namussuzlar. çoğu da öyle yok kremayla yok coco sütüyle yumuşatmadan, kütür kütür acı. acısız olsun diyebilir ya da acısız versiyonları tercih edebilirsiniz.

    - kuta ve legian sörf, alışveriş, gençlik ve gece hayatı merkezi. seminyak, adadan sıkıldığınızda kaçıp içinden çıkmamanız gereken küçük avrupa. jimbaran seafood dinner için. ubud gerçek bali kültürü, hissi ve el sanatları için. nusa dua'da otel ve su sporları dışında pek bir şey yok. denpasar'a sikseler girmeyin. hani türkiyenin merkez şehri ankara ya hani, kimisine boğucu sıkıcı gelir. hah bali'nin denpasar'ı da pek bi çorum. yozgat. kırşehir. bi de kalabalık. aman diyim. son olarak, kintamani'ye gitmeyin, haybeye ölen yarım gün olur. adadaki en sıkıcı aktivite açık ara.

    - az altta güzelleri yazıcam diye boyuna kötüleri yazmışım gibi olmuş, iyileri de yazayım. tanah lot, jimbaran, kuta ve uluwatu'da günbatımları harika. snorkelling, scuba kafaları on numara, denizi tropik, balık bol. her yer bali masajı her yer mayışmaca. çok ucuzlarına yüz vermemek kaydıyla tabi. efendim sonra sörf için dünyada daha iyi bir yer olmayabilir, hem öğrenmek hem de yapmak anlamında. çünkü ada tarihinde ölümlü hiç bir köpekbalığı saldırısı yok. tarihteki 2 minör saldırı da adanın esasen sörf mekkesi olmayan kuzey bölümlerinde. sörfçüler için bu gerçekten eşsiz bir nimet. avustralyalılar yaldır yaldır büyük beyazlardan kaçarcasına buraya geliyor sörf için. hızlıca öğrenip bolca coşabilirsiniz. daha turkuazımsı berrak deniz için lembongan adası sadece bir feribot uzaklığınızda.

    - bi daha gitsem kuta-legian-seminyak üçgeninde bir yerde kalırım diyorum da, yine de bilemiyorum. hem 5 yıldızlı otel yok gibi oralarda, hem de gürültü malum. bakımsız bir ülkedesiniz a butik hotelci dostlar. o nedenle bali'de 5 yıldıza bütçeniz yetiyorsa, macera aramayın.

    1.gün:
    - tc'den tur aldıysanız büyük ihtimalle nusa dua ya da jimbaran'da kalıyor olacaksınız. gidip otelinize yerleşin.
    - akşamüstüne kadar otelinizde plaj, havuz aktiviteleriyle dinlenin. fly fish ya da jet ski falan yapın.
    - akşam gün batımı için (gün batımı saatini öğrenin mutlaka önceden) jimbaran'da teba mega adlı restorana tur rehberinizle ya da taksiyle gidin. jimbaran'da her yer seafood bbq mekanı kaynıyor. bazısı iyi, bazısı çok kötü. teba mega ise bayağı iyi. karışık büyük seafood platter'dan balığı çıkartıp full kabuklu seçtiydik biz, epikti. ayaklarınız kumlarda ve gün batışı eşliğinde yediğiniz yemekte aklınız kalacak.

    2. gün:
    - şimdi biraz ubud hissiyatı almak zamanı. bu tur için önceden ya kendi rehberinizi ayırtın ya da bi taksici bulun sizi gün boyunca gezdirecek. taksicilerin hepsi çok meraklı tur yaptırmaya ve 35-40 dolar civarı sizi oradan oraya gezdirebilirler. ingilizcesi iyi birini de buldunuz mu yaşadınız.
    - batubulan kasabasında sabah 9 civarı barong dansı izleyerek güne başlayın.
    - oradan stone carving, wood carving, gold & silver üzerine yardıran köylere gidin. mas, celuk ve başka bişi daha olması lazım isimleri. stone carving iyi ama wood carving işleri hayatımda gördüğüm en inceci zanaat. mutlaka görmeniz lazım.
    - yol üstünde bir kopi luwak tesisi bulun, bu dünyanın en özel kahvesinin yapmını izleyin. dilerseniz satın alın.
    - ubud'da biraz gezinin, sonra ubud civarındaki batik ve painting atölyelerine gidin.
    - saati çoktan 1-2 yapmış olmalısınız. ubud'da bridges, naughty nuri's, dirty duck ya da güzel gördüğünüz başka bir bir restoranda yemek zamanı.
    - biraz daha yukarılara tırmanıp rice terraceların fotoğrafını çekin. içine tur da yapıyorlar ama yılan çıyandan ötürü istemeyebilirsiniz.
    - yol üzerindeki tegallalang köyü bir hediyelik eşya cenneti. ahşap bir köpekbalığı heykeli, pub tabelaları, didgeridoo ve bir kaç müzik aleti vs. aldık biz mesela. buradan ubud'dan aşağı doğru inebilirsiniz artık.
    - bali zoo'da night at the zoo programıyla günü tamamlayın. hayvan şovları, fil ve bir çok hayvanı ellerinizle besleme şansı ve gece vakti daha bir coşan hayvanlar içinde bir tur süper oluyor. bu bali zoo bölümünü önceden rezerve etmeniz lazım aklınızda olsun. tura yemek de dahil.

    3. gün:
    - sabah kahvaltıdan sonra pek çok yerde dünyanın ve asyanın en iyi su parkı seçilmiş waterbom'a gidin. hem çocuklar hem de koca çocuklar için tasarlanmış bu tesiste geçireceğiniz 2-3 saat ilaç gibi gelecek. o kadar aquapark gezerim, böylesi profesyonellikle yönetilen bir tesisi ilk defa görüyorum. dilerseniz yemeği de burada atıştırın.
    - öğle yemeği sonrası royal family temple
    - sonra maymunlarla foto çektirip besleyebileceğiniz alas kedaton yani kutsal maymun ormanı
    - sonra da adanın en poster mekanı. tanah lot tapınağında gün batımı. her tarafını gezmeyi, her tarafını fotoğraflamayı ve hava kararana kadar her noktadan her ana yüzlerce anı sığdırmayı ihmal etmeyin. çok güzel bir yerdesiniz.
    - sonra kuta'ya geçip five monkey's restoranda birer burger gömün.
    - geceyi sky garden lounge adlı yörenin en önemli gece klubünde birer içki içip, hatta nargile tüttürerek tamamlayın. dress code yok, tişört şortla gayet girersiniz.
    - sky gardenın hemen sol tarafı ground zero. 2002 patlamasının olduğu yerin anıtı. bir saygı duruşunda da siz bulunun.

    4. gün:
    - yine biraz pre-booking isteyen turlarımız var bugün. ama gün deniz günüdür.
    - turtle adası, glass bottom boat ve snorkelling içeren turlar ya da diving turları ile ister keyif çatabilir ister ders alabilirsiniz. bu turlar nusa dua civarında genelde. broşürleri de otelde mevcut.
    - scubadan çekinenleri ocean sea walker'a da alabiliriz. hatta dilerseniz gaza gelmişken hepsini yapın. astronot kaskı içinde şnorkelsiz, kafanız kuru kalarak nasıl mercan yaşamı izleriz sorusunun cevabını ocean sea walker'da almak mümkün.
    - öğleden sonra için padang padang, balangan ve dreamland plajlarında keyif çatın, yüzün, dalgalara kendinizi bırakın.
    - uluwatu'da gün batımı zamanı olmak gerek. tapınak ve kecak dans şovu kültürel ambiyansınızı tamamlayacaktır. buranın maymunları agresif. o yüzden kafada gözlük-şapka, elde sallanan bişi yok; cep karıştırmak da yok.
    - sonra vaktiniz kalırsa nusa dua'ya dönüp bumbu bali restoran'da adanın en iyi balinese yemeklerine şapka çıkarın.

    5. gün:
    - surf zamanı!
    - sabahtan kutaya gidin rip curl ya da pro surfer okullarından öğlene kadar 2,5 saatlik bir dersi önceden ayarlamış olun.
    - sonra kutada bir yemek molası ve biraz turlamaca. akabinde ister üst seviye derslerle ister deneye yanıla sörf yapmaca. gün batımına yaklaşana kadar bayağı eğleneceğiniz kesin.
    - gün batımı zamanı! ister kuta plajında elinizde bira top oynayanları izleyerek, ister de seminyak tarafına kısa bir taksi turuyla potato head beach club'da bir kokteylle güneşi batırın.
    - sonra seminyak'ın avrupai butiklerinde gezip alışveriş yapın.
    - akabinde yemek için bali'nin (kalabalık anlamında) nusr-et'i olan ultimo restaurant sizi seminyak oberoi street'te bekliyor olacak. bali yemeklerinden tam sıkıldığınız noktada harika pizza ve makarnalar ve tam bir bebiş olan taze istiridyeler ile nirvanaya varın. bali'deki favori restoranım burası. üstelik türkiyede fraksız girilemeyecek kalitede yemekler yapan bir restoran olmalarına rağmen, fiyatları gayet uygun. ve yine şort tişört girebilirsiniz.

    6. gün:
    - nusa lembongan turu. kristal sular. tüm gün şnorkel, yüzme ve dalma. bali'de eksik olan her şey kişi başı yaklaşık 100 dolara yakına patlasa da burada sizi bekliyor olacak.

    7. gün (opsiyonel):
    - gili trawangan turu. yukarıdaki turun bir benzeri. tek farkı, gili tam anlamıyla çılgın bir parti adası. müslüman olan lombok'a bağlı olmalarına rağmen.

    daha fazla günler:
    besakih temple, ulun danur temple, rafting turu, daha fazla dalış, daha fazla surf, fil safarisi, shark feeding turu ya da sadece otelde dinlence.

    son sözler:
    - bazılarının ingilizcelerini anlamak sıkıntı. oldu ki bindiğiniz taksinin şöförü nal çıktı. yav he he diyin, ya da ingilizceniz zayıf numarası yapın. muhabbeti iyi olanlarla biz sonradan full gün tur bile yaptık.
    - yüksek ihtimal lisanı, insanları, müziği ve kültürüne ait hissedemeyeceksiniz. ama hepsinin içinde güzel parçalar bulmak işten değil.
    - yolda yürürken en çok ihtiyacınız olan 3 kelime selamat datang falan değil; no thank you! üzerinize saldıran satıcıları jedi kılıcı misali sektirerek savuşturacaksınız böylece.
    - en ünlü yerel yemekleri babi guling (şişte süt domuzu), nasi goreng (kızarmış ve sebzeli pilav), bebek goreng (kızarmış crispy ördek) ve bbq ribs. yemek manyağı olmama rağmen hiç birinin tarifini almaya kasmadım. ancak tavuk ve balık kıymasından yapılıp şiş yerine lemongrass'a sarılmış sataylar yüzünden resmen kilo aldım. yediğim en güzel şeyler arasındalar.

    sözün özü:
    - pıtı pıtı, bıcı bıcı balayı için en verimli yer değil. gez gör koştur balayı ve tatiller için çok ideal. partilemek ve sörf içinse dünyanın en iyilerinden olduğuna eminim. bütçe sıkıntınız yoksa ama trilyoner de değilseniz size sözün özü 1 de hotel önereyim. royal pita maha. imkanınız varsa mutlaka bir gece de olsa kalın. hayatınızdaki en güzel gecelerden olabilir.
  • yahu bu gozler bunu da gordu! yazar bali icin "bali'nin ucuz ve otantik olması dışında bir numarası yok" demis! gerci zevkler ve renkler tartisilmazdi degil mi? hehe yine de biraz makul olmakta yarar var.

    2015'de bali'de yaklasik 2 hafta gecirdim. adaya denpasar yakinlarindaki havalimanindan giris yapiyorsunuz. denpasar bali'nin baskenti, turistlerle beraber 1 milyonu gecen bir nufusu var. biraz gelismemis bangkok gibi; hafif bir tarihi ve kulturu var ama daha cok icmeye dagitmaya gelen beyaz adamin kaldigi buyuk sehirlerden biri... bu tarz bir vibe ariyorsaniz zaten bali'ye gelmezsiniz, dedigim gibi tayland'da falan daha iyileri var.

    bali'nin bence iki olayi var.

    birincisi, gercekten efsane guzel bir dogasi var. denizi nefis. tabi ki bir galapagos ile rekabet edemez ama denizalti guzellikleri de sahane. mercan kayaliklari bazi yerlerde avustralya ile rekabet edebilir seviyelerde. harika pirinc teraslari var; ubud yakinlarindaki pirinc teraslari dunyada ilk 5'e rahat girer.

    aslinda galapagos'da iken soyle birsey deneyimlemistim. galapagos yan yana bir adalar grubu ve isin enteresan tarafi neredeyse her ada bu kadar birbirlerine yakin olmalarina ragmen, gerek cografi gerek flora gerek de fauna olarak birbirlerinden cok farkliydi. bunun bir nedeni galapagos'un tam ekvator uzerinde olmasi (okyanus akintilari etkileniyor), diger nedeni de adalarin farkli tipte volkanlardan olusmalariydi. bali de aslinda aktif bir volkanin olusturdugu bir ada ve nefis ozellikler barindiriyor. bu volkanik yapi sebebiyle adada harika taslar var ve tapinaklarin hemen hepsinde bu taslarin etkilerini gorebiliyorsunuz. keza adada goa gajah gibi nefis magara hibridi yapilar da mevcut.

    simdi dogal guzelliklerinin disinda bence adanin asil enteresan tarafina geleyim. malum endonezya musluman bir ulke ve bunun etkilerini bircok yerde hissediyorsunuz. buna karsin, bali dominant bir sekilde hinduism'e inanilan bir ada. yaygin teori, hindu'larin ticaret yollariyla adaya hinduism'i getirmesi. yani yaklasik 2000 yildir bali halki hinduism'e inaniyor.

    bu cok enteresan ve biz seyahati seven insanlar icin nefis bir durum cunku aslinda balinese insanlar (bali adasi sakinleri) zaten guclu geleneklere ve kulturel ozelliklere sahipler. yani hinduism yayginlasip, yuzde 90 dominant din haline gelirken aslinda bir yandan da adadaki balinese kulture asimile olmus vaziyette. dolayisiyla bir yandan en orijinal haline yakin ama bir yandan da fuzyon bir hinduism deneyimliyorsunuz adada. inanilmaz tapinaklar var ve benzerlerini hindistan dahil hic bir yerde gormedim.

    daha da enteresanini size soyleyeyim. bali'nin dibinde lombok adasi var ve oranin sasak insanlari da (lombok adasi sakinleri) dominant olarak muslumanlar. yani sol tarafta balinese bir hinduism gorurken, sag tarafta sasak bir islam goruyorsunuz. yani bu takimadalarda, dip dibe cografyalarda essiz bir kulturel zenginlik gorebiliyorsunuz.

    sahi dunyada boyle kac yer var ki?

    ben denpasar'da cok kalmayip arkadasimla ubud'a gecmistim. ubud halen dunyadaki favori sehirlerimden biridir. hayatin yavasladigi nefis bir yer. yemekleri sahane. burada bir restoranda domates sosu yerine hindistan cevizi kremasi kullanilarak hazirlanan patlicanli bir pizza yemistim, halen unutamam. ubud'un bir de soyle bir avantaji var. adanin ortasina dogru oldugu icin harika doga manzaralarina ve tapinaklara yakin. ben de bir scooter motorsiklet kiralayip buralari hep gezmistim.

    balinese dans ve muzik gercekten cok acayip. tahta bambularla yaptiklari muzik aletleri tam da ubud'un ruhuna uygun seyler. bali'nin mutfagi bence dunya capinda cunku kucucuk adada yerel halkin kulturu, hint kulturu, cinli kulturu, volkanik bir adada bulunabilecek malzemeler, komsu adalardan gelen malzemeler falan derken kendine has nefis bir yemek kulturu olusmus. endonesya mutfagi deyip gecmemek lazim. bu arada hintlilerin nasil kori karisimlari varsa, balililerin de bumbu karisimlari var. adaya gitme sansiniz olursa bu bumbulardan almanizi oneririm.

    ubud'dan sonra, o zamanlar tabi avustralya dolari cok gucluydu, lokal bir suv kiraladik, sofor bizi gezdire gezdire adanin dogusundaki sahillere goturdu. orada adanin luksunu gorme sansim oldu. nefis hoteller var. balinese masaji gercekten baska birsey. bu arada bu super luks yerlerin bazilarinin turkiye'deki muadillerinden hem daha guzel hem de daha ucuz olduklarini soyleyebilirim.

    dogu sahillerinden sonra adanin en kuzeyindeki lovina'ya kadar ciktik. mercan kayaliklarina beraber daldigimiz birisi, lovina isminin "anneni sev" anlamina gedigiyle ilgili bir saka yapti haha sonradan oradaki lokallere sorduk. lovina'nin lov'u bildigin love'dan geliyormus. ina ise balinese dilinda anne anlamina geliyor. yani "toprak anayi sev" anlami var. gercekten de guzel bir sahil kenti. burada unutamadigim seylerden biri de, sahilde kumlarin ustunde masamiza bir hayvan seklinde kilden yapilmis ufak bir mangal getirmislerdi ve bu mangal ustunde envai cesit cop sisi kendimiz pisirip birayla goturmustuk. adadaki en guzel gunlerimden biriydi.

    lovina sonrasi adanin batisina gecmedik acikcasi, onun yerine duz bir sekilde guneye dogru adayi keser gibi asagi indik. sonra yine bir scooter motor kiraladim ve adanin guneyindeki diger bir ada olan lembongan'a feribotla gecip gunu orada gecirdik.

    aradan neredeyse 10 yil gecmis. isim isim tapinaklari pek hatirlayamiyorum ama gorsel hafizamda kuvvetli ve birbirinden nefis deneyimlerin yer ettigini soyleyebilirim. keza tat hafizam da bali'yi cok guzel anmakta hehe

    mesela maldiv'lerde musluman yerel halkin yasadigi kisim bayagi tirt, kaldiginiz super luks hotelden cikmaya degmezken bali'de ilk isiniz bir scooter kiralayip, kaldiginiz hotelden cikip adayi gezmek olmali. tirta empul'da soguk suyun altina girip balinese hindularla ayni dualari mirildanmadan, angkor wat'daki gibi dogayla agaclarla butunlesmis insan yapimi tapinaklari gezmeden, nefis sahillerde yuzmeden geri donmeyin sakin.
  • vizesiz gidilemeyen, kapıda vize ya da online vize ile girilebilen endonezya eyaleti. e-vize başvurusu şu adresten yapılıyor. ilk adımda karşınıza şöyle bir ekran çıkıyor; görsel

    burada seyahat ettiğiniz ülke, seyahat sebebiniz gibi bilgileri giriyorsunuz. b1 turist vizesi ya da b2 business vize seçenekleri var, istediğinizi seçebilirsiniz. iki vizenin de ücreti aynı. ben b2 seçip devam etmiştim.

    başvuru için gerekenler:

    - jpg formatında pasaportun ilk sayfası.
    - vesikalık fotoğraf, bu da jpg
    - pasaportun pdf taraması
    - gidiş dönüş biletlerinin pdf hali
    - gidiş dönüş uçuş bilgileri
    - nerede kalınacağı
    - 30 usd'lik vize ücreti ödemesi

    tüm bu adımlar tamamlandıktan sonra vize onayı gelince e-vizeniz belirttiğiniz mail adresine geliyor. site biraz uğraştırıyor ama çok da olmayacak gibi değil. bu adımları tamamladıktan sonra gümrük beyanını da yapmanız gerek.

    gümrük beyanı için şu adres kullanılıyor. burayı tamamladıktan sonra size bir kare kod veriliyor. bu formu seyahatinize en fazla 72 saat kalan doldurmanız gerekiyor. ben gitmeden 48 saat önce yapmıştım. bu sayede ülkeye girerken yaklaşık 2-3 saatlik bir hengameden kurtulmuş oluyorsunuz.

    e-vize pasaporta kayıtlı olduğu için girişte pasaport kontrole bile gerek olmuyor. otomatik makinelere pasaportu okutup giriş yapabiliyorsunuz. ikinci adımdaki kare kod, bir sonraki kapıda işinize yarıyor.

    girdikten sonra "nereden geldim buraya" diyeceksiniz, benden demesi. felaket sıcak, öyle böyle değil. yani temmuz ayında izmir ya da antalya'yı düşünün, sonra bu aklınıza gelen sıcağı iki ile çarpın. bali'de sıcaklık aynen bu şekilde. sıcaktan insanın bir şey yapası gelmiyor. trafiği rezalet, toplu taşıma yok, taksiciler pirana gibi başınıza üşüşüyor. öncesinde yerel bir tur şirketiyle anlaşıp orada onlarla gezmek daha mantıklı olabilir.

    thy ile istanbul'dan denpasar'a direkt uçuş var, bu iyi. yaklaşık 13 saatlik bir uçuşun ardından denpasar'a ulaşabiliyorsunuz. bence bali, sosyal medya şişirmesi overrated bir yer. iş için gitmiştim ama para verip tekrar gitmem.

    edit: bu entry'nin bali hakkındaki düşüncelerimden dolayı değil vize işlemleri hakkında verdiğim bilgilerden dolayı debe'ye girdiğini düşünüyorum. yani lütfen entry'nin bu bölümüne odaklanın. bali'yi neden sevmediğimi daha sonra uzun uzun anlatacağım. hani bazı yerler vardır ya fotoğraflarda olağanüstü, gerçekte hayalkırıklığı; heh bali öyle değil işte. fotoğraflarda ne kadar güzelse gerçekte de o kadar güzel ama sıcak. gerçekten o sıcakta pirinç tarlalarında, tapınaklarda, bilmem nerelerde dolanmaktansa buralara klimalı odamda internetten bakmayı tercih ederim.

    ha bu arada bali'nin muhtemelen en lüks oteli olan four seasons'ta kaldığımı, yaptığım etkinliklerin de bölgedeki en iyi etkinlikler olduğunu belirteyim. ve tekrar söylüyorum; bali'nin ucuz ve otantik olması dışında bir numarası yok.
  • şahane bir uygulama varmış bu adada: yapabileceğiniz en yüksek ev, bahçenizdeki en yüksek ağacın boyu kadar olmak zorunda. ne güzel, ya ağacı büyütücen, ya evi küçültücen, her halükarda doğanın ahşaptan şahane birşey de yapıyor olsan, insan eli değmiş birşeyi kamufle etmesine izin veriyosun, darısı makili güney sahillerimizin başına.
  • gecenlerde 3 gece 4 gun gecirdigim adadir kendisi. gideceklere ilac niyetine hap bilgiler :
    peşin bilgilendirme: entry biraz uzun ilk bölümünü şirket ipadinden yazdım ve türkçe karakter yok, kalanını bilgisayardan devam ettim. kusura bakmayın, çok takıntılıysanız da okumayın.

    1. tum ulke, devletinden milletine sizi opmek icin bekliyor, dikkatli olun! bu havaalanina indiginiz an "tavuk sersemken opulur" mantigiyla basliyor.

    2. alkolle araniz iyiyse giderken duty freeden 1 er sise (limit o kadar) icki alin. baliden alirim demeyin, bali gelis duty free fiyatlari migrostan pahali. (bakiniz 1. madde). cikista fiyatlar 5 te 1 ucuz!!! ayrica mekanlarda satilan ickilerin %90 i sahte ve dandik. boylece kaliteli ickiyi icer gittiginiz mekanda da bunlarin heineken in yerel markasi olan biralarindan icersiniz. kokteyl vs tavsiye etmem, skygarden bir nebze daha iyi bu konuda diger mekanlara gore.

    2. ıyi haber turk vatandaslarina 30 gun vize yok. eskiden giriste 25$ a aliniyormus.

    3. telefonunuzda uber yoksa yukleyin cok lazim olacak. her yere pazarlik etmeden, hatta bunlarin taksimetreyle gittiginden cok daha ucuza gidersiniz.

    4. balide insani yoran bir pazarlik anlayislari var. ben her zamanki cozumumu uyguladim, tek fiyat verdim baska pazarlik etmedim. onlar zaten fiyati hizla indirecekler.

    5. havaalaninda ucretsiz internet var.

    6. taksiciler tum dunyada havaalanlarinda oldugu gibi, ama burda biraz daha fazla olmak kaydiyla, sizi kazikliyorlar. biz kuta ya gidecektik. ilk istedikleri fiyat 400,000 rupi oldu. 1 usd yaklasik 14000 rupi. ben 50000 veririm dedim baska pazarlik etmedim, bunlar duse duse 60,000 dediler tamam dedim. ayni mesafe uber ile 30,000 bu arada. aşağıdaki maddeyi uyguladıktan sonra uber ile taksi mevzusunu çözüyorsunuz :)

    7. alandan otele gittiniz, hayatın akışına başlamak için öncelikle 2 şey gerekiyor. para ve telefon/internet.
    para konusunda havaalanında bir miktar bozdurun 50 usd falan, 13000 den bozuyorlardı ki abartı kötü değil. sonra otele yerleşip dışarı çıkınca geri kalanını bozdurun. hayat ucuz abartmayın 100$ lar halinde bozdursanız yeterli olur gibi. şehirde de döviz bozdurmak için sadece bu işi yapan döviz büroları var oraları tercih edin. hem güvenilir hem oranlar iyi. bazen ara sokaklarda özellikle çok iyi oranlar görürsünüz sakın bulaşmayın oralara yalan hepsi. paranızı dikkatli sayın, dediğim döviz büroları düzgün çalışıyor ama diğerleri eksik vermeye çaktırmadan siz parayı saydıktan sonra tekrar sayıyor bahanesiyle aradan çekmeye çalışıyor.

    8. bizdeki turkcell avea vs tipi mağaza yok ya da ben görmedim. genelde marketler ve 2. el telefon satanlar falan hattı satıyor. havaalanında 2gb internetli hattı 450 bin rupiye satıyorlar aynısını ben 45 bin rupiye aldım (evet 10 da 1). 10000 rupi de yükledim uber vs aramak için yeti de arttı bile.

    9. bali turu. herkes size tur satmaya çalışacak. ilk söyledikleri fiyat katologlarda kişi başı 50$, normal tur satanlarda 600 bin rupi civarı (toplam araç fiyatı) olacak. biz 350 bine anlaştık. yaklaşık 10 saat sürüyor. gelip otelden alıyor bırakıyorlar.

    ilk başta adını unuttuğum bir geleneksel tiyatro/dans türü bir gösteri var. buna girişte kişi başı ayrıca 100 bin ödüyorsunuz. parasını geçtim, ben sevmedim. bu tür mevzulara aşırı merakınız yoksa burayı pas geçin zamanınıza yazık. bizdeki ortaoyunu hesabı eski moda hareketlerle espiri vs ki endonezyaca zaten anlamayacaksınız.

    sonra bir tapınağa gidiyorsunuz. tapınak güzel. girişte ücretsiz bir örtü gibi bişey veriyorlar belden aşağı dolamanız için, saygıdır yapın. çıkışta bahşiş/yardım kutusu var bir miktar bırakın.

    sonra biz şelaleyi istedik. turun en zevkli kısmı buydu bence. biraz yürünüyor ama büyükçe bir şelalenin tam altında yüzme keyfi yaşıyorsunuz. yanınıza havlu, mayo vs alın. tesis yok. wc var ama girmedim, temiz olduğunu da düşünmedim işin aslı. bunu mutlaka yapın.

    sonra içinde su/havuz olan bir tapınak var oraya gittik. cüzi bir giriş ücreti var.

    sonra pirinç tarlalarına gittik burda da bir miktar ücret ödeniyor 20-30 bin rupi galiba. güzel bir manzara 15 dk falan yeterli burada.

    sonraki durak monkey forrest. içinde 700 kadar maymunun olduğu park. giriş yine ücretli. buraya giderken dikkatli olun mümkünse çanta vs almayın. yanınıza sarkan, ipli ve birşey almayın! maymunlar direk alıyorlar, evet doğru duydunuz maymunlar alıyor :) burada isterseniz yanınızda biraz muz götürün ya da ordaki teyzelerden biraz pahalı olarak alıp maymunlara verin fotoğraf vs çektirin.

    turların son durağı dönüşte jimbaran'da akşam yemeği. bizdeki sahil kenarı restoranlar gibi. sözüm ona en iyilerinden birisine gittik ama aman aman değildi. 2 kişi 1 milyon rupi kadar ödedik.

    10. masaj: masaj her yerde. tavsiyem kesinlikle ve kesinlikle ara sokaklardakilere girmeyin pis oluyorlar. ana caddedekilerden birisine girin. hepsinin önünde fiyat listesi var, yoksa da sorun. ucuzları tercih edin çünkü denedim bir fark yok. hepsi başarılı 1 saat masaj yaklaşık 5$. kemiksiz 1 saat masaj yapıyorlar, bizdeki gibi başından sonundan zamandan çalmıyorlar. 5-10 bin fazla verip bahşiş bırakırsanız hoş olur.

    11. sörf: gitmişken deneyin. bir daha nerde ne zaman kısmet olur bilinmez :) 1 saat öğretmenli sörf tahtası kiralamak için 400 bin istediler 100 bine anlaştık :) sakın ama sakın, t-shirt giymeden yapmayın ertesi gün göğsünüz yara olur! eğlenceli ama epey de yorucu, o tahtayı denizin derin tarafına geri götürmek yok mu ahh.

    diğer konular zaten yazılmış. ben size ilk yapılacaklar konusunda bilgi vermeye çalıştım umarım faydası olur. ayrıca balili adlı yazar adından da anlaşılacağı üzere orada yaşıyor ve bize yardımcı oldu. teşekkür ederiz kendisine.
  • insanin icinde herseyi birakip yerlesme istegi yaratan ada. balayi icin populer bir destinasyon olmasindan dolayi icimde bir kusku vardi siradan turistik bir yer olma ihtimaline karsi. lakin hic de oyle cikmadi ve bize cok guzel bir 10 gun yasatti bu ada. bali insanlarinin surreal seviyede iyi olmalari, insana kendi iyiligini sorgulatiyor. soyle tadini kacirmadan biraz bilgi paylasayim burada.

    * zaman: adanin iklimi tum sene ziyaret icin uygun - all-year-round destination dediklerinden. ama ogrendigim kadariyla kasim-mart arasi cok yagisli oluyormus. o sebeple oteller falan bu donemde daha ucuz. biz ekim'de gittik, 10 gun icinde belki toplamda 4-5 saat ancak yagmur yagdi. hava tahminlerine bakarsaniz, surekli yagmurlu gosteriyor. dolayisiyla giderken bir karamsarlik olmadi degil. ama hava, hava tahminlerinde gorulene gore cok daha guzel.

    * sure: oncelikle adaya ne kadar zaman ayiracaginizi belirleyin. benim burada paylasacagim program 10 gun icin olacak. sayet daha uzun sure gecirmeyi dusunuyorsaniz gili adalarini da programiniza dahil edin derim. gidilecek yolun uzakligi da dikkate alinirsa minimum 8 gunluk gidin. burada kastettigim 8 net gun tabii. yolda gecireceginiz zamani hesaba katmayin.

    * konaklama: ada hem cok kucuk, hem cok buyuk. soyle ki, yuzolcumu olarak baktiginizda oldukca kucuk gorunuyor. ama adanin ic kisimlari oldukca daglik ve ulasim oldukca zaman aliyor. dolayisiyla konaklayacaginiz yeri iyi secmenizi tavsiye ederim. tatilin tamamini ubud'da gecirme konusunda israr ederseniz, seminyak-uluwatu vb yerlere giderken cok zaman kaybedersiniz. biz 3 gun seminyak, 4 gun ubud, 3 gun nusa dua'da kaldik. simdi tekrar program yapiyor olsak muhtemelen ubud'a bir gun daha ekleyip nusa dua'dan bir gun eksiltirdik. bu konuda ayrintilara asagida girecegim. ama ozet olarak, konaklamayi en az 2 farkli yerde yapin derim. seminyak & ubud bu iki yer olarak oldukca uygun kanimca.

    kaldigimiz otellerden genel olarak oldukca memnun kaldik ama ozellikle bir tanesini buraya not etmek istiyorum. ubud'daki ladera villa. burasi 8 tane villadan olusan bir otel. her villanin kendi ozel havuzu var ve oldukca "private". cok cok memnun kaldik. ubud'un tam merkezinde olmasi da buyuk avantaj.

    * spa'lar: baliye gitmisken muhtemelen bol bol masaj yaptiracaksiniz. genel olarak masaj cok ucuz burada. ama soyle daha ozel bir spa tecrubesi yasamak isterseniz "sundari day spa"daki "romantic treatment" i oneririm ciftler icin. 3 saat suruyor bu ve son kisminda cicek banyosu var. burasi adanin genel fiyatlari baz alindiginda pahali sayilabilir. zira baska yerlerde 1 saatlik bali masajini 7 euroya tekabul eden bir fiyata yaptirabiliyorsunuz.

    * gezilecek yerler:

    burayi uc baslik altinda toplayabiliriz.

    a) adanin batisinda (seminyak, legian, kuta vb) kalirken gezilecek yerler:

    ** seminyak: seminyak kuta'nin hemen kuzeyinde bulunuyor. cok cesitli yerlerde okuduguma gore kuta'ya gore daha sakin ve daha "kaliteli". kaliteli kismini hemen acayim burada. kuta'dan legian'a dogru yuruduk bir aksam, her tarafta happy hour yapan ucuz barlar ve sokaklarda son derece sarhos olan avusturalyali turistlerle doluydu. ayrica iki adimda bir kokain, marijuana satmaya calisan tipler vardi. seminyak'ta bu olay yok. seminyak'in plaji aksam gun batimini izlemek icin mukemmel. potato head beach club'a da gidebilirsiniz. biz orada batirmistik gunesi, manzara olaganustuydu. ayrica seminyak plajinda bulunan "la plancha" da cok guzel bir beach bar. seminyak fotograflarina baktiginizda gordugunuz rengarenk semsiyeler bu barin semsiyeleri. gun batimina karsi bintang (balinin yerel birasi) icmek son derece keyifli.

    ** seminyak plaji yuzmek icin cok uygun degil cunku ziyadesiyle dalgali. genel olarak adanin batisi zaten cok dalgali. bu kisim surf sevenler icin uygun. bizim gibi hic surf yapmamis insanlarsaniz, ozellikle potato head beach club'i oneririm. buradaki infinity pool'da kokteyl icip dalgalari izlemek daha guzel. elbette okyanusa da girebiliyorsunuz ama yuzmek yerine daha cok dalgalara direnmeye calisiyorsunuz.

    ** seminyak'a yakin olarak gorulmesi gereken tapinak tanah lot. bu tapinak okyanusun icinde bulunuyor denebilir. fotograf cekmek icin oldukca guzel bir nokta.

    ** yine seminyak'tan 1 saat kadar sure icinde ulasabileceginiz nokta olarak uluwatu tapinagi var. uluwatu adanin guneyinde bulunuyor. burada maymunlarla karsilasma ihtimaliniz oldukca yuksek. bir falezin tepesinde bulunuyor bu tapinak. gun batiminda kecak dansi sovunu burada izleyebilirsiniz. ama gun batiminda oraya gitme imkaniniz yoksa cok da uzulmeyin. ubud'da da bu dansi izleyebilirsiniz.

    ** legian plaji yine oldukca onerilen bir yer. lakin biz cok da memnun kalmadik. muhtemelen cok gec saatte gittigimiz icin kimse kalmamisti ortalikta. ama erken saatte gidilirse gun batiminda plajda aksam yemegi (deniz urunleri) yemek icin guzel olabilir.

    b) adanin merkezinde yani ubud'da kalirken gezilecek yerler:

    ** ubud adanin kulturel merkezi. bali kulturune dair duydugunuz, gordugunuz pek cok seyi en yogun olarak burada buluyorsunuz. oyle buyuk bir yer degil. merkezinde "art market" bulunuyor. burada cok ilginc hediyelik esyalar bulabilirsiniz. yalniz asla ve asla istenen parayi vermeyin. bali'de pazarliksiz hicbirsey almayin. bundan utanmayin cunku bu bali'deki alisveris kulturunun bir parcasi*. bunun disinda ubud merkezinde her aksam dans sovlari var. kecak dansini biz burada (pura dalem ubud) izlemistik. cilgincasina yagmur baslayana kadar oldukca guzel gelmisti bize. yagmur baslayinca sov iptal oldu. oyle bir yagmurdu.

    ** monkey forest bali icin kesinlikle gorulmesi gereken bir yer bence. maymunlarin serbest bir sekilde gezebildigi bir orman burasi. gezerken gunes gozluklerinize, fotograf makinenize (kucuk parlak ne varsa iste) dikkat etmeniz gerek. maymunlar bu esyalari calmak konusunda oldukca yetenekliler. sayet olur da kaptirirsaniz da asla direnmeyin. bir gorevliden yardim isteyin. maymunlar her ne kadar agresif olmasa da; maymun sonucta. ayrica iceride gorevlilerden muz satin alip maymunlarin omzunuza cikmasini saglayabiliyorsunuz.

    ** elephant safari park: burasi da adindan da belli olabilecegi gibi fil parki. file binme sansiniz var elbette. bizim yolculuk baya gerilimli olmustu ama. ormandan gecerken fil biseyden dolayi huysuzlandi ve ormanin icine dogru yonelmeye calisti. fili kontrol eden genc insanin da suratinda panik ifadesini gorunce biz daha da gerildik tabii. "muhtemelen fareden falan korkmustur" dedi adam. ama o gerilim haricinde tavsiye edebilecegim bir aktivite.

    ** pura ulan danu beratan: burasi ubud'a yakin degil. muhakkak sofor/araba kiralamaniz gerek (ya da scooter). ama kesinlikle gorulmeli diye dusunuyorum. golun kiyisinda bulunan bir tapinak bu. bizim gittigimiz gun sis vardi ve manzara muazzamdi. oldukca mistik bir yapisi var.

    ** pura goa gajah: burasi da fil tapinagi. girisinde fil figuru bulunan bir magara var. cok buyuk bir tapinak degil. yine de gorulmesi salik verilir.

    ** pura tirta empul: bence muhakkak gorulmesi gereken tapinaklardan biri bu. icerisinde hastaliklari iyilestirdigine inanilan bir havuz var. ama tapinak kompleksi sadece bundan ibaret degil.

    ** tegalalang rice terrace: burasi pirinc tarlalarini en guzel gorebileceginiz yerlerden bir tanesi. hemen karsisinda "lumbung sari warung" diye bir warung var. direk olarak pirinc tarlalarina bakarak biseyler yiyip icebilirsiniz.

    ** tegunungan selalesi: burasi ubud'un merkezine en yakin selale. bizim gittigimiz gun suya girmek mumkun degildi maalesef. selale konusuna cok merakliysaniz bali'de daha guzel selaler muhakkak vardir. biz ubud'a yakin oldugu icin tercih ettik.

    c) adanin dogusunda kalirken gezilecek yerler:

    bu kisima bence cok zaman ayirmaya gerek yok. biz nusa dua'da kaldik. bu kisim bir suru bes yildizli resortlarin bulundugu kisim. otellerin disina ciktiginizda yapabileceginiz cok bisey yok. burada bizim yaptigimiz tek aktivite sanur'daki sea walker idi. burada sizi tekneyle okyanusun biraz aciklarina goturuyorlar; orada bir platforma cikiyorsunuz. sonra kafaniza bir helmet geciriyolar ve okyanusun dibine iniyorsunuz. burada baliklara ve mercanlara dokunabiliyorsunuz. hatta baliklari besleyebiliyorsunuz. toplam 30 dk kadar suruyor. kisaca dalis yapamayanlar icin dalis gibi bisey bu. ama biz oldukca eglendik. tavsiye edilir.

    ayrica adanin dogusunda deniz daha sakin. o sebeple yuzmek icin daha uygun. ozellikle kuzey dogusunda bulunan amed icin cok guzel diyorlar ama bizim gorme firsatimiz olmadi.

    * yeme-icme:

    ** romantik restaurant sinifinda onerebilecegim en iyi restaurant: swept away. bu restaurant ubud yakinlarinda bulunuyor ve bir nehrin kiyisinda yer aliyor. 100 candle light dinner konsepti var. gece nehrin icindeki taslarin uzerine mumlari yerlestirip yakiyorlar. cok sakin, yemekler harika, servis harika. kesinlikle tavsiye ederim.

    ** seminyak merkezinde siddetle tavsiye edebilecegim restaurant: bambu. gercekten muazzam bir restaurant burasi. yemekler ve servis harika yine.

    ** baturiti luwak coffee farm: burasi luwak kahvesinin yapilisini ogrenebileceginiz ve harika bir manzaraya (pirinc tarlalari) karsi kahve icebieceginiz bir yer. ayrica neredeyse 10 cesit kahve ve cayi deneyebiliyorsunuz. sayet luwak icmezseniz, digerlerini denemek ucretsiz. ama calisanlar oylesine iyiler ki caniniz istemese de luwak'i icesiniz geliyor. hatta cikarken evinize arkadaslariniza falan da kahve alin.

    genel olarak warung'lardaki yiyecekler oldukca lezzetli. tek tek warung tavsiyesinde bulunmayi gereksiz bularak sozlerime son veriyorum. tadini kacirmiyim derken yine fazla uzun yazmisim, affola*.

    bon voyage...
  • gezilecek yerler defalarca yazılmış bu yüzden ben başka şeyden bahsedeceğim.
    seminyak kısmında önemli 2 gece kulübü var. skygarden ve bounty. skygarden en meşhur olanı ama içeri girdiğinizde escort kızlar tarafından bakışlarla ve bazen de sözlerle taciz edilirsiniz. oradaki kızların 3'te 1'i escort kız. bu yüzden sadece dans etmekse amacınız bounty'e gidin. ayrıca giriş ücretsiz. gerçi skygarden girişi ücretli olsa da zaten çok ucuz ve giriş ücretine 2 tane içki dahil.

    ayrıca asya'da meşhur olan tatil yerlerinin hemen hemen tamamında olduğu gibi burada da meşhur caddelerde rahat yürüyemezsiniz. herkes şu üç şeyi sizden evet yanıtı alana kadar sırasıyla sorar:
    1- transfer ister misin.(motorsikletle gideceğiniz yere götürürler)
    2- masaj ya da kadın ister misin
    3- marijuana ister misin

    bol bol masaj yaptırın çok ucuz. masaj yaptıracağınız yerin merkezde ve dışarıdan bakınca içerisinin tamamen görünen bir yer olmasına dikkat edin. böyle yerler genelde "mutlu son"la biten masaj yapmazlar, yani sadece masaj yaparlar. tutup günde bir sürü insanın orasına burasına dokunan kadınların size normal masaj yapması bile sağlıksız bence.

    alış veriş yaparken size ilk söylenen fiyatın dörtte birine alabilirseniz o şeyi normal fiyatına almış olursunuz. üçte bir fiyatına alırsanız birazcık pahalıya almış olursunuz. pazarlık yaparken içinizden geçen fiyatı söylemeye çekinmeyin. ve pazarlık sonunda istediğiniz fiyata aldığınız zaman da çok ucuza aldım acaba karşı taraf bundan kar edebiliyor mu diye düşünmeyin. yeterince kar etmemiş olsa zaten size o ürünü satmaz.

    bir diğer husus, motorsiklet kiralayacaksanız(ki bu tip yerlerin tadı böyle çıkar bence) bacak ve kollarınızı güneşten korumak için yanınıza uzun bir şeyler alın, güneş kremi bile fayda etmeyebiliyor bazen.

    bunca tavsiyeme rağmen biliyorum ki siz yine de gece kulübü için skygarden'a, masaj için de sonu seksle biten yerlere gideceksiniz. çünkü içinizde fırlamalık var :/
  • bu yaz tam 2 hafta kalma fırsatı bulduğum ada.

    evet, vize kapıda 35 dolar. mesele vize değil, vize aldıktan sonra pasaport kontrolünden geçmek için 2.5 saat bekledik. yüzlerce kişinin indiği koca uçağa iki tane uyuşuk pasaport polisi koymuşlar. tam bazen üç kişi oluyorlar, hızlanacak diyorsun diğeri molaya çıkıyor.

    1 hafta seminyak'ta kaldım. 1 hafta dolu dolu gezeyim, 1 hafta da ubud'da dinlenirim diye düşündüm. 3 farklı otel değiştirdim. otellerin hepsinden çok memnun kaldım. iyi bir ingilizcem yok ama dil sorunu hiç yaşamadım. balililer de çok iyi ingilizce konuşuyor diyemeyiz.

    temmuz sonu, ağustos başı gibi gittim. sadece 1 kere pirinç tarlasında yağmura yakalandım ki istesem o kadar güzel bir anı yakalayamazdım. bunaltıcı bir sıcakla karşılaşmadım.

    lempuyang'da çok bekledim ama değdi, en güzel fotoğraflar oradan çıkıyor.
    trita gangga'da balıklara yem verdim, gitmeye değer bir konsept.
    potato head'de gitmenizi tavsiye ederim, oldukça hareketli ve güzel.
    padang padang beach'te hint okyanusuna girme şansı buldum. (okyanusa girdiğim ilk ve tek yer burası oldu, bana göre bir numarası yok, biz cam gibi süt liman denizlere alışmışsız)
    uluwatu'da inanılmaz bir manzarayı izledim. (gördüğüm en iyi okyanus manzarası olabilir)
    single fin'de havuza girdim, gün batımında hint okyanusu'na karşı kokteyl içtim. (kesinlikle gidilmeye değer)
    günü birlik nusa penida'ya geçtim. burası farklı bir ada 1 saatlik sürat motorları ile gidiyorsunuz. burada yine büyüleyici manzaralarla karşılaştım. malum dinozor kayalıkları burada.
    sonra ubud'a geçtim. monkey forrest aksiyon ve eğlence dolu.
    kumulilir'da luvak kahvesi içtim.
    trita empul'da abdest aldım. shw
    jatiluwih'de uçsuz bucaksız pirinç tarlalarına gittim.
    handaragate önünde fotoğraf çekildim. (yani bu gereksizdi ama sembol kapı olduğu için gittim. )
    para ulun danu'da balililerin dini bir seramonisine katıldım.

    hepsi eşsiz bir deneyimdi. balililer çok sıcakkanlı insanlar. her tapınağa veya fotoğraf çekilme alanına giriş parayla, iyi bir turizm sektörü oluşturmuşlar. ayrıca her yer birbirine oldukça uzak. trafik soldan akıyor ve 30-40km üstünde hızla araba kullanmıyorlar. toplu taşıma diye bir olay yok. ya motor kiralayacaksınız ya taksi ya da şoförlü araç. ben şoförlü araç kiraladım. lüks bir araç değildi. h100'leri vito dizaynı ile yapmışlar. ama şoförüm çok güvenilir, güler yüzlü ve asla yok demeyen bir insandı. 14 günün 6 gününde otellerden hiç çıkmadım 8 gününde şöförlü araç kiraladım. ve 8 gün için 7 veya 8 bin tl civarında bir ücret ödedim.

    yemek konusunda bazen kendi isteğimle endonezya mutfağını denedim. ama memnun kaldım dersem yalan söylemiş olurum. belki "bebek" dedikleri ördek eti denenebilir. onun haricinde çok restoranda dünya mutfağı ürünleri zaten bulunuyor.

    ayrıca bilgi almak isteyen olursa yeşillendirebilir. sağlıcakla...
  • 12 gün harcadığım tropik ada.

    yazacağım entari biraz uzun, sizin için keyifli hale getirmeye çalışacağım. fon müziği ile başlayalım. çünkü gerçekten bir adventure of a lifetime idi benimki.

    tropik sözcüğü önemli beyler bayanlar. yani gidip de bastığın yerleri tropik deyip geçmeyin, tanıyın. ben, siz gitmeden önce size adayı biraz tanıtayım, sonrasında ne düşüneceğiniz size kalmış.

    entari biraz karışık olabilir. daldan dala atlayabilir, alakasız şeyler yazabilirim. çok detaya inmeyeceğim ama size gerekli detayları da vereceğim. çünkü işinize yarayacak.

    bali hakkında temel bilgilere bakmışsınızdır herhalde. bakmadıysanız vikipedi linki burada.

    geçen yaz sırbistan ve karadağ turu yaptığım arkadaşımla bu yaz da bir yerlere gitmeyi planladık. yine avrupa düşünüyorduk aslında ama benim çalışmamam vizede problem oluşturacaktı, o yüzden vizesiz bir yerlere gitmemiz gerekiyordu. neresi neresi derken uygun uçak biletini de bulunca bali'yi seçtik. bize ne birader bali'yi nasıl seçtiğinden, sadede gel diyorsanız kalbimi kırarsınız. şurada güzel güzel muhabbet ediyoruz.

    fon müziği nasıl, güzel değil mi?

    uçak biletini aldıktan sonra sıra konaklamayı halletmeye geldi. yine airbnb kullanmayı planladık. belirli bir bütçemiz olduğu için bunu en optimal şekilde kullanmaya çalışıyoruz hep. ev seçerken orada yemek işini nasıl yapacağımızı da düşündük. ikimiz de asya yemekleri sevmediğimizden yemekleri evde yapmaya karar verdik. haliyle bu yemek harcamamızı azaltacaktı ve bu azaltmayı ev konforuyla dengelemeyi düşündük. legian ve ubud bölgelerinde sırasıyla bir havuzlu villa ve bungalov kiraladık. villa falan kiraladığımıza bakmayın, zengin değiliz. ama evler gayet konforluydu. ee ne kadar tuttu bunlar falan derseniz, uçak bileti + konaklama bize 2700tl'ye (2000+700) mal oldu. bunu artırıp azaltmak sizlerin elinde tabii.

    git lan artık bali'ye dediğinizi duyuyorum;

    istanbul'dan kuala lumpur'a thy ile uçtuk. 6 saat aktarma süresinden sonra malindo air ile denpasar'a, ngurah rai havalimanı'na indik. indik de indiğimize pişman olacaktık neredeyse. çıkışta bekleyen balili taksiciler, çığırtkanlar baya baya taciz ediyor. uber kullanacağımız için havalimanı internetine bağlanıp uber çağırdık. bir detay vereyim burada; havalimanının karşısında otopark var. uber veya grab çağıracaksanız araç bu otoparkın 1.katına gelir. yani çıktığınızda bir kat merdiven çıkıp uber ya da grab aracınızı orada bulacaksınız. uber'i tr'de indirip kurun, orada aktive edemiyorsunuz. bu uygulamalar birçok yerde yasak olarak gösterilir. siz yine de çağırın. sıkıntı olmaz.

    havalimanı ve ev arası 9 km idi ve yaklaşık 5 dolar, 62.000 rupiah ödedik. diğer taksicilerin açtığı kapı 200.000 rupiah gibiydi yanlış hatırlamıyorsam. yani uber ya da grab gerçekten essential.

    saat gece yarısına yaklaşırken eve yerleştik. bir de etrafı turlayalım bakalım diyerek biraz yürüyüşe çıktık ve kahvaltı için bir şeyler aldık. mini mart diye marketleri var ve 24 saat açık oluyor. baya işlevsel.

    sabah uyandığımızda tatil başlıyordu. biz genç olduğumuz için o beach club senin, bu beach club benim, şu gece kulübü senin, la favela benim diye dolaştık durduk. la favela meselesini biraz daha açacağım. ilk gün mutfak alışverişimizi ve kahvaltımızı yaptıktan sonra double six beach'e doğru yola koyulduk. etrafı da görelim diye yolu uzatınca yaklaşık 40 dakika falan yürüdük havası kirli olan bali caddelerinde. günün akşamında ise kendimizi sky garden denen eskort dolu gece kulübüne attık. eskort dolu olduğunu bilsek kendimizi atar mıydık? yoo dostum yoo. bakın, eskort olmasın demiyorum, hobi olarak olsunlar da bu arkadaşlar resmen işgal etmişler ve eğlenmeni bile zorlaştırıyor diyebilirim. ben hafif serhoş halimle rahatsız olmuşken kız arkadaşıyla giden diğerleri nasıl rahatsız olmuştur bilemiyorum. sky garden'da atmosfer güzel halbuki, dj de iyiydi biz gittiğimizde ancak beware of escorts gerçekten.

    kimi hindu kimi aussie kimi bilmem ne bela olan bu adada ilk günümüz böyle geçti. trafiği soldan akıyor, aşırı rastgele bir trafik, motosikletli dolu ve nefes almanızı bazen zorlaştıran bir hava.

    ikinci günümüzde ku de ta denen beach club'a gittik. yani kendilerini beach club zannediyor olabilirler ama bence değillerdi. içeri girdiğimizde alanın dar ve kalabalık olduğunu görünce biz yine sahile gidip şezlongta takılalım dedik ve öyle yaptık. naptınız, ku de ta'yı da elediniz di mi gidecek yerlerden? aferin. boşuna yazmıyoruz çünkü. akşamında jenja denen ergen mekanı, rap müzikle dolu kulüpte bulduk kendimizi. birader, madem ergen mekanı, rap falan çalıyorlar neden gittiniz o zaman diye sorarsan ne bileyim ben de derim ki google'a top 10 clubs in bali yazıp enter yapınca sky garden ve burası ilk sıralarda çıkıyor. siz beni eleştireceğinize jenja'yı da listeden çıkarın. thank me later.

    ve ve ve ve geldik tatilde güzel günlerin başlangıcına. neden mi? çünkü gideceğimiz yerleri bulduk. double six beach ile başladığımız sahiller macerasına batıya doğru gidip ku de ta ile devam etmiştik. bakın tesadüf mü bilmiyorum ama daha da batı'ya gidince en güzelini bulduk; potato head beach club. büyük oyunu gördünüz değil mi? daha güzellerini daha batı'ya koyuyorlar. potato head bir daha başka beach club denemeye gerek bırakmayacak şekilde keyifliydi. spiral şeklinde tasarlanmış yapısı, yeşillik alanı, rahat koltukları, barı, samimi ortamı derken güzel bir gün geçirdik orada. bu şansımız akşamına da devam etti ve la favela nam gece kulübünü bulduk. cuma akşamı.

    sky garden ve jenja facialarından sonra moraller bozuque, keyifler kaçık ve yüzler asıktı. bugün de la favela deneyelim bari dedik. umutlar tükeniyordu...

    ancak la favela 5.günün şafağında gelen gandalf idi, son dakikada gelen gol idi, buzzer beater idi, arena'da sneijder idi...

    giriş ücreti olmayan (ilk iki gece kulübünde vardı) bu kulüp gördüklerimizin en iyilerinden biriydi. sıcak atmosferi, dekorasyonu, kozmopolit yapısı ve iyi dj'i ile gönlümüzde taht kurmuştu. kozmopolit derken i mean it. görünüşe göre avrupalısı da aussie'si de amerikalısı da burayı tercih ediyordu. bu da kulübü daha eğlenceli hale getiriyordu. tanıştığım insanların sayısını hatırlamıyorum. herkes eğlenmeye gelmiş, rahatsız edici kimse yok, ki olanı da güvenlik alıp götürüyor zaten. la favela aslında sabahları restoran olarak da çalıştığından dekorasyona çok önem vermişler. duvarlarda son akşam yemeği tabloları ve diğer hristiyan ögeleri. en ilginci ise oldukça büyük bir isa heykeli. evet evet, brezilya'da olanın minyatür hali. yine de sizin 3-4 katınız büyüklüğünde. bunlarla birlikte gecemiz beklediğimizden çok daha güzel geçti. la favela'ya bir de şiir yazdım;

    kimi hindu kimi aussie kimi bilmem ne bela,
    senden iyisini hiç görmedik, la favela

    artık günlerimizi geçireceğimiz iki yeri bulmuştuk; gündüzleri potato head, akşamları ise la favela.

    ne pis muhabbetin varmış, hiç mi kültürel aktivite yabmadın dediğinizi duyar gibiyim. uluwatu temple'a gittik mesela. bali'deki en eski tapınak diye biliyorum. uçurumun kenarına kurulmuş, içinde maymunların yaşadığı orta büyüklükte bir tapınak. eğer buraya gidecekseniz ya taksiyi günlük kiralayın ya da kendinize motosiklet kiralayın. çünkü gidip de dönememek var. oralarda taksi bulmak zor. grab ve uber hakk getire diyeceğim, oralarda buddha hakim. dolayısıyla gelmiyor. aklınızda bulunsun. uluwatu'ya gitmişken single fin nam bir kafe-restorana da gidelim dedik yakın diye. bu kadar güzel bir yere bu kadar vasat bir hizmeti nasıl koymuşlar şaşırdık. içecek bir şeyler için gidin buraya, yemekleri güzel değil çünkü.

    adanın güneyinde 8 günümüz aşağı yukarı böyle geçti. bunlar dışında snorkel, surf, dalış gibi birçok aktiviteyi yapabilirsiniz. biz snorkel yapmıştık ancak çok da iyi olmamıştı. su berrak değildi mesela. gili trawangan adası daha iyi olabilir bunun için, duyduğuma göre. burada vereceğim tavsiye pazarlıkla ilgili. pazarlık ise ne kadar ölücü olduğunuzla ilgili. hemen örnek veriyorum: mesela aktiviteler var farklı farklı. 20 dolar, 30 dolar gibi fiyatları var. biz toplamda 80 dolarlık aktiviteyi 39 dolara halletmiştik ve ben halen kazıklandığımızı hissediyordum :(. alacağınız ne olursa olsun en az yarısına, hatta 3'te 1 ya da 4'te 1 fiyatına alabilirsiniz. dediğim gibi, bir nevi ne kadar ölücüsün testi. eğer bir ürünü ya da hizmeti 4'te 1 fiyatına alıyorsan, tebrikler donanım haber ölücüsüsün.

    ubud'a gitmeden önce tatlı bi yorgunluk vardı üzerimizde. eve sabah 3'te 5'te gelip öğlen 1'de evden çıkıyorduk çünkü. zaten planımız da buydu aslına bakarsak. ilk 8 gün eğlenebildiğimiz kadar eğlenmek ve son 3 gün, sakin bir şehir olan ubud'da dinlenmek ve daha sakin günler geçirmek. tabii biz planlar yapıyorduk ama buddha da arkamızdan gülüyormuş. *

    ubud'a geldik. havası daha temiz olur çünkü daha yeşil demiştik ama pek bir değişiklik yok. sıcakla birleşen kirli hava nefes almayı sıkıntılı hale getiriyor. şehir ise beklediğimiz gibi sakin, şehir merkezi dışında çok kalabalık değil. 3 gün de rahat bir şekilde takılıp, dinlenip geri döneriz artık dedik.

    burada kaçırılmaması gereken yer tabii ki sacred monkey forest sanctuary. akraba ziyareti yapmak isteyenler 500 makak maymunuyla dolu bu ormana gidiyor ve maymunlarla iyi vakit geçirebiliyor. burası hakkında önerilerim; gitmeden önce muzu marketten alın çünkü içeride pahalı oluyor. fotoğraf çektirmek isterseniz genç maymunlara yönelin, yaşlı olanlar sizi pek takmıyor ve agresif olanlar kendini belli ediyor. ısırılmak ya da tokatlanmak istemezsiniz sanırım. ormana girmeden kurallar yazıyor zaten, lütfedip okuyun. önemli şeyler yazıyor.

    ubud'da yapılacak başka tonla aktivite var. biz bir günü yakınlarda bulunan bir şelaleye ve pirinç tarlalarına giderek geçirdik. şelale güzeldi ancak pirinç tarlaları resmen overrated bana göre. diğer günde ise raftinge gittik. raftingi bir ormanın içinde yapıyorsunuz ve nehire inene kadar orman içinde bir trekking yapıyorsunuz. çok keyifliydi, kesinlikle tavsiye ederim.

    geceleri de uyuduğumuzu düşünüyorsunuz değil mi? çünkü öyle anlattım. yo dostum yo :d

    biz akşamları dışarı çıkmayız herhalde derken şeytana uyup nightlife in ubud enter yaptık. karşımıza çıkan sonuçlardan cp lounge'ı münasip bulup gitmeye karar verdik. düşük beklentiyle gittiğimiz bu yer en başta beklentilerimizi haklı çıkaracak gibi görünüyordu. ancak sonra gece kulübü kısmına geçtiğimizde yavaş yavaş canlandı ve adeta küçük bir la favela'ya dönüştü. aynı kozmopolit yapı, daha çok hipster, daha vasat dj ancak aynı eğlence. ilk gün bize selam veren aussie tom ve sonrasında oluşan eğlenceli ortam beklentileri çoktan karşıladı. ve hayatımda gördüğüm en güzel kızlardan biri oradaydı; jana. dalgalı saçlı ve sıcakkanlı olan bu germen kızına ilk günden dibi düşen ben, cp lounge'a diğer günler de gelmeye namusum ve şerefim üzerine yemin ettim :(.

    diğer gecelerimizi de cp lounge'da geçirdik ve tatili 16 temmuz'da yerel saat ile 03.30'da bitirdik. sabaha ise dönüş uçuşumuz vardı.

    sorularınız için mesaj kutum hizmetinizde. dünyayı gezmeye devam.
hesabın var mı? giriş yap